Bilinçaltı

Bilinçaltı

Her insan gibi bende zaman içinde neleri yanlış yaptım diye bir öz muhasebe yaparım, yaşamım içinde. Kimi yaptıklarımın doğru olmadığına inanırım ve bu yanlışları bir daha yapmamaya çalışırım. Kimi iyi yaptıklarımla övünmem, ancak daha iyisi için çaba sarf ederim. Bazı konularda iyi işler yaptığımı dostlarımda söyler. Aslında insanoğlunun isteyerek ve bilerek bir eylemi kötülük olsun diye yaptığına inanmak istememekteyim. Çok nadiren de olsa bazı insanların içinde hep kötülük kaynamaz. İyilik, insanın doğasında vardır. Çocukluk boyunca yetiştiği çevresinde iyilik varsa, insanlar iyilik yapmaya ve başkalarına yardım etmeye çaba sarf ediyorsa, bu çevrede yetişen çocuklar da, gördüklerini, büyüdükleri zaman yansıtmayı hedefler diye düşünmekteyim. İnsanın doğasında kötülük yapma arzusu çok nadiren izlersiniz. Ancak bu bilinçaltına işlenmiş kötülük yapma dürtüsünün, ne zaman açığa çıkacağı belli olmaz. Hani böyle insanlara biz hain olarak niteleriz ya, işte bu insanların bu yaptıkları kötülüğün berisine bakmak gerekir.

Orta okulda bir arkadaşımız vardı çok sessiz, hiç konuşmazdı, sarı kıvırcık saçları, renkli gözleri derin derin bakardı. Hareketleri çok yavaştı. Konuştuğu zaman bile bir iki kelime söylerdi. Söylediği sözlerden bir şey anlamazdık, Adanalı idi. Sessizdi, ama bütün çirkinliklerin altında o vardı. Bir gün kayabaşında otururken okulda, yan yana idik ve başka kimse yoktu.  Adana’da tabanca ile bir çocuk öldürdüğünü söylemişti bana. Nasıl yaptığını ve neden yaptığını sordum kendisine. Kavga etmiş bir çocukla, dayak yemiş,  çok kızmış. Gidip evden babasının tabancasını alıp, gitmiş kavga ettiği çocuğu tabanca ile öldürmüş. Tüylerim diken diken olmuştu. İnanamadım. Nasıl olur, kavga ettiğin bir çocuğu nasıl öldürürsün, hiç mi acımadın, diye sormak çok isterdim.  Beni tatmin edebilecek bir cevap vermeyeceği muhakkaktı. Bu nedenle sormamıştım. Bir çocuğun canına nasıl kıyılır, hiç mi vicdanı yok bunun, diye düşünmüştüm, o tarihte.

Çocuğun ismi hatırımdan hiç silinmemişti. Aradan altmış beş sene geçmiş hala hatırımdan çıkmadı ismi. Okulda karıştığı yine bir çocuk kavgasından sonra, ailesi gelip onu okuldan almışlardı. Aslında bu çocuğun küçük yaşlarda nelere maruz kaldığının incelenmesi gerektiğine inanmaktayım. Hatta böyle davranışlara sahip bireylerin, çocukluklarına inilmesinde yarar olduğunu düşüncesindeyim. Mutlaka böyle insanların çocukluğunda anne veya babalarının ona karşı davranışlarında, bazı hataların izi kalmış olabilir. Hatta dolaylıda olsa, aile içi davranışların çocukların üzerinde bıraktığı olumsuz etkilerin, daha ilerdeki yaşlarda, değişik türde tepkilerin kaynağı olması kaçınılmazdır. Ancak mutlaka böyle olacaktır diye bir kaidenin de olduğuna inanmamaktayım.  Fakat böyle tepkilerin olma olasılığı yüksek olduğu muhakkaktır. Böyle insanlara biz, kötü ruhlu, diye bir terimle anarız, ancak bu kötü ruhlu insanların da çocukluklarında neler yaşadıklarını öğrenirsek, mutlaka bir veya birkaç olumsuz olaylar bulabiliriz.

Aile ortamı ve çocukluğunuzu yaşadığınız aile yapısı da, bir çocuğun yetişmesindeki karakter ve davranışlara bir temel oluşturduğu muhakkaktır. Aile içinde anne kadar babanın da çocukların karakter yapısının gelişmesinde çok önemi olduğuna inanırım. Müşvik bir aile babasının yetiştirdiği evlatları da, munis ve yardımlaşan bir ruh yapısına sahip olacağına inancım tamdır. Bu ortamlarda yetişen çocuklarda inatlaşma, aksileşme, eskilerin tabiri ile didişme olmayacağına inanırım. Hatta çocukların içyapısı yüzlerine vurur derler ya, buna da çok inanırım. Güleç yüzlü, sevimli çocukların hep çevrelerine olumlu enerji yaydıklarını görürüz. Kanımca buda çok doğru bir saptamadır. Bireylerin yüzlerine baktığınızda gözlerinde kin, kaşları çatık, sözlerinde hep olumsuz kelimeler duyarsanız, bu insanların iyilik yapması mümkün değildir. Böyle insanlar hayatla, toplumla, çevre ile barışık değildirler. Her konuda inatlaşırlar ve insanlara zarar vermeyi kolaylıkla başarırlar. Böyle insanların çocukluklarının incelenmesinde yarar olduğunu düşünmekteyim. Çünkü açığa çıkmamış olumsuz bilinçaltı birçok olayın, bu kişinin karakterinin oluşmasında olumsuz etki ettiği muhakkaktır. Böyle insanlar mutlaka bilgili hekimler tarafından Bilinçaltının incelenmesi gerekir.

Böyle insanların ülke idarelerinde olması en büyük tehlike olduğuna inancım tamdır. Böyle insanlar, çocukluklarında bastırılmış duygular ile nefretlerini, toplumdan çıkartmaya çalışır ki bu çok tehlikeli bir oluşuma neden olur. Toplumla inatlaşır, toplumun ana problemlerini bir kenara bırakıp, inadına eylemlere kalkışır ki bundan insanlar zarar görür, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Yazar Metin Atamer, Ankara, 2 Mart 2021       

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir