Atatürk’ün Maarif Vekillerinden Andımızın yazarı Dr. Reşit Galip kimdir?

Atatürk’ün Maarif Vekillerinden Andımızın yazarı Dr. Reşit Galip kimdir?

Harika bir hayat hikayesi…. Dr. Reşit Galip

(Ankara’da, Çankaya’ya çıkan caddelerden birinin adı “Reşit Galip Caddesi”dir.)

Dr. Reşit Galip (1893, Rodos – 5 Mart 1934, Ankara), Türk siyasetçi ve doktor.

1897 yılında Rodos’ta doğan Reşit Galip, ortaokulu bitirince kardeşi Hüseyin Ragıp (Baydur) ile birlikte, bir sandalla Marmaris’e gelir. Liseyi İzmir’de okurlar. Kardeşi diplomatlığı seçip büyükelçilik yapmıştır. Reşit Galip ise İstanbul Tıp’a girer.. Öğrenciliği sırasında gönüllü olarak Kurtuluş Savaşı’na katılır.. Kafkas cephesi dönüşünde devam eder ve tamamlar öğrenimini. Mezun olduğu fakültede asistanlık yapmaya başlar..

1923 Mart ayında, hekimlik yaptığı Mersin’de, Mustafa Kemal’in huzurunda ve gözlerinin içine yaptığı bir konuşmada şunları söyler: “Muhterem Gazi, sen yalnızca bu milletin bir kahramanı değilsin, sen bunlardan çok daha büyüksün. Sen, bu milletin bir ferdisin. Senin birinci büyüklüğün, bu milletin bir ferdi olmakla yetinip övünmüş olmandır”

Bu konuşma ile göze girer ve 1925 yılı Ocak ayında milletvekili olarak Meclis’e girer.
1931 yılı sonbaharında, pek çok kişinin tanık olup da anılarında bahsettiği bir olay yaşanır Atatürk’ün sofrasında..

O geceki tartışma, dönemin Milli Eğitim Bakanı ve aynı zamanda Atatürk’ün Harbiye’den tabya öğretmeni olan Esat Mehmet’in bir yakınmasıyla başlar.. Kızların kısa etek, kısa çorap ve kısa kollu gömlek giymelerini istememektedir. Bir genelge yayınlayarak daha kapalı giyinmelerini isteyeceğini söyler..

Dr. Reşit Galip ise ona yanıldığını, düşündüğünün gericilik demek olduğunu, kadınların artık eskisi gibi yaşayamayacağını, devrimlerin en önemlisinin kadınlara verilen haklar olduğunu söyler. Tersine davranışların ülkeyi Batılılaşmaktan uzaklaştıracağını da ilave eder.

Dr. Reşit Galip-Atatürkle berabar (en-sağda) bir toplantı sırasında

Sofradaki hava gerilince, Gazi, Bakanını zor durumda bırakan bu çıkıştan hoşlanmayarak konuyu uzatmamalarını, çorabın boyunun çok önemli olmadığını ve sonra da tartışılabileceği uyarısında bulunur.

Aslında bu karşı çıkışın başka nedenleri de vardır.. Dr. Reşit Galip, Halkevi’nde sanatı yaygınlaştırmak için yaptığı tiyatro çalışmalarında sahneye çıkacak kadın oyuncu bulamamaktadır. Gönüllü olan kadın öğretmenler için de Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (Maarif Nezareti) izin alamamıştır. Bu yüzden, hızını alamayarak, “Bu kokuşmuş kafayla devlet yürümez” deyince Atatürk’ün kaşları çatılır ve onu ölçülü olmaya davet eder.. Ama Dr. Reşit Galip devam eder : “Devrimci, devrimcidir. İnsanlar bir yaştan sonra tutucu olurlar. Meclis’te bunca genç, idealist, Bakanlık yapacak yetenekte insan varken, böyle yaşlı kimseleri (Esat Sagay Bey 57 yaşındadır) Milli Eğitim Bakanı yapmak hatadır” der.

Atatürk yeniden uyarır onu: “Esat Sagay Bey yeteneklidir, davamıza inanmıştır ve benim de hocamdır. Beni okutmuş olması sence bir değer taşımıyor mu ?” Dr. Reşit Galip’in yanıtı yine sert olur : “Kusura bakma Paşam, taşımıyor !.. Okuttuklarının içinde sizin gibi devrimci çıkmış ama, kim bilir nice tutucu da çıkmıştır.” der..
Konuşmasını sürdürünce Atatürk sakin bir tavırla, “Yoruldunuz, buyurun biraz dinlenin” diyerek onu kibarca sofradan kovar.. Ama genç devrimcinin yılmaya niyeti yoktur : “Burası sizin değil, milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz, burada oturmak sizin kadar benim de hakkımdır” der.

