01 Aralık 2020 Dünya AIDS Günü-Dünyada ve Türkiye’de HIV-AIDS, Tüberküloz ve Covid-19 İlişkisi

01 Aralık 2020 Dünya AIDS Günü-Dünyada ve Türkiye’de HIV-AIDS, Tüberküloz ve Covid-19 İlişkisi

Tüberküloz (TB) ve HIV’i Sonlandırmak İçin Küresel Dayanışma

Dünya AIDS Günü vesilesiyle DSÖ Küresel Tüberküloz Programından özel mesaj

DSÖ Genel Merkezi, Cenevre, 01 Aralık 2020 

Bu yılki, 01 Aralık 2020 Dünya AIDS Günü’nün teması   “Küresel dayanışma, dayanıklı hizmetler”. AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu)’i sona erdirme konulu 2016 BM Yüksek Düzey Toplantısında üye devletler, 2010 yılına kıyasla 2020 yılına kadar HIV ile yaşayan insanlar arasındaki Tüberküloz (TB)  ölümlerini % 75 azaltmayı taahhüt ettiler. 2019 tahminleri, % 63 ile bazı önemli ilerleme kaydedildiğini gösteriyor; Ancak 2020 hedefine, özellikle mevcut COVID-19 salgını bağlamında ulaşılması pek olası değil.

HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü)’li insanlar arasında TB ölüm oranının arkasındaki birincil faktör, geç tanıdır. Bu yılki DSÖ Küresel Tüberküloz Raporu, dünya genelinde HIV ile ilişkili TB’li kişilerin % 44’ünün 2019’da teşhis edilmediğini vurguladı. AIDS’ten ölen bireyler arasında yapılan otopsi çalışmaları, bunların neredeyse yarısının (% 46) tespit edilmemiş TB’ye sahip olduğunu bildirdi. Bu nedenle, HIV ile yaşayan insanlar arasında verem tespitini geliştirmek çok önemlidir. HIV ile yaşayan insanlar arasında TB önleyici tedavinin (TPT), TB’ye yakalanma ve bundan ölme riskini önemli ölçüde azalttığı gösterilmiştir. Son zamanlarda TPT’nin etkileyici bir ölçeği oldu, ancak ART’ye başlayanların yalnızca % 50’si 2019’da TPT’yi başlattı ve ART kullananların büyük çoğunluğu henüz onu almadı.

COVID’nin TB ve TB / HIV yanıtı üzerindeki etkisi aşikârdır. 200 ülkeden devam eden TB veri toplama ve analizi, hem ayakta tedavi hem de yatan hasta tesislerinde bakıma erişimin azaldığını ve önleme dâhil olmak üzere tüm bakım kademesini etkilediğini göstermiştir. COVID ayrıca HIV yanıtını da etkiliyor ve yoksulluk ve yetersiz beslenmeye neden oluyor, insanları TBC’ye yakalanma riskinin artmasına neden oluyor ve sağlam önleme tedbirleri için argümanı güçlendiriyor. HIV, TB / HIV ve TB hizmetlerinin sürdürülmesi ve güçlendirilmesi için sistemlerin güçlendirilmesi, bu nedenle COVID-19’un bu potansiyel olumsuz etkisi göz önüne alındığında artık daha da önemlidir.

Özellikle göğüs röntgeni ve hem COVID-19 hem de TB’nin teşhisi için kullanılabilen belirli DSÖ tarafından tavsiye edilen hızlı moleküler tanı platformları gibi platformların artan kullanılabilirliği ile geliştirilmiş laboratuvar kapasitesi, HIV ile yaşayan kişiler dahil TB teşhisine erişimi genişletmek için güçlendirilmelidir. Benzer şekilde, havadan enfeksiyon kontrolü ve temaslı izleme için genişletilmiş kurumsal kapasite, TB enfeksiyon kontrolünü ve temaslı izlemeyi güçlendirmek için bir fırsat sağlar. Benzer şekilde, COVID-19 pandemisinin gerektirdiği dijital yenilikler ve çok aylık ilaç verme deneyimi, TB’yi sona erdirme sürecini hızlandırmak için gerekli olan TB önleyici tedavinin ölçeğini hızlandırmak için kullanılmalıdır.

Şimdi, tarama, önleme, teşhis ile en çok TB ve HIV riski taşıyanlara ulaşmak için, farklılaştırılmış hizmet sunumunu, toplum katılımını ve dijital teknolojilerin kullanımını optimize ederek, birinci basamak sağlık hizmetleri platformundaki hizmetlerin entegrasyonunu her zamankinden daha fazla genişletmemiz ve güçlendirmemiz gerekiyor.

