BM ve Dünya Sağlık Örgütünün İşleyişi ve Çalışmaları (1945’ten Günümüze)
Birleşmiş Milletler’ in Kuruluşu:
Birleşmiş Milletler (BM), büyük bir tahribat yaratmış olan II. Dünya Savaşı sonrasında, uluslararası ilişkileri istikrara kavuşturmak ve barışı daha sağlam temeller üzerine oturtmak için, kurucu devletler olarak adlandırılan Türkiye’nin de aralarında yer aldığı, 51 ülke tarafından 24 Ekim 1945 tarihinde kurulmuştur.[1] Kuruluşun yasal temelini oluşturan BM Sözleşmesinin yürürlüğe girdiği 24 Ekim tarihi her yıl dünyada BM günü olarak kutlanır.
BM’nin Kurulmasından önce BM benzeri bir kuruluş olan Milletler Cemiyeti, I. Dünya savaşını takiben 1919 yılında kurulmuştu. Milletler Cemiyeti’nin başlıca amacı, dünya barışını temin etmekti. Fakat Milletler Cemiyeti’ne yeterli katılım sağlanamadı. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri bu Cemiyet’e hiç katılmamıştır. Üye olan diğer ülkeler, bir süre sonra Cemiyet’den ayrılmıştır ve dolayısıyla Cemiyet bir türlü harekete geçememiştir. Başarısızlığına rağmen, cemiyet, evrensel bir kuruluş oluşturma fikrini canlı tutmayı başarmıştır.
II. Dünya Savaşı sonrası, 1946 yılında, Londra’da gerçekleşen ve BM’nin kuruluşuna öncülük eden ilk toplantıda, BM Genel Merkezinin Amerika Birleşik Devletleri’nde yer alması uygun görülmüştür. BM Genel Merkezi ABD’nin New York kentindedir.[2]
Diplomatik niteliği ve misyonu gereği BM Genel Merkezi uluslararası bir alandır. ABD sadece ev sahibi konumundadır. BM Genel Merkezine tahsis edilen alan, sadece ABD’ye ait bir alan değildir, BM’in tüm Üyelerine aittir. BM’in kendine ait özel bir bayrağı ve alanı koruyan kendi güvenlik personeli vardır.
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, her Üye Ülkenin görev ve haklarını ve amaçlarını gerçekleştirebilmek için yapılması gerekenleri tanımlar. Sözleşmede belirlenen temel ilkeler şunlardır:
- Tüm üyelerinin eşit egemenliğine dayanır;
- Tüm üyeler iyi niyet çerçevesinde Sözleşmede belirtilen yükümlülüklerin gereklerini yerine getirmelidir;
- Tüm üyeler uluslararası anlaşmazlıkları, uluslararası barış, güvenlik ve adaleti tehlikeye sokmadan barışçıl yollarla çözümlemelidir;
- Tüm üyeler başka bir devlete tehdit oluşturmaktan ya da başka bir devlete karşı güç kullanmaktan kaçınmalıdır;
- Tüm üye devletler, BM Sözleşmesine göre, vukuu bulan her faaliyetin uygulamasına tam destek vermelidir;
- Antlaşmada geçen hiçbir madde BM’e hiçbir devletin iç işlerine karışma yetkisi vermez.
BM’nin Temel Amaçları: BM, Sözleşmesinde belirtilen ilkeler doğrultusunda dünyada barış ve güvenliği sağlamak; uluslararası adaleti güçlendirmek; kişi hak ve özgürlüklerini geliştirmek, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınma çalışmalarını desteklemek üzere bağımsız devletleri bir araya getiren tek uluslararası teşkilattır.[3]
BM, bünyesinde barındırdığı ve BM Sistemini oluşturan 30’u aşkın kuruluş aracılığıyla yukarıda belirtilen amaçlara ulaşmak için çaba sarf etmektedir.
Farklı siyasi görüşlere sahip ve sosyal sistemleri birbirinden farklı olan küçük-büyük, yoksul-zengin BM’ye üye tüm devletler karar mekanizması içinde eşit birer oy hakkına sahiptir. Birleşmiş Milletler, uluslararası sorunlara karşılıklı etkileşim ve ulusal çıkarların dengelendiği çözüm imkanları sunmakta; insan haklarına saygının artırılması, yoksulluk oranının düşürülmesi, ana-çocuk sağlığının iyileştirilmesi, salgın hastalıklarla mücadele edilmesi, çevrenin korunması gibi pek çok kalkınmaya ilişkin konuda faaliyetlerini sürdürmektedir.
Günümüzde, kuruluşunda belirlenen faaliyetlerine ek olarak, çağın gereksinimleri doğrultusunda BM’in yeni faaliyet alanları ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında; çevrenin korunması, insan hakları, yoksullukla mücadele ve ekonomik kalkınma, tarımsal kalkınma, eğitim, kadın hakları, doğal afetler ve savaş gibi hallerde insani yardım, atom enerjisinin barışcıl amaçlar için kullanılması, iş ve işçi hakları gibi konular sayılabilir. Ayrıca, uyuşturucu kaçakçılığı ve terörizmle mücadelede uluslararası düzeyde kampanyalar yürütülmekte; gıda üretiminin artırılması, mültecilere yardım edilmesi, AIDS’le mücadele edilmesi, kara mayınlarının temizlenmesi dâhil birçok konuda ülkelere mali ve teknik destek sağlanmaktadır.
BM Üyeliği: 2011 yılının sonunda Güney Sudan’ın katılımıyla üye sayısı 193’ye ulaşmıştır. Kuruluşundan bu yana, hiç bir ülke üyelikten çıkarılmamıştır.[4]
Yeni Bir Devlet ya da Hükümetin BM Tarafından Tanınması: Yeni bir devlet ya da hükümetin tanınmasına/BM’e kabulüne ancak diğer devletler karar verebilir. Ülkelerin, bir ülkeyi tanıyıp tanımayacakları, o ülke ile diplomatik ilişki kurup kurmayacaklarına bağlıdır. BM bir hükümet veya devlet statüsünde olmadığından, herhangi bir devlet ya da hükümetin tanınması konusunda söz sahibi değildir. BM ancak yeni bir devletin üyeliğini onaylayabilir ya da üye ülkelerin BM nezdindeki temsilcilerinin değişmesi halinde yeni temsilcinin sunduğu güven mektubunu kabul edebilir.
Bir ülke BM üyesi olduğunda, BM Antlaşmasının öngördüğü kural ve hedefleri kabul etmiş sayılır. BM belirli bir hükümeti ya da ulusu temsil etmez, tüm Üyelerini temsil eder ve Üye Devletlerin verdiği kararlar doğrultusunda hareket eder.
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’yle uyumlu olarak, “barışa inanan ve Sözleşme’nin getirdiği yükümlüleri kabul eden ve örgüt açısından da söz konusu yükümlülükleri yerine getirme irade ve kapasitesine sahip olan her ülkeye, prensip olarak, üyelik yolu açıktır.” Yeni üye kabulü, Güvenlik Konseyi’nin tavsiyeleri doğrultusunda Genel Kurul’un onayıyla yapılır.
BM’de Daimi Gözlemci Statüsü: BM’in üyesi olmayan, bir ya da birden fazla ihtisas kuruluşuna üye olan bir devlet, daimi gözlemci statüsünü alabilir.[5]
BM Bütçesi: BM Bütçesinin ana kaynağı 193 üyesinin katkı paylarıdır. Başka bir gelir kaynağı yoktur. BM’de, 2 çeşit bütçe mevcuttur:
1) Düzenli / Olağan Bütçe (Regular budget): Genel Merkezin ve dünyadaki ülke ofislerinin çalışmalarının finanse edilmesinde kullanılır. Olağan bütçe Genel Kurul tarafından 2 yıllık bir süre için onaylanır. 2016-2017 dönemi için onaylanan bütçe $5.57 milyar ABD Doları ‘dır. Olağan bütçeden sadece barış ve güvenlik amaçlı politik misyonlara ayrılan kaynak 1.1 milyar dolar mertebesindedir.
2) Barışgücü bütçesi: Dünyanın dört bir yanındaki sıcak noktalardaki barışı ve güvenliği tesis çalışmaları için kullanılır. 20126-2017 dönemi için BM barışgücü bütçesi yaklaşık 8.3 milyar ABD doları olarak belirlenmiştir. Bu miktar, 2015 yılında 560 milyar dolara ulaşan sadece ABD’nin askeri harcamalarının yüzde 1,5’ine karşılık gelmektedir.
Her iki bütçe için ödemeler zorunludur. Üyeler, tüm üyelerce kabul edilen değerlendirme ölçütlerine göre belirlenen miktarlara göre ödemelerini yaparlar. Değerlendirme ölçütleri, ülkenin ödeyebilme imkanı, milli gelir (gayri safi milli hasıla) seviyesi ve nüfusa göre belirlenir.
Yeni sıralamaya göre, BM olağan bütçesine en büyük katkı yapan ilk üç ülke ABD (%22), Japonya (%9.7) ve Çin’dir (%7.92). Türkiye’nin BM zorunlu bütçesine katkı payı 2012 yılında % 0,6 iken, 2013 yılında yüzde 1 seviyesini aşarak BM bütçesinin %1,3’üne ulaşmıştır. Böylelikle Türkiye BM’ye en fazla katkıda bulunan ülkeler arasında 25. sıradan 16. sıraya yükselmiştir.
BM çalışmalarında kullanılan (İngilizce, Fransızca, Arapça, Rusça, Çince ve İspanyolca dâhil) 6 resmi dil bulunmakta, İngilizce ve Fransızca çalışma dili olarak kullanılmaktadır.[6]
BM ORGANLARI
1945 Sözleşmesi’ne dayalı olarak BM’in 6 temel organı mevcuttur. Bunlar; Genel Kurul, Güvenlik Konseyi, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Vesayet Konseyi, Uluslararası Adalet Divanı ve Genel Sekreterliktir. BM, temel organları dışında, 15 ihtisas kuruluşunu, çok sayıda programı ve birimi bünyesinde bulundurmaktadır.
Genel Kurul: BM’ye üye 193 ülke dünyayı ilgilendiren konuları görüşmek üzere Genel Kurul’a katılırlar. Büyüklüğüne veya milli gelirine bakılmaksızın Genel Kurulda her ülkenin bir oy hakkı vardır. Genel Kurul’da kararlar genellikle üyelerin çoğunluğunun katıldığı ve oy kullandığı oturumlarda alınır. Barış ve güvenlik, yeni üyelerin katılımı, bazı ana organların üyelerinin seçimi ve bütçe gibi önemli konulardaki kararlarda üçte iki çoğunluk aranır. Diğer konuları ilgilendiren kararlar ise salt çoğunlukla alınır.[7]
Genel Kurul’da alınan kararların hükümetler için hiçbir bağlayıcı niteliği bulunmaz; fakat dünya kamuoyunun ahlaki otoritesini ve ağırlığını taşırlar. BM’in bir yıl süreli öncelikli çalışma konuları Genel Kurul tarafından alınan kararlar sonucu belirlenir.
Genel Kurul kararları sonucu belirlenen silahsızlanma, barışın korunması, insan haklarının geliştirilmesi gibi belli başlı konulardaki çalışmalar, Genel Kurul tarafından oluşturulan organlar ve komiteler tarafından; Genel Kurul’un talep ettiği konularda düzenlenen uluslararası konferanslar şeklinde veya bunlardan bağımsız olarak BM Genel Sekreterliği tarafından yürütülür.
Genel Kurul oturumları geleneksel olarak her yıl Eylül ayında yapılır. Genel Kurul Başkanı her yıl sırayla bir bölgeden olmak üzere 5 bölgeden (Afrika, Asya, Doğu Avrupa, Latin Amerika ve Karayipler, Batı Avrupa ve diğer devletler) seçilir. Genel Kurul, Güvenlik Konseyi’nin ya da BM üyelerinin çoğunluğunun talebi üzerine Genel Sekreterin çağrısı ile özel oturumla toplanabilir.
Her olağan Genel Kurul oturumunun başında, devlet ya da hükümet başkanları en acil uluslararası sorunlar hakkındaki görüşlerini dile getirirler.
Bazı konular Genel Kurul’da ele alınırken bazıları ana komitelere gönderilir ve bu komitelerde ele alınır.[8] Komitelerin tavsiyelerini de içeren kararlar ve hükümler Genel Kurulda ele alınır.
Güvenlik Konseyi: BM Sözleşmesi kapsamında uluslararası barış ve güvenliğin korunması konusunda birincil sorumluluğa sahiptir[9]. Konseyin beşi daimi (Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Fransa, İngiltere ve Rusya Federasyonu), 10’u Genel Kurul tarafından iki yıllık süre için seçilen 15 üyesi vardır.
Her üyenin bir oyu vardır. İdari konulardaki kararlar 15 üyenin 9’unun “evet” oyu ile alınır. Diğer konularda karar alınabilmesi için 5 daimi üyenin tamamının “evet” oyu[10] dahil olmak üzere toplam 9 “evet” oyu gerekir.[11] Günümüzde 5 daimi üyenin varlığı ve veto hakkının hala devam ediyor olması BM’ye yönelik temel eleştiri konuları arasında yer almaktadır.
Güvenlik Konseyi görevini kesintisiz yerine getirecek şekilde yapılanmıştır ve bu bağlamda üye devletlerin temsilcilerinin her zaman BM Merkezi’nde bulunmaları gerekir.
BM Sözleşmesi’nin 25’inci Maddesi gereğince, BM’in tüm üyeleri Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararları kabul edip uygulamak zorundadır.
BM’in diğer organları üye ülkelere ancak tavsiyede bulunurken, Sözleşme’de belirtildiği üzere, Konsey’in tek başına üye devletlerin uyması gereken kararları alma yetkisi vardır.[12]
Genel Kurul’un 1950 yılı Kasım ayında aldığı ”Barış için Birleşmek” kararı uyarınca, Genel Kurul; Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barışı tehdit eden, barışı ihlal eden ya da saldırı durumlarında üyeleri arasında oybirliği sağlayamadığı için görevini yerine getirememesi halinde harekete geçebilir.
Genel Kurul; barış ihlali ve saldırı gibi durumları da içeren gelişmelerde üye devletlere ortak önlem alma konusunda tavsiyede bulunmak ve uluslararası barış ve güvenliği korumak ve yeniden inşa etmek için gereken durumlarda silahlı kuvvet kullanma konularını derhal masaya yatırmakla da yetkilidir.
Konsey, anlaşmazlıkların çözümü amacı ile Komisyonlar, Komiteler ve çalışma grupları oluşturabilmektedir.[13]
Ekonomik ve Sosyal Konsey (ECOSOC): BM ve BM ailesi içinde yer alan kuruluşların ekonomik ve sosyal konular ile insan hakları konularında eşgüdüm içerisinde çalışmalarını sağlamak amacıyla oluşturulmuştur.[14]
Ekonomik ve Sosyal Konsey (ECOSOC), uluslararası ekonomik ve sosyal konuların ve siyasi tavsiyelerin tartışılması sırasında, uluslararası işbirliğini teşvik etme, geliştirme ve öncelikli çalışmaları belirlemede kilit rol oynar. Konsey ayrıca BM sistemine hizmet edecek politika önerilerinin hazırlandığı ve üye sivil toplum kuruluşları ile tartışıldığı merkezi bir istişare alanıdır.
Ekonomik ve Sosyal Konsey’in 3 yıllık süreyle hizmet eden 54 üyesi vardır. Konsey’de oylama salt çoğunluk ilkesine dayanır; her üyenin bir oyu vardır. Yılda bir kez Temmuz ayında dört haftalık çalışma yapmak üzere dönüşümlü olarak New York ve Cenevre’de toplanır.[15]
Konsey, çalışmalarında çeşitli yardımcı organlardan (çalışma komisyonları, bölgesel komisyonlar, daimi komisyonlar, uzman birimler, vb. gibi) destek alır.
Konsey, ayrıca, kendine bağlı BM programlarının (UNDP, UNEP, UNICEF, UN-HABITAT ve UNFPA gibi) ve uzman kuruluşların (FAO, WHO, ILO ve UNESCO gibi) çalışmalarını belli ölçüde izler, denetler, koordine eder ve bunlarla işbirliği yapar.
Vesayet Konseyi (Trusteeship Council): Kolonizasyonun önlenmesi ile mücadele eder. Günümüzde faaliyet alanı oldukça sınırlandırılmıştır.[16]
Uluslararası Adalet Divanı (International Court of Justice): BM’in başlıca adli organı olarak 1946 yılında kurulan Uluslararası Adalet Divanı Lahey’dedir.
Devletlerarasındaki yasal anlaşmazlıkları çözüme kavuşturur ve BM ve onun uzman kuruluşlarına hukuk müşavirliği hizmeti verir. Divan, özel şahıs ve kişiler ile uluslararası örgütlere açık değildir.
Divan, BM’ye üyesi ülkelerin tamamını açıktır. Yalnızca devletler ihtilaflı konularda Divan önünde taraf olabilir ve ihtilaflarını sunabilir.
Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi herhangi yasal bir konu hakkında Divan’ın hukuki görüşünü alabilir. BM’in diğer organları ve özel teşkilatları ancak Genel Kurul’un uygun görmesi durumunda faaliyetleri kapsamındaki yasal konularda Divan’ın hukuki görüşünü alabilir.
Devletlerin Divan’a getirdiği tüm konuların yanı sıra BM Sözleşmesi’nde ve diğer uluslararası anlaşma ve sözleşmelerde belirtilen konular Divan’ın yetki alanına girer.
Devletler, Divan’ın vereceği kararın bağlayıcılığını, gerek Divan’a referans sağlayan Sözleşme’yi gerekse mukaveleyi imzalayarak ya da bu hususu deklare ederek kabul ederler.[17] Divan, tüzüğü gereğince anlaşmazlıkları şu yollara başvurarak karara bağlar:
Aralarında ihtilaf bulunan devletler tarafından kabul edilen uluslararası anlaşmalar;
Genel kabul görmüş uluslararası uygulamalar;
Ülkeler tarafından kabul gören genel kanun hükümleri ve
Çeşitli milletlerin en önde gelen bilim adamlarının öğretileridir.
Divan, Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi tarafından bağımsız oylamayla farklı ülkelerden seçilen 15 yargıçtan oluşur. Yargıçlar 9 yıllık sürelerle nitelikleri esas alınarak seçilir ve dünyadaki başlıca hukuki sistemlerinin Divan’da temsilinin sağlanmasına önem verilir.
Genel Sekreterlik: Genel Sekreterlik, çeşitli görevlerde çalışan ve Teşkilatın günlük işlerini yürüten uluslararası memurlardan oluşur. BM’in ana organlarına hizmet eden Genel Sekreterliğin görevi; BM’in ele aldığı çeşitli sorunları kapsar ve barış gücü operasyonlarının idaresinden uluslararası anlaşmazlıklarda arabuluculuk yapmaya, ekonomik ve sosyal eğilimleri teftişten insan hakları ve sürdürülebilir kalkınma üzerine çalışmalar hazırlamaya kadar çeşitli görevleri içerir.[18]
Genel Sekreter: Genel Sekreter, Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi üzerine Genel Kurul tarafından 5 yıllık bir süre için atanır.[19] Genel Sekreter seçilen kişi en fazla iki dönem bu görevde bulunabilir. Aynı zamanda diplomat ve avukat, idari personel ve CEO olan Genel Sekreter, BM ülkülerinin bir sembolü ve özellikle fakir ve savunmasız halkların sözcüsüdür.[20] BM’nin 8nci Genel Sekreteri Güney Koreli Ban Ki-moon görevine 2 Ocak 2007‘de başlamış olup, ikinci beş yıllık görev dönemi Ocak 2017’de son bulacaktır.
Genel Sekreter’in üstlendiği en önemli rollerden biri de, uluslararası anlaşmazlıklar ın çıkmasını, tırmanmasını da yayılmasını önlemek için bağımsız, tarafsız ve birleştirici konumunu kullanarak “iyi niyet” faaliyetlerinde bulunmaktır.[21] BM Sözleşmesi, Genel Sekreter’e, uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturduğuna inandığı konuları Güvenlik Konseyi’nin dikkatine sunma yetkisini verir. Kendisinden, BM’in değerlerini ve ahlaki otoritesini en üst seviyede tutması ve üye ülkelerle ihtilafa düşme riskine rağmen barış adına konuşması ve hareket etmesi beklenir.
BM’nin Üye Ülkelere Destek Sağladığı Kalkınma Faaliyetlerini Yürüten Bazı Uzman Kuruluşları, Fonları ve Programları şunlardır:
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP),
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF),
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP),
BM Nüfus Fonu (UNFPA)
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR),
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO),
Tarım ve Gıda Örgütü (FAO),
BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO),
BM Sınai Kalkınma Örgütü (UNIDO),
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suçla Mücade Bürosu (UNODC),
Dünya Gıda Programı (WFP),
Dünya Sağlık Örgütü (WHO)
Bretton Woods kuruluşları, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu[22]
Bu çalışmada BM sistemi ve çalışmaları yanında bağlı kuruluşları ve bunlardan Dünya Sağlık Örgütü’nün amaç ve hedefleri ile Türkiye’de yaptığı çalışmalar konusunda da bilgi vermeyi amaçladık.
Dünya Sağlık Örgütü
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sağlık alanında uluslararası nitelik taşıyan çalışmalarda yönetici ve koordinatör sıfatıyla hareket eder. Hastalıkları önleyici çalışma ve araştırmaların yapılmasını koordine eder ve destekler.
Dünya Sağlık Örgütü; herkes için sağlığın geliştirilmesi amacıyla 1948 yılında, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 61 hükümet tarafından kurulmuştur.
DSÖ’ye üye devlet sayısı günümüzde 193’e ulaşmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Anayasasının temel prensipleri:
“Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne uygun olarak bu Anayasaya bağlı olan devletler, tüm milletin mutluluğu, ahenkli ilişkileri ve emniyeti için aşağıdaki ilkelerin temel olduğunu ifade ederler;
… Sağlık, sadece hastalık ya da sakatlığın olmayışı değil, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyi olma halidir.
… Erişilebilecek en yüksek düzeyde sağlıktan istifade etmek, ırk, din, politik inanç, ekonomik ve sosyal koşullar gözetmeksizin her insanın temel haklarından biridir.”
… Tüm milletlerin sağlığı barış ve güvenliğe ulaşmak için temel öğe olup, bireyler ve devletler arasındaki tam işbirliğine bağlıdır.
… Herhangi bir devletin sağlığın gelişimi ve korunması yönünden elde ettiği başarı herkes için değerlidir.
… Değişik ülkelerde sağlığın gelişmesi ve hastalıkların, özellikle bulaşıcı hastalıkların kontrolünde görülen eşitsizlik ortak bir tehlikedir.
… Hükümetler kendi halklarının sağlığından sorumludur ve bunu korumak geliştirmek için yeterli sağlık ve sosyal önlemleri alırlar.”
Dünya Sağlık Örgütü’nün Temel Görevleri 11. Global Çalışma Planı’da (2006-2015) şu şekilde sıralanmıştır:
- Etik ve kanıta dayalı politika seçenekleri belirlemek ve üye ülkelere sunmak;
- Norm ve standartlar tespit etmek;
- Teknik destek sağlamak, değişime ön ayak olmak ve sürdürülebilir kurumsal kapasite yaratmak;
- Sağlığın durumunu izlemek ve sağlıkta gelişmeleri/değişimleri değerlendirmek;
- Dünya sağlık araştırma gündemini şekillendirmek.
Dünya Sağlık Örgütü’nün Ana Organları:
- Dünya Sağlık Asamblesi (Genel Kurul)
- İcra Kurulu (Executive Comittee)
- Sekretarya (Genel Merkez, Bölge Ofisleri ve Ülke Temsilcilikleri)
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Merkezi Cenevre’dedir. 6 Bölge Ofisi, 147 ülke ofisi ve Dünya genelinde yaklaşık 10.000 personeli mevcuttur.
Türkiye’nin de içinde Avrupa Bölge Ofisi’nin çalışma merkezi, Danimarka’nın Kopenhag kentindedir. Avrupa Bölge Ofisi aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 53 ülkeye hizmet vermektedir.
DSÖ Avrupa Bölgesi’nin Sağlık (Health) 2020 olarak adlandırılan stratejisinin temel amacı “halkın sağlığını ve iyilik halini dikkate değer ölçüde geliştirmek, sağlıkta hakkaniyetsizlikleri gidermek ve sürdürülebilir, insan merkezli bir sağlık sistemi oluşturmaktır”.
Günümüzde insanların sağlığında ciddi gelişmeler-iyileşmeler gözlenmekte ancak eşitsizlik ve dengesizlikler sürmektedir. Sağlık açısından önemli bir gösterge olan, doğuşta yaşam ümidi 1980’den bugüne 5 yıl artarak 2010 yılında 76 yıl olmuştur. Ancak, ülkeler arasındaki farklılık 2010 yılında 13.5 yıla kadar çıkmaktadır.
Avrupa Bölgesinde doğuşta yaşam beklentisinde cinsiyetler arası fark da artmaktadır (7.5 yıl). 2010 yılında, ortalama doğuşta yaşam beklentisi kadınlar için 80 yıl, erkekler için 72.5 yıldır.
İnsanlar daha uzun yaşamakta ve daha az sayıda çocuk sahibi olmakta, ülkeler içinde ve arasında daha sık seyahat etmekte, uluslararası göç artmakta ve şehirler büyümektedir. Bu durum bulaşıcı hastalıkların yayılımı veya bir pandemi için uygun ortam oluşturmaktadır.
HIV, tüberküloz gibi enfeksiyon hastalıklarının kontrolü hala önemini korumakta, antibiyotik dirençli organizmalarla mücadele önem kazanmaktadır.
Kronik hastalıklar (NCDs) hastalık yükünün önemli kısmını oluşturmaktadır. Kalp ve damar hastalıkları, kanserler ve depresyon sağlıklı yaşam yıllarındaki kayıpların önde gelen sebepleri durumundadır.
Avrupa bölgesi ülkelerinin pek çoğunda sağlık sistemleri artan maliyetleri karşılamakta zorlanmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinin yıllık kalp damar hastalıkları için harcadığı bütçe sağlık bakım harcamalarının %62’sini (169 milyar EURO), kanserler ise tüm Avrupa ülkelerinin sağlık bakım harcamalarının %6,5’ini oluşturmaktadır. Aynı bölgede alkole bağlı hastalıklara harcanan miktar ise Avrupa Birliği ülkelerinin toplam milli gelirinin %1,3’ünü (125 milyar EURO) teşkil etmektedir.
Temel sağlık hizmetleri zayıf ve koruyucu hizmetlerin kapasitesi ihtiyaçların gerisinde kalmış durumdadır.
Türkiye, temel sağlık göstergelerinde sağlıkta dönüşüm programı ile ciddi iyileşmeler kaydetmiştir. Ancak, AB ve OECD sağlık göstergeleri ortalamalarına ulaşmak için alınması gereken daha çok yol vardır. Anne, bebek ve çocuk ölümleri, aynı ekonomik gelişmişlik seviyesindeki ülkelerle karşılaştırıldığında hala yüksek seviyededir.
Türkiye’de de kronik hastalıkların sağlık yükü üzerindeki payı ciddi şekilde artmıştır. Kalp-damar hastalıkları ve kanserler önde gelen morbidite ve mortalite sebepleridir.
Rakamlar | ||||||||||
Ekonomik Göstergeler | Türkiye | Avrupa Bölgesi | Avrupa Birliği | |||||||
Toplam sağlık harcamalarının milli gelire oranı (GDP %), DSÖ tahmini | 6.3 | 8.3 | 9.6 | |||||||
Toplam sağlık harcamaları içinde kamu sektörü sağlık harcamalarının payı (%) (2010) | 73.9 | 69.1 | 75.9 | |||||||
Kişi başı gayri safi milli gelir (US$ per capita) | 10,830 | 24,377 | 36,226 | |||||||
Kişi başı gayri safi yurtiçi hasıla (US$ per capita) | 10,666 | 24,076 | 32,806 | |||||||
Rakamlar | ||||||||||
Demografik Göstergeler | Türkiye | Avrupa Bölgesi | Avrupa Birliği | |||||||
Toplam nüfus (bin) (2014) | 75,627 | 902,366 | 505,629 | |||||||
Kır/kent nüfus oranı | 30.3/69.7 | 29.7/70.3 | 26.2/73.8 | |||||||
Doğal nüfus artışı (1000 kişide) | 10,9 | – | – | |||||||
Nüfusun yaş gruplarına gore dağılımı (%) | 0-14
15-64 65+ |
25.4
67.3 7.3 |
0-14
15-64 65+ |
16.8
67.9 15.3 |
0-14
15-64 65+ |
15.6
66.8 17.6 |
||||
Rakamlar | |||
Sağlık Göstergeleri (HFA Data) | Türkiye | Avrupa Bölgesi | Avrupa Birliği |
Doğuşta yaşam beklentisi | (74.5 M)
(79.9 W) |
(73.1 M)
(80.3 W) |
(77.4 M)
(83.2 W) |
Canlı doğumlar (her 1000 kişide) | 16.9 | 12.0 | 10.3 |
Toplam doğurganlım oranı, kadın başına ortalama çocuk sayısı | 2.1 | 1.6 | 1.5 |
Anne ölüm oranı (her 100 000 canlı doğumda) (MMR) | 15.3 | 10.5 | 5.1 |
5 Yaş altı ölüm olasılığı (her 1000 canlı doğumda) | 14.8 | 8.8 | 4.8 |
Bebek ölüm oranı (her 1000 canlı doğumda) (IMR) | 12.2 | 8.2 | 4.0 |
Difteriye karşı aşılanmış bebeklerin oranı (%) | 97,0 | 95,7 | 96,7 |
Boğmacaya karşı aşılanmış bebeklerin oranı (%) | 97,0 | 95,7 | 96,7 |
Tetanoza karşı aşılanmış bebeklerin oranı (%) | 97,0 | 95,7 | 96,7 |
Kaba ölüm oranı (her 1000 kişide) | 5.1 | 10.5 | 9.7 |
Akut polio poliomyelitis vakası insidansı (her 100 000 kişide) | 0 | 0 | 0 |
Viral hepatit A vakası insidansı (her 100 000 kişide) (2010) | 3.8 | 10.0 | 2.7 |
Viral hepatit B vakası insidansı (her 100 000 kişide) | 4.3 | 1.7 | 0.9 |
Tüberküloz vaka insidansı (her 100 000 kişide) | 18.7 | 31.9 | 11.5 |
Frengi insidansı (her 100 000 kişide) | 0.9 | 11.3 | 3.6 |
AIDS insidansı (her 100 000 kişide) | 0.13 | 1.27 | 0.86 |
HIV insidansı (her 100 000 kişide) | 1.4 | 12.1 | 5.8 |
Doktor (her 100 000 kişiye) | 175.89 | 307.88 | 346.62 |
Hemşire (her 100 000 kişiye) | 253.73 | 728.84 | 849.69 |
15+ yaş grubunda sigara kullananların yüzdesi | 23.8 | – | – |
Kanser insidansı (her 100 000 kişide) (2009) | 157.1 | 419.2 | 543.7 |
İnsani Gelişmişlik İndeksi sıralamasında yeri (2015) | – | 72 | – |
Kaynak: DSÖ, Herkes İçin Sağlık (HFA: http://data.euro.who.int/hfadb/)
Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ofisi, T.C. Sağlık Bakanlığı’na (SB) teknik destek vermek amacıyla 1959 yılında Türkiye Temsilciliği olarak kurulmuştur. Ankara’da yerleşik olan Ofis çalışmalarını, DSÖ Avrupa Bölgesi ile T.C. Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan İki Yıllık İşbirliği Anlaşmaları (BCA) kapsamında yürütülmektedir.
2016-2017 dönemindeki işbirliği programı öncelikli alanları:
1: Ulusal sağlık stratejisinin (2013-2017) uygulanması ve izleme-değerlendirilmesi, bu kapsamda temel sağlık göstergelerinin ve sağlığın sosyal ve ekonomik belirleyicilerinin kullanılması için teknik destek;
2: Sağlık sistemlerinin acil durumlara hazırlık düzeyinin ve yanıt verme kapasitesinin artırılması;
3: Bulaşıcı Olmayan (Kronik) Hastalıklar ve risk faktörlerinin azaltılmasına yönelik strateji geliştirme ve programlara destek;
4: Uluslararası Sağlık Tüzüğü (UST) ve erken uyarı sistemi vasıtasıyla, bulaşıcı ve aşıyla önlenebilir hastalıkların sürveyansı ve kontrolü kapasitesinin güçlendirilmesi;
DSÖ Ülke Ofisi, ayrıca, işbirliği programı stratejik öncelikleri çerçevesinde farklı donörlerce finanse edilen projelerin de koordinatörlüğünü yapmaktadır. Bu çerçevede;
Bloomberg Vakfı finansmanı ile Tütün Kontrolü ve Yol Güvenliği projeleri,
Avrupa Komisyonu finansmanı ile Bulaşıcı Hastalıklar Sürveyans ve Kontrol Sistemi ve Engellilere (Ruhsal Bozuklukları ve Zihinsel Engelleri Bulunan Bireylere) Yönelik Hizmetlerin Toplum Destekli Geliştirilmesi projeleri uygulanmıştır.
Diğer bir kısım BM kuruluşu gibi[23], Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ofisi, ayrıca Suriye krizi sonrasında 2013 yılında Gaziantep’te de bir saha ofisi açarak T.C. Sağlık Bakanlığı’na mültecilerle ilgili sağlık konularında teknik destek sağlamaktadır.
Birleşmiş Milletler ve Türkiye:
Türk hükümeti, kuruluşundan (1945) bugüne BM’in çalışmaları içinde yer almıştır. Bugün de çözüm bekleyen kalkınma sorunları, BM Binyıl Sonrası Kalkınma Hedefleri’ne ulaşılması, Avrupa Birliği’ne tam üyelik, Suriyeli göçmenler, vb. konularla ilgili çabalarında Türkiye’ye yardımcı olmak üzere BM’e bağlı 14 kuruluş ülkede faaliyet göstermektedir.[24]
Ülkede faaliyet gösteren tüm BM kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan BM Türkiye Topluluğu’nun hedefi, Türkiye’ye sosyo-ekonomik kalkınma, insan haklarının güçlendirilmesi ve yukarıda bahsedilen konjonktürel sorunların çözümünde yardımcı olmaktır.
Kalkınma İşbirliği Stratejisi: BM Sistemine bağlı kuruluşların Türkiye’deki faaliyetlerini ulusal ortaklarla koordine etme ve eşgüdümü sağlamak üzere T.C. hükümeti ile birlikte hazırlanmış 2016-2020 dönemini kapsayan bir Kalkınma İşbirliği Stratejisi (UNDCS) mevcuttur.
Strateji, başta bölgeler arası kalkınmışlık farklılıklarının azaltılması, sosyal içerme (yani bireylerin ekonomik ve sosyal hayatta yer almalarına engel olan faktörlerin ortadan kaldırılarak ve yaşam seviyelerinin kabul edilebilir bir düzeye getirilerek, toplumla bütünleşmelerinin sağlanması), istihdam ve demokratik ve çevreci yönetim gibi kalkınma ile ilgili sorunlarda Türkiye’ye destek olmaktır. Kalkınma İşbirliği Stratejisi ayrıca Türkiye’nin tecrübelerinden yararlanarak bölgedeki ve diğer kalkınmakta olan ülkelere rehberlik etmeyi amaçlar.
İnsanlığın daha önce yaşanmış acılarla bir daha karşılaşmasını önlemek ve toplumları güvenli, huzurlu ve refah içinde yaşatma gayreti ile kurulmuş olan Birleşmiş Milletler’ in, 26 Haz.1945 yılında imzalanmış olan Sözleşmesi’nin Giriş bölümünde vizyonu şu şekilde ifade edilmektedir:
… gelecek nesilleri savaş felaketinden korumaya, temel insan haklarına, insan kişiliğinin onur ve değerine, erkeklerle kadınların ve büyük uluslarla küçük ulusların hak eşitliğine olan inancımızı yeniden ilan etmeye, adaletin korunması ve antlaşmalardan doğan yükümlülüklere saygı gösterilmesi için gerekli şartları yaratmaya ve daha geniş bir özgürlük içinde daha iyi yaşama koşulları sağlamaya, sosyal bakımdan ilerlemeyi kolaylaştırmaya çalışmak ve bu amaçlara ulaşmak için hoşgörüyle davranmaya ve iyi komşuluk anlayışı içinde birbirimizle barışık yaşamaya, uluslararası barış ve güvenliği korumak için güçlerimizi birleştirmeye, ortak yarar dışında silahlı kuvvet kullanılmamasını sağlayacak ilkeleri kabul etmeye ve yöntemleri benimsemeye, tüm halkların ekonomik ve sosyal bakımdan ilerlemesini kolaylaştırmak için uluslararası kurumlardan yararlanmaya, istekli olarak, bu amaçları gerçekleştirmek için çaba harcamaya kara verdik.
Yukarıdaki vizyon çerçevesinde hazırlanmış ve 193 devlet tarafından imzalanmış Sözleşme çerçevesinde 73 yıldan beri hizmet vermeye çalışan BM’in kuruluşu ve çalışmaları ile ilgili pek çok spekülasyon olduğu malumlarınızdır.
Kaynakça:
Sağlık Alanında Dış İlişkiler Kitabı (Yazanlar: Bekir METİN, Sevim AYDIN, Ankara, 1997 Baskı, Matbaa: Aydoğdu Ofset)
Sağlık Alanında Dış İlişkiler Kitabı (Yazanlar: Bekir METİN, Sevim AYDIN, Ankara, 1997 Baskı, Matbaa: Aydoğdu Ofset)
DSÖ Türkiye Ofisi Başkanları (2000-2016) Bekir METİN ve Yavuz Mehmet KONTAŞ tarafından çeşitli tarihlerde verilen Konferans yazılarından yararlanılmıştır.
Dip Notları:
[1] “Birleşmiş Milletler” terimi ilk kez Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin D. Roosevelt tarafından kullanılmıştır. İlk resmi kullanımı, 1942 yılında, 26 devletin temsilcilerinin imzaladığı BM beyannamesindedir. Birleşmiş Milletler Antlaşmasının imzalanmasından bir kaç hafta önce hayatını kaybeden Başkan Roosevelt’in anısına, San Francisco Konferansında bulunanlar tarafından “Birleşmiş Milletler” teriminin kullanılması uygun görülmüştür. BM’in kurulma süreci, II. Dünya savaşı sırasında (1939-1945) somutlaşmaya başlamıştır. Savaşa son veren dünya liderleri, ileride meydana gelecek savaşları önlemek ve barışı sağlamak amacıyla bir sistemin kurulmasına ihtiyaç duymuşlardır. Bunun da ancak, tüm ulusların bir arada çalışabileceği uluslararası bir örgütürün kurulmasıyla mümkün olabileceği kanısına varmışlar ve Birleşmiş Milletler’in temellerini atmışlardır.
[2] Ancak New York, ilk düşünülen yer değildi. Genel Merkez için Philadelphia, Boston ve San Fransisco düşünülmüştü. John D. Rockfeller’ın 8,5 milyon dolarlık armağanı Genel Kurul’un, kararını etkilemiş ve daha sonra New York Belediyesi’nin BM Binası için ek arazi tahsis etmesi ile Genel Merkezin yeri New York olmuştur. BM Genel Merkezi için seçilen mezbaha alanında, tren ve lokomotif park alanı ve diğer ticari binalar bulunuyordu. 24 Ekim 1949 tarihinde, Genel Sekreter Trygve Lie 39 katlı binanın ilk temelini attı. Sekreterya personeli 21 Ağustos 1950 tarihinde yeni ofislerine taşındı.
[3] BM’in Antlaşmada beyan edilen amaçları şunlardır:
- Uluslararası barış ve güvenliği korumak;
- Hak eşitliği ve halkların kendi geleceğini belirleme ilkelerine saygı göstererek milletlerarasında dostça ilişkiler geliştirmek;
- Uluslararası ekonomik, sosyal, kültürel, insani sorunların çözümünde işbirliği yapmak ve temel insan hak ve özgürlüklerine karşı saygıyı teşvik etmek;
- Bu ortak çıkarların elde edilmesi hususunda milletlerarasında uyum sağlayıcı bir merkez olmak.
[4] Endonezya komşusu Malezya ile yaşadığı sorunlar nedeniyle, 1965 yılında geçici olarak BM’den ayrılmış, fakat bir sonraki yıl, örgüte tekrar dahil edilmiştir.
[5] Daimi gözlemci statüsü sadece faaliyete dayalıdır ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde bununla ilgili her hangi bir mevzuat bulunmamaktadır. Söz konusu uygulama Genel Sekreterliğin, İsviçre’yi daimi gözlemci olarak seçtiği 1946 yılından bu yana devam etmektedir. Avusturya, Finlandiya, İtalya ve Japonya gibi bazı gözlemci devletler, daha sonra BM üyesi olmuşlardır. İsviçre 10 Eylül 2002 tarihinde BM üyesi olmuştur. Daimi gözlemciler bir çok görüşmeye katılabilir ve bir çok belgeye erişebilirler. Bir çok uluslararası ve bölgesel kuruluş da, Genel Kurul’un yıllık oturumlarına ve çalışmalarına gözlemci statüsüyle katılırlar.
[6] Başlangıçta, Fransızca ve İngilizce çalışma dili olarak kabul edilmiştir. Daha sonra Genel Kurul’da ve Ekonomik ve Sosyal Konsey’de çalışma dili olarak Arapça, Çince, Rusça ve İspanyolca da eklenmiştir. Güvenlik Konseyi’nde İngilizce, Fransızca, Çince, Rusça ve İspanyolca çalışma dili olarak kullanılmaktadır.
[7] Genel Kurul’un Görevleri:
- Her hangi bir konu üzerinde görüşmelerde bulunmak, öneriler getirmek (Güvenlik Konseyi’nin ilgilendiği konular dışında)
- Askeri çatışma ve silahlanma yarışı ile ilgili konuları görüşmek;
- Gençler, çoçuk ve kadınların konumlarının iyileştirilmesi konusunda görüşmelerde bulunmak ve çözüm aramak;
- Sürdürülebilir kalkınma ve insan hakları konusunda çalışmak;
- Her üye ülkenin BM’ye katkısının ne kadar olacağı ve toplanan paranın nasıl harcanacağı konusunda karar vermek.
[8] Bu Komiteler: Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik; Ekonomik ve Mali İşler; Sosyal, İnsani ve Kültürel İşler; Özel Politika ve Sömürgeciliğin Sonlandırılması; Yönetim ve Bütçe; Hukuki konulardır.
[9] Güvenlik Konseyi’nin Antlaşma’da belirlenen görev ve yetkileri aşağıdaki maddeleri içerir:
- BM ilke ve amaçları çerçevesinde uluslararası barış ve güvenliği korumak;
- Silah üretimini düzenlenleyici önlemler almak;
- Tarafların sorunlarını barışçıl yollardan çözmeleri için görüşmeye davet etmek;
- Uluslararası uyuşmazlıklara yol açabilecek anlaşmazlıkları ve sorunları araştırmak ve bu sorunların çözümü için tavsiyede bulunmak;
- Durumun ağırlaşmasını önlemek için ilgili tarafları söz konusu önlemlere uymaya çağırmak;
- Konsey kararlarının etkinliğini arttırmak amacıyla BM’e üye ülkeleri yaptırım gibi doğrudan şiddet içermeyen Güvenlik Konseyi kararlarına uymaya çağırmak;
- Uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için güç kullanımına başvurmak ya da onay vermek;
- Yerel anlaşmazlıkların bölgesel düzenlemeler aracılığıyla barışçıl yollarla çözülmesini teşvik etmek ve bu bölgesel düzenlemelerin BM yetkisi dahilinde kullanılmasını sağlamak;
- Genel Kurul’a Genel Sekreter ataması konusunda tavsiyede bulunmak ve Kurul’la birlikte Uluslararası Adalet Divanı yargıçlarını seçmek;
- Uluslararası Adalet Divanından yasal konularda hukuki rapor talep etmek; BM’e yeni üye kabulü konusunda Genel Kurul’a tavsiyede bulunmak.
[10] İkinci dünya savaşının sonunda, Çin, Fransa, Rusya ve İngiltere ve ABD, Birleşmiş Milletler’in kuruluşunda önemli rol oynadılar. Birleşmiş Milletler antlaşmasını ortaya çıkaranlar, uluslararası barışın ve güvenliğin sağlanması için bu beş ülkenin önemli rol oynamaya devam etmeleri gerektiği görüşünü savundular. Böylece “büyük beşliye” “veto hakkı” tanındı. Antlaşmayı kaleme alanlar,15 üyeli Güvenlik Konseyi toplantısı sırasında, daimi üyelerden birinin veto hakkını kullanması halinde kabul kararı çıkamayacağı görüşünü benimsediler.
[11] Daimi üye, söz konusu karara tam olarak katılmadığı ama bu kararı veto etmek istemediği durumlarda çekimser kalabilir. Böylelikle gerekli 9 olumlu oyun bulunması durumunda karar alınmasına olanak sağlar.
[12] Barışı tehdit eden bir konunun ortaya çıkması halinde Konsey öncelikli olarak tarafların barışçıl yollarla anlaşmaya varmasını tavsiye eder. Konsey, barışçıl çözüm için ilkeler belirleyebilir. Bazı durumlarda, Konsey’in kendisi araştırma ve arabuluculuk görevini üstlenir. Görev dağılımı yapabilir, özel temsilciler atayabilir ya da Genel Sekreter’e iyi niyet görevini üstlenmesi çağrısında bulunabilir.
Anlaşmazlıkların çatışmaya dönüşmesi halinde, Konsey önceliği çatışmaların en kısa sürede durdurulmasına verir. Bu amaçla ateşkes talebinde bulunabilir.
Konsey ayrıca, gerginliği azaltmak, tarafları birbirinden uzak tutmak ve barışçıl çözümlerin aranabileceği huzur ortamını yaratmak için askeri gözlemcileri ve barış güçlerini görevlendirebilir. BM Sözleşmesi’nin 7. Maddesi uyarınca, Konsey ekonomik yaptırımlar, askeri ambargo, mali yaptırımlar, seyahat yasağı veya ortak askeri harekat dahil olmak üzere çeşitli tedbirler alabilir.
Yaptırım seçeneği, Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barış ve güvenliği sağlamada sahip olduğu en önemli araçtır. Yaptırım Sistemi “hedef odaklı” niteliğiyle toplumu değil, kamuoyunun kınadığı politikalardan sorumlu tarafları cezalandırmaya yöneliktir.
[13] Konsey, 1991 Körfez Savaşı’ndan sonra, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’yla birlikte Irak’taki kitle imha silahlarının yok edildiğinin kanıtlanması için BM Özel Komisyonu’nu (UNOSCOM) kurdu. 1999 yılında UNOSCOM’un yetkileri BM Gözlem, Doğrulama ve Teftiş Komisyonu’na (UNMOVIC) devredildi.
Konsey, Yugoslavya ve Ruanda’da insanlığa karşı işlenen suçları yargılamak için iki uluslararası ceza mahkemesi kurdu. Mahkemeler, Konsey’in yardımcı organlarıdır. 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’ne yapılan terörist saldırıları takiben Konsey ayrıca, yardımcı organ olarak Anti-Terörizm Komiteleri’ni kurdu.
Bir çalışma grubu ise 1993 yılından bu yana Güvenlik Konseyi reformu üzerinde hazırlık çalışmaları yapmaktadır.
[14] Ekonomik ve Sosyal Konsey’in Görev ve Yetkileri:
- Uluslararası ekonomik ve sosyal konuları ele almak ve BM’e üye devletlere siyasi tavsiyelerde bulunacak ana forum niteliğini taşımak;
- Uluslararası ekonomik, sosyal, kültürel, eğitim, sağlık ve ilgili konularda çalışmalar yapmak, rapor hazırlamak ve tavsiyede bulunmak;
- İnsan haklarına ve temel özgürlüklere saygı gösterilmesini sağlamak ve uygulamak;
- Ekonomik, sosyal ve ilgili alanlarda büyük uluslararası konferanslar hazırlamaya ve organize etmeye yardımcı olmak ve bu konferansların koordineli olarak takibini yapmak;
- BM’e bağlı özel teşkilatların çalışmalarını yine onlara danışarak ve tavsiyede bulunarak ve Genel Kurul’a tavsiyelerde bulunarak koordine etmektir.
[15] Toplantıları 5 ayrı bölüm halinde organize edilir, bunlar; (1) üst düzey; (2) koordinasyon; (3) operasyonel faaliyetler; (4) insani yardım; (5) genel.
[16] Vesayet Konseyi 7 üye devletin yönetimi altına verilen 11 bölgesel yönetimin denetimini sağlamak ve bu bölgelerin kendi özerk yönetimlerini kurmaları ya da bağımsız olmaları için yeterli adımların atılmasını garanti etmek üzere 1945 yılında BM Sözşemesi’nin ilgili maddesi gereğince kurulmuştur. Sözleşme, başka bir ülke yönetimi altında bulunan topraklarda yaşayan halkların siyasi, ekonomik, sosyal ve eğitim alanlarındaki ilerlemeleri ile ilgili olarak Yönetim Birimi tarafından hazırlanan raporları inceleme ve görüşme; bölgelerden dilekçe kabul etme ve bölgelerde özel görevleri üstlenme yetkisini Vesayet Konseyine vermiştir. Söz konusu bölgeler, 1994 yılına kadar, gerek ayrı devletler olarak gerekse de bağımsız komşu devletlere katılarak özerk yönetimlerini kurmuş ya da bağımsızlıklarına kavuşmuştur. Vesayet Konseyi’nin çalışmaları sonucu en son olarak Pasifik Adası Palu bağımsızlığına kavuşmuş ve BM’nin 185. üyesi olarak teşkilata katılmıştır. Görevi biten Vesayet Konseyi’nin üye sayısı şu anda Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesine (Çin, Fransa, Rusya Federasyonu, İngiltere, ABD) indirilmiş ve gerek görülmesi halinde danışılacak bir yapıya dönüştürülmüştür.
[17] Devletler, Divan kararlarının bağlayıcılığını kabul ettiklerini açıklarken bazı çekincelerini de söz konusu deklarasyona ekleyebilirler.
[18] Genel Sekreterlik personeli ayrıca dünya medyasını BM çalışmaları hakkında bilgilendirir; tüm dünyayı ilgilendiren meseleler hakkında uluslararası konferanslar düzenler; konuşmaları yorumlar ve belgeleri örgütün resmi dillerine çevirir.
BM Genel Sekreterliğinin normal bütçeye bağlı olarak çalışan yaklaşık 170 ülkeden 7.500 civarında personeli bulunmaktadır. Uluslararası memurlar, üst düzey personel ve Genel Sekreter yürüttükleri çalışmalar için yalnızca BM’e karşı sorumludur ve herhangi bir hükümet ya da merciiden talimat almayacaklarına dair ant içerler. Antlaşma uyarınca, her devlet Genel Sekreter ve personelinin uluslararası Antlaşmada belirtilen sorumluluklarına saygı göstermekle ve onlara tesir edecek tutumlardan kaçınmakla yükümlüdür.
BM’in, merkezi New York’ta bulunmasına rağmen, Addis Ababa, Bankok, Beyrut, Cenevre, Nairobi, Santiago ve Viyana’ da önemli bir varlığı ve tüm dünyada büroları vardır.
[19] Genel Sekreterin Görevleri: Ekonomik ve Sosyal Konsey ve diğer BM organlarının kendisine verdikleri görevleri yerine getirmek; BM organlarının oturumlarına katılım; dünya liderleri, hükümet yetkilileri ve sivil toplum ve özel sektör temsilcileri ile fikir alışverişinde bulunma; üye ülke halkları ile teması kaybetmemek ve örgütün gündeminde yer alan çok sayıdaki uluslararası mesele hakkında bilgi almak amacıyla üye ülkeleri ziyaret gibi günlük işler Genel Sekreter’in görevleri arasındadır. Genel Sekreterin ayrıca her yıl, örgütün çalışmalarını değerlendiren ve gelecekteki önceliklerin taslağını çizen bir rapor yayınlaması beklenir.
[20] Genel Sekreter, Anlaşma’da Teşkilatın ‘baş yöneticisi’ olarak tanımlanır.
[21] Bu bağlamda, Genel Sekreter, Irak ve Suriye dahil Orta Doğu, Kıbrıs, Nijerya ve Batı Sahara gibi pek çok öncelik konuda iyi niyet girişimlerini hayata geçirmeye çalışmaktadır.
[22] 1944 yılında 43 ülkenin katılımı ile ABD’nin New Hampshire eyaletinin Bretton Woods bölgesinde yapılan toplantıda alınan karar doğrultusunda kurulan ve Bretton Woods kurumları olarak da anılan kuruluşlardır. Dünya Bankası, gelişmekte olan ülkelere eğitim, sağlık, altyapı çalışmaları, iletişim ve diğer alanlarda yatırım amacıyla düşük faizli kredi, faizsiz kredi veya bağış yolu ile destek sağlar. Uluslararası Para Fonu (IMF), para ve finansal sistemin dengeli işlemesini sağlar. IMF, Temel ekonomik politika konusunda tavsiyelerde bulunur, geçici finansal destek ve eğitim sağlar, büyümeyi ve yoksulluğu azaltmayı destekler.
[23] Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Gıda Programı (WFP).
[24] Bunlar; Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Birleşmiş Milletler Enformasyon Merkezi (UNIC), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü (UNIDO), BM Kadın Programı, BM Gönüllü Programı veDünya Sağlık Örgütü (WHO)’nden oluşmaktadır. Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF)’nun da Türkiye’de temsilcilikleri bulunmaktadır.