30 Yıllık Meslek (Hekimlik) Yaşamım…
30.meslek yılıma girmeye hazırlandığım bu yılda, Tanrı bana aziz vatanımın doğudan batıya birçok yerinde yüce ulusuma hizmet etme olanağı verdi.
Fildişinden kulelerden etrafa bakarak, topluma müstehzî tavırlarla ideoloji esaretinde bir takım değerlendirmelerle ahkâm kesecek vaktim hiç olmadı.
Çalıştığım kurumlarda bana amirlik yapanlardan takdir beklentim de hiç olmadı, tam tersi anlamsız engellemeler ve mobbing mağduru olmuşumdur. Bu nedenle takdire ihtiyaç duymadım.
Ancak, hangi kurum olursa olsun verimliliği esas almaya gayret sarf ettim. Vicdanımın emrettiği, bilimin gereği ne ise onu yapmaya özen göstererek insanların öncelikle gönlüne hitap etmeye çalıştım, tedavimi “primum nil nocere” düsturu ile planlamak kaygısında oldum.
Hastalarımın bunu anlayıp anlamaması ya da taltifi beni hiç ilgilendirmemiştir. Gerek Üniversite gerek Devlet Kurumlarında çalışırken, her kesimden kifayetsiz muhterisler ile de çok mücadele verdim. Gördüm ki kibir, insanı gizlice esaret altına ahtapot misali alarak hem hekimin hem hastanın hem de yöneticilerin en büyük düşmanı.
Covid-19 pandemisinin Türkiye’mizi derinden etkilediği bugünlerde tavan yapmış egolarıyla hem meslektaşlarını hem de insanımızı “dictum” verircesine tavırlar ve söylemler ile “en iyi ve en bilimsel olanı ben bilirim” edasını bilgi kirliliğiyle mücadele adına bile olsa anlamakta zorlanıyorum.
Evet marifet iltifata tabiidir. Ama bu iltifatın tezahürünün alkış zorlaması ile olması hiç şart değildir kanaatimce. Unutmayalım sizi taltif eden sizi en ağır şekilde eleştirme hakkını da kendinde görecektir.
Evrimi gereği tahakkümü seven Homo Sapiens, doğadaki yerini sorgulamalı ve sevgisizliğin çarkında kibirle beslenen egosunun onun sonunu hazırladığını anlamalıdır.
Doğanın, değişmenin değişmez bilgisi olan logosun en mükemmel yazılımlarını sadece türümüze bahşettiği vehmini bir tarafa bırakmanın zamanı gelmedi mi sizce?
Tarih denilen o uzun geçmişte nice var oluş ve yok oluşların izi olan yıkıntıların arasında duygusuzca gezen muhteris bir yaratık olmak insanın kaderi değildir.
“Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Bu dünya kimseye kalmaz” Yunus Emre
Kırklar Bayramı ve Miraç kandilinin birlikte olduğu bu güzel 21 Mart 2020 gününde herkese selam olsun. Bizlerin ve insanlığın hali iyi hallere tahvil olsun…
Saygı ve sevgilerimle,
Dr. Mahmut Can YAĞMURDUR, Ankara, 21 Mart 2020