Çin nasıl başardı?, Çin Pekin’de yaşayan Türk gazeteci Sıdal Utkucu son durumu anlattı
Türkiye koronavirüs salgınının etkisi altındayken virüsün başlangıç noktası Çin’den umut dolu haberler geliyor. Pekin’de yaşayan gazeteci Sıdal Utkucu, koronaviürs salgınının dünyaya yayıldığı Çin’den son durumu paylaştı. Utkucu salgının 2 aylık izolasyon sürecinin ardından, kontrol altına alındığını belirtirken, 2. Dalga tehlikesinin ise devam ettiğini aktardı. Utkucu Çin’de önlemlerin devam ettiğini ancak hayatın biraz daha normale döndüğü bilgisini de paylaştı.
Tüm dünya pandeminin etkisi altındayken yönümüzü Çin’e yani virüsün başlangıç noktasına çeviriyoruz.
Çin’de son durum nedir, salgın gerçekten kontrol altına alınabildi mi? Ve belki de hepsinden önemlisi Çin nasıl başardı? Tüm bu soruları ve daha fazlasını Pekin’de yaşayan Türk gazeteci Sıdal Utkucu’ya yönelttik.
İşte Utkucu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar:
‘Hayat nispeten normale döndü ama 2. dalgadan korkuluyor’
Öncelikle Çin’deki durumu anlatabilir misiniz? Karantinalar hala devam ediyor mu?
Önlemler tam anlamıyla ortadan kalkmadı ama biraz gevşedi. Örneğin 2 Mart 2020’de fabrikalar açıldı. İnsanlar işbaşı yapmaya başladı. Evden çalışabilenler mesaiye hala evlerinden devam ediyorlar. Sokaklar başkent Pekin’de nispeten daha kalabalık. İnsanlar sokağa çıkıyor ancak herkes maskesini takıyor, bir yere girerken ateşleri ölçülüyor. Ya da bir restorana gitmek isteyenlere her masaya bir müşteri kuralı uygulanıyor. Hayat nispeten normale döndü diyebiliriz.
Çin’in 2. dalga korkusu var. Yurtdışından gelen vakalar var. Onları kontrol altına almak istiyorlar çünkü en ufak bir ihmalkârlık bütün bu salgının sil baştan yaşanmasına neden olabilir.
‘Çin’de insanlar durumu ciddiye aldı’
Türkiye’de sokağa çıkma yasağı yok ancak uyarılara rağmen sokağa çıkanlar, kalabalıklara karışanlar hala var. Çin’de de böyle görüntüler ortaya çıktı mı?
Biz böyle bir tablo hiç görmedik. Birincisi insanlar durumu ciddiye aldı. Çin’in geçmişte Sars salgını geçmişi var. Salgının nerelere gidebileceğine dair insanların en azından bir fikri var. Çin, hükümetinin çağrılarının çok dışına çıkabileceğiniz bir ülke de değil. Hükümet evde kalın çağrısı yapıyorsa herkes ona uyum gösteriyor. ‘Okullar kapandı hadi AVM’ye, tatile gidelim’ gibi bir şey hiç görmedim. Salgın başladığında herkes evindeydi.
Karantinadan çıkan çiftler boşanmaya koşmuş…
Bence çok normal kaç haftadır insanlar evden çıkamıyorlar. Çiftler sürekli birlikteler ve evlerde huzursuzluk çıkması çok normal. Ben de bazen istemeden de olsa komşularımın kavgalarına kulak misafiri oluyorum. Bence burada insanların olağanüstü bir süreçten geçtiğimizi idrak etmesi ve ona göre hareket etmesi gerekiyor.
‘Vuhan yavaş yavaş normale dönüyor’
Salgının dünyaya yayıldığı nokta Vuhan’da durumlar nedir?
Vuhan’da birçok hastanenin son hastasını taburcu ettiğini biliyoruz. Vuhan çok zorlu bir süreçten geçti. Sağlık çalışanları ve kent sakinleri felaketi gördü. Şimdi oradan güzel haberlerin geldiğini, nispeten hayatın biraz daha normale döndüğünü öğrenmek iyi geliyor.
Çin’in salgının kontrolünü artık ele aldığını söyleyebilir miyiz?
Kontrol altına aldı denilebilir. Çünkü Vuhan’dan son 5 gündür yeni vaka haberi gelmiyor. Ölüm vakaları da olmuyor değil ama. Dün açıklanan verilerde 9 ölüm vardı hepsi Hubei Eyaleti’nden. Birkaç gün önce ise 3’tü açıklanan ölüm sayısı. O da 21 Ocak 2020’den bu yana en düşük seviyeydi.
‘Çin, süreci çok ciddiye aldı’
Peki, Çin bunu nasıl başardı?
İnsanlar yapılan çağrılara uydu ve bence nerdeyse herkes bunu toplumsal sorumluluk olarak gördü. İnsanlar ‘dışarı çıkmazsak virüs konak bulamayacak ve böylelikle yok olacak’ diyerek evlerde kaldı.
Hükümetin ciddi girişimleri oldu özellikle Hubei’e. Oradaki bankalara kredi desteği sağladı. Oradaki bankalar da bölgedeki üreticilere kredi verebildi ve oradan da maske, tıbbi malzeme üretimi artırıldı. Bu da bence salgınla mücadelede çok önemliydi.
Çin şeffaflık konusunda eleştiriler almıştı bu süreçte. Şu an yeterince şeffaf bir politika izleniyor mu halka karşı?
Ben şu an hükümetin şeffaf olduğunu düşünüyorum. Vuhan’da yöneticiler başta salgını gizlemişti. Bu nedenle Vuhan’da hem parti başkanını hem belediye başkanını bir süre sonra görevden aldılar. Yerlerine daha tecrübeli olanlar getirildi. Hükümet yerel yönetimin hata yaptığını kabul etmiş oldu. Şu an yapılan her açıklamada şeffaflık vurgusu yapıldığını görebiliyoruz.
Aşı çalışmaları ne durumda?
Denemeler insanlara enjekte edilmiş durumda. 6 aylık bir takip süreci olacak. Spesifik bir antikor oluşup oluşmadığına dair bir gözlem süresi bu. Ondan sonra sanırım aşı bulundu denebilecek. Şu an dünyanın her yerinde bir aşı yarışı mevcut diyebiliriz. Herkes önce bulabilmek için uğraşıyor. Çin de bunu prestij haline getirmiş olabilir.
Çin’e yönelik ırkçılığın yükseldiğini de görüyoruz dünyada. Trump’ın ‘Çin virüsü’ tanımında ısrarı var örneğin. Bu ırkçı tutumlar nasıl yankı buluyor Çin’de?
Çinliler bu tarz yaklaşımlara çok tepkililer. Zaten batıdan ayrımcılığa maruz kalmışlar sürekli olarak. “ABD ‘Çin virüsü’ diyeceğine daha fazla kişiye test yapsın” gibi söylemleri oluyor. İkinci dalganın başlamasından korkulduğu için bu sefer de yabancılara karşı bir şüpheci yaklaşım başladı. Önce de Hubei’den gelenlere vardı.
‘İnsanların dışarı çıkmaktaki ısrarları çok absürt’
Türkiye’ye gelecek olursak. Takip edebiliyor musunuz durumu? Gözlemleriniz nedir?
Tabi endişe verici. Önlemlerin aşamalı halde alınmasının salgının önüne geçilmesini biraz yavaşlattığını düşünüyorum. Düğün, asker uğurlaması gibi toplu etkinlikle neden en başta engellenmedi? Benim aklıma bu soru geliyor örneğin. Çünkü biz Çin’de, aynı apartman içerisinde bile eve misafir almayın çağrıları duyduk. Bu kadar sıkı önlemlerin alındığı bir yerden asker uğurlamasını duyunca insan şaşırıyor. İnsanların hala dışarıya çıkmakta ısrar etmeleri çok absürt.
Kaynakça:
Cumhuriyet Gazetesi’nden Tuğba Özer’in Röportajı (24.3.2020) (devamı için tıklayınız)
Cumhuriyet Gazetesi’nden Tuğba Özer’in, 24 Mart 2020 tarihinde Skype aracılığıyla gerçekleştirdiği röportajdan alınmıştır.