Ataleti Yenmek (Tembellikle Mücadele)…

Ataleti Yenmek (Tembellikle Mücadele)…

“Tanrı bize iki yuvarlak organ verdi; biri oturmak, diğeri düşünmek için. Başarımız hangisini daha çok kullanacağımıza bağlı!” Ann Landers

Kendimizi geliştirme süreci hassas bir süreç olup, bu süreç çerçevesinde kendimize karşı sabırlı olmakla işe başlamalıyız. Kendimizi tanıma, bilme ve geliştirme yolculuğu uzun soluklu çaba gerektirdiğinden birey için kutsal ve ulvi bir amaçtır bu. Bundan daha büyük bir yatırım da olamaz zaten…

Ancak, bu yöndeki düşünce ve davranışlarımızın ve sonucunda yaratacağımız eylemlerimizin kolay ve doğru olacağını bir çırpıda söyleyebilir miyiz?

Bu bağlamda, doğru ilkelere ne kadar uyum sağlayabilirsek, dünyanın nasıl işlediği konusundaki yargılarımız o kadar yerinde olabilecek; paradigmalarımız-yani arazi haritalarımız-da o kadar gerçeklere uygun bir hal alacaktır.

Her birimiz hem sezgisel, yaratıcı ve görsel olan sağ beyne, hem de analizci, mantıksal ve sözel olan sol beyne erişebildiğimizde, bütün beynimiz çalışıyor demektir. O zaman zihnimizin içinde ruhsal sinerji oluşur ve bu araç, yaşamın gerçekliği için en uygun olanıdır, çünkü yaşamlarımız, sadece mantıksal değil, aynı zamanda duygusaldır da.

Bir insan “yapabileceğinin” en iyisini neden yapmaz, yapamaz? Sizce ne yapması gerektiğini bilen, nasıl yapılabileceğini bilen, yapmamakla ne kaybettiğini ve yaparsa ne kazanacağını bilen, ama yine de hiçbir şey yapmayan bir insanı eyleme geçmekten alıkoyan nedir?

İşte bu soruların yanıtlarının toplamında bizleri durduran şeyin Atalet olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu yönüyle, sadece bizi değil, milyonlarca insanı, binlerce şirketi, onlarca ülkeyi oldukları yerde durduran şeydir atalet. Atalet hali, bir tür psikolojik kanser gibi, ele geçirdiği bünyeyi güçsüzleştirip, olduğu yere de sabitleyen olumsuz bir yaklaşımdır.

Toplumumuzda nasıl algılanır bu kavram?

Gündelik dilde atalet halini ifade etmek için, genellikle “tembellik”, “miskinlik”, “hımbıllık”, “hantallık”, “yılgınlık”, “ağırkanlılık” gibi kelimeler kullanılır.

Atalet; isteksizlik ile yorgunluğun, tembellikle depresyonun, yavaşlıkla yılgınlığın, hayal kırıklığı ile kayıtsızlığın, tükenmişlik ile tepkisizliğin “ortaya karışık” halde bir insanın ruhunu ve bedenini ele geçirmesidir. Bir bakıma, üzerine “ölü toprağı serpilmiş gibi” hareket etmek, “yumurta kapıya dayanmadan harekete geçmemek” gibi deyimler ataletliler için sıkça kullanılır.

Bugünkü temamız: ATALET…

“Bu kitap bir tembelleri eyleme geçirme makinesi veya uçan halı değildir. Nitekim bu gibi rehber kitaplar uçan halıya değil haritaya benzer; size yolu gösterebilirler ama sizi sırtlarında taşıyamazlar. Yine bu kitap, kendinizi eyleme geçirme çabanıza yol gösterebilir ama iradenizin yerini alıp sizi eyleme geçiremez,” derken, kendi çabamız olmazsa bu olumsuz davranış kalıbından kurtulmanın kolay olamayacağını vurgulayan Mümin SEKMAN’ın ilk basımı 2001’de 69.basımı ise Kasım 2020’de yapılan “Ataleti Yenmek (Tembellikle Mücadele Kitabı)” eserini sizler için derledim ve paylaşıyorum.

Kitabı okuma imkânı bulamayanlar ve atalet konusunu merak edenler için öne çıkan birkaç paragrafı sizlerle paylaşmak istedim.

*Birbiriyle paylaşacak pek bir şeyi kalmamış çiftlerin restoranda uzun süre hiçbir şey konuşmadan yemek yemesi, ataletli bir aşkın en iyi sahnelerinden biridir. Kimilerine göre zamandır aşkı atalete düşüren, kimilerine göre evlilik, kimilerine göre ise tarafların özensizliği. Belki de ilişkilerin doğası böyledir. Bana sorarsanız, aşk ile ataletin mücadelesi, ateş ile suyun mücadelesi gibidir; güçlü bir karşılaşma anında ya su ateşi söndürür ya da ateş suyu buharlaştırır. Ataletle mücadelede hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Onunla oluştuğu her yerde mücadele etmemiz gerekir.

*Her insanın içinde tembellik de çalışkanlık da bulunur. Önemli olan içimizdeki çalışkanlık: parçasını bulmak ve güçlendirmektir. Atalet de hareket de içimizde var. Bu noktada Montaigne’in “Her insanda insanlığın bütün halleri vardır” sözünü hatırlatmak isterim. Her insanda her karakter elementinden bir miktar bulunur. Tembelliğin de çalışkanlığın da güzel tarafları vardır.

* Yurdum insanlarının geleneksel tarzda iş yapanlarında, mükemmeliyetten doğan atalete fazla rastlanmaz. Çünkü onlar Türk usulü başarının temel kuralı olan “Göç yolda düzelir” sözünü iyi bilirler. Türk usulü iş yapmanın karakteristik özelliği yapılacak işi, işi yaparken planlamak ve öğrenmektir. Bizde “istim arkadan gelir.”

*Bazı insanlar kafa tembelidir. Beyinleri “bunalımlı” düşüncelerle dolu olduğundan, vücutları da eylemsizlik halindedir. Bazıları ise, kalça tembelidir. Kafalarından binlerce hayal ve proje geçer ama kalçalarını kaldırıp bir türlü ilk adımı atamazlar! Her iki atalet şekli, birbirini etkiler ve birbirinden etkilenir. Shakespeare’in deyişiyle: “Tembellik vücudun aptallığı, aptallık da zihnin tembelliğidir.”

*Fizyolojik ataletlilerin en sevdikleri eylem, “oturmak” ve hatta mümkünse “yan gelip yatmak”tır. Biz Türkler de oturmayı seven toplumlardan sayılırız. “Oturmak” kültürümüzde derin anlamları olan bir eylemdir. Komşumuza “oturmaya” gideriz. Kıraathanelerimiz, oturup konuşmak için vardır. Türklerin oturuşunun “marka” olduğunu iddia edenler bulunmaktadır!

* Dünyanın hemen her yerinde, insanlar iki şeyin hiçbir zaman yeterince iyi olmadığını düşünürler: Eşlerinin kendilerine davranış şekli ve Devletin yönetiliş şekli! Bugün de geçerli değil mi bu olgu?

*Motivasyon, sigaradan çıkan dumana benzer, onu görebilirsiniz ama onu tutamaz, cebinize koyamaz, sürekli kontrol edemezsiniz. Motivasyon gurularının sık tekrarladıkları gibi, motivasyon duş almaya benzer. Nasıl ki bir kez duş almakla ömür boyu temiz kalmayı beceremiyorsak, bir kez motive olmakla tüm hayatımız boyunca o halde kalamayız. Son tahlilde: “Kuru gayret çarık eskitir” ve Akılsız köpeği yol kocatıratasözleri akıllıca olmayan aktifliğin ve motivasyonsuzluğun yararsızlığını anlatır. Bu bağlamda, birçok insan da boş ve yararsız şeylere o kadar zaman ve enerji harcar ki, asli görevlerini yapmaya mecali kalmaz.

*Kendine yardım etmeye niyeti olmayan birine yardım etmeniz zorlayıcı, anlamsız ve gereksizdir. Hem sonuç alamazsınız hem de o kişiyle aranızın bozulma ihtimali yükselir. Muhatabın hazır hale gelmesini beklerken sadece bilgilendirmek yeterlidir. Bir İngiliz atasözü şöyle der: “Atı suyun kenarına götürebilirsiniz ama ona zorla su içirtemezsiniz.”

*Etkin insan olmak için, işleri hem önemlilik hem de aciliyet kriteri göz önüne alınarak hazırlanmış bir sıraya göre yapmak gerekir. Stephen Covey, “Etkili İnsanların Yedi Alışkanlığı” [1] adlı kitabında, “yapılması gereken işler” listemizdeki faaliyetleri tasnif ederken öncelikleri de şöyle betimlemektedir:

  • Önemli ve acil işler “derhal” yapılmalıdır.
  • Önemli olan ama acil olmayan işler ise “en kısa zamanda” yapılmalıdır.
  • Önemli olmayan ama acil olan işler başkalarına delege edilmeli ve görevlendirilen kişi denetlenmelidir.
  • Hem Önemsiz hem de acil olmayan işler başkaları görevlendirilerek yaptırılmalı ya da boş zamanlarda ilgilenilmelidir.

*Başarı yolunda giderken dikkat edilmesi gereken ilk tehlike “Rahatlık tuzağı” dır. Rahatlık tuzağı bir kişinin hayatının daima sorunsuz olması ve rahatsızlık veren durumların olmaması gerektiğine inanmasıdır. Bu başarının doğasına aykırı bir beklentidir. Bir atasözünün dediği gibi: “Sorunsuz baş, mezara yaraşır.”

* Her ay en az derin bir fikir kitabı okumanız önerilir. Ayda birkaç tane beyni zorlayan kitap okumak beyin kaslarını geliştirir. Kitap okumak zihnin jimnastiğidir. Beyninizin formunu korumak için roman yerine fikir dolu kitap okumak çok iyi bir yoldur. “Kurnaz insanlar okumayı küçümser. Basit insanlar ona hayran olur. Akıllı insanlar ise ondan faydalanır,” diyen Bacon, niçin okumak gerektiğini şöyle anlatıyor: “Yalanlamak ve reddetmek için okuma. İnanmak ve her şeyi kabul etmek için de okuma. Konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma. Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku.”

*T. Henry Huxley’in “Her alanda bir şeyler bilin, bir alanda ise her şeyi bilin” kuralını izleyin. Bir konuda uzman olun ama her konudan da bir şeyler öğrenin. Genel kültürünüz geniş, uzmanlık alanınız derin olsun.

Yazan ve Derleyen: Halit Yıldırım, Antalya, 10 Ocak 2021

Dipnot

[1] Stephen R. Covey-Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı –The 7 Habits of Highly Effective People

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir