30 Ağustos’a Doğru
Tarihi tekrar yazmak gerekirse neler konulmalı içine diye hep düşünürüm. Tarihi yaşayanlar bu gün aramızda olmadığı için tekrar tarih yazmak biraz zor olsa gerek. Hele konu bir ülkenin tarihi olunca çok daha zor olduğuna inanırım. Ancak bu kısa yazımda bir konuyu sizle paylaşmak istedim. Aklıma hep gelir Yunan orduları Ankara’nın Polat’lı kasabasına kadar gelip, ne yaşandı da koskoca 3 Yunan Tümeni, ve kolordusu, Afyon ile Ankara arasında yaygın konuşlanmış iken, 26 Ağustos günü ne oldu da, binlerce asker onlarca subay ve Generaller 6 günde Anadolu’yu terk etmek mecburiyetinde kaldılar ?
General Trikopis’in sözleri : ‘Bizim Anadolu’da ne işimiz vardı ?, Bizim menfaatimiz Balkanlarda Makedonya’ da Adalarda olabilir, ama Anadolu’dan biz ne ? Şimdi artık itiraf etmekten çekinmiyorum, bizim Anadolu savaşında hiçbir menfaatimiz yoktu. Biz yabancı devletlere alet olduk. Hata idi Anadolu harekatı. ‘Bu sözler General Trikopis’in Yunanistan’a iadesinden sonra bir toplantıda Türkiye Büyükelçisi Ruşen Eşref Ünaydın’la yaptığı sohbette dile getirmiş.
Bakınız çok önemli bir harp taktiği uygulayan Mustafa Kemal Paşa, 1921′ de Ordunun savunma cephesini hep geri çekerek, Yunan ordularının ikmal yollarını zayıflatması, Düşman ordusunun takviye çıkmazına neden olmasını iyi değerlendirdiğini düşünmekteyim. General Trikopis şöyle devam etmekte: ‘21 Ağustos 1921′ den sonra bir duraklama dönemi oldu. Türklerin büyük bir hazırlık devresine girdiğini fark etmiştim. Anadolu’da 3 Kol Ordumuz vardı. Muhtemel taarruzları önlemek için cepheyi yıkılmayacak şekilde tahkim etmiştik. Ve bu cephenin çökmesine ihtimal vermiyorduk.
26 Ağustos 1922 sabahı, Türk’lerin beklenmedik taarruzu ile karşılaştık. Bu taarruz bizim için çok büyük idi . Cephe Komutanı General Hacı Anesti, bütün kollara komuta etmek istiyordu. Ama Olmadı. Ben İzmir’ e telgraf çekip takviye istedim. Takviye göndermediler. Halbuki karşımızda Mustafa Kemal vardı, neye uğradığımızı anlayamadık. CEPHE çökmüş, ordu iki günde dağılmıştı. Her yanımız çevrilmişti. Durumun kötüye gittiğini gören yaverim bir ara yanıma gelerek Generalim kılıcınızı yok edelim dedi. Aldı kırdı ve parçaladı. Bu arada Atımda vurulmuştu. Başka bir ata binerek çemberi yarıp kaçmayı denedim. Olmadı yakalandım.
Beni yakalayanlar benim kim olduğumu anlamışlardı. Atın eyerine duran kılıcı benim kılıcım sandılar, üzerimdeki revolveri ve kılıcı aldılar. Beni önce İsmet İnönü’ye götürdüler. Kendisi ile fazla konuşmadık. Garp cephesi Komutanı İnönü, beni Başkomutanlığa götürdü ve Mustafa Kemal’ e takdim etti.
Baş Komutan Mustafa Kemal : ‘ Üzülmeyin Generalim siz görevinizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte yenilmekte var. Napolyon bile savaş kaybetmiş, tutsak olmuştu. Konuğumuzsunuz, yakında her şey düzelecektir. Buyurun istirahat edin.’
Aslında General Trikopis’i esir alan Ahmet Başçavuş. Saldırıda takımın başında olan Ahmet, takımıyla Elmalıdağ’ da, Yunan karargahına bilmeden dalarlar, elinde el bombası olarak herkese : ‘ Eller yukarı, kimse kıpırdamasın, silahlarınızı yere bırakın ‘ der. Serin kanlı Ahmet Çavuş’a General Trikopis ‘ beni esir alman için senin rütben nedir ? ‘ der, Ahmet çavuş ‘ Ben Baş Çavuş Ahmet , Alay komutanıyım.’ Kendisinin bir Tümen komutanı olduğundan, bir tümen komutanına teslim olabileceğini ifade eder. Konu hemen Karargahta bulunan Yüzbaşı Nihat OK’ aktarılır. Bu sefer Yüzbaşı OK , kendisinin Tümen komutanı olduğunu ifade ederek, Yunan karargahına gelir. General Trikopis le birlikte 2 general 100 kadar subayı teslim alır. Karargahtakileri esir alıp Garp Komutan karargahına getirirler.
Bundan sonrasını da General Trikopis anlatır. ‘ Bizi cephe gerisine gönderdiler. Benimle birlikte 4 general daha vardı. Çok sayıda askerde esir alınmıştı. Bizi Uşak’a getirdiler. Oradan da Kayseri’de TALAS’ta kurulan esir kampında tuttular. ‘ der. Harekat sırasında başka karargahlardan 2 general daha esir alınmış olduğu anlaşılmakta.
Kayseri’de kurulan esir kampının nerede olduğu kayıtlarda tam olarak bulunmamakla birlikte, Generallerin Talas’ taki Amerikan Kliniği arkasındaki lojmanda tutuldukları, bazı kayıtlarda bulunmakta. General Trikopis’ in hatıralarında , bu mekanda 1 sene civarında kaldıklarını söylemekte.
Ne kadar enteresan bir mekan . 1922 senesi Eylül ayında Yunan Kuvvetleri Baş Komutanı General Trikopis ile birlikte 4 General TALAS’ da ki kliniğin arkasında bulunan taş binada esir olarak tutulurlar. Bu mekan Kurtuluş Savaşı evveli ve sonrası nelere şahit olmuş. Ata rahmetlinin Sivas Kongresi’nden Ankara ya dönerken Kayseri yakınlarında aracının lastiği patlar, ve Amerikan Kliniğinin aracının yedek lastiği Mustafa Kemal Paşanın aracına takılır. General Trikopis’ in Talas’a gelmesinden 31 yıl sonra biz, yine bir Eylül günü Kliniğin bulunduğu yerde olan Talas Amerikan Orta Okulu olan bu mekana eğitim için geldik diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
Yazar Metin Atamer, Ankara, 30 Ağustos 2022, Güncelleme: 29 Ağustos 2024