
Afetlerde İlk Müdahale ve Operasyon
Ülkemiz tarihi afetler açısından oldukça zengin bir bilgi birikimine sahiptir. Doğa ve insan kaynaklı afetler tarih boyunca ülkemizde sıklıkla yaşanmıştır. Doğa kaynaklı afetler bakımından ülkemiz için en yüksek risk olarak depremler görülmektedir. Bu bölümde afetlere ilk müdahaleyi sağlık hizmetleri açısından değerlendireceğiz. Önce bu konudaki terminolojiyi bir hatırlayalım.
Hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinin günümüzdeki tanımı, “acil hastalık ve yaralanma hallerinde, konusunda özel eğitim almış ekipler tarafından, tıbbi araç ve gereç desteği ile olay yerinde, nakil sırasında, sağlık kurum ve kuruluşlarında sunulan tüm sağlık hizmetlerini” kapsamaktadır (1).
Afetlerde Sağlık Hizmetleri ise “afetlere ve acil durumlara hazırlıklı olmak, afet ve acil durum oluştuktan sonra hızlı ve doğru müdahale ile ölüm, yaralanma ve sakatlıkların önlenmesi, hasta ve yaralıların tedavisi, ikincil hastalıkların önlenmesi, olağan halk sağlığı hizmetlerine en kısa sürede dönülmesi, bozulan sağlık hizmetleri alt yapısının düzeltilmesi ile ilgili tüm sağlık kurum ve kuruluşlarınca yapılan çalışmaları” olarak tanımlanmaktadır (2).
Bir afet yönetimi, iki sistemden meydana gelir. Bunlar afet öncesi risk yönetimi ve afet sonrası kriz yönetimi olarak birbirini tamamlayan iki sistemdir. Doğa ve insan kaynaklı tüm afetlerde yapılan uygulamalar, birbirini takip eden dört ana aşamada sürdürülür: Risk ve Zarar azaltma, Hazırlık, Müdahale, İyileştirme.
Afet yönetim süreci bir döngüdür, risk ve zarar azaltmanın ardından hazırlık aşaması gelir, afetin meydana gelmesinden hemen sonra afete müdahale aşaması ve bozulanın yeniden düzeltilmesi yani iyileştirme aşaması ile devam eder. Tehlikeleri belirleme ve zarar azaltma faaliyetleri, alt ve üst yapının güçlendirilmesi, toplumun hazırlık ve eğitimleri, erken uyarı ve alarm sistemleri, iletişim, afetin analizi ve zararların belirlenmesi, afete müdahale, lojistik ve destek hizmetleri, yeniden normale dönüş, rehabilitasyon ve düzeltici faaliyetler bu döngü içinde yer alır.
İlk müdahale ve Operasyon aşaması afetten sonraki ilk dakikalardan itibaren başlar ve afetin büyüklüğüne, çeşitlerine ve afete hazırlıklı olma durumu ve kapasitesine bağlı olarak 24 saatten günlere, hatta haftalara kadar devam edebilir.
Acil Sağlık Hizmetlerinin Ülkemizde Örgütlenmesi
Ülkemizde günümüzdeki hastane öncesi acil sağlık hizmetlerine yani ambulans hizmetlerine benzer ilk çalışmalar, 1950’li yıllarda İstanbul’da belediye tarafından, 1985 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanmıştır. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan bu uygulamada trafiğin yoğun olduğu karayolları ile turistik bölgelerde, telsizli gezici ambulans ekipleri görev yapmış ve karayollarındaki kazalara bu ekipler araç telefonu ile yönlendirilmiştir. Yaklaşık bir yıl sürdürülebilen bu pilot çalışmada ambulanslarda hastane acil servislerinde çalışan hekimler mesai saatleri içerisinde görev almıştır (3).