Atatürk, kendi fikirleriyle kendisini vuran bu genç adama şöyle bir bakar, sonra yanındakilere dönerek, “Öyleyse biz kalkalım ” der !.. Sofradaki herkes bir anda ayaklanır; Dr. Reşit Galip sofrada yapayalnız kalmıştır..

Bütün geceyi Dolmabahçe Sarayı’nın, Boğaz’a bakan bir penceresinin önündeki koltukta geçirir idealist genç..

Atatürk, uyandığında Genel Sekreter’ine onu sorar.. “Sabaha kadar bekledi, mahcubiyetini size iletmemi istedi. Ankara’ya gidecek kadar borç para istedi, 25 lira verdik” yanıtını alır..

Atatürk, “Ankara’ya gidecek adama 25 lira mı verilir, bari benim hesabından birkaç yüz lira verseydiniz” der. Sonra da, “Cebinde beş parası yok ama karakterinden hiç taviz vermiyor. Parası yok ama cesareti var” der…

Tam bir yıl sonra, 1932 sonbaharında Atatürk, onun Ankara Radyosu’ndaki bir konuşmasını dinler, “Devrimleri her yerde, herkese karşı savunacağız. Gerekirse babamıza ve çocuklarımıza karşı bile !..” demektedir.

Atatürk birkaç gün sonra kendisini yeniden sofraya davet eder ve hemen yanındaki sandalyeye oturtur. Onun yanına da hocası Esat Mehmet Sagay’ı oturtur. O gece, yeni Milli Eğitim Bakanı’nın 39 yaşındaki Reşit Galip olduğunu açıklar…

19 Eylül 1932 ile 13 Ağustos 1933 tarihleri arasında Bakanlık yapar Dr. Reşit Galip.. Bu süre içinde Darülfünun’da Üniversite Reformunu başlatır.. Eşi Zübeyde Hanım’ın deyişiyle, “deli gibi çalışıyor” ama ayarsız dili yüzünden, her gün işine giderken cebinde istifa mektubunu da taşımaktadır..

O, Gazi’ye “Paşam” ; Gazi de ona “Doktor” diye hitap eder.. Sevmektedir, bu sözünü sakınmayan genci..

Bir gece sofradan ayrılırken, Atatürk “Seni eve ben bırakacağım” der. Eve geldiklerinde, o da saygısından “Ben de sizi uğurlayacağım Paşam” diyerek, arabası olmadığından, yürüyerek uğurlar Ata’yı..

Zatürreyi de o gece kapar…

1933 yazında, bir deniz kazasında kızını kurtarayım derken akciğerlerini hepten üşütür. Dinlenmesi tavsiye edilince de Ekim ayında görevinden ayrılır ve ölünceye kadar, yedi ay boyunca, Keçiören’deki bağ evinin kütüphanesine taşıttığı demir karyolasında kitap okur..

5 Mart 1934 tarihinde gözlerini yumduğunda 41 yaşındadır ve cebinden sadece 5 lira çıkmıştır !..

Hani öğrenciler her sabah güne bir ant ile başlarlardı : “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım..” diye.. İşte bu andı, 23 Nisan 1933’de, Reşit Galip Bey yazmıştır !…

(Bu yazı hazırlanırken Yener Oruç’un “Atatürk’ün Fikir Fedaisi : Dr. Reşit Galip” , Kazım Özalp’ın “Atatürk’ten Anılar” ve Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya” adlı kitaplarından yararlanılmıştır..)

Milli Eğitim Bakanı nasıl olmalı ?

Değerli Gazeteci Yazar Remzi Dilan’ın “Milli Eğitim Bakanı Nasıl Olmalı?” köşe yazısı 22 Temmuz 2018 tarihinde Bursa Arena Gazetesinde Köşe Yazısı olarak yayınlanmıştı. Bugün öğrendim ve yazısına bağlantı verdim. Editör’ün notu (23 Mart 2021)


Andımızın yazarı Dr. Reşit Galip kimdir? Dr. Reşit Galip’in hayatı…

Andımızın gündemde tartışılmasıyla yazarı Dr. Reşit Galip de sık sık gündeme gelmeye başladı. Andımızın yazarı Dr. Reşit Galip kimdir? Reşit Galip’in hayat hikâyesi ve detaylar…

Dr. Reşit Galip ya da Mustafa Reşit Baydur (1893, Rodos – 5 Mart 1934, Ankara), Türk siyasetçi ve doktor.

I. (ara seçim), III. ve IV. dönem Aydın milletvekilidir. 19 Eylül 1932 – 13 Ağustos 1933 arasında Millî Eğitim Bakanlığı yapmış, onun Bakanlığı döneminde Üniversite Reformu gerçekleşmiştir. Türk Tarih Kurumu’nun temelini oluşturan Türk Tarihi Tedkik Heyeti’nde Genel Sekreterlik, Türk Dil Kurumu’nda Başkanlık görevleri üstlenmiştir. Diplomat Hüseyin Ragıp Baydur’un kardeşidir.

Ailesi ve gençliği

1893 yılında Rodos’ta doğdu. Babası mahkeme reislerinden Mehmet Galip Bey, annesi Rodoslu Münevver Hanım’dır.[1] İlk ve ortaöğrenimini Rodos’ta tamamladı. Adanın İtalyanlar tarafından işgali üzerine kardeşi Hüseyin Ragıp ile birlikte kayıkla Marmaris’e oradan Aydın ve İzmir’e geçti.[2] Liseyi İzmir’de okudu. Milliyetçi, hırslı, heyecanlı bir gençti.[3] II. Meşrutiyet’in 23 Temmuz 1908’de ilan edilmesinden esinlenerek lisenin son sınıfında iken “Ferday-ı Temmuz” adlı bir gazete çıkardı.

1911’de İstanbul Tıbbîye Mektebi‘ne girdi. Tıbbiye öğrencisi iken arkadaşları için “Hakikat” gazetesi adlı bir gazete ve “Sivrisinek” adlı karikatür dergisi çıkardığı gibi, İstanbul’da çıkan çeşitli gazetelerde yazıları yayımlandı. Okulda Türk Ocakları’nın bir şubesini açtı ve diğer askeri okullardaki ocakların müfettişliğini üstlendi. Öğrenciliği devam ederken gönüllü olarak Balkan Harbi’ne (8 Ekim 1912 – 10 Ağustos 1913) katıldı ve yaralandı. Ardından I. Dünya Savaşı’na (28 Temmuz 1914’te başlayan ve 11 Kasım 1918’de sona eren) katılmak için gönüllü oldu. Çatalca ve Kafkasya Cephelerinde savaştı. Erzurum’da hastalanarak geri döndü. Tıbbiye’yi 1917’de bitirebildi.

Mezuniyetinden sonra aynı Fakülte’de Asistan olarak çalıştı. Beğenmediği öğretim sisteminin yenileştirilmesi için “Mekteb-i Tıbbiye” adlı bir broşür yayınlayan Dr. Reşit Galip, bir sonuç alamayınca istifa etti.[3]

Kurtuluş Savaşı yılları

I. Dünya Savaşı sonunda İstanbul’da kurulan Köycüleradlı cemiyetin kurucularından birisi idi.[1]Cemiyet, köylere yerleşip misyoner gibi çalışan on beş gençten oluşuyordu. Bu derneğin faaliyetleri doğrultusunda Doktor Hasan Ferit ile birlikte Tavşanlı’ya yerleştiği sırada Türk Kurtuluş Savaşı (19 Mayıs 1919 – 11 Ekim 1922) başladı. Köylerde millî mücadelenin propagandasını yapmak için bir teşkilat kurdu.

Köycüler Cemiyeti’nin dağılması üzerine Aydın, Denizli, Isparta, Burdur, Antalya’da milliyetçi muhacirlere Hilal-i Ahmer (Kızılay) 5. Sıhhi İmdat Heyet sertabipliği görevinde bulundu.[1]

Sakarya Savaşı‘ndan (22 Ağustos – 13 Eylül 1921) sonra Ankara’da Sağlık Bakanlığı Hıfzıssıhha Enstitüsü Müdürlüğü yaptı. Ankara’da sağlığı bozulduğundan havası yumuşak bir yere tayinini isteyen Dr. Reşit Galip, 5 Aralık 1921’de Mersin Hükûmet Tabibi olarak atandı.[1]

Gaziantep Sıhhiye Müdürlüğü’ne tayin edilince bu görevi kabul etmedi ve 1924 yılından itibaren Mersin’de serbest hekimlik yaptı.

Mersin’de bulunduğu sırada hekimliğin yanı sıra “Yeni Mersin” gazetesinin başyazarlığını üstlenmiş ve “Yeni Adana” gazetesinde de yazılar yayımlamıştır. Bu yayın organlarında Anadolu’nun ve Türklüğün kurtarılması için temel sorunun köylere hizmet götürmek ve köylüyü eğitmek olduğunu vurgulayan yazılar yazdı.[3]

Lozan Anlaşması‘nın (24 Temmuz 1923) imzalanmasından sonra anlaşma gereğince Türkiye-Yunanistan arasındaki nüfus değişimini düzenlemek için kurulan Türk-Yunan Mübadele Komisyonu‘ nda delege olarak görev yaptı.

Milletvekilliği

Mersin Millet Bahçesi’nde, Dr. Reşit Galip’in Konuşması. (17.03.1923)

17 Mart 1923 yılında hekimlik yaptığı Mersin’e gelen Atatürk’e hitaben yaptığı konuşma ile önderi etkileyen Dr. Reşit Galip, iki yıl sonra onun önerisiyle milletvekilliğine aday gösterilmiştir.[3] 1925 ara seçimlerinde General İzzettin Çalışlar’ın istifa etmesi ile boşalan Aydın milletvekilliğine seçilerek meclise girdi.

Milletvekilliğinin ilk aylarında Meclis içinde milletvekili Ali Çetinkaya’nın tabancasından çıkan kurşunla Halit Paşa’nın yaralanması olayı meydana geldi. Paşa’ya ilk müdahaleyi yaptı ancak yaralı kurtarılamadı.[3] Bu olaydan birkaç gün sonra başlayan Şeyh Sait İsyanı sırasında, Ali Çetinkaya başkanlığındaki Ankara İstiklal Mahkemesi’nde üye olarak görev yaptı. Mahkemenin görevi Mart 1927’de sona erdi.

III. ve IV. dönemlerde de Aydın milletvekilliği yapan Dr. Reşit Galip, Atatürk’ün isteğiyle Serbest Fırka’ya   (12 Ağustos 1930-17 Kasım 1930) girdi. Partinin kapanma kararı almasından önce istifa etti.

Türk Ocakları’nın 23 Nisan 1930 günkü kurultayında 16 üyeli Türk Tarihi Tedkik Heyeti üyeliğine seçildi ve heyetin genel sekreteri oldu. Atatürk’ün Kasım 1930-Mart 1931 tarihleri arasında gerçekleşen yurt gezisinde ona eşlik eden heyette yer aldı. Türk Ocakları’nın kapatılması üzerine onun yerine kurulan Halkevleri örgütünün kurulmasında etkin rol aldı. (19 Şubat 1932 günü başta Ankara olmak üzere 14 il merkezinde Halkevleri açılmış, zaman içerisinde bu sayı büyük bir artış göstermiştir. 14 Mayıs 1950 tarihinde gerçekleşen seçim ertesinde, iktidara gelen Demokrat Partinin girişimi ile Türkiye Büyük Millet Meclisinde 8 Ağustos 1951 tarihinde kabul edilen ve 11 Ağustos 1951 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5830 sayılı kanun ile Türkiye genelindeki bütün Halkevleri kapatılarak malları hazineye devredilmiştir.) Sonradan Türk Dil Kurumu’na dönüşecek olan Türk Dili Tetkik Cemiyeti içinde de yer aldı ve bu cemiyetin çıkardığı Öz Dilimiz dergisinin baş yazarlığını üstlendi.

Millî Eğitim Bakanlığı

İstanbul Dolmabahçe Sarayında Cumhurbaşkanı Atatürk’ün sofrasında bulunduğu bir gece, Dönemin Milli Eğitim Bakanı (27 Eylül 1930 – 18 Eylül 1932)  Esat Sagay Bey’i eleştirmesi, Dr. Reşit Galip’in Atatürk’le çatışmasına neden olmuş, kısa bir süre için ilişkilerini gölgelemişti. Ancak çok geçmeden Esat Sagay Bey istifa edince 19 Eylül 1932’de Bakan olarak Dr. Reşit Galip Bey atandı.

26 Eylül 1932 tarihinde açılışı yapılan Türk Dil Kurumu’nun Başkanı Samih Rıfat Bey hayatını kaybedince, Millî Eğitim Bakanlığı’nın yanı sıra bu Kurumun Başkanlık görevini de üstlendi.

Dr. Reşit Galip, Cumhuriyet 10. yılını doldururken 23 Nisan 1933 sabahı çocuklarına kendi yazdığı bir andı okutmuştu. Atatürk ile birlikteler

Bakanlığı sırasında ilkokuldan başlayarak öğrencilere Atatürk ilkelerine bağlılık ruhu aşılamaya yönelen Dr. Reşit Galip, Cumhuriyet 10. yılını doldururken 23 Nisan 1933 sabahı çocuklarına kendi yazdığı bir andı okutmuş ve o gün Çocuk Haftası’nı açış konuşmasında da bu metni tekrar etmişti. Öğrenci Andı olarak bilinen metin, bu konuşmanın ardından Bakanlıkça yayımlanan bir genelge ile Cumhuriyet’in 10. yılından başlayarak okullarda sürekli hep bir ağızdan okutulmuştur.

Dünyanın sayılı müzeleri arasına giren Anadolu Medeniyetleri Müzesi onun Bakanlığı döneminde tasarlandı.[3] Millî bir müze kurulmasının yanı sıra Millî Kütüphane ile İlimler ve Sanatlar Akademisi’nin kurulması onun bakanlık dönemine kararlaştırılmıştı.

Bakanlığı dönemindeki en büyük dönüşüm 1933 yılındaki Üniversite Reformu’dur.[3] İstanbul Darülfünunu’nun çağdaş bir üniversiteye dönüştürülmesi kararı 1931’de verilmişti. Kararın uygulaması Dr. Reşit Galip’in Bakanlığı sırasında gerçekleştirildi. Yeni öğretim kadrosunun saptanması Millî Eğitim Bakanlığı’nın göreviydi. Kadro oluşturulurken 150’ye yakın müderris ve müderris yardımcısının görevlerine son verildi. Yerleri, Nazi Almanya’sından kaçan Alman bilim insanları ile doldurulmaya çalışıldı. Darülfünun’un lağvedilip yerine İstanbul Üniversitesi’nin kurulmasına dair kanun 31 Mayıs 1933’te TBMM’de kabul edildi. Yasanın yürürlüğe girmesinden önce kadronun saptanmasına ilişkin yoğunlaşan eleştiriler yüzünden Dr. Reşit Galip 13 Temmuz 1933’te Bakanlıktan ayrıldı.[3] Anadolu Ajansı’na verilen demeçte, istifasının nedeni olarak iki haftadır süren rahatsızlığı gösterildi. Millî Eğitim Bakanlığı görevini bir süre için Sağlık Bakanı Dr. Refik Saydam vekâleten yürüttü, ardından Yusuf Hikmet Bayur Milli Eğitim Bakanı olarak atandı.

Ölümü

Dr. Reşit Galip Milli Eğitim Bakanlığından ayrıldıktan sonra rahatsızlığı zatürreye dönüştü. Ve 5 Mart 1934 günü hayatını kaybetti. Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi.[4] Dr. Reşit Galip Bey, Zübeyde Hanım ile evli ve 3 çocuk babasıydı.

Kaynakça:

  1. ^a b c d Tekin, Saadet. “Dr. Reşat Galip ve Üniversite Reformu” (PDF). Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi Cilt 1 Sayı 2 Yıl 1992. 25 Şubat 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Aralık 2015.
  2. ^a b Cabbas, Mirgün. “”Andımız’ı dedemin yazdığını ilkokulu bitirince öğrendim””. Milliyet, 13 Ekim 2010. 9 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Kasım 2020.
  3. ^a b c d e f g h i Turan, Şerafettin. “Dr. Reşit Galip’in Atatürk’e Yakınmaları” (PDF). Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi Cilt 25 Sayı 39, Yıl 2006. 3 Haziran 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Aralık 2015.
  4. ^“TGB, Andımız’ın yazarı Reşit Galip’i mezarı başında andı”. www.aydinlik.com.tr (İngilizce). 19 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2020.
  5. Vikipedi, Özgür Ansiklopedi, Reşit Galip, web sitesi kaynağından 222 Mart 2021 tarihinde alındı. https://tr.wikipedia.org/wiki/Re%C5%9Fit_Galip#

Yazıyı Hazırlayıp Derleyen Bekir Metin, Ankara, 23 Mart 2021

Paylaş
Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir