10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü, Teması İntiharı Önleme.
Her yıl 10 Ekim Dünya’da Ruh Sağlığı Günü olarak kutlanıyor ve bir teması oluyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres verdiği demeçte “Ruh sağlığı olmadan sağlık olmaz. Dünya da her 40 saniyede bir birileri hayatın artık yaşanmaz olduğuna karar veriyor. 15-29 arası yaş grubunda intihar en yüksek ölüm sebeplerinin başında geliyor. Ruh sağlığı uzun yıllardır ihmal edildi, beni çok endişelendiriyor. Derhal acil önlemler alınmalı. Bu hizmete güçlü yatırımlar yapmamız gerekiyor. İnsanları ihtiyaçları olan hizmetten mahrum etme lekesini sürmeye izin vermemeliyiz” seklinde konuştu.
Bu yıl Dünya Sağlık Örgütü de ortakları ile birlikte “40 saniye aksiyonda kampanyası” düzenleyerek intihara farkındalık ve önleme yolları hakkında bilgilendirme yapmayı amaçlamış.
Kampanya 10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü‘nde hayata geçirildi ve gücünü artırmak için Ruh Sağlığı Günü’nde de aynı tema işleniyor.
Araştırmalara göre gelişmiş ülkelerde intihar oranı daha yüksek olsa da “İntihar kriz anlarında içsel bir dürtü” olarak ortaya çıkıyor. Dolayısıyla her ülkede farklı oranlarda görülüyor.
Bizim ülkemizde durum nedir diye bakarsak! Verilere göre Türkiye intihar oranı ile dünyada 79. sırada yer almakta imiş. En azından intihar oranı ile Avrupa’dan iyi durumdayız. En çok intihar görülen şehir Kars en az görülen yer ise Çankırı.
İntihar ile ilgili duyduklarımızı gazetelerin 3.sayfa haberleri oluşturmakta. Genelde öğrencilerde başarısızlık durumu, iflas, yoksulluk başta gelen sebepler. Her ölüm acıdır, çok üzer; hayatın en acımasız gerçeği her canlının bir gün bu hayata veda edecek olmasıdır. Bir insanın bu sonu kendisinin çabuklaştırması daha da üzücü oluyor, hem de önlenebilir bir sebebi varsa!
Geçenlerde bir markette kasiyerler arasında bir konuşmaya kulak misafiri oldum. O gün bir çalışanlardan birisinin işe gelmediğini, babasının intihar ettiğini ve cenazesi olduğunu söylüyordu diğer arkadaşına. Üstelik babası intihar eden çalışanın bir ay sonra düğünü varmış. Tam da oğlunun düğününü görmek varken neden diye düşündüm ve daha birçok cevaplayamadığım ve sormaya çekindiğim soru üşüştü kafama. Düğünü olacak o gencin yüzleştiği acılar ve sorunları düşündüm, onun için üzüldüm. Ateş düştüğü yeri yakar. Yine bir kaç yıl önce yaşlıca bir tanıdığımın cenazesinde genç bir kız fotoğrafı vardı, oradakilere sorduğumda tanıdıkları “intihar” deyip susmuşlardı. Bu konuda kimse fazla konuşmak da istemiyor.
Biz toplum bireylerine düşen görev ise yakınlarımızda böyle bir eğilim fark ettiğimizde yardım eli uzatmamız ve uzman kişilere yönlendirmemizdir. Güneş her sabah yeni umutlarla yeniden doğuyor.
Şiddetsiz Toplum Derneği
Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı Rıza Sümer Bey’i Cumhuriyet Gazetesindeki yazılarım üzerine bana ulaşmasıyla tanıdım, çok da iyi oldu. Bir grup değerli insan ne yapabiliriz diye toplanmış, toplumun sorunlarına, her türlü şiddete çözüm yollarına ve dolayısıyla toplumun sağlığını geliştirmeye kafa yoruyorlar. Nerede bir şiddet varsa Ruh sağlığı alarm veriyordur çünkü!
Dünya Ruh Sağlığı günü olan 10 Ekim’deki toplantılarının bu sefer ki gündemi ise en büyük yaramız Kadına Şiddet, Nedenleri ve Nasıl önlenebileceği idi.
“Kadın Gazeteciler-Kadın Gönüllüler Buluşması” 30 saniyelik saygı duruşu ile açıldı. 10 Ekim katliamında hayatını kaybedenler anıldı.
Çorum Hitit Dernekleri Federasyonu Kadın Komisyonu Başkanı Şengül Kaya, Evcikuzkışla Köyü Derneği Başkanı Hürdoğan Aydoğdu ve Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı Rıza Sümer’in açılış konuşmalarının ardından Uzman Psikolog Şenay Ölmez, Av. Jülide Soybaş ile Gülistan Aydoğdu’nun kolaylaştırıcılığında toplantıya geçildi. Uzman Psikolog Senay Ölmez “Araştırmalar her insanın hayatında en az bir kez şiddet yaşamıştır” diyor, ben daha çok insandan insana şiddet üzerinde duruyorum. Şu anda Ankara’daki şiddet olaylarının % 70’i kadınlara yönelik ancak yüzde 60’ı başvuruyor” dedi.
Ölmez şiddetin öğrenildiğini, özellikle çocukların küçükken ne gördüyse ileride onu uygulama eğiliminde olduklarını, o sebeple şiddeti engellemenin uzun soluklu bir süreç olduğunu ifade etti.
Avukat Jülide Soybaş fiziksel şiddet kadar psikolojik şiddetin de uygulandığına ve bunun da kadınlarda ciddi yaralar açtığına dikkat çekti.
Toplantıda Kadına şiddetin temel nedenleri, diğer şiddet çeşitleriyle ilişkisi, Kadına şiddetin önlenmesi konusunda, kamu kuruluşları, Yargı, Üniversiteler, Yerel yönetimler, özel kuruluşlar, Gönüllü kuruluşlar (STK), Medya ve yurttaşların katkılarının nasıl olabileceği konuşuldu ve bu konuda yapılabilecekler tartışıldı. Sığınma evlerinin çok yararlı ancak yetersiz sayıda olduğuna işaret edildi. Herhangi bir şiddet olayına tanık olunduğunda 183 ve 155 numaraların aranabileceği mesajı verildi.
İnsanları, cinsiyetlerine, ırklarına, kökenlerine, renklerine, dillerine, yaşam biçimlerine ve inançlarına göre ayrılmasına karşı olan Şiddetsiz Toplum Derneği’nin tek ölçüsü, yaşantıda şiddetin hiç bir çeşidinin olmaması, insanlar, insanlarla hayvanlar ve çevre arasındaki ilişkilerde şiddetsiz iletişimin kurulmasıdır. Bu konularda destek olmak isteyen herkese kapıları açıktır.
Gülseren Tozkoparan Jordan, 18.10.2019