Beş soruda Şanghay İşbirliği Örgütü?
Foto. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ŞİÖ zirvesinde diğer liderlerle bu pozu sosyal medyada en çok konuşulan fotoğraflardan oldu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha önce “üye olabiliriz” dediği Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) toplantısına katılması, bu örgütü yeniden Türkiye’nin gündemine soktu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk defa katıldığı ŞİÖ’nün 22. Devlet Başkanları Zirvesi’nde “Güvenlikten ekonomiye, enerjiden ulaşıma, tarımdan turizme her alanda iş birliğine hazırız” dedi.
Peki ŞİÖ nasıl bir örgüt? Hangi amaçlarla kuruldu?
ŞİÖ hakkında merak edilenleri beş soruda inceledik.
Şanghay İşbirliği Örgütü nedir?
ŞİÖ, bölgesel bir işbirliği örgütü. Ana işbirliği konusu güvenlik olan ŞİÖ, ilk olarak 1996’da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından Şanghay Beşlisi adıyla kuruldu. 2001’de Özbekistan’ın da katılmasının ardından adını Şanghay İşbirliği Örgütü olarak değiştirdi.
Hindistan ve Pakistan da 2005 yılında örgüte gözlemci olarak katıldı ve 2017 yılında tam üyeliğe geçti. Böylece örgütün üye sayısı sekize çıktı.
Örgüte üyelik anlaşmasını son zirve sırasında, 15 Eylül 2022’de imzalayan İran’ın da Nisan 2023’te tam üye olması bekleniyor.
Örgütün uluslararası yapısında düzenli olarak toplanan Devlet Başkanları Konseyi ve Hükümet Başkanları Konseyi’nin yanı sıra sekretarya, Bölgesel Anti-Terör Yapısı, Dışişleri Bakanları Konseyi gibi yapılar yer alıyor.
ŞİÖ sekretaryası Çin’in başkenti Pekin’de, “Bölgesel Terörle Mücadele Kuruluşu” ise Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te bulunuyor.
ŞİÖ’nün üyelerinin yanı sıra gözlemcileri ve diyalog ortakları da bulunuyor.
Gözlemciler arasında İran, Moğolistan, Afganistan ve Belarus var.
Diyalog partnerleri Sri Lanka, Türkiye, Kamboçya, Azerbaycan, Ermenistan, Nepal, Mısır ve Katar.
ABD’nin gözlemci olma talebi ise 2005’te reddedilmişti.
Bu yılki zirve öncesinde Çin basınında çıkan haberlerde Türkiye’nin diyalog partneri statüsünden gözlemci statüsüne yükseltilebileceği yer aldı.
ŞİÖ üyesi sekiz ülke, dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlasını oluşturuyor.
Buna gözlemciler ve diyalog ortakları da eklendiğinde dünya nüfusunun neredeyse yarısı temsil ediliyor.
Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) neden kuruldu?
Hükümetler arası bir kurum olan ŞİÖ’nün kuruluşunda Çin ve Rusya’nın Asya’da güvenlik üzerine işbirliği yapma amacı bulunuyordu.
Örgütün güvenlik konusundaki endişelerinden biri, Orta Asya’daki İslamcı örgütler ve uyuşturucu ticaretiydi.
ŞİÖ üyeleri, bunlara karşı birbirileriyle istihbarat paylaşımında bulunuyor, ortak askeri tatbikat düzenliyor, “suçluları” birbirlerine iade ediyor.
Örgüt, Rusya ve Çin’in Orta Asya’ya yönelik politikalarını koordine etmenin bir aracı olma özelliği taşıyor. Fakat bir askeri ittifak değil.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün eski direktörü Bates Gill’e göre örgütün kuruluşunda Rusya ve Çin’in ABD’nin Asya’daki olası müdahalelerine karşı ortak hareket etme isteği de vardı.
Gill, Brookings Enstitüsü için yazdığı makalede, örgüte üye ülkelerin imzaladığı anlaşmalarda yer alan “Diğer ülkelerin iç işlerine ‘insani müdahale’ veya ‘insan haklarını koruma’ gerekçesiyle yapılacak müdahalelere karşı çıkmak ile ülkelerin güvenlik meselelerinde birbirlerine yardım etmesi” ifadelerinin bunun kanıtı olduğunu söylemişti.
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu Doğu Avrupa ve Orta Asya Direktörü Sacha Koulaeva ise ŞİÖ’yü “içe kapalı otoriter ülkeler kulübü” olarak tanımlıyor.
Sacha Koulaeva, “Ülkelerin gizli servisleri diğer ülkere engellenmeden girip, hatta girdikleri ülkenin güvenlik güçlerinden yardım alarak ‘suçlu’ ilan ettikleri kişileri alıp geri götürebiliyorlar” diyor.
Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)’nün AB’den ne farkı var?
Avrupa Birliği hiyerarşik olarak üye ülkelerin üzerinde yer alan bir hükümetler üstü yapıyken ŞİÖ, işbirliği için kurulmuş hükümetler arası bir yapı özelliği taşıyor.
AB’nin ekonomi, politika, güvenlik ve insan hakları konusunda bağlayıcı bir müktesebatı, üye ülkelerden parlamenterlerin temsil ediği ve yasama gücü bulunan bir meclisi, mahkemesi, marşı ve tüm üye ülkelerin bayraklarının yanında kullandığı bir bayrağı bulunurken bunlar ŞİÖ’de mevcut değil.
AB’nin üye ülkeleri arasında insan, sermaye ve ürünlerin serbest dolaşımı bulunurken ŞİÖ’de bunlar da yok.
AB, diğer ülkelerle de serbest ticaret anlaşması imzalayabilirken ŞİÖ üyeleri kendi aralarında bile serbest ticaret anlaşmasına sahip değil.
ŞİÖ’ye kıyasla, AB’ye daha çok benzeyen Asya örgütü ise Avrasya Ekonomik Birliği (AEB).
Rusya, Kazakistan, Ermenistan, Belarus ve Kırgızistan’ın üye olduğu AEB’de insan, sermaye ve ürünlerin serbest dolaşımı bulunuyor.
2013 yılında “Türkiye hem NATO üyesi, hem de ABD’nin en yakın müttefiklerinden. ŞİÖ üyelerinin bu şartlarda Türkiye’yi tam üyeliğe kabul etmesi mümkün değil” diyen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in danışmanı Sergey Markov, bu yüzden Türkiye’nin ŞİÖ’ye değil AEB’ye üye olabileceğini söylemişti.
Kazakistan lideri Nursultan Nazarbayev de 2014 yılında Türkiye’yi AEB üyeliğine davet etmişti.
Şanghay İşbirliği Örgütü Türkiye’nin gündemine nasıl girdi?
Türkiye 2011 yılındaki başvurusunun ardından 2013’te ŞİÖ’nün diyalog ortağı konumuna gelmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu tarihten sonra hem başbakanlığı hem de cumhurbaşkanlığı döneminde pek çok defa Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olarak kabul edilmesi karşılığında AB’ye tam üyelik başvurusunu geri çekebileceğini açıklamıştı.
Erdoğan, 2016’daki konuşmasında “Türkiye bir defa kendini rahat hissetmeli. ‘Benim için varsa, yoksa Avrupa Birliği’ dememeli” demişti:
“Mesela, ‘Şanghay Beşlisi içerisinde Türkiye niye olmasın?’ diyorum.
“Temenni ederim ki orada olumlu bir gelişme olması halinde, yani Türkiye’nin Şanghay Beşlisi içerisinde yer alması, bu konuda çok daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır diye düşünüyorum.”
Örgüt böylece yıllar içinde artan şekilde Türkiye’nin gündemine girmiş oldu.
Son olarak bu yıl Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk defa bir ŞİÖ toplantısına davet edilmesi, Türkiye’nin bu örgütle kurduğu en üst düzey ilişki oldu.
Türkiye için AB’nin alternatifi olabilir mi?
Peki ŞİÖ, Türkiye için AB’nin alternatifi olabilir mi?
Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği Başkan Yardımcısı Can Baydarol’a göre bu sorunun cevabı “Hayır”.
AB’nin kendine özgü bir entegrasyon süreci olduğunu, ŞİÖ’nün ise ekonomiden ziyade siyasetle ilgili ve NATO’ya alternatif olabilecek bir oluşum olduğunu söyleyen Baydarol, “Erdoğan’ın bu konudaki mesajı ŞİÖ’nün AB’ye alternatif olarak görülmesini değil, Erdoğan’ın Batı dünyasına bir alternatif arayışını ifade ediyor, NATO’yu tartışma haline getiriyor” diyor.
Erdoğan’ın bugün NATO Parlamenterler Meclisi toplantısında ittifak üyelerine sert mesajlar verdiğini hatırlatan Baydarol, “Türkiye’nin Batı’yla entegrasyonu bırakıp ŞİÖ üyeliği yoluna girmesi çok çok zor. Türkiye’nin ekonomisi Batı’yla entegre. Bunu koparıp da yerine kısa vadede, hele böyle bir konjonktürde bir alternatif bulması olası gözükmüyor” uyarısında bulunuyor.
Baydarol, NATO ile Rusya arasında gerginlik tırmanırken böyle mesajlar vermenin Türkiye için riskler taşıdığını düşünüyor:
“Rusya ve NATO Ukrayna’da silahlarını birbirine çeviriyor. Türkiye eğer Rusya’nın kampına girerse Batı da silahlarını Türkiye’ye çevirir.”
‘Yasal olarak imkansız’
Baydarol, Avrupa Birliği müktesebatının bir AB üyesinin ŞİÖ üyesi olmasına imkan tanımadığını, bu açıdan yasal ve teknik engeller olduğunu belirtirken “Batı dünyası içindeyseniz Çin ve Rusya ile yan yana yer alamazsınız” diyor.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Ekonomi Araştırmaları Direktörü Sadık Ünay ise ŞİÖ’yü Türkiye için AB’ye karşı hem siyasi hem de ekonomik olarak önemli bir denge unsuru olarak görüyor.
ŞİÖ’nün siyasi olarak AB’nin net bir alternatifi olmadığını belirten Ünay, “ŞİÖ enerji güvenliği ve lojistik bağlantılar açısından yükselen Asya’yı temsil ettiği için, içinde dünya ekonomisinin yükselen güçleri olduğu için dünya sisteminin temel ekseninin kaymakta olduğu bir yörüngeyi temsil ediyor” diyor.
‘Türkiye’nin böyle açılımlara ihtiyacı var’
Ünay’a göre Türkiye-AB ilişkisinin bozulduğu bir dönemde Türkiye’nin, yükselen bir ekonomi olarak diğer ekonomilerle yakın ilişkiler geliştirmesi anlaşılır bir tutum:
“AB ile hem ekonomik hem de siyasi sorunlar yaşanıyor. Gümrük Birliği’nin mevcut yapısı Türkiye’nin dış politikasını istediği gibi dizayn etmesine engel oluyor.
“Siyaseten de AB’den son dönemde terörle mücadele ve mülteci sorununda Türkiye’nin beklentilerinden uzak açıklamalar geliyor.
“Üstelik kıtada aşırı sağ yükseliyor, Türkiye ve Erdoğan karşıtı, İslamofobik yaklaşımlar yükselişe geçiyor”.
Türkiye’nin ŞİÖ üyeliğinin Avrupa çıpasını tamamen terk etmek ve doğuya yönelik bir eksen kayması değil bir dengeleme olacağını söyleyen Ünay, “Türkiye AB ile ilişkileri kesmeden ŞİÖ üyesi olabilir” diyor ve ekliyor:
“Türkiye-AB ilişkisi her zaman bir şekilde devam edecektir. Ama Türkiye’nin Asya’daki pazarlara erişimi açısından böyle açılımlara da ihtiyacı var”.
Kaynak:
Onur Erem | BBC Türkçe, 16 Eylül 2022