Bir Roma Hikayesi…
Gaius Valerius Catullus (M.Ö. 84 – M.Ö. 54) Roma döneminin, aşk ve nefret ile ilgili lirik şiirin en güzel örneklerini bizlere sunmuş şairi olarak geçiyor kayıtlarda.
25 şiirini, asıl kimliği bilinmeyen Lesbia adlı bir kadına aşkını anlatmak için yazmış geriye kalanların birçoğunda ise Julius Caesar ve o dönemin diğer yöneticilerine karşı nefretini dile getirmişti.
Şairin tam olarak nerede doğduğu ve öldüğü bilinmemekle birlikte, günümüzde bile eserleri Latince öğreniminde sıklıkla kullanılmakta.
Catullus’un yazdığına göre Antik Roma’da insanlar sabahları kalktıklarında, kırmızı diş etlerine ve sararmış dişlerine iyi geleceğini düşündükleri için kendi idrarlarını sürüp, dişlerinin temizlendiğinin gördükçe de (!) uygulanan (içilen) idrar miktarını arttırırlarmış.
Bu uygulamanın Roma’da yaygınlığı nedir bilinmez, ama hala deve idrarını içenlerin olduğu bir dünyada yaşıyor olduğumuzu bilmek arpanın boy hesabının önemini arttırıyor maalesef.
Roma’da tıp, dönemine göre oldukça ilerlemişti.
Romalı doktorların organ – uzuv ve hatta göz amputasyonları, sezeryan operasyonları, mesane kateteri uygulamayı ve bir spekulum yardımıyla pelvik muayeneleri yapabildiklerini biliyoruz.
Ancak iş dental hijyene geldiğinde, durum pek iç açıcı gözükmüyor.
Kariyerinin önemli bir kısmında Etrüsklerden Roma dönemine kadar diş hekimliği pratiğini araştıran biyo-arkeolog Marshall Becker, Roma döneminde diş tedavileri için yazılı kaynakların özellikle de diş çekimleri için detaylı anlatımların bulunduğunu söylüyor.
Dönemin diş hekimlerinin, diş çekimi ve sonrasında çekim boşluğuna ilkel ağrı kesicilerin uygulanmasına yetecek kadar bilgiye sahip oldukları görülüyor.
Bu bilginin ve pratiğin incelenen iskeletlerdeki dişlerde derin çürüklerin ve çene kemiklerinde görülen apse, periodontal yıkım, diş kırıkları ve aşınmalar (abrazyonlar) gibi bulguların oldukça sık olması sebebiyle ve bu bulguları yaşayan insanların şiddetli ağrı çektikleri düşünüldüğünde, sadece başarılı bir diş çekimi işleminin bile dönem insanları için ne kadar önemli olduğu anlaşılıyor.
1987 yılında Roma Forumu’nda, hepsi derin çürüklü 86 diş bulundu.
Castor ve Pollux Tapınağının temel kısmındaki birinci yüzyıla ait kalıntılar, burada o dönemin berber-dişçilerinden birinin dükkânının olduğunu gösteriyor.
Kalıntılar incelendiğinde, antik meslektaşımın işini titizlikle ve iyi bir şekilde yaptığını söylüyor araştırmacı.
Kalan bilgiler ışığında ve Celsus’un De Medicina’sında anlattığı gibi, dişin çekiminin, sıkıca tutulan dişin önce soket içinde çeşitli yönlerde hareket ettirilmesi ve gerekirse alveoler dokuların işlemi kolaylaştırmak için kesilmesi ile sağlandığı anlaşılıyor. Günümüzde de yapılan işin temeli bu.
Aradan geçen 2000 yılda diş hekimliği insanların kaliteli bir hayatları olabilmesi için sağlıklarının devamında ki öneminden hiçbir şey kaybetmedi.
Aksine, geldiğimiz noktada genel sağlık durumunun idamesinde ki önemini iyice arttırdı diyebilirim.
Önümüzde uzun bir zaman var. 2000 yıl sonra meslektaşlarımın nerede olduğunu öngörebilme şansımız yok, ancak geçmişten ve günümüzden çeşitli açılardan söylenecekler, yazılacaklar olacaktır.
Bu ilk yazımla hikayemize Roma’dan başlamış olduk…
Tuncer Karaman, Periodontoloji Uzman Diş Hekimi (11.10.2019)