AB Müzakere Sürecinde “Sağlık” Çalışmaları

AB Müzakere Sürecinde “Sağlık” Çalışmaları

A-Sağlık Bakanlığı’nın, AB Sağlık Politikaları ve AB’ne Uyum Çalışmaları

Avrupa Birliği’nde “sağlık” konusu sosyal politikalar altında yer almakta ve konuya daha çok yaşam standartlarının geliştirilmesi kapsamında yaklaşılmaktadır. Subsidiarite ilkesi (Ruşen Keleş, Subsidiarite İlkesi ..”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Vol.4, No:1, 1995, s.3-14) uyarınca sağlık hizmetlerinin organizasyonu, finansmanı ve sunumu üye ülkelerin sorumluluğuna bırakılmıştır. (Health Policy and EU Enlargement, Martin McKee, Laura Maclehose and Ellen Nolte, Berkshire, 2004, s.44) Birlik üyesi ülkeler, sosyal politikalarını değiştirme, tek tip veya ülkeler üstü bir sosyal politika uygulama yönünde bir düzenlemeye gitmemiştir. Başka bir deyişle, Birliğin, üye ülkelere tek tip bir sağlık politikası uygulatma veya uygulamaları birbirine benzetme yönünde bir zorlaması yoktur. Tam tersine üye ülkelerin kendi sağlık politikalarına sahip olmaları ilkesi benimsenmiştir. (Recep Akdur, Türkiye ve AB’nde Durum ve Türkiye’nin Birliğe Uyumu, A. Ünv. ATAUM Ankara, 2003, s.51)

AB üyesi ülkelerdeki sağlık politikaları tamamen ülkelere özgü olup sağlık hizmetleri ulusal düzeyde organize edilmektedir. Bu nedenle, ülkeler arasında sağlığın finansmansı, hizmet sunumu, insan gücü uygulamaları ve sağlık mevzuatı konularında derin farklılıklar bulunmaktadır.

Birlik yaşam kalitesini yükseltmeyi hedef olarak benimsemesine rağmen bu hedefe ulaşmada en önemli unsur olan kamu sağlığına yönelik politika oluşturmayı ve hizmetlerin iyileştirilmesine yönelik doğrudan düzenlemeleri 1990 yılına kadar gerçekleştirmemiştir. (Alain Lefebvre, Eurohealth, Volume 4, Number 5, 1998, s.67)

Avrupa Birliği (AB), son yıllarda artan bir şekilde, halk sağlığı alanında faaliyetlerini yoğunlaştırarak vatandaşlarının sağlığını koruma yönündeki çabalarını artırmaktadır.

(The Health Status of The EU, The Health Gap, Luxembourg, 2003, s.3.) AB’nde sağlık politikaları, 1999 yılından bu yana Komisyon’un yeniden yapılanması çabaları doğrultusunda Sağlık ve Tüketicinin Korunması Genel Müdürlüğü (Health and Consumer Protection General Directorate) tarafından organize edilmektedir. Birliğin ortak bir sağlık politikası olmamasına karşın, sağlık konusuna bakışı kuruluşundan bu yana çok ağır olarak değişime uğramıştır.

Üye ülkelerdeki sağlık politikaları tamamen ülkelere özgü olup sağlık hizmetleri ulusal düzeyde organize edilmektedir. Bu nedenle, ülkeler arasında sağlığın finansmansı, hizmet sunumu, insan gücü uygulamaları ve sağlık mevzuatı konularında derin farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin; Portekiz, İngiltere ve Finlandiya gibi bazı ülkelerde sağlık hizmetleri genel bütçeden finanse edilirken, Almanya, Avusturya ve Hollanda gibi ülkelerde sağlık sigortalarından faydalanılmaktadır. Sağlık sektöründe özel sektörün ağırlıklı olduğu ülke ise Hollanda’dır. İtalya, İngiltere ve İrlanda gibi bazı ülkelerde ise sağlık hizmetleri tamamen Devletin sorumluluğunda iken, Belçika, Fransa ve Almanya’da sağlık hizmetlerinde Devlet ve özel sektör olmak üzere karma sistem uygulanmaktadır.

Sağlık sistemlerindeki bu farklılıklara rağmen, AB’nin bu farklılıkların ortadan kaldırılması konusunda herhangi bir çabası da bulunmamaktadır. Ancak İç Pazar’ın tamamlanmasında engel teşkil eden ve “kamu sağlığı” nı tehdit eden bir durum söz konusu olduğunda “eylem planları” geliştirerek müdahalede bulunmaktadır.

Günümüze bir genişleme ve derinleşme süreci sonucunda ulaşan AB, 1950’lerde temellerinin atılmasından bu yana yetkilerinin kapsamını, sağlık ve sağlık politikaları dâhil sosyal politika alanlarını da kapsayacak biçimde gittikçe artan bir ivmeyle genişletmeye devam etmektedir. Özünde ekonomik entegrasyon merkezli bir bütünleşme süreci yaşayan AB, özellikle “yayılma etkisi” ile sosyal sektörleri de etkiler duruma gelmiştir. Üye ve aday ülkelerin; sağlık ve sağlık politikalarını, AB’nin dinamiklerinden ayrı tutması mümkün değildir. Sağlık sektörü, ülkelerin adaylık, müzakere ve katılım süreci ile birlikte, doğrudan ve veya dolaylı olarak etkilendiği ve uyum sağlaması gereken alanlardan biridir.

Uzun yıllar “Sosyal Politikalar” içinde yer alan sağlık konusu, Avrupa Birliği’nin günümüzün değişen hedefleri ve sorunları doğrultusunda yeniden şekillenmekte ve bu alanda yeni hedeflere ulaşmak için hazırlanan eylem programları ile ortak bir amaca doğru yönelmektedir. “Sağlık” konusu, günümüzde gitgide önem kazanan bir alan haline gelmiştir. Öyle ki; Birlik, sağlık alanında benzer/ yakın politikaların oluşturulması amacıyla bir takım Topluluk Programları yürütmektedir.

AB Müktesebatı Çerçevesinde Yürütülen Uyum Çalışmaları

Avrupa Birliği Müktesebatında, sağlıkla ilgili düzenlemeler ortak bir başlık altında toplanmamış olup birçok müktesebat başlığına serpiştirilmiş durumdadır. Sağlıkla ilgili düzenlemeler ağırlıklı olarak “malların serbest dolaşımı”, “iş kurma hakkı ve hizmetlerin serbest dolaşımı”, “sosyal politika ve istihdam”, “çevre”, “tüketicinin ve sağlığın korunması” ve “fikri mülkiyet hukuku” gibi başlıklarda yer almakta, diğer bazı başlıklarda da dolaylı olarak sağlığı ilgilendiren konulara yer verilmektedir.

Türkiye, AB müktesebatına uyum amacıyla hazırladığı Ulusal Program doğrultusunda mevzuat uyum çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye’nin 1963 yılından beri ortaklık ilişkisini sürdürdüğü AB’ne en kısa zamanda tam üye olabilmesi için Ulusal Programdaki yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Bu ödevi yerine getirirken, sadece siyasi alanda yoğunlaşmakla kalmayıp Ulusal Program’da yer alan diğer önceliklerin de bir an önce yerine getirilmesi şarttır. Bu öncelikler arasında yer alan “sağlık” konusu ile ilgili başlıklar ve bu alandaki uyum çalışmaları büyük bir önem arz etmektedir. Bu çalışmalar, halkın sağlık durumunun AB ülkelerindeki seviyeye çıkarılması ve sağlık sektöründe AB standartlarına ulaşılması açısından büyük önem taşımaktadır.

Tüketicinin ve Sağlığın Korunması

Bu alandaki AB müktesebatı genel olarak, tüketicilerin ekonomik çıkarlarının korunması ile halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi konularını kapsamaktadır. Bu başlık altında Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü mevzuat uyum çalışmaları kapsamında, halk sağlığı alanındaki çalışmalar yer almakta ve halk sağlığının geliştirilmesi hedeflenmektedir.

Bu kapsamda; bulaşıcı hastalıkların kontrolü ile ilgili yönetmelik yayımlanmış ve bu hastalıkların izlenmesi ile ilgili AB projeleri başarı ile devam ettirilmiştir. AB’nin önemle üzerinde durduğu Bulaşıcı Hastalıklar Stratejik Planı (2008–2012), Sağlık Bakanlığının olası salgınların araştırılması ve yönetimine ilişkin kurumsal kapasitesini güçlendirmesi bakımından AB tarafından övgüyle karşılanmıştır. (Turkey 2008 Progress Report, Commission of the EU, 05.11.2008, SEC (2008), s. 79.) Tütün ve alkol konularında TAPDK ile işbirliği başarı ile sürdürülmekte, AIDS, diğer bulaşıcı hastalıklar, kan ve kan ürünleri, kanser, doku ve hücre, ruh sağlığı ve sağlığın geliştirilmesi gibi konularda uyum çalışmaları devam ettirilmekte ve mevcut AB programlarına katılım ve uyum öngörülmektedir.

Malların Serbest Dolaşımı

Malların serbest dolaşımı ilkesi genel olarak, Birliğin bütününde ürün ticaretinin serbestçe yapılabilmesi anlamına gelmektedir. Bu başlık altında Sağlık Bakanlığı, tıbbi ürünler, kozmetikler, deterjanlar, tıbbi cihazlar ve oyuncaklarla ilgili mevzuat uyum çalışmaları yürütmektedir. Bu alana ilişkin mevzuatın benimsenerek AB mevzuatına tam uyumu öngörülmektedir.

İş Kurma (Yerleşme) Hakkı ve Hizmet Sunum Serbestisi

Genel olarak bu başlık altında, AB’nin her yerinde iş kurma hakkı ve hizmet sunum serbestisinin ulusal mevzuat tarafından engellenmemesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Bu çerçevede, belli mesleklerin icra edilmesini kolaylaştırmak amacıyla, mesleki niteliklerin ve diplomaların karşılıklı tanınmasına ilişkin özel kurallar getirilmektedir. Belli meslekler bakımından, söz konusu mesleki niteliğin AB üyesi bir Devlet’te otomatikman tanınması için uyumlaştırılmış bir müfredatın izlenmesi gerekmektedir.

Bu başlık altında Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü mevzuat uyum çalışmaları; sağlık mesleklerinden öncelikle beş meslek grubunun eğitimleri ve serbest dolaşımlarıyla ilgili yeni düzenlemelerin oluşturulması kapsamında yürütülen çalışmalardır. Bu mesleklerin başlıcaları; tıp doktorları, diş hekimleri, eczacılar, hemşire ve ebelerdir. Ülkemizde bu mesleklerin eğitim müfredatı ve icrası bakımından AB’ye uyumsuzluk gösteren herhangi bir durum bulunmamaktadır. Hemşirelik mesleğindeki “bayan olma” şartı 25 Nisan 2007 tarihinde yayımlanan Hemşirelik Kanunu ile birlikte ortadan kaldırılmış ve eğitim süresi ile eğitim müfredatı AB’ye uyumlu hale getirilmiştir. Diğer taraftan AB’nin özel mevzuatla düzenlemediği ve üye ülkelerin inisiyatifine bıraktığı sağlık meslekleri ile ilgili çalışmalar da Sağlık Bakanlığı Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğü koordinasyonunda sürdürülmüştür.

Avrupa Birliği Bakanlığı’nın 2014, 2015 ve 2016 yılları içerisinde gerçekleştirdiği çalıştay ve koordinasyon toplantılarına ayrıca AB tarafından Hollanda, Belçika, İngiltere gibi ülkelerde düzenlenen yurtdışı çalışmalarına Sağlık Bakanlığı (Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ile AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü) düzenli olarak katıldı. “Hizmetler Projesi” kapsamında meslekli yeterliliklerin karşılıklı tanınması, İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi Faslında AB Müktesebatıyla Uyumlaştırma Konusunda “Ulusal Strateji Hazırlanması” için Teknik Yardım Projesi kapsamında çalışmalar gerçekleştirildi. Proje kapsamında, hizmet faaliyetleri ve mesleklere ilişkin ulusal mevzuatın belirlenmesi ve bu alanda ülkemize ilişkin bir envanter oluşturulması amacıyla Proje Teknik Destek Ekibi’nde görevli Kilit Uzmanlar tarafından sürdürülmekte olan envanter çalışması paydaş kurumlardan alınan katkı, görüş ve değerlendirmeler çerçevesinde hazırlanma çalışmaları gerçekleştirildi. (Sağlıkta Dış İlişkiler ve AB Bültenleri 2014, 2015, 2016)

Çevre

Topluluğun çevre politikasının amacı, mevcut ve gelecekteki nesiller için çevrenin korunması ve bu çerçevede sürdürülebilir kalkınmanın geliştirilmesidir. Bu alandaki AB müktesebatı; su ve hava kirliliği, atık ve kimyasalların yönetimi, bio-teknoloji, doğa koruma, endüstriyel kirlilik ve risk yönetimi, gürültü ve radyasyondan korunma gibi birçok hukuki düzenlemeyi kapsamaktadır.

Bu başlık altında yer alan çalışmalar asıl olarak Çevre Bakanlığı’nın sorumluluğunda olmasına rağmen, bazı konularda Sağlık Bakanlığı’nın da sorumlulukları ve uyumlaştırmak zorunda olduğu düzenlemeler mevcuttur. Hava kalitesi, su kalitesi ve biosidal ürünler ile ilgili mevzuat uyum çalışmaları Sağlık Bakanlığı’nın sorumluğundadır. Bu alandaki AB mevzuatına uyum çalışmaları önemli ölçüde tamamlanmış olup Çevre ve Orman Bakanlığını da ilgilendiren konularda adı geçen Bakanlıkla işbirliği içinde çalışmalar sürdürülmeye devam edecektir.

AB Çevre Entegre Uyum Stratejisi kapsamında 2007-2023 yıllarını kapsayan belgede yer alan hedeflerin ve stratejilerin, mevzuat uyumu ve yatırım çalışmaları çerçevesinde, 29 Aralık 2014 tarihinde gerçekleştirilen Sektörel Çalışma Grubu toplantısında; 2014-2023 Dönemi için güncellenmesi kapsamında TÜBİTAK’la başlatılan Proje çalışmaları sürdürülmektedir.

AB Komisyonu’nun 2015 yılından itibaren Aday Ülkelere ilişkin raporların belli müzakere fasıllarının yazım şeklinde değişiklik yapmaya karar vermesi üzerine, söz konusu fasıllardan biri olan Çevre ve İklim Değişikliği Faslı katkısını oluşturmaya yönelik yapılması gereken çalışma ve Kurumların sorumlulukları 19 Nisan 2016 tarihinde Avrupa Komisyonu 2016 Türkiye Raporu’nun oluşturulması sürecinde Çevre ve İklim Değişikliği Faslında Ülkemiz katkısının hazırlanması amacıyla Avrupa Birliği Bakanlığı’nda bir toplantı gerçekleştirildi ve bu konu daha sonra yapılan çalışmalarla değerlendirilerek Türkiye’nin tavrı belirlenmiştir.

Önümüzdeki Dönemde Yapılması Gerekenler

Ülkemizin AB’ye tam üyeliğinin sağlanabilmesi amacıyla, mevzuat uyumu ve yapısal değişim yükümlülüklerini ne şekilde ve ne kadar sürede karşılayacağını ortaya koyduğu belge olan Ulusal Program kapsamında sağlık alanındaki mevzuatın uyumlaştırılması ile birlikte sağlık sektöründe yeni yapılanmalara gidilecek ve uygulamalara yönelik projeler hazırlanarak sağlık hizmetlerinde daha yüksek standartlara ulaşılacaktır. AB uyum süreci sağlık hizmetleri alanındaki sorunların çözümünde bir itici güç olmaktadır. Uyum süreci; sağlık hizmeti, sağlık eğitimi ve sağlık hizmetlerinin finansmanı konularında önemli fırsatlar sunmaktadır.

Sağlık Bakanlığının yürütmekte olduğu Sağlıkta Dönüşüm Programı da uyum süreci bakımından önemli bir fırsat sunmaktadır. 2003 yılından bu yana başarıyla uygulanan programla birlikte önümüzdeki dönemde de halkın yaşam kalitesi daha da yükseltilecek, kaynaklar etkili ve verimli bir şekilde kullanılarak sağlık hizmetlerine erişim daha da kolaylaştırılacak ve sağlık hizmetleri ilgili tüm tarafların katılımıyla çağdaş dünya ve AB normlarına uygun bir şekilde yapılandırılmaya çalışılacaktır.

Türkiye ile AB ilişkilerinde gelinen noktada, üyelik müzakereleri süresince Türkiye, diğer alanlarda olduğu gibi sağlık alanında da mevzuat uyumunun ve işbirliğinin daha da artırılmasına ve mevzuat uyumu çalışmalarına ivme kazandırılmasına gereken önemi verecektir. Müktesebatın etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak için çeşitli alanlardaki idari kapasitenin güçlendirilmesi, yönetimin her düzeyinde önemli reformlar yapılması, henüz tamamlanamamış olan mevzuat uyumunun tamamlanması, gerekli tüm alt yapı eksikliklerinin giderilmesi, mevzuat uyum çalışmalarından sorumlu olan kamu kurumlarının bünyesinde etkin bir idari yapılanma oluşturulması için adımlar atılacaktır.

“AB Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Ulusal Program” (AB Genel Sek. Yay., Ankara, 2008) incelendiğinde, sağlığa ilişkin hedeflerin toplumun genel sağlık  düzeyinin ülkede yaşayan herkesi kapsayacak ve memnun edecek biçimde yükseltilmesi, yaşam sürelerinin ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, bölgeler ve gelir grupları arasındaki sağlık düzeyi farklarının mümkün olduğu ölçüde azaltılması ve buna ilişkin gerekli altyapının oluşturulması amaçlanmaktadır.

B-Müzakere Sürecinde Sağlık Bakanlığı’nı İlgilendiren Fasıllar

Türkiye’ye, 1999 yılında adaylık statüsünün tanınmasıyla birlikte ülkemiz ile AB ilişkileri yeni bir döneme girmiştir. 1963 yılında imzalanan Ankara Antlaşması ile başlayan ve 1995 yılı Gümrük Birliğiyle önemli bir aşamaya gelen ortaklık ilişkisi kendi kurumları ve mekanizmaları ile devam etmiş, adaylık statüsünün tanınmasıyla birlikte de katılım ve müzakere sürecinin kendine özgü mekanizmaları devreye girmiştir.

Türkiye, 1998 yılından itibaren AB üyeliğine yönelik gelişmeleri düzenli ilerleme raporları ile takip edilmeye başlanmıştır. İlerleme Raporu, aday ülkenin AB’ye katılım sürecinde Kopenhag kriterlerine ve AB müktesebatına uyum yönünde kaydettiği gelişmeleri değerlendiren ve Avrupa Komisyonu tarafından yıllık olarak hazırlanan rapordur.

Avrupa Komisyonu, 2000 yılından AB’nin katılım süreciyle ilgili öncelikleri, ilkeleri ve koşullarını sıraladığı ve aday ülke için bir yol haritası niteliğinde olan Katılım Ortaklığı Belgeleri Türkiye için de hazırlanmıştır (2000, 2003, 2005, 2008 yıllarında). Bu Katılım Ortaklığı Belgelerine karşılık olarak 2001, 2003 ve 2008 yıllarında ülkemiz taahhütlerini içeren Ulusal Programlar (Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı) yayımlanmıştır. Ulusal programda, AB müktesebatına uyum sağlamak için aday ülkenin mevzuatında yapacağı düzenlemeler, uyum için gerekli beşeri ve mali kaynaklar, AB müktesebatının üstlenilmesi amacıyla geliştirilmesi gereken idari yapı ve tüm bu hususlara ilişkin kısa ve orta vadeli öncelikler takvimi yer almaktadır.

Brüksel Zirvesi, 17 Aralık 2004 tarihinde toplanmış, Türkiye’nin üyelik için Kopenhag kriterlerini yeterli ölçüde yerine getirdiği kabul etmiş ve katılım müzakerelerinin 03 Ekim 2005 tarihinde başlatılması kararlaştırılmıştır. Müzakere Çerçeve Belgesi’nin onaylanmasıyla katılım müzakereleri resmen başlamıştır.

Müzakereler ve üyeliğe ilişkin hazırlıklar sadece tarama süreci ve müzakere pozisyonlarından ibaret olmayıp Katılım Ortaklığı Belgesi, Ulusal Program ve aday ülkenin kaydettiği ilerlemeleri ve mevcut eksiklikleri ortaya koyan ilerleme raporları da bu sürecin ayrılmaz parçalarıdır.

Müzakereler 35 başlıkta yürütülmekte olup AB’nin ortak bir sağlık politikasının olmaması ve AB müktesebatında “sağlık” başlığının bulunmaması nedeniyle sağlığı ilgilendiren konular 35 müktesebat başlığının birçoğuna serpiştirilmiş durumdadır. Bu çerçevede Bakanlığımızın doğrudan sorumlu olduğu ve ayrıca dolaylı olarak diğer kurumların uyum çalışmalarına katkı verdiği müzakere fasılları;

Sağlık Bakanlığının Doğrudan Sorumlu Olduğu Fasıllar

Malların Serbest Dolaşımı:  Tıbbi Cihazlar, Oyuncaklar, Kozmetikler, Tıbbi Ürünler, Deterjanlar, Doğal Mineralli Sular, Yatay Mevzuat (Ürün Güvenliği)

İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunum Serbestisi: Tıp Doktorları, Diş Hekimleri, Eczacılar, Hemşireler, Ebeler başta olmak üzere sağlık çalışanları için iş kurma hakkı ve hizmet sunum serbestisi için çalışmalar sürdürülmektedir.

Tüketicinin ve Sağlığının Korunması: Bulaşıcı Hastalıklar, Organ-Doku-Hücre, Kan ve Kan Bileşenleri, Tütün-Alkol, Ruh Sağlığı, Beslenme ve Fiziksel Aktivite, Kanser, Elektromanyetik Alanlar (Çevre ve Orman Bakanlığı’na devredilmiş olup Bakanlığımız katkı vermeye devam etmektedir)

Çevre: Biyosidal Ürünler, İçme Suları ve Yüzme Suları doğrudan ilgi alanı içerisinde yer almaktadır.

Enerji: Tıbbi Işınlamalar ve Radyoloji

Sağlık Bakanlığının Diğer Kurumlara Katkı Verdiği Fasıllar

İşçilerin Serbest Dolaşımı: Sağlık Sigortası Kartı konusunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Bakanlığı’nın mevzuat uyum çalışmalarına katkı verilmektedir.

Sosyal Politikalar ve İstihdam: İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın mevzuat uyum çalışmalarına katkı verilmektedir.

Yargı ve Temel Haklar: İnsan hakları, işkence ve kötü muameleyle mücadele konularında İçişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’nın mevzuat uyum çalışmalarına katkı verilmektedir.

Adalet, Özgürlük ve Güvenlik: Uyuşturucu ile mücadele ve iltica-göç konularında İçişleri Bakanlığı’nın mevzuat uyum çalışmalarına katkı verilmektedir.

Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı: Gıda güvenliği konusunda Tarım Bakanlığı’nın mevzuat uyum çalışmalarına katkı verilmektedir.

İstatistik: Sağlık istatistikleri konusunda Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) çalışmalarına katkı verilmektedir.

Fikri Mülkiyet Hukuku: Tıbbi ürünlerde ek koruma sertifikası konusunda Türk Patent Enstitüsü (TPE) koordinatörlüğündeki çalışmalara katkı verilmektedir.

20 Ekim 2005 tarihinde “Bilim ve Araştırma” faslı ile başlayıp 13 Ekim 2006 tarihinde “Adli Konular ve Temel Haklar” faslına ilişkin toplantı ile tamamlanan ve tamamı Brüksel’ de düzenlenen tarama toplantılarına Sağlık Bakanlığı yukarıda belirtilen başlıklarda iştirak etmiştir: malların serbest dolaşımı; işçilerin serbest dolaşımı; iş kurma hakkı ve hizmet sunum serbestisi; şirketler hukuku; fikri mülkiyet hukuku; tarım ve kırsal kalkınma; gıda güvenliği; veterinerlik ve bitki sağlığı; balıkçılık; istatistik; sosyal politika ve istihdam; yargı ve temel haklar; adalet, özgürlük ve güvenlik; çevre; tüketicinin ve sağlığın korunması; gümrük birliği ve dış ilişkiler fasılları.

Müzakere süreci, Aralık 2006’da AB ile Türkiye arasındaki Ek Protokol’ün Türkiye tarafından tüm hükümleriyle uygulanmadığı gerekçesiyle şu 8 başlıkta askıya alınmıştır: Malların serbest dolaşımı, iş kurma hakkı ve hizmet sunum serbestisi, mali hizmetler, tarım ve kırsal kalkınma, balıkçılık, taşımacılık, gümrük birliği ve dış ilişkiler.

Bakanlığımız, askıya alınmamış olan “Tüketicinin ve Sağlığın Korunması” ile “Fikri Mülkiyet Hukuku” fasıllarında müzakere sürecine katkı sağlamaya devam etmektedir.

C. Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Faslı

Tüketicinin ve sağlığın korunması, AB vatandaşlarının yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen önemli bir araçtır. AB, birey odaklıdır ve ana hedefi vatandaşlarının yaşam kalitelerini iyileştirmektir. Bu bakımdan, AB vatandaşlarının gündelik yaşamını en çok etkileyen politikalar olarak tüketici politikalarına önem verilmekte ve diğer politika alanlarında da bu konulara dikkat edilmektedir.

AB bünyesinde ilk kez 1972 yılında gündeme gelen tüketici politikasının işlerlik kazanması Avrupa Tek Senedi ile olmuş, daha sonra Maastricht ve Amsterdam antlaşmalarında bu konuya yer verilmiş ve tüketici çıkarlarının desteklenmesi ve sağlığının korunması bir yükümlülük olarak getirilmiştir.

AB Komisyonu, tüketicinin korunmasına ilişkin müktesebatın üye ülkeler arasındaki eşitsizliklerin ve pazar engellerinin ortadan kaldırılması ve ekonomik bütünleşmenin sağlanması açısından vazgeçilmez olduğu kanısındadır. Tüketici sağlığının korunması ise en önemli öncelikleri arasında yer almaktadır.

AB Komisyonu tarafından Tüketicinin ve Sağlığın Korunması faslında ele alınan konular iki temel grupta yer almaktadır. Bunlar; “Tüketicinin Korunması” ve “Sağlığın Korunması” dır.

Tüketicinin korunması, tüketici politikası, tüketicilerin ekonomik çıkarlarının ve güvenliğinin korunması gibi konulardan oluşmaktadır.

Sağlığın korunması alanında ise bulaşıcı hastalıklar, doku ve hücre, kan ve kan bileşenleri, kanser, ruh sağlığı, alkol, beslenme-fiziksel aktivite ve tütün-alkol gibi halk sağlığı çerçevesindeki konularda çalışmalar yürütülmektedir.

Ülkemizin AB katılım sürecinde bu fasıl kapsamında yürütülen çalışmalarda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı koordinatör kurum olarak görev yapmaktadır. Fasılla ilgili tanıtıcı tarama toplantısı 08-09 Haziran 2006 tarihlerinde yapılmıştır. Türkiye sunuşunun yapıldığı ayrıntılı tarama toplantısı ise 06-07 Temmuz 2006 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. AB Komisyonu tarafından 3 Mayıs 2007 tarihinde yayımlanan

Tarama Raporu’nda bu başlıktaki müktesebat uyumunda tatmin edici bir seviyeye ulaştığı bildirilmiştir.

Tarama toplantılarının ardından 19 Aralık 2007 tarihli AB Hükümetlerarası Konferansı’nda Türkiye’nin bu fasılla ilgili Pozisyon Belgesi sunulmuş ve AB Ortak Pozisyon Belgesi de kabul edilmiş olup bu fasılda fiili müzakerelerin açılması kararı alınmıştır.

AB Ortak Pozisyon Belgesi’nde şu kapanış kriterleri yer almaktadır:

  • Türkiye genel ürün güvenliğine ilişkin mevzuatını gözden geçirmeli, korunmasına ilişkin mevzuatını değiştirmeli, yeterli idari yapının ve uygulama kapasitesinin (örneğin Topluluk Acil Uyarı Sistemi’ne (RAPEX) katılımın gerektirdiği araçlar) olduğunu göstermelidir.
  • Türkiye, bulaşıcı hastalıklar alanında yeterli kurumsal ve idari kapasitenin mevcut olduğunu göstermelidir.
  • Türkiye, kan ve kan bileşenleri için teknik gereklilikler, izleme gereklilikleri, ciddi olumsuz tepki ve olayların bildirilmesi ile kan alanında faaliyet gösteren tesisler için kalite sistemine ilişkin Komisyon’un uygulama yönergelerinin aktarılmasını amaçlayan yasal düzenlemeleri kabul etmelidir.
  • Türkiye doku ve hücrelere ilişkin mevzuatın aktarılmasını amaçlayan yasal düzenlemeleri kabul etmelidir.
  • Türkiye tütün ürünleri ve reklamı alanlarındaki müktesebatın aktarılması hususunda ilerleme kaydetmelidir.

Bunlardan 3 tanesi Sağlık Bakanlığının görev ve sorumluluk alanına girmektedir:

Kan ve kan ürünleri alanında; “Türkiye, kan ve kan ürünleri, izlenebilirlik gereklilikleri, ciddi ters reaksiyonların ve olayların bildirimi ve kanla ilgili tesislerin kalite sistemine dair teknik şartları düzenleyen uygulama direktiflerini uyumlaştırmaya yönelik mevzuatı kabul etmelidir. Türkiye, bu mevzuatın doğru uygulanmasını sağlayacak idari kapasiteyi üyelik tarihi itibariyle oluşturmuş olacağını göstermelidir.”

AB Komisyonu tarafından, 11- 12 Kasım 2015 tarihleri arasında Brüksel’de “Kan ve Kan Bileşenleri Yetkili Otoriteleri Toplantısı” düzenlendi. Sağlık Bakanlığını temsilen Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü temsilcileri katıldılar. Toplantıda, kan ve kan bileşenleriyle ile ilgili AB mevzuatının yürürlüğe girmesinden sonra üçüncü kez hazırlanan rapor, Avrupa Birliği Adalet Divanı’na yansıyan davalar ve alınan karalar, kan transfüzyonu aşamasında tespit edilen bulaşıcı hastalıklar, ciddi olumsuz etki ve olaylara ilişkin hususlar, AB kapsamında yürütülen kan ve kan bileşenleri projeleri ile Dünya Sağlık Örgütü’nün kan ve kan bileşenlerine ilişkin yaptığı çalışmalar ele alındı. (Sağlıkta Dış İlişkiler ve AB Bülteni, Ara. 2015 Sayı 33)

AB Komisyonu Sağlık ve Gıda Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından, 30 Kasım – 1 Aralık 2016 tarihleri arasında Brüksel’de düzenlenen, Kan ve Kan Ürünleri Yetkili Otoriteler toplantısına 28 Üye Ülke’nin yetkili otorite temsilcilerinin yanı sıra Türkiye’den de katılım oldu. Kan ve Kan Ürünlerindeki son gelişmelerin görüşüldüğü toplantıya Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü temsilcileri katıldılar. (Bülten Ara. 2016 Sayı 45)

Ülkemizin Avrupa Birliği’ne aday ülke olması nedeniyle, 18-19 Haziran 2019 tarihleri arasında Brüksel’e davet edildiği ve AB Komisyonu tarafından düzenlenen Kan ve Kan Bileşenleri Yetkili Otoriteler Toplantısına Sağlık Bakanlığı olarak katılan heyet toplantıda; Kan ve kan bileşenleriyle ilgili AB mevzuatının gözden geçirilmesine ilişkin süreç, bu ürünlerin denetimi ve ruhsatlandırılması, kan transfüzyonu aşamasında tespit edilen bulaşıcı hastalıklar, ciddi olumsuz etki ve olaylara ilişkin hususlar, klinik veriler, kan ve kan bileşenlerine ilişkin yürütülen projeler ve ortak eylemler, Avrupa Konseyi EDQM bünyesinde yürütülen çalışmalara ilişkin hususlar görüşülmüştür. (Bülten, Tem. 2019, Sayı 76)

Doku ve hücre alanında; “Türkiye, 30 yıllık kayıt tutma süresi, üreme hücreleri, ciddi ters reaksiyonların ve olayların bildirimi, veri koruması ile doku ve hücrelerin işlenmesi ve test edilmesine dair standart prosedürler başta olmak üzere, doku ve hücrelerle ilgili müktesebatı uyumlaştırmaya yönelik mevzuatı kabul etmelidir. Türkiye, bu mevzuatın doğru uygulanmasını sağlayacak idari kapasiteyi üyelik tarihi itibariyle oluşturmuş olacağını göstermelidir.”

AB Komisyonu Sağlık ve Tüketiciler Genel Müdürlüğü tarafından 2-3 Aralık 2013 tarihleri arasında düzenlenen, Doku ve Hücre Yetkili Otoriteler Toplantısında; AB Üye Ülkelerinin yetkili otorite temsilcileri tarafından doku ve hücre konularında veri paylaşımı gerçekleştirildi, ayrıca doku ve hücre alanındaki ortak AB düzenlemelerinin uygulanması görüşülmüştür.

Türk Patent Enstitüsü tarafından 10 Aralık 2013 tarihinde Ankara’da düzenlenen Ulusal Fikri Mülkiyet Stratejisi Taslak Revizyonu ve 2014 Eylemleri Toplantısında, Ulusal Fikri ve Sınaî Mülkiyet Strateji Belgesi 2014-2019 Stratejik Amaçlar Taslağı üzerinde ilgili kurum ve kuruluşlar görüş bildirdi ve Taslak Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulu toplantısında görüşe sunulacak hale getirilmiştir.

AB Komisyonu tarafından 3-4 Haziran 2015 tarihleri arasında Brüksel’de düzenlenen, Doku ve Hücre Yetkili Otoriteler Toplantısına Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü yetkilileri katılmışlardır. Toplantıda, mevzuata ilişkin hususlar, doku ve hücrenin mevcut durumunu gösterir değerlendirme raporları, AB Halk Sağlığı Eylem Programı çerçevesinde yürütülen projeler ve ortak faaliyetler, izleme ve denetimle ilgili hususlar ile AB’nin tıbbi cihaz mevzuatında yürütülen güncelleme çalışmaları yapılmıştır. (Bülten Tem. 2015 Sayı 28)

Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen AB kaynaklı “Doku ve Hücrede Uyum için Teknik Yardım Projesi” nin 7. Yönlendirme Komitesi Toplantısı 11 Kasım 2015 tarihinde yapıldı. Söz konusu toplantıda mevcut ilerleme raporu ile Hollanda çalışma ziyareti hakkında bilgilendirme yapılmıştır.  İnsan doku ve hücreleri bağış, geri kazanım, işleme ve dağıtımı ile ilgili yeni Kanun kapsamında güncellenmiş doku ve hücre altyapısı hakkında bir sunum gerçekleştirilmiş ve ayrıca, Proje uygulama periyodunun son aşaması planlanmıştır. (Bülten, Aralık 2015 Sayı 33)

Avrupa Birliği ile Türkiye tarafından finanse edilen ve Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen “İnsan Doku ve Hücrelerinde Uyum için Teknik Destek Projesi”nin Kapanış Konferansı 16 Aralık 2015 tarihinde yapılmıştır. Proje’nin önemli faaliyetlerinden biri olan ilgili AB mevzuatına uyum kapsamında ülkemiz taslak mevzuatının hazırlanmış olduğu, eğitim faaliyetleri kapsamında 636 kişiye eğitim verildiği, 12 adet doku-hücre merkezinin akredite edilmesi kapsamında hazırlık çalışmaları yürütüldüğü yetkililer ve konuşmacılar tarafından ifade edilmiştir. (Bülten Ocak. 2016 Sayı 34)

Sağlık Bakanlığı AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından, 31 Mayıs-1 Haziran 2016 tarihleri arasında, Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Çelik başkanlığında; AB’nin Teknik Destek ve Bilgi Değişim Mekanizması (TAIEX) tarafından finanse edilmek üzere Doku, Hücre, Üreme Hücreleri ve İleri Tedavi Tıbbi Ürünlere Dair Avrupa Birliği Mevzuatının Tanıtılmasına Yönelik bir Çalıştay düzenlendi. Çalıştaya Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun yanı sıra Üniversiteler ve Özel Sektörden de katılım sağlanmıştır. Çalıştay’da; AB’nin Doku ve Hücre Direktifleri ile İleri Tedavi Tıbbi Ürünler mevzuatının yanı sıra üreme hücreleri, denetimler ve AB Projeleri hakkında detaylı bilgi verilmiş ve konuşmacılar tarafından ülkelerindeki uygulama örnekleri aktarılmıştır. (Bülten Haz. 2016 Sayı 39)

Avrupa Birliği Komisyonu tarafından, 21-22 Şubat 2017 tarihleri arasında Brüksel’de düzenlenen Doku ve Hücre Yetkili Otoriteler Toplantısı Sağlık Bakanlığını temsilen Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü temsilcileri katılmışlardır. Toplantıda, AB’deki güncel mevzuat ve Türkiye’de sağlık alanında yürütülen AB projelerinin durumları tartışılmıştır.

Bulaşıcı hastalıklar alanında; “Türkiye, Erken Uyarı ve Cevap Sistemi’ne (EWRS)13 katılım dâhil olmak üzere, bulaşıcı hastalıklar alanında AB raporlama ve koordinasyon yükümlülüklerini yerine getirmek için gerekli kurumsal ve idari kapasiteyi üyelik tarihi itibariyle oluşturmuş olacağını göstermelidir.”

Müzakere pozisyonunda yer alan taahhütlerin ve kapanış kriterleri gereklerinin yerine getirilmesine ilişkin çalışmalara destek amacıyla ayrıca aşağıda belirtilen projelere IPA (AB 2007–2013 dönemi için aday ve potansiyel aday ülkelere sağlanacak tüm katılım öncesi mali yardımları tek bir program çerçevesinde toplamıştır: Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı) kapsamında kabul edilmiştir:

  • Bulaşıcı Hastalıkların Sürveyansı ve Kontrolü Projesi – Faz III (2008)
  • Kan Tedarik Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi (2008)
  • Doku ve Hücrede Uyum Projesi (2009)

Tüketicinin ve Sağlığın Korunması faslı kapsamında Sağlık Bakanlığınca yürütülen/ katkı sağlanan mevzuat başlıkları şunlardır:

  • Tütün ve Alkol Kullanımının Halk Sağlığı Üzerindeki Etkilerine Dair Yönetmelik
  • Ulusal Alkol Kontrol Programı
  • Bulaşıcı Hastalıklar Stratejik Planı
  • Ruh Sağlığı Eylem Planı
  • Bulaşıcı Hastalıklar Sürveyansı ve Kontrol Esasları Yönetmeliği Tadilatı
  • İnsan Doku ve Hücrelerinin Kalite ve Güvenlik Standartları Hakkında Yönetmelik
  • Kan ve Kan Ürünleri Yönetmeliği
  • Ulusal Kan ve Kan Ürünleri Rehberi
  • Ulusal Halk Sağlığı Kurumu Kurulması Hakkında Kanun
  • Mikrobiyolojik Tanı Laboratuvarlarının Çalışma Usul ve Esaslarını Düzenleyen Yönetmelik
  • Halk Sağlığı laboratuvarlarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Yönetmeliği
  • Ulusal Halk Sağlığı Kurumu Kurulması Hakkında Kanuna Bağlı Olan Uygulama Yönetmelikleri
  • Türkiye Ulusal Kanser Enstitüsü Kurulması Hakkında Kanun

AB Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA 2014-2020) II. Dönemi; Türkiye’ye ayrılan fonların etkili ve verimli şekilde kullanılmasına ve yönetilmesine katkı sağlamaktır. “IPA II Dönemi Teknik Destek Projesi” kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına yönelik çalışmaların genel koordinasyonu AB Bakanlığınca sürdürülmektedir. Bakanlık düzenli ve sürdürülebilir bir program çerçevesinde 2015 yılında başladığı çalışmalarını 2019 yılı sonu itibariyle sürdürmektedir. 12-13 Mayıs 2016 tarihlerinde “IPA II Dönemi Düzenleyici Reform ve Müktesebat Uyumu (RRAA) Aksiyon Dokümanı Hazırlık Eğitimi” gerçekleştirilmiştir. Eğitim kapsamında potansiyel faydalanıcı olan kamu kurum ve kuruluşlarına, RRAA Aksiyonunun kapsamı, başvuru koşulları ve proje önerileri için Aksiyon Dokümanlarının hazırlanmasında dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgi verilmesi öngörülmektedir.

Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nda IPA II Dönemi Proje konuları ve SIGMA kaynağının görüşülmesi amacıyla 9 Ekim 2014 tarihinde bir toplantı gerçekleştirmiştir. Söz konusu toplantıda, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun IPA II Dönemi’nde yapılması planlanan proje taslakları değerlendirilmiş ve yeni proje dönemine ilişkin bilgilendirme yapılmıştır.

Sağlık Bakanlığı AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü koordinesinde, 26-27 Ağustos 2015 tarihleri arasında, Sağlık Bakanlığında IPA II Dönem Projelerini kapsayan eğitim toplantısı gerçekleştirilmiştir. Toplantıya; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı AB ve Mal Yardımlar Dairesi Başkanlığı yetkilileri katılmıştır. İlk gün katılımcılara Proje hazırlamaya yönelik teorik bilgiler verilmiş ve proje döngüsü yönetiminden bahsedilmiştir. İkinci gün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yürüttüğü İstihdam, Eğitim ve Sosyal İçerme Sektörü altında Sağlık Bakanlığı ile yapılacak ortak projelerin çalışması yapılmıştır.

Adalet Bakanlığı tarafından IPA II Dönemi 2015 Programlaması altında Uyuşturucu ile Mücadele konusunun ele alınması planlanmıştır. Bu çerçevede 8 Ekim 2015 tarihinde Adalet Bakanlığı Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü tarafından Uyuşturucu ile Mücadele Çalıştayı düzenlenmiş olup, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu temsilcisi, Sağlık Bakanlığı’nın koordinasyonunda yürütülen “Uyuşturucu ile Mücadele Acil Eylem Planı” ile ilgili bir sunum gerçekleştirmiştir. (Bülten Kas 2015 Sayı 32)

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Program Otoritesi olduğu İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı (İKGOP) altında desteklenen proje sahibi kurumu ve kuruluşların faydalanıcısı olduğu teknik destek projesi kapsamında “Tedarik Sözleşmelerinin Yönetilmesi ve İzlenmesi” konulu eğitim 18-19 Ocak 2017 tarihleri arasında, Ankara Park Inn Radisson Hotel’de gerçekleştirildi. Eğitime Sağlık Bakanlığından AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünden de katılım sağlandı. Söz konusu eğitimde AB Fonlu Tedarik Sözleşmelerinin etkili şekilde yürütülmesi, uygulama süreci boyunca yararlanıcı yüklenici sözleşme makamının görevleriyle ilgili kapsamlı bir bilgilendirme yapılmıştır. (Bülten Şubat 2017 Sayı 47)

AB üyelik sürecini desteklemek amacıyla Avrupa Komisyonu tarafından merkezi olarak yürütülen Çok Ülkeli Programdan ülkemizin bugüne kadar sağladığı katkının değerlendirilmesi, 2014-2020 dönemi için yeni uygulama biçimleri ve öncelikli sektörler hakkında bilgilendirme yapılması, çeşitli beklenti ve görüşlerin paylaşılması amacıyla, 16 Şubat 2017 tarihinde AB Bakanlığında bir toplantı gerçekleştirilmiş olup toplantıya Sağlık Bakanlığı ve ilgili Bakanlıkların temsilcileri katılmışlardır. (Bülten Mart 2017 Sayı 48)

Türkiye-AB Mali İşbirliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) 2014-2020 Dönemi (IPA-II) kapsamında tahsis edilen mali yardımların etkin kullanımına yönelik tedbir ve planlamaları istişare etmek ve mali işbirliği sürecindeki gelişmeler hususunda bilgilendirme yapmak amacıyla belirli aralıklarla Mali İşbirliği Komitesi ve üst düzey çalışma toplantıları düzenlenmektedir. Bu çerçevede, Avrupa Birliği’nden ülkemize sağlanan IPA fonlarının kullanımında gelinen aşamayı değerlendirmek ve IPA’nın 2021-2027 yıllarını kapsayacak III. Dönemi’ne ilişkin bilgilendirmede bulunmak amacıyla 25 Temmuz 2019 tarihinde Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı’nda Mali İşbirliği Komitesi Toplantısı gerçekleştirildi. Söz konusu toplantıya Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe ile AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü temsilcileri katılmışlardır. (Bülten, Agu.. 2019, Sayı 77)

Resmi Gazete’de, 4 Ekim 2019 tarih ve 30908 sayılı “AB’den Sağlanacak Katılım Öncesi Fonların ve AB Programlarına Katılımın Yönetimi” başlıklı 2019/20 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile “AB Programları Kurulu” kuruldu.

Bu kapsamda 2021- 2027 AB Programlarına ülkemizin katılımı hususlarını istişare etmek ve katılımcı kuruluşların görüşlerini almak amacıyla 4 Şubat 2020 tarihinde Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığında bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantıya, Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe ile AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü temsilcileri katılmışlardır. (Bülten, Mart 2020 Sayı 84)

Türkiye-AB Gümrük Birliği Ortak Komitesi Toplantıları

Türkiye ile AB arasında 1995 yılında imzalanan anlaşma ile Gümrük Birliğini tesis eden 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı uyarınca; Gümrük Birliği’nin işleyişiyle doğrudan ilgili alanlarda (ortak ticaret politikası, rekabet politikası, gümrük mevzuatı vb.) Türk mevzuatının AB mevzuatına uyum durumu ile uygulama sorunlarını görüşmek ve karşılıklı bilgi alışverişinde bulunmak üzere Gümrük Birliği Ortak Komitesi (GBOK) kurulmuştur. Gümrük Birliği Ortak Komitesi, Anlaşma taraflarının temsilcilerinden meydana gelir ve tavsiye niteliğinde kararlar alır.

GBOK,  Gümrük Birliği’nin düzgün işlemesini sağlamak amacıyla bilgi ve görüş alışverişi yürütür ve Ortaklık Konseyi’ne tavsiye kararları hazırlar. Gerektiğinde görevlerini yerine getirmede kendisine yardımcı olacak alt komiteler veya çalışma grupları kurabilir. Örneğin Gümrük Birliği Ortak Komitesi altında “Teknik Mevzuat Çalışma Grubu ” oluşturulmuştur. 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nda, genel bir kural olarak, GBOK’un ayda bir kez toplanması öngörülmüştür. Ancak uygulamada, Gümrük Birliği Ortak Komitesi yılda bir veya iki defa toplanmaktadır.  Son olarak, 8-9 Temmuz 2019 tarihlerinde 36. Dönem GBOK toplantısı gerçekleştirilmiştir.

Sağlık Bakanlığı kendi konularında ve ilgili AB fasıllarında, kendi Bakanlık alanlarına giren doğrudan konulardaki çalışmalarının yanı sıra, dolaylı olarak katkı sağladığı Kurum ve Kuruluşlara katkı ve koordineli çalışmalarını da AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla sürdürmektedir. Gümrük Birliği ile olan ilişkiler konularında da düzenli olarak “Türkiye-AB Gümrük Birliği Ortak Komitesi (GBOK) Toplantıları” na katılmaktadır. Ayrıca, Gümrük Birliği mevzuat güncellemeleri, Teknik mevzuat, Kamu alımları, Mesleki Hizmetler & Sağlıkla İlgili ve Sosyal Hizmetler konularında 1995 yılından günümüze değişim ve dönüşümleri de takip ederek çalışmalarını sürdürmektedir.

AB-Türkiye Geri Kabul Anlaşması

AB-Türkiye Geri Kabul Anlaşması Vize Serbestisi Diyaloğunun başlamasına paralel olarak 16 Aralık 2013 tarihinde imzalandı. AB-Türkiye Geri Kabul Anlaşması’nın temel hedefi mütekabiliyet çerçevesinde, her bir tarafın diğer tarafın topraklarına giriş, topraklarında bulunma ya da ikamet etme koşullarını yerine getirmeyen kişilerin hızlı ve sistemli bir şekilde geri kabulüne ilişkin usulleri belirlemektir. Bu anlaşma bir tarafın topraklarından diğer tarafın topraklarına doğrudan giriş yapan ya da bu topraklarda kalan hem AB üye ülkeleri ile Türk vatandaşlarının geri kabulüne hem de üçüncü ülke vatandaşları ve vatansız kişiler dâhil olmak üzere diğer tüm kişilere ilişkin hükümleri kapsamaktadır.

AB ile Türkiye Vize Serbestisi Diyaloğu 

AB-Türkiye Geri Kabul Anlaşması’nın 16 Aralık 2013 tarihinde imzalanmasına paralel olarak, AB ile Türkiye arasında Vize Serbestisi Diyaloğu başladı. AB-Türkiye Vize Serbestisi Diyaloğunun amacı, kısa süreli seyahat amaçlı Schengen alanına seyahat eden Türk vatandaşlarına uygulanan vize yükümlülüğünün kaldırılmasına yönelik ilerleme kaydetmektir. Bu diyalog, Avrupa Birliği Parlamentosu ve Konseyi’nin (EC) 539/2001 No’lu Yönetmeliğinde AB standartlarıyla uyumlu biyometrik pasaporta sahip Türk vatandaşlarının 180 gün içerisinde 90 güne kadar yapacakları kısa süreli seyahatlerde ve hâlihazırda Türkiye’ye kısa süreli kalış amaçlı seyahatlerinde vize yükümlülüğü bulunan AB vatandaşlarının vizesiz seyahat etmelerini sağlamasına yönelik değişiklik yapılabilmesi için Türkiye’nin yerine getirmesi gereken gereklilikleri ortaya koyan bir belge niteliğindeki Yol Haritasına dayanmaktadır. Bu yol haritası; belge güvenliği, göç yönetimi, kamu düzeni ve güvenliği, temel haklar ve düzensiz göçmenlerin geri kabulü olmak üzere beş ana başlıkta bulunan 72 kriteri ortaya koymaktadır.  

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (European Centre for Disease Prevention and Control (ECDC)), 2005’te kurulan ve merkezi İsveç’in başkenti Stockholm’de bulunan, Avrupa’nın bulaşıcı hastalıklara karşı savunmasını güçlendirmeyi amaçlayan, bağımsız bir Avrupa Birliği kuruluşudur.

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi, Avrupa’nın bulaşıcı hastalıklara karşı savunmasını güçlendirmeyi amaçlayan bir AB kuruluşudur. Temel işlevler geniş bir faaliyet yelpazesini kapsamaktadır: Gözetim, salgın hastalıklar, müdahale, bilimsel tavsiye, mikrobiyoloji, hazırlıklı olma, halk sağlığı eğitimi, uluslararası ilişkiler, sağlık iletişimi konularında çalışmaktadır. Eurosurveillance bilimsel dergisi resmi yayınıdır.

ECDC hastalık programları antimikrobiyal direnci ve sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonları kapsar; Ortaya çıkan ve vektör kaynaklı hastalıklar; gıda ve su kaynaklı hastalıklar ve zoonozlar; HIV, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve viral hepatit; grip ve diğer solunum yolu virüsleri; tüberküloz ve aşı ile önlenebilir hastalıklar bu merkezin çalışma alanını kapsamaktadır.

ECDC 2019 yılında aşağıdaki alanlara özellikle dikkat ederek sağlık güvenliğine katkıda bulunmaya devam etmektedir:

  • Antimikrobiyal dirençle mücadele
  • AB’de aşı kapsamını iyileştirme
  • Avrupa Komisyonu ve Üye Devletleri HIV, TB ve hepatit alanındaki Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmada destekleyen
  • Avrupa Komisyonu ve Üye Devletlere sınır ötesi sağlık tehditlerine karşı hazırlıkların güçlendirilmesinde daha fazla destek verilmesi
  • Sinerji yaratmak ve işin tekrarını önlemek için stratejik ortaklıklara odaklanan bir kuruluştur.

Üye ülkeler: Almanya, Avusturya, Belçika, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Kıbrıs, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya, Yunanistan’dır.

Türkiye’nin ve AB’ne üye tüm Ülkelerin Dünya Sağlık Örgütüne üye olmaları ve DSÖ Avrupa Bölgesinde bulunmaları ayrıca, Türkiye’nin Avrupa Birliğine aday Ülke olması nedeniyle T. C. Sağlık Bakanlığı hem DSÖ ile hem de Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) ile çalışmalarını sürdürmektedir.

ECDC kurulduğu tarihten beri Türkiye’yi; Danışma Kurulu toplantıları, seminerler, forumlar, başta bulaşıcı hastalıklar konusunda yapılan projeler olmak üzere diğer projelere, misyon ziyaretlerine, ECDC ile gerçekleştirilen telekonferanslara, ECDC Değerlendirme raporlarına katkılara, ECDC EPIS Veri Koruma Anlaşması çalışmalarına, Epidemik İstihbarat Bilgi Sistemi Veri Koruma Anlaşması İstişare Toplantılarına katılımlarını sağlamış ve Türkiye ile AB Üye ülkeleri ve ECDC arasında işbirliğini sürdürmektedir.

Sağlık Bakanlığı ile AB Müzakereleri çerçevesinde ayrıca aşağıdaki konu başlıklarında çalışmalar yapılmıştır ve halen sürdürülmektedir.

  • Dezavantajlı Gruplar Arasında Sağlık Okur-Yazarlığı
  • Engelli Bireyler için Hizmetlerin Geliştirilmesi Projesi
  • Organ Bağışı ve Nakli Mevzuatı
  • AB Ruh Sağlığı Çalışmaları
  • Türkiye’de Sağlık Güvenliğinin Güçlendirilmesi Projesi ile Sıhhat Projesi
  • AB Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
  • AB ve Türkiye Arasında Sivil Toplum Diyaloğu Çalışmaları
  • Avrupa Birliği Müktesebatı 23. “Yargı ve Temel Haklar” Faslı ile 24. “Adalet, Özgürlük ve Güvenlik” Faslı Kapsamında Eşgüdüm Toplantıları
  • İç Koordinasyon ve Uyum Komitesi (İKUK) Toplantısı
  • İstihdam ve Sosyal Reform ile İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Programları
  • Geçici Koruma Altındaki Suriyelilere Sunduğu Hizmetlere Yönelik AB Mali Katkısı- Hibe Sözleşmesi -Proje Çalışmaları

  D-Fikri Mülkiyet Hukuku Faslı

Fikri Mülkiyet Hakları

Fikri mülkiyet, en geniş tanımı ile insan zihninin yaratımlarını kapsar. Fikri mülkiyet hakları da sınaî, bilimsel, edebi ve sanatsal alanlardaki yaratıları yaratanların haklarını ifade eder. Fikri Mülkiyet iki ana dala ayrılır; sınaî hak ve telif hakları.

Telif hakları, şiir, roman, müzik, resim ve sinematografik işler gibi edebi ve sanatsal faaliyetlerle ilgili haklardır.

Sınaî haklar, en genel tanımı ile tarımda ve sanayide, düşünsel bir faaliyetin ürünü olan buluşların, yeniliklerin, yeni tasarımların ve özgün çalışmaların bu ürünü üretenler adına ve aynı şekilde ticarete konu olan her türlü malı ve o malın üreticisini ve satıcısını diğerlerinden ayıran işaretlerin sahipleri adına tescil edilmesini ve böylece tescil edilen buluşun üretilme ve satılma hakkının belli sürelerle sahiplerine ait olmasını temin eden maddi olmayan mutlak ve süreli bir haktır.

Sınaî hak türleri arasında patent, faydalı model, endüstriyel dizaynlar, entegre devreler, marka, ticari isim, coğrafi işaretler, bitki çeşitliliği, biyoteknolojik buluşlar (yeni hak türleri-gen teknolojisi), haksız rekabetin engellenmesi ve ticari sırlar bulunmaktadır.

Sınaî haklar sahibine, hak konusu mal/ usul üzerinde en geniş yetkileri verir. Hak sahibi, kendi onayı olmadan üçüncü kişilerin hak konusu ürünü üretmesini, satmasını, ithal etmesini veya bu amaçlarla elde bulundurmasını engelleyebilir. Bu nedenle, serbest ticaretin engellenmesi sonucunu doğurabileceğinden uluslararası anlaşmalara konu olmuştur.

Fikri mülkiyet hukukunun amacı, fikri ve sınaî alandaki oluşumları özendirmek ve elde edilen ürünlere koruma sağlamaktır.

Fikri Mülkiyet Hukuku Faslındaki Çalışmalar

AB’nde fikri mülkiyet hukuku İç Pazar uygulamaları kapsamında değerlendirilmekte-dir. Avrupa Komisyonu İç Pazar ve Hizmetler Genel Müdürlüğü (DG Internal Market and Services) tarafından çalışmalar yürütülmekle beraber, başta Ticaret Genel Müdürlüğü (DG Trade) olmak üzere diğer Genel Müdürlükler de konuya taraf olabilmektedir.

Türkiye, fikri mülkiyet alanında çok büyük ölçüde AB mevzuatına uyum sağlamıştır. Bu durum ilerleme raporlarında da açık olarak ifade edilmektedir. AB katılım sürecinde Fikri Mülkiyet Hukuku faslının koordinatör kurumu Kültür ve Turizm

Bakanlığı ile Türk Patent Enstitüsü olarak belirlenmiştir. Bu fasıl kapsamında yapılan toplantılara katılım sağlayan diğer kamu kurum ve kuruluşları ise Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı,

Gümrük Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ve Sağlık Bakanlığı’dır.

Fikri Mülkiyet Hukuku faslına ilişkin tanıtıcı tarama toplantısı 6-7 Şubat 2006 tarihlerinde, ayrıntılı tarama toplantısı ise 2-3 Mart 2006 tarihlerinde Brüksel’de gerçekleştirilmiştir. Tarama toplantıları sonucunda, Komisyon tarafından 19 Ekim 2006 tarihinde açıklanan Tarama Raporunda, müzakerelerin başlatılması için açılış kriteri olarak Türkiye’nin müktesebatın uygulanması kapsamında mevzuat uyumu ve idari kapasitenin güçlendirilmesine dair bir eylem planı hazırlaması talep edilmiştir.

İlgili kurum ve kuruluşların katılımıyla hazırlanan Eylem Planı, Haziran 2008 tarihinde tamamlanmış ve Komisyon’a iletilmiştir. Söz konusu eylem planında, Fikri ve Sınaî Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulu, Sınaî Mülkiyet Hakları Teknik Komitesi ve Endüstriyel Tasarımlar Konseyi kurulması da planlanmış olup Bakanlığımızın da üyesi olduğu Fikri ve Sınaî Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulu’nun kuruluşuna dair 2008/7 sayılı Başbakanlık Genelgesi 21 Mayıs 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Fikri Mülkiyet Hukuku faslına ilişkin olarak Türkiye’nin taahhüt belgesi olan Müzakere Pozisyon Belgesi, 6 Mayıs 2008 tarihinde Komisyon’a iletilmiştir. 12 Haziran 2008 tarihinde AB Ortak Pozisyon Belgesi kabul edilmiştir. 17 Haziran 2008 tarihinde düzenlenen Hükümetlerarası Konferansta alınan kararla bu fasılda müzakereler açılmıştır.

AB Ortak Pozisyon Belgesi’nde bir adet siyasi ve dört adet teknik kapanış kriteri belirlenmiştir:

  • Türkiye’nin, Katılım Anlaşması Ek Protokol’ünü ayrım gözetmeksizin uygulama yükümlülüğünü yerine getirmesi (siyasi kriter),
  • Komisyon tarafından 3 Nisan 2008 tarihinde Türkiye’ye sunulan işleyiş esasları çerçevesinde Fikri Mülkiyet Hakları alanındaki konularda Türkiye’nin başarılı bir diyalog tesis etmesi,
  • Korsan ve taklit faaliyetlerle mücadeleye ilişkin hakların uygulatılmasında icracı kurumların yeterli idari kapasiteye sahip olmalarının sağlanması,
  • Türkiye’nin soruşturmalar, kovuşturmalar ve ihlallere ilişkin hukuki eylemler ve Fikri Mülkiyet Hukuku’nun etkin uygulanmasına dair geliştirilmiş performansı hakkında AB’ye ihraç edilen taklit ve korsan ürünlerin sayısında büyük ölçüde düşüşü de içeren tatmin edici bir ilerleme kaydı sunması,
  • Türkiye’nin, Hakkın Topluluk düzeyinde tüketilmesi ve Ek Koruma Sertifikasının yürürlüğe konulması ile ilgili AB müktesebatına uyumun tamamlanması ve bu hakların katılımla birlikte uygulanmasının sağlanması.

Bu kriterlerden Sağlık Bakanlığını ilgilendirenler şunlardır:

  • Hakkın tüketilmesi ve Ek Koruma Sertifikası ile ilgili AB müktesebatına uyumun tamamlanması ve bu hakların tam üyelikle beraber uygulanabilir olması,
  • Fikri mülkiyet hakları alanında Diyalog Mekanizmasının oluşturulmasıdır.

Ek Koruma Sertifikası (Supplementary Protection Certificate – SPC)

Diğer ürünlere oranla daha uzun bir zaman alan ve daha yüksek maliyetli bir araştırma-geliştirme sürecinin sonucu olan ilaç, bu özellikleri nedeniyle patent sistemi içinde özel bir öneme sahiptir. Bu nedenle 01 Ocak 1999’dan itibaren ilaçta patent koruması başlatılmıştır.

Yüksek maliyetli ar-ge çalışmalarının yapılması ve buluşun ilaç haline getirilip piyasada satışa sunulabilmesi için gereken ruhsatın alınması, patent koruma süresi (20 yıl) içerisinde gerçekleşmektedir. Ek Koruma Sertifikası ile ruhsatlandırma sürecinde kaybedilen zamanın telafi edilmesi amaçlanmaktadır. Bu temel gerekçe ile AB tıbbi ürünler için 5 yıllık ek bir koruma süresi kabul etmiştir.

Bu kapsamda, 18 Haziran 1992 tarihli ve 1768/92/EEC sayılı Tıbbi Ürünlere Ek Koruma Sertifikası Verilmesine Dair Konsey Tüzüğü ile ilaçta temel patentin yasal süresi bittikten sonra en fazla 5 yıllık bir ek koruma öngörülmüştür.

Ek Koruma Sertifikası söz konusu ülkede geçerli temel bir patent ile korunan ve ruhsatlandırma mevzuatı gereği ruhsat almış olan tıbbi ürünler için uygulanmaktadır ve sadece ruhsat alınan ülke için geçerlidir.

Ürüne ilk ruhsat;

  • Temel patent başvuru tarihinden itibaren 0-5 yıl içerisinde verilirse bu ürün Ek Koruma Sertifikasından yararlanamaz.
  • Temel patent başvuru tarihinden itibaren 5-10 yıl içerisinde verilirse bu ürüne verilecek Ek Koruma Sertifikası süresi 5 yıldan az olur.
  • Temel patent başvuru tarihinden itibaren 10 yıl sonrasında verildiği durumlarda bu ürüne verilecek Ek Koruma Sertifikası süresi 5 yıldır.

Örneğin; ruhsat sahibi 20 yıllık patent süresi içerisinde 8. yılda ruhsatını almaktadır. Ruhsat alındıktan sonra 6 ay içerisinde yetkili otoriteye başvurması halinde Ek Koruma Sertifikasından yararlanabilecektir. 8. yılında ruhsat alan bir ürün en fazla 15 yıl korunacağı için bu ürün Ek Koruma Sertifikasından yalnızca 3 yıl daha fazla yararlanabilecektir. Eğer 10. yılda ruhsat almış olsaydı bu süre 5 yıl olarak belirlenecekti. 10. yıldan sonraki bütün başvurular 15 yıla tamamlanacağından Ek Koruma Sertifikası süresi 5 yıl olacaktır. Buradaki amaç ruhsatlandırma süresi uzadığı için kaybedilen zamanı telafi etmektir.

Ek Koruma Sertifikasının yeni AB ülkelerinde uygulanmasına ilişkin olarak Tıbbi

Ürünlere Ek Koruma Sertifikası verilmesi hakkında Konsey Tüzüğünün 19. Maddesinde başlangıç tarihi olarak tam üyelik tarihinden önceki bir tarih belirlenmiştir. Ek Koruma Sertifikası, ilk ruhsatını bu tarihten sonra alan tıbbi ürünler için uygulanmaya başlanmıştır.

Sağlık Bakanlığının da üyesi olduğu Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulu’nun (FSMHKK, 30 Haziran 2015 tarihinde gerçekleştirilen 14. Toplantısında, “Türkiye-AB Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Çalışma Grubu’nun yürüttüğü çalışmalarda ülkemizin etkinliğinin arttırılması amacıyla, Avrupa Birliği Bakanlığı koordinasyonunda, Kurula üye tüm kurum ve kuruluşların katılımıyla bir çalışma grubu oluşturularak gerekli stratejilerin belirlenmesi” yönünde karar alınmıştır. Bu karar doğrultusunda; 15 Eylül 2015 tarihinde, Avrupa Birliği Bakanlığı’nda bir toplantı gerçekleştirilmiştir. Söz konusu toplantıda, ülkemizin TR-AB FMH Çalışma Grubu’ndaki etkinliğinin arttırılmasına ve sürecin devamının mümkün kılınmasına ilişkin görüş alışverişinde bulunulmuştur. (Bülten Ekim 2015 Sayı 31)

Fikri Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulu’nun 15. Toplantısı, 9 Aralık 2015 tarihinde Türkiye Patent Enstitüsü (TPE)’ de yapıldı. Toplantıya Sağlık Bakanlığı TİTCK ve AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü temsilcileri katıldılar. Toplantıda, fikri ve sınai mülkiyet alanında yaşanan güncel gelişmeler, “Ulusal Fikri Haklar Strateji Belgesi ve Eylem Planı” ile “Ulusal Coğrafi İşaretler Strateji Belgesi ve Eylem Planı” kapsamında gerçekleştirilen faaliyetler, Türkiye-AB Fikri Mülkiyet Hakları Çalışma Grubu’nun (FMHÇG) etkinliğinin arttırılmasına ilişkin Rapor ile TPE’nin Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı nezdinde Araştırma-İnceleme Otoritesi olarak kabul edilmesine ilişkin yürütülen çalışmalar görüşülmüştür. (Sağlıkta Dış İlişkiler ve AB Bülteni, Ocak. 2016 Sayı 34)

Yazıyı hazırlayan ve derleyen: Bekir Metin, 16 Haziran 2020, Ankara

Kaynakça:

Ruşen Keleş, “Hizmette Halka Yakınlık (Subsidiarite) İlkesi ve Yerel Yönetimler”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Vol.4, No:1, 1995, s.3-14.

Carl-Ardy Dubois and Martin McKee, “Health and health care in the candidate countries to the European Union: Common challenges, different circumstances, diverse policies”, Health Policy and European Union Enlargement, Martin McKee, Laura Maclehose and Ellen Nolte (eds.), European Observatory on Health Systems and Policies Series, Open University Pres, Berkshire, 2004, s.44

Recep Akdur, Sağlık Sektörü Temel Kavramlar, Türkiye ve AB’nde Durum ve Türkiye’nin Birliğe Uyumu, Ankara Üniversitesi ATAUM Araştırma Dizisi No:17, Ankara, 2003, s.51.

Alain Lefebvre, “The Future of European Health Policy”, Eurohealth, Volume 4, Number 5, Winter: 1-2, 1998, s.67

European Commission, The Health Status of The European Union – Narrowing The Health Gap, Luxembourg, Office for Official Publications of the European Communities, 2003, s.3.

Turkey 2008 Progress Report, Commission of the European Communities, Brussels, 05.11.2008, SEC (2008) 2699 final, s. 79.

Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Yayınları, Ankara, 2008.

Elif Bor Ekmekçi, N. D. Büyükçıvgın, V. Gökberg, Ö. A. Akan, A. Ekmen ve Ş. Yalçın, AB ve Sağlık Bakanlığı Uyum Çalışmaları, T.C. Sağlık Bakanlığı Yayını No: 780, Ankara, 2010

Sağlık Bakanlığı Sağlıkta Dış İlişkiler ve AB Bültenleri (2014, 2015, 2016, 2017, 2019 ve 2020 yıllarında yayınlanan Bültenler): (Ekim 2015 Sayı 31), (Bülten Kas 2015 Sayı 32), (Bülten Ara. 2015 Sayı 33), (Bülten Ocak. 2016 Sayı 34), (Bülten Haz. 2016 Sayı 39), (Bülten Ara. 2016 Sayı 45), (Bülten Şubat 2017 Sayı 47), (Bülten Mart 2017 Sayı 48), (Bülten, Tem. 2019, Sayı 76), (Bülten, Agu. 2019, Sayı 77), (Bülten, Mart 2020 Sayı 84)

AB Türkiye Delegasyonu web sitesi https://www.avrupa.info.tr/tr/abnin-tarihcesi-82 ve https://www.avrupa.info.tr/tr/herseyin-basi-saglik-45, Erişim tarihi: 25.5.2020

AB Türkiye Delegasyonu, Web Sitesinde (www.avrupa.info.tr); AB Türkiye İlişkileri, Herşeyin Başı Sağlık Örnek Projeler Sağlık Sayfasında 10 adet Proje (Erişim tarihi: 26.5.2020)

Avrupa Birliği Genel Sekreterliği http://www.abgs.gov.tr

Avrupa Birliği Halk Sağlığı Portalı http://ec.europa.eu/health-eu

Avrupa Birliği Resmi Sayfası http://europa.eu