Yine 1985 yılı ekim ayında Ankara Numune Hastanesinde 077 Hızır Acil Servis uygulaması başlatılmış, acil servis ekibi ambulanslarda görev yapmıştır. 1986 yılında bu uygulama İstanbul ve İzmir illerine de yaygınlaştırılmıştır. Valiliklerin koordinasyonunda başlatılan bu uygulamada, İl Sağlık Müdürlükleri ambulanslarda görev yapacak hekimleri, belediyelerde ambulans şoförleri, ambulans ve telsizleri temin etmişlerdir. 077 numaralı ücretsiz telefon hattından gelen çağrılara ambulans ekipleri görevlendirilmiştir. Daha sonra diğer büyük şehirlere de yaygınlaştırılan bu uygulama 1993 yılı sonuna kadar devam etmiştir. (4)
Sağlık Bakanlığı tarafından 1993 yılında oluşturulan bir komisyonun hazırladığı raporlar neticesinde “112 Acil Yardım ve Kurtarma Hizmetleri” projesi hazırlanmıştır. Bu proje 1994 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından Ankara, İstanbul ve İzmir İl Sağlık Müdürlükleri bünyesinde başlatılmış, sonra diğer illere de yaygınlaştırılmıştır. Bu amaçla Kanada’dan 1992 yılında getirilen ambulanslar kullanılmıştır. 1997 yılında İzmir ilinde Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü onayı ile toplanan bir komisyon tarafından “Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği” taslak olarak hazırlanmış ancak bu yönetmelik 2000 yılında yayımlanabilmiştir (5).
2006 yılında da ambulans hizmetlerinin standartlaştırılması, özel ambulans servislerinin kuruluş ve işleyişi, denetlenmesi, ambulansların tipleri, tıbbi ve teknik donanım özelliklerini düzenlemek amacıyla “Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği” yayımlanmıştır (6).
Uzunca bir süre ülkemizde ambulans çağrı numarası olarak 112 kullanılmış ve ambulanslar her vilayette Sağlık Bakanlığına bağlı 112 Komuta Kontrol Merkezleri tarafından yönetilmiştir. 2003 yılında Hollanda’dan gelen bir firma Avrupa Birliğine uyum süreci gerekçesi ile “112 Tek Numara Projesi” ni İçişleri Bakanlığı İller İdaresine kabul ettirmiş ve Türkiye’de Tek Acil Çağrı Numarası (112) Projesi için Antalya 6 Nisan 2005 yılında pilot il olarak seçilmiştir. Bu pilot proje çerçevesinde Eylül 2007 tarihinde Antalya’da 112 Acil Çağrı Merkezi binası tamamlanarak hizmete açılmış, Isparta ilinde de bir yedeği hazırlanmıştır. İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan “112 Acil Çağrı Merkezleri Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği” ile 2014 yılından itibaren polis, itfaiye, ambulans taleplerinin 112 tek numara üzerinden karşılanması tüm ülkede yasal hale getirilmiştir. İstanbul ilinde de uygulamanın tamamlanmasından sonra 21 Haziran 2021 tarihi itibari ile 81 il merkezinde 112 Tek Numara uygulamasına geçilmiştir (7).
Türkiye’nin ilk medikal kurtarma ekibi 1999 Marmara Depremi sonrası Kocaeli ilinde İsviçre’den gelen bir ekibin verdiği eğitimler sonucu kurulmuştur. 2003 Bingöl ve İran Bam depremleri sonrası Sağlık Bakanlığı bünyesinde “Afetlerde Sağlık Organizasyonu Projesi” başlatılmış ve Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE) kurulmuştur.
Bursa ilinde gönüllü sağlık personellerine yönelik ilk UMKE Temel Eğitimi yapılmış ve 2010 yılında da Sağlık Bakanlığı tarafından UMKE yönerge yayınlanarak çalışma usul ve esasları belirlenmiştir. 2011 yılında Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü kurulduktan sonra UMKE birimleri bu Genel Müdürlük bünyesindeki Afet ve Acil Durum Yönetimi Daire Başkanlığına bağlanmıştır. UMKE’ye katılmak isteyen gönüllü sağlık personelleri Temel Eğitim programlarını tamamladıktan sonra afetlerde görev alabilmektedirler. Ülkemizde meydana gelen afetlerde 112 ambulans ekipleri ile birlikte UMKE timleri, profesyonel arama kurtarma ekiplerine tıbbi destek yanında olay yerinde kurulan tıbbi çadırlar ve sahra hastanelerinde görev yapmaktadırlar.
Afet Sonrası Müdahale
Doğa ve insan kaynaklı çok çeşitli afetlere müdahale genel olarak benzerlikler taşımakla birlikte müdahale eden personelin yetenekleri, kullanılan araçlar ve malzemeler, müdahale teknikleri açısından farklılıklar vardır. Hangi tür afet olursa olsun, afetten sonraki ilk saatler ve günlerde canlı hayat kurtarmak, yaralıların tedavi ve tahliye işlemleri ön planda olmakla birlikte, bunun şekli ve süresinde farlılıklar olacaktır. Örneğin depreme müdahale ile ulaşım kazalarında, orman yangınlarına müdahale ile sel ve su baskınlarında kullanılan ekipmanlar aynı değildir. Afetin geliştiği yere, zamana ve hava şartlarına göre de müdahalede farklılıklar vardır. Kış koşulları, adalar, gece veya gündüz, büyükşehirler ve kırsal alanlarda müdahale teknikleri farklı olmak durumundadır. Depremden sonra enkaz altında kalanların kurtarılma işlemleri günlere yayılmaktadır. Depremden sonraki ikinci hafta da bile canlı insanların kurtarıldığı ve bu nedenle müdahale süresinin uzadığını görmekteyiz. Ama bir orman yangınında veya ulaşım kazasında (uçak kazası) saatler içerisinde bu işlemler tamamlanabilmektedir. Yine bazı doğa kaynaklı afetler ani ve hızlı gelişirler (deprem, sel, volkanik patlama, kasırga ve hortum vb.) bazıları da yavaş yavaş ortaya çıkarlar (kuraklık, açlık vb.). Bütün bunların yanında toplumlardaki kültürel farklılıklar bile afete müdahalede göz önüne alınması gereken bir durumdur. Toplumların afet sonrası verdikleri tepkiler arasında değişkenlikler vardır. Bütün bu nedenlerle afete müdahalede dış yardım gereksinimi olduğu durumlarda ya da afete müdahale etmek amacıyla başka bir ülkeye veya bölgeye giden ekiplere, o bölgeyi iyi bilen, toplumu tanıyan kişi veya kuruluşların rehberlik etmesi gerekmektedir (8).
Bir afet olduğunda toplum hayatı kesintiye uğrar. Afetin kapsamı ve ciddiyeti belirlenmeden tam olarak yanıt verilemez. Bunun için öncelikle ölen ve yaralanan kişi sayısı, hasar durumu, sağlam olan kaynakların belirlenmesi gereklidir. Bu aşamanın uzunluğu afetin büyüklüğüne ve hızlı organize yanıt vermeye bağlıdır. Bu aşamada ilk operasyonlar can güvenliğine ve durum saptamaya yöneliktir (9).
Bu ilk aşamada yapılacaklar:
- Arama kurtarma
- Yaralıların tedavisi
- Operasyonlar için yolların uygun hale getirilmesi
- Kritik altyapı hasar değerlendirmesi
- Kaynak ihtiyacının belirlenmesi ve talep edilmesi
- Genel hasarın belirlenmesi
Bu bilgiler ışığında doğa veya insan kaynaklı (teknolojik afetleri de bu çerçevede değerlendiriyoruz) afetlere müdahalede genel olarak ilk 24 ve 72 saatte yapılması gerekenlere bir göz atalım.
Yönetim ve Planlama: Afetlerde sağlık açısından yönetimin başarısı afete müdahaledeki başarıyı da artıran önemli bir unsurdur. Sağlık açısından stratejik kararların merkezi düzeyde, yani Sağlık Bakanlığı Sağlık Afet Koordinasyon Merkezinde (SAKOM), taktiksel kararların afetin büyüklüğüne göre bölge veya il düzeyinde, operasyonel kararların afet yaşanan yerlerdeki olay yeri yönetimi düzeyinde alınması gerekir. Dış yardım gelene kadar sorumluluk il düzeyindeki sağlık hizmetlerinden sorumlu en yetkili kişiye İl Sağlık Müdürüne aittir. Bu kişinin kendisi veya yakınları afete maruz kalmış ise yardımcıları bu görevi üstlenebilirler. İlk 24 saat içerisinde bölgeye görevlendirilecek acil ve afetlerden sorumlu koordinatör tarafından daha sonra bu görevi devralınmalıdır. Eğer afet birkaç ili içine alan bir düzeydeyse bakanlıkça görevlendirilen koordinatör sağlık yöneticileri ve ekipleri görevleri devralmalı, bölgeyi tanıyan afete maruz kalmış il sağlık yöneticileri onlara destek hizmeti vermelidir. Afet bölgesinde görev yapan sağlık yöneticileri, mümkünse her günün sonunda bölgede görev yapan ulusal ve uluslararası tüm sağlık ekiplerinin yöneticileri ile bir değerlendirme toplantısı yapmalı. Bir sonraki gün yapılacak işler planlanmalıdır. Bu açıdan afet yönetimini, operasyon, planlama, lojistik ve güvenlik olmak üzere dört başlık ve sorumluluklar altında yürütmek gerekir.
İletişim ve Verilerin Toplanması: Afetin meydana gelmesinden hemen sonra alınan ilk bilgiler son derece önemlidir. Bununla ilgili olarak çağımızda iletişim yolları oldukça çeşit kazanmıştır. Bu amaçla uydu teknolojilerinden erken uyarı sistemlerine, TV’den sosyal medyaya kadar farklı iletişim yolları kullanılmaktadır. Her türlü iletişim yolu kullanılarak toplanan doğru verilerin değerlendirilmek üzere ilgili kurumlara kesintisiz olarak iletilmesi afete müdahalede başarıyı artırmaktadır. Bu yolun kullanılması için bölgedeki iletişim alt ve üst yapısının (telefon, internet) sağlam olması gerekir. Özellikle cep telefonu baz istasyonlarının yüksek binaların üzerine yerleştirilmesi, bu binaların zarar görmesi durumunda iletişimde kopmalara neden olmaktadır. Bu nedenle özellikle depremlerde alternatif çözüm yollarının önceden planlanması (uydu sistemleri, mobil baz istasyonları) ve hızla devreye sokulması gerekmektedir. 112 acil çağrı merkezlerinin afetin ilk anından itibaren çalışır durumda olması gerekir. Afet bölgesinden gelen çağrıların konum bilgileri ve alınan bilgiler doğrultusunda bölgeye ambulans, kurtarma ve güvenlik ekiplerinin yönlendirilmesi ilk anlarda son derece önemlidir. Yine terör olayları ve ulaşım kazalarında bölgedeki tüm kamera sistemlerini değerlendirebilecek yazılımlar geliştirilmeli, halkın güvenli alanlara yönlendirilmesinde mobil telefonlar üzerinden bilgi paylaşımları sağlanmalıdır. Deprem, su baskını, orman yangını gibi geniş bir bölgeyi etkileyen afetlerde insansız hava araçlarının (drone, UAV) bu amaçla kullanımı operasyonun yönetimini kolaylaştıracaktır. Telefon ve internet alt yapısının zarar gördüğü büyük afetlerde amatör telsizcilerden yararlanmak gerekir. Ülkemizde Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC), 1999 Marmara depremi ve son yaşanan Kahramanmaraş depreminde sabit ve mobil telsiz role sistemleri ile afete müdahale ekipleri arasında iletişime destek vermiştir.
Verilerin Değerlendirilmesi: Gelen ilk bilgiler ışığında afetin bulunduğu yer, etkilediği alanlar, oluşturduğu hasar (bina, köprü, ulaşım yolları, enerji nakil hatları, iletişim sistemleri, kritik tesisler vb.), can ve mal kayıpları, etkilenen nüfus, afete ilk müdahale edecek ekiplerin durumu (sağlık, kurtarma, İtfaiye, sivil ve askeri güvenlik güçleri) kara, hava ve deniz ulaşımındaki son durumların hızlıca değerlendirilmesi ve ona göre bir müdahale şeklinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirmede eğitimli teknik kişiler yanında, yapay zeka (AI) ve önceden hazırlanmış simülasyonların kullanılması karar vericilere hız kazandıracaktır. Özellikle su baskınları ve hava kirliliği durumlarında sensörler ve alarm sistemleri zararı en aza indirmekte oldukça yarar sağlamaktadır.
Koordinasyon ve Müdahale: Afete müdahale edecek ulusal ve uluslararası çok sayıda ve farklı yetenekte profesyonel ekipler yanında gönüllüler ve destek birimlerinin olması nedeniyle bu birimler arasında koordinasyonun sağlanması müdahalenin hızını ve başarı şansını artıracak bir unsurdur. Afetin meydana getirdiği hasar ve can kayıplarına göre afet bölgesine hangi ekiplerden ne kadar sevk edileceği, onların bölgeye ulaşım yolları (kara, hava ve deniz), buluşma noktaları, ekipler arasında ve koordinasyon merkezi ile anlık iletişim gereklidir. Sahadan gelen bilgilere göre operasyonun şekli ve hızı değiştirilebilir. Özellikle geniş bölgeleri etkisi altına alan deprem, sel gibi durumlarda proaktif bir yaklaşım ile bölgeler arasında personel, araç ve malzeme kaydırılması sağlanmalıdır.
Triyaj ve Tıbbi Tedavi: Afet bölgesine görevlendirilen sağlık ekiplerinin (ambulans, UMKE, hastane ve birinci basamak) görev alanları, çalışma süreleri, olay yerinde kurulan sahra hastaneleri, 112 Acil Çağrı Merkezleri bu süreçte öne çıkmaktadır. Afet bölgesindeki yaralılara hızlı müdahale edilmesi için 112 Acil Çağrı Merkezlerine gelen bilgilerin ilk anlardan itibaren karşılanması ve ilgili birimlere hasta ve yaralıların konum ve tıbbi durumlarının ivedilikle aktarılması hayati önem taşımaktadır. Aynı şekilde çok sayıda yaralının olduğu afetlerde kaynakların yetersiz kaldığı durumlarda olay yerinde ve her aşamada yapılacak triyaj uygulaması ile kayıpların ve zararın en aza indirilmesi hedeflenmelidir. Ülkemizde son yaşanan deprem sonrasında sağlık kurumlarının hatta 112 acil çağrı merkezlerinin de zarar görmesi nedeniyle hasta ve yaralılara kısa sürede ulaşma, yerlerinin tespiti triyaj ve tedavi uygulamasında büyük sorunlar yaşanmıştır. Çoklu yaralanma durumlarında olay yerinde triyaj ve uygun hastane seçiminde yeni teknolojilerin kullanımı gerekmektedir.
Hasta Sevkleri: Afet bölgesindeki hasta ve yaralıların, afet bölgesine yakın güvenli sağlık kuruluşlarına hızla sevkleri gerekmektedir. Bu amaçla hasta ve yaralıların durumlarına en uygun kara, hava ve deniz yolu ve Sağlık Bakanlığı yanında diğer kurum ve kuruluşlara ait kara, hava ve deniz ulaşım araçları kullanılabilir. 1939 Erzincan depreminde trenler hasta ve yaralıların sevklerinde kullanılmıştır. 1999 Marmara depreminde ve son yaşanan Kahramanmaraş, Hatay depremlerinde askeri kurumlara ait kara, hava ve deniz araçları kullanılmıştır. Bölgeye gönderilecek sağlık ekipleri ve lojistik malzemeler için de bu kaynaklar kullanılabilir. Alt yapıda meydana gelen hasar durumuna ve hastanın tıbbi önceliğine göre hangi ulaşım aracı ve yolunun seçilmesi gerektiği son derece önemli bir karardır.
Afet Bölgesinde Ekiplerin Yerleşimi: Bu konuda geçmiş afetlerden çıkarılmış önemli dersler vardır. Örneğin büyük depremlerden sonra alt yapı ve ulaşım yolları ile sağlık yapılarının da zarar görmesi nedeniyle bölgeye ulaşan sağlık ekiplerinin öncelikle stadyumlar ve kara, hava, deniz ulaşımına uygun yerlerde konuşlanmaları taktiksel açıdan son derece önem taşımaktadır. Özellikle stadyumlar, askeri ve sivil helikopterlerin iniş ve kalkışlarına uygun güvenli alanlar olması nedeniyle afet bölgesinden hava köprüsü kurulması ve bu yolla hasta ve yaralıların çevredeki güvenli hastanelere kısa sürede ulaştırılması, sahra hastanelerinin kurulması için sağlık ekipleri için mükemmel yerleşim yerleridir. Stadyumların şehir merkezlerine yakın yerlerde olmaları enkazlardan kurtarılan yaralıların triyaj ve sevkleri için de önem taşımaktadır. Aynı zamanda bölgedeki sağlık ekiplerinin ihtiyacı olan personel ve malzemenin ulaştırılmasını da sağlarlar. 1999 Marmara depreminde bu yöntem Yalova, Kocaeli ve Sakarya illerinde ilk günlerden itibaren kullanılmış ve başarılı olmuştur. 2023 depremlerinde ise gerek askeri helikopterlerin ilk günlerdeki geç müdahalesi gerekse bu alanların barınma amaçlı olarak kullanılması nedeniyle önemli bir avantaj kaybedilmiştir.


Güvenlik: Afet bölgesinde çalışan güvenliği genellikle ihmal edilen bir konudur. Özellikle depremler, ulaşım kazaları ve KBRN olaylarında bu daha da önem kazanmaktadır. Olay yeri güvenliği öncelikle düşünülmesi gereken bir konudur. Sağlık ekipleri güvenli olmayan yerlerde çalıştırılmamalı, olay yeri güvenliği sağlandıktan sonra tıbbi tedavi ve triyaj işlemlerine başlanmalıdır. Covid 19 pandemisi sırasında hastaların sevkleri ve tedavilerinde personel güvenliği öne çıkmıştır. Deprem sonrası hastane ve sağlık kuruluşları ayakta kalsa bile hızla teknik bir ekip tarafından bina güvenliği kontrol edilmeden hizmet devam ettirilmemelidir. Sahra hastanesi veya olay yerindeki çadırlarda hizmet veren sağlık personellerinin kıyafetlerinin dış ortam etkilerine dayanıklı olması gerekmektedir. Çalışan ve iş güvenliği afetin meydana geldiği ilk saatlerden itibaren yönetimin ihmal etmemesi gereken bir konudur.
Personel ve Lojistik: Afet bölgesinde çalışmalar 24 saat kesintisiz olarak devam ettiği için, görevlerin aksamaması amacıyla yeterli sayıda personel, tıbbi malzeme ve aracın temin edilmesi ve planlanması gerekmektedir. Afetin boyutuna göre az veya gereğinden fazla personel ve malzemenin bölgeye sevk edilmesi, işlerin sağlıklı olarak yürütülmesi önünde en büyük engellerden birisidir. Afet bölgesinde görevlendirilen personellerin afet öncesi dönemde görev yaptıkları alanlarda çalıştırılmaları önemli ve başarı şansını artıran bir konudur. Aynı şekilde personel ve kullanacağı araç ile malzemenin de erken dönemde bir araya getirilmesi gerekir. Bu nedenle bölgeye görevlendirilen sağlık personellerinin lojistik malzemeleri de birlikte gönderilmelidir. Bir diğer önemli konuda ilk saatlerde bölgede aralıksız olarak sağlık hizmetlerinin sürdürülebilmesi için personellerin yedekli olarak planlanması gerekmektedir. Örneğin afet bölgesine giden ambulanslarda 2 sürücü, 2’şer sağlık personeli olmak üzere 6 personel olmalıdır.
Kayıt: Afetin duyulduğu ve görevlendirilmelerin başlandığı ilk andan itibaren bakanlık, bölge, il, ilçe ve ekipler düzeyinde kayıt tutulması, bilgilerin ilgili birimler ile paylaşılması gerekmektedir. Özellikle afet bölgesine görevlendirilen yetkililerin, olay yeri yöneticilerinin kayıtları alınacak kararlarda ışık tutar. Hasta kayıtlarından triyaj kartlarına kadar tüm verilerin dijital ortamda tutulması ve paylaşılması gerekmektedir. Bunun için de mevcut iletişim alt yapısı çalışır durumda olmalı ve yedeklenmelidir. Kayıtların, afet sonrası değerlendirmeler açısından da önemi büyüktür.
Dış Yardımlar: Uluslararası yardımlar afetin yaşandığı ülkenin talebi üzerine yapılabilir. Dış yardımlarda koordinasyon eksikliği, verimli insani yardım müdahalelerinin önündeki en sık bildirilen engeldir. Afete uğrayan ulusal hükümet, herhangi bir yardım operasyonu için birincil koordinatördür ve gelen ekiplerin karşılanması, dil ve kültür sorunlarının en aza indirgenmesi için tercüman ve destek elemanlarının sağlanması, çalışma alanlarının belirlenmesi ve güvenlikleri onların sorumluluğundadır.
Sonuç olarak afetlere müdahale, son derece özellikli ve afet yönetiminde önemli bir yer tutan, kriz yönetiminin ana unsurlarından birisidir. Afet öncesi hazırlıklar, eğitim ve tatbikatlar ile zarar azaltıcı faaliyetler afete müdahalenin başarı şansını da artırır. İyi bir planlama, iyi bir yönetim, iyi bir ekip yaklaşımı ve tüm unsurları içine alan iyi bir koordinasyon ile afetlere müdahale etmek gerekir.
Yazarı Dr. Turhan Sofuoğlu, Acil Ambulans Hekimleri Derneği Başkanı, İzmir, 30 Kasım 2023
Kaynaklar
- Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmî Gazete, 25412, 24 Mart, 2004
- Afetlerde ve Acil Durumlarda Sağlık Hizmetleri Yönetmelik, Resmî Gazete, 31491, 25 Mayıs, 2021
- Acil Ambulans Hekimleri Derneği. “Tarihçe”. https://www.aahd.org.tr/tarihce/
- Health World News “Türkiye’de ve Dünya da Ambulans Hizmetlerinin Gelişimi”. https://www.healthworldnews.net/dunyada-ve-turkiyede-ambulans-hizmetlerinin-gelisimi
- Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği, Resmî Gazete, 24046, 11 Mayıs, 2000
- Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği, Resmî Gazete, 26369, 07 Aralık, 2006
- T.C. İçişleri Bakanlığı “112 Acil Çağrı Merkezi”. https://www.112.gov.tr/hakkimizda.
- Hastane Afet ve Acil Durum Planları (HAP) Uygulama Yönetmeliği, Resmî Gazete, 31072, 18 Mart, 2020
- Huder RC. Disaster Operations and Decision Making. John Wiley & Sons, Inc., Hoboken, New Jersey. 2012