 Türkiye’de 1 Aralık Dünya AİDS Günü

1 Aralık Dünya AİDS Günü olarak her yıl farkındalık yaratmak amacıyla gündeme getirilmektedir. AİDS ya da HİV arasındaki farkın da anlatıldığı bu gün çerçevesinde yıllık raporlar yayımlanmakta ve hastalığın kronolojisi, korunma yöntemleri gibi durumlar ele alınmaktadır. İşte, 1 Aralık 2020 Dünya AIDS Günü hakkında Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan detaylı bilgiler

Her yıl 1 Aralık tarihinde gündeme gelen dünya AİDS günü, hastalık hakkında farkındalık yaratmak için kullanılmaktadır. HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü), doğrudan bağışıklık sistemine zarar veren bir virüs olup bu virüsü taşıyan insanlar “HIV pozitif” olarak adlandırılır. HIV, vücut direncini azaltarak insanların kolayca hasta olmasına neden olur. AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) ise HIV virüsünün bağışıklık sistemini zayıflatmasından sonra ortaya çıkan hastalık hâlidir.

HIV enfeksiyonu, ilk defa ortaya çıktığı 1980’li yıllardan bu yana tüm dünyada artarak yayılmaya devam etmektedir. HIV enfeksiyonu, korunmasız her türlü cinsel temas, ortak enjektörlerle damar içi madde kullanımı ve enfekte kan ve kan ürünlerinin verilmesiyle ya da anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında veya doğum sonrasında emzirmeyle bulaşabilmektedir. Bulaşma yollarının çeşitliliğine bağlı olarak HIV enfeksiyonu tüm yaş gruplarında görülebilmektedir.

Bulaşıcı hastalıkların ihbarı ve bildirim sistemine göre, HIV/AIDS vakalarının bildirimi zorunlu olmakla birlikte, 1994 yılından itibaren özel sürveyans yürütülmekte olup teşhis konulan hastaların bildirimleri isim belirtilmeden, kod kullanarak yapılmaktadır.

Günümüzde hastalığın tedavisinde önemli gelişmeler kaydedilmiş olup tedavi ile bulaştırıcılık önlenebilmekte ve enfeksiyonun anneden bebeğe geçişi engellenebilmektedir.

Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) 2019 yılı raporuna göre; dünyada HIV epidemisinin başlangıcından bu yana 74.9 milyon kişi HIV ile enfekte olmuş, 32 milyon kişi ise AIDS ile ilişkili hastalıklar nedeni ile hayatını kaybetmiştir.

2018 yılı içinde tüm dünyada 37.9 milyon HIV ile yaşayan bireyin bulunduğu, 1.7 milyon kişinin HIV ile yeni enfekte olduğu, 770 000 kişinin ise AIDS-ilişkili hastalıklar nedeni ile öldüğü belirtilmektedir. Ayrıca, bu raporda Dünya genelinde yaklaşık 8.1 milyon HIV ile yaşayan bireyin ise HIV durumunu bilmediği belirtilmektedir.

UNAIDS 2019 Raporu’na göre Batı/Merkez Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi’nde son 10 yılda yeni HIV enfeksiyonu sayısında azalmanın olduğu ancak ülkemizi çevreleyen Doğu Avrupa ve Merkez Asya Bölgesi ile Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgelerinde yeni HIV enfeksiyonlarında artışın olduğu belirtilmektedir.

Ülkemiz HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkla görüldüğü ülkeler arasında yer almakla birlikte son yıllarda vaka sayılarında artış izlenmektedir.

Ülkemizde, ilk vakanın görüldüğü 1985 yılından 10 Kasım 2019 tarihine kadar doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 22,345 HIV(+) kişi ve 1864 AIDS vakası mevcuttur. Vakaların % 80,4’ü erkek, % 19,6’sı kadın olup % 15,5’i yabancı uyruklu kişilerden oluşmaktadır. Vakaların en fazla görüldüğü yaş grubu 25-29 ve 30-34 yaş grubudur.

Bulaş yoluna göre dağılıma bakıldığında, ülkemizde bildirimi yapılan vakaların % 50,4’ünde bulaş yolu bildirilmemiştir. Bulaş yolu bildirilen vakalar içerisinde cinsel yolla bulaş %98.0, damar içi madde kullanımı yoluyla bulaş %2,3 ve anneden bebeğe geçiş ise %1,5’dir.

01 Ocak- 10 Kasım 2019 tarihi itibarıyla 2097 HIV (+) kişi ve 74 AIDS vakası olmak üzere toplam 2171 vaka doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirilmiştir. Bildirimi yapılan vakaların % 84,9’u erkek, % 15,1’i ise kadındır. Vakaların % 15,5’i yabancı uyrukludur. 2019 yılında bildirimi yapılan vakalardan 25-29 yaş grubu, diğer yaş gruplarına göre daha fazla sayıda bildirilmiştir. Yıllar itibarıyla hastalık trendinde artış izlenmektedir. 2010 yılında HIV pozitif kişi sayısı 539 iken, 2018 yılında bu sayı yedi kat artış göstererek HIV pozitif kişi sayısı 3719 olmuştur.

HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur. En sık görülen bulaşma yolunun cinsel temas olması nedeni ile tek eşliliğin yanı sıra, riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımı hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yoludur. Şüpheli durumlarda ise vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna müracaat ederek test yaptırmak gerekir.

HIV enfeksiyonu, HIV pozitif kişilerle aynı iş yerinde çalışmakla, aynı okulda okumakla, aynı ortamda bulunmakla, ortak çatal kaşık kullanmakla; dokunmak ve tokalaşmakla; telefon, kitap, defter gibi araçlar ile duş-banyo alanlarını, havuzları, tuvaletleri ortak kullanmakla, böcek ısırması ve sinek sokması ile bulaşmaz.

Ülkemizde HIV/AIDS ile mücadelede etkisi ve kapsamı giderek güçlenen çalışmalar yürütülmektedir. 1986 yılından bu yana kan ve kan ürünleri ile bulaşmaya karşı koruma amacı ile tüm kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmekte ayrıca 1987 yılından beri organ ve doku nakilleri öncesinde de gerekli testler yapılmaktadır.

HIV ile yaşayan kişilerin tedaviye kolay ve kesintisiz ulaşmasının sağlanması, sosyal destek, bakım olanaklarının iyileştirilmesi ve yaşam kalitelerinin arttırılması için de sağlık hizmeti sunumunda gerekli düzenlemeler yapılmıştır.

Ülkemizde, tanı konan ve bildirimi yapılan tüm hastaların tedavi ve bakım hizmetlerine ulaşmalarını sağlayan Genel Sağlık Sigortası (GSS) uygulaması pek çok ülkeye örnek oluşturabilecek bir uygulamadır ve ilaca erişimde sorun yaşanmamaktadır.

HIV enfeksiyonunun varlığını saptamak amacıyla riskli davranışları olan kişiler ve şikâyeti olan herhangi bir kişi, istediği sağlık kurumuna başvurması durumunda testleri yapılmakta ve test sonucunun pozitif çıkması halinde HIV pozitif kişi GSS kapsamında takip ve tedaviye alınmaktadır.

Günümüzde, erken dönemde ilaç tedavisine başlayan HIV pozitif kişiler, uzunca bir süre hastalık oluşmadan yaşamlarını sürdürebilmektedirler.

HIV/AIDS açısından hassas grupları HIV/AIDS’den korunma ve bulaşma yolları hakkında bilgilendirmek, ücretsiz ve gizlilik esasları içerisinde HIV test hizmeti sunmak, test öncesi ve sonrasında danışmanlık hizmeti vermek, tedavi için doğru merkeze yönlendirmek için Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri kurulmaktadır. Bu merkezlerin sayılarının artırılması stratejilerimiz arasında yer almaktadır.

Ülkemizde küresel hedeflere ulaşmak amacıyla, Bakanlığımızca oluşturulan geniş bir çalışma grubu ile ‘‘Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı (2019-2024)’’ tamamlanmış olup 2019 yılı içerisinde yayımlanmıştır.

HIV/AIDS ile mücadele amacı ile hazırlanan ‘‘Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı (2019-2024)’’ insan haklarını gözeterek, HIV/AIDS yayılımı için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmek, her bireyin tanı ve tedavi, bakım ve desteğe eşit ulaşımını sağlayarak toplumun sağlığını korumak ve geliştirmek misyonu doğrultusunda hazırlanmıştır.

Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı (2019-2024)’nın temel yaklaşımı; HIV enfeksiyonunu tek başına bir sağlık sorunu olarak değil, tüm sektörleri ilgilendiren çok boyutlu bir sorun olarak ele almaktır. Dolayısıyla ulusal düzeydeki tüm çalışmalar bu ilkeyle çok sektörlü olarak planlanmıştır.

Ayrıca, yeni vaka sayısını azaltmak amacıyla farkındalık ve bilgilendirme için tüm hedef gruplarda akran eğitimi dâhil eğitim faaliyetleri desteklenmektedir.

Bakanlığımız, insan haklarını gözeterek ve etik kurallar çerçevesinde, konunun tüm paydaşlarını kapsayacak bakış açısı ile çalışmalarını işbirliği içinde sürdürmektedir.

Kaynakça:

DSÖ Cenevre Merkezi web sitesi

Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel müdürlüğü

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir