
Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Önlenmesi ve Kontrolü, Sürdürülebilir Kalkınma için Gıda Güvenliği ve Risk Yönetimi Sempozyumu Elazığ’da yapıldı.
Bulaşıcı olmayan hastalıklarla mücadele için dört kritik müdahale

Bulaşıcı olmayan hastalıklar Türkiye’de her yıl 370 bin can alıyor
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Dünya Gıda Örgütü (FAO), Elazığ Tarım ve Orman Müdürlüğü ile İl Sağlık Müdürlüğü tarafından 4-5 Ekim 2019 tarihleri arasında Elazığ’da ortaklaşa düzenlenen “Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Önlenmesi ve Kontrolü, Endüstriyel Trans Yağların Eliminasyonu, Sürdürülebilir Kalkınma için Gıda Güvenliği ve Risk Yönetimi” Sempozyumunda taraflar konuya bakış açılarını katılımcılarla paylaştılar.

Sempozyuma; Elazığ Valisi Çetin Oktay Kaldırım, Gıda ve Tarım Bakan Yardımcısı Hadi Tunç, FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi Koordinatörü ve FAO Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi Dr. Pavel Ursu, BM Türkiye Mukim Koordinatorü Alvaro Rodriguez, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkan Vekili Müşerref Pervin Tuba Durgut, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ, Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Uslan, akademisyenler, kurum ve kuruluş müdürleri ile Sivil Toplum Kuruluş temsilcileri katıldı.
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Mehmet Hadi Tunç, Gıda ve tüketimi konusunda Türkiye’nin en güvenilir ülkelerden biri olduğunu ifade etti ve “Sağlık konusunda Avrupa Birliği mevzuatına tam uyum sağlamış bir ülkeyiz. Gıda mevzuatımız Avrupa Birliği ile tam uyumludur. Hem beslenme ürünlerini hem de bitki koruma ürünlerinde yine Avrupa Birliği ile tam uyumlu bir şekilde uygulanan bir prosedür ve bir politikadır. O açıdan ülkemizde hem gıda güvenliği hem de gıda güvenilirliği ile alakalı mevzuatımızda sürekli düzenlemeler yapılmakta. Gıda güvenilirliği itibariyle iddialıyız” dedi.
Elazığ Valisi Çetin Oktay Kaldırım “Bugünün ‘Dünya Gıda Günü’ olduğunu anımsattı ve dolayısıyla dünyanın gündeminde olan ve bütün insanları, toplumları çok yakında ilgilendiren önemli bir konuda fikirlerini ortaya koydu. Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilir kalkınma hedeflerine baktığımız zaman aslında tabloyu çok net görüyoruz. Dünyanın gündeminde olan konular ve gelecekte de yine gündeminde olacak önemli konular. Kanaatimce, dünyanın yeni bir medeniyet tasavvuruna ihtiyacı var. Konuları sağlam, insanı merkeze alan, bütün inançlarda dünyada var olan bütün kadim anlayışlarda insan merkezdedir. Bu sempozyumun güzel geçmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye Temsilcisi Dr. Pavel Ursu: “Dünyada açlığın ve kötü beslenmenin her türünün sona erdirilmesi ve herkes için gıda güvenliği ve sağlıklı beslenmenin temin edilmesi gerekliliğine dikkat çekiyoruz. Dünya Gıda Günü 150 ülkede etkinlikler, hükümetleri, işletmeleri, medya kuruluşlarını, sivil toplum örgütlerini ve toplumu bir araya getirmekte ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada sıfır açlığa ulaşmak için eylem çağrısında bulunmaktadır.
Bu yılki ‘Dünya Gıda Günü’, ‘Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Güvenliği’ ve ‘Beslenme Durumu’nda (SOFI 2019) yayınlanan mesajları tekrarlıyor ve sağlıklı beslenmenin herkese uygun ve uygun fiyatlı hale getirilmesi için harekete geçiyor. SOFI 2019 raporuna göre; Dünya, açlığa karşı yıllardır sürdürdüğü mücadelede belli bir ilerleme gösterdi. Ancak, bugün yetersiz beslenen insan sayısı yeniden artış gösteriyor. Bugün 820 milyondan fazla insan, bir başka deyişle yaklaşık her dokuz kişiden biri, açlıkla mücadele ederken, fazla kilolu ve obezite tüm bölgelerde, özellikle okul çağı çocukları ve yetişkinler arasında artmaya devam ediyor” diye konuştu.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye Ofisi Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar ve Sağlıklı Yaşam Program Yöneticisi Prof. Dr. Toker Ergüder; ” Dünya genelinde bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanan erken ölümlerin artmasının sağlık sistemine ağır yük getiriyor. Türkiye’de her yıl vefat eden yaklaşık 420 bin kişiden 370 bini bulaşıcı olmayan hastalıklardan dolayı hayatını kaybediyor. Türkiye, bulaşıcı olmayan hastalıklarla mücadele etmek istiyorsa, Dünya Sağlık Örgütü’nün dört temel ilkesi olan müdahaleyi iyi yapmalıdır. Bunlar; sigara, sağlıklı beslenme, tuzun ve trans yağın azaltılması ile fiziksel aktivitenin artırılmasıdır” dedi.
Prof. Ergüder, diğer ülkelerde kalp damar hastalıklarından ölümler daha fazla görülürken, Türkiye’de kanserden ölümlerin daha sık görüldüğüne dikkati çekerek, bunun başlıca nedeninin yüksek orandaki sigara tiryakiliği olduğunu aktardı.
Dünya genelinde 1,1 milyar insanın sigara içtiğini, sigaraya bağlı hastalıklardan yılda 7 milyon kişinin yaşamını yitirdiğini dile getiren Prof. Ergüder, en çok görülen 8 ölüm nedeninden 6’sının sigara kaynaklı olduğunu anlattı.

Prof. Ergüder, en çok sigara içilen ülkeler arasında Endonezya ve Bangladeş’in ardından Türkiye 3. sırada yer alıyor. “Dünyada sigara kullanım oranının yüzde 15-17’ler civarında olduğu ve bu oranın Türkiye’de yüzde 30’ları bulduğu araştırmalar sonucu belirlendi. Türkiye’mizde tütün kullanım oranının yüzde 20’nin altına, yüzde 10’a düşürmesi gerekir. Ülkemizde yaklaşık 20 milyon kişi sigara içiyor ve her yıl yaklaşık 118 bin 500 kişi sigaraya bağlı hastalıklardan yaşamını kaybediyor.”
“Türkiye en başından beri elektronik sigaraları ülkeye sokmadı, bunların kullanımı yasaklandı. Ülkeye giren elektronik sigaraların büyük bölümü kaçak ürünler.” diyen Prof. Ergüder, yurt dışından kaçak getirilen ürünlere yönelik gerekli önlemlerin alınması gerektiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Ergüder, en büyük sorunlardan birinin de nargile kafeler olduğunu ifade ederek, “Diğer bir konu sigara firmaları. Özellikle son yıllarda kadınlara yönelik sigaraları Türkiye’de çok fazla piyasaya sürmeye başladılar.” değerlendirmesinde bulundu.
Bulaşıcı olmayan hastalıklarla mücadelede kritik diğer vir başlıkta: Sağlıklı beslenme, tuz, şeker ve trans yağlardır.
Prof. Dr. Ergüder “Bazı ülkeler şekerli ve gazlı içeceklere yüksek vergiler uygulayarak toplumu sağlıklı içeceklere yönlendiriyor. Diğer bir husus ise gıda ambalajlarında trafik ışığı uygulaması. Tarım ve Orman Bakanlığının, gıda ambalajlarında trafik ışığı uygulaması ile ilgili çalışmaları var. Gelişmiş ülkelerde gıda paketlerinin üzerine trafik ışıkları gibi yeşil, sarı, kırmızı etiketler konuldu. Markete gittiğinizde gıda paketlerinin arkasındaki küçük yazıları okumanız gerekmiyor. Üzerinde yeşil etiket varsa o ürün sağlıklı gıda demektir, rahatlıkla tüketebiliyorsunuz. Pek çok ülke kalp krizine neden olan trans yağları sıfıra düşürdü veya kökten yasakladı.
Türkiye’de tuz kullanımı hala çok yüksek oranda. Bununla ilgili bir takım yasal düzenlemelerle; Restoranlarda, insanların toplu yemek yedikleri yerlerde tuz kullanımını kısıtlamamız gerekiyor. Bunlarla ilgili hem Sağlık Bakanlığı hem de Tarım ve Orman Bakanlığının önemli çalışmalar yaptığını biliyorum”
Prof. Dr. Ergüder “DSÖ Avrupa Bölgesine bağlı 53 ülke var ve bu ülkeler arasında en az hareket eden ülke bizim ülkemiz. Türkiye, Avrupa Bölgesinde kadınlar arasında obezitenin en fazla görüldüğü ülke. Buna bağlı olarak da obezite Türkiye’de çok yüksek. Bu da şeker hastalığı gibi bulaşıcı olmayan hastalıkların artmasına neden oluyor. Dünya Sağlık Örgütü olarak ülkelere teknik destek veriyoruz ama diğer ülkelerin yaptığı iyi uygulama örneklerine de bakıyoruz. Türkiye eğer bulaşıcı olmayan hastalıklarla mücadele etmek istiyorsa, bizim görüşümüze göre; dört tane müdahaleyi iyi yapabilirse yüzde 17 olan erken ölümlerin oranını düşürebilir. Bu müdahelelerden ilki; sigara, diğeri sağlıklı beslenme (akıllı etiketler), tuzun ve trans yağın azaltılması, fiziksel aktivitenin artırılmasıdır.” dedi.
Dünya Gıda Örgütü (FAO) Orta Asya Alt Bölge Ofisi Koordinatörü ve FAO Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu; İnsanlar mevsimsel ve bitki temelli beslenmeden uzaklaşıp, yoğun enerji, rafine nişasta, şeker, yağ, tuz içeriği yüksek işlenmiş gıdalara yöneliyor. Bu bize gösteriyor ki; bugünün gıda sistemleri, herkes için gıda güvencesini ve sağlıklı beslenmeyi temin edemiyor. Çalışmalara göre; sağlıksız beslenme dünya genelinde bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin önde gelen sebeplerinden biridir. Dünya genelinde ölümlerin 5’te birinden sorumlu olan sağlıksız beslenme alışkanlıkları yıllık 2 trilyon dolar ile ulusal gelir bütçelerine de dokunmaktadır. Artık çabalarımızı daha fazla gıda üretmeye değil; daha sağlıklı gıda üretmeye yoğunlaştırmalıyız” dedi.
Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ, “Endüstriyle birlikte gıdaların daha albenili olması ve tat değişiklikleri yapılarak insanların iştahlarının artırılması, buna bağlı olarak oluşan metabolik hastalıklar ve kanser gibi hastalıklar yüzünden ölümlerin arttığını biliyoruz. Şehirleşme beraberinde hareketsiz yaşam tarzını getirdi. Özellikle elektronik devrimle beraber gençler bilgisayar başından saatlerce kalkmıyor, cep telefonlarıyla meşgul oluyorlar, bu da hareketsiz bir yaşamı beraberinde getiriyor. 20’li ve 30’lu yaşlarda kalp krizi görülme oranlarının arttığını görüyoruz” dedi.
Kaynakça:
Yazılı ve Görsel basın ile toplantıya katılan kişiler