“Çocukların ve Gençlerin Elektronik Sigaraya Erişimleri Hızlı Bir Şekilde Engellenmeli”
9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü, ülkemizde ve tüm dünyada tütün kullanımıyla mücadele edenler için büyük önem taşıyan bir gün. Ancak son yıllarda sigara kullanımına alternatif olarak pazarlanmaya çalışılan elektronik sigaraların içeriğindeki bazı kimyasalların, en az geleneksel sigaranın içeriğindeki kimyasallar kadar hatta daha zararlı olduğu biliniyor. Bu konudaki sıcak ve önemli gelişmeleri Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Toker Ergüder ile konuştuk.
9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü bağımlılıktan kurtulmak isteyenlerin yeni hayatlarına adım attıkları ilk gün. Ancak, bilinen bir gerçek var ki, her altı saniyede bir kişi tütün kullanımına bağlı olarak hayatını kaybediyor ve maalesef son yıllarda, sigara bağımlılığından kurtulmak, sigarayı bırakmak için elektronik sigara seçeneği sunuluyor. Elektronik sigaralar kim için kurtarıcı? Bağımlı bireyler için mi, tütün endüstrisi için mi?
Tütün kullanımı ne yazık ki dünyanın ve ülkemizin en önemli halk sağlığı sorunlarından biridir ve tütün kullanımına bağlı her yıl sekiz milyondan fazla kişi hayatını kaybediyor. Bu kişilerin yaklaşık yedi milyonu kendi içtiği sigaralardan, bir milyonu da başkalarının içtiği sigara dumanına maruz kalarak hayatını kaybediyor.
Aslında, geçen hafta Dünya Sağlık Örgütü’nün bir raporu yayınlandı ve dünyadaki tütün kullanım oranlarının prevelans olarak azalmaya başladığını görüyoruz. Dünya genelinde şu anda 1,25 milyar kişi ve yaklaşık beş kişiden biri yani dünya nüfusunun yüzde 20’si sigara içiyor. Her yıl da sekiz milyon kişi sigara içtiği için hayatını kaybediyor.
Tabii tütünle mücadelenin önemli adımları var. Bunlardan ilki, öncelikle kişilerin sigaraya hiç başlamaması. Eğer, bir şekilde küçük yaşlarda başlamışlar ve tütün endüstrisinin müşterisi, kurbanı olmuşlarsa o insanlara sigarayı bıraktırmaya çalışıyoruz. Bir de sigara içmeyenler var. Onların tütün dumanına maruz kalmamaları için kapalı alanlarda kalmamaları gerektiğini anlatıyoruz. Sigara bağımlılığından kurtulmak için öncelikle, insanların eğitilmesi gerekiyor. Ama tek başına eğitim de sigara bağımlılığından kurtulmak için yeterli değil.
T.C. Sağlık Bakanlığı ve Türkiye İstatistik Kurumu ile yaptığımız değişik çalışmalarda örneğin kişilere “Sigaranın akciğer kanserine sebep olduğunu biliyor musunuz?” diye soruyoruz. Cevap verenlerin oranı yüzde 99. Kalp krizine sebep olduğunu biliyor musunuz sorusuna cevap verenlerin oranı ise yüzde 97. Daha sonra “Bunu bile bile sigara içmeyi düşünür müsünüz?” sorusuna ise sigara içip cevap verenlerin oranı yüzde 30. Demek ki insanların bağımlılıktan kurtulmak için bilgilerden başka şeylere de ihtiyacı var. En önemlisi bu ortamları, şartları zorlaştırmamız gerekiyor ki onlara sigarayı bırakma şartlarını oluşturacak ortamları yaratalım.
Bunlardan biri, kapalı alanlarda sigara içmenin yasaklanmasıdır. Kapalı alanlarda sigara isteği gelince kişiler bunu erteleyebiliyorlar. Bu ertelemeye alışınca sigarayı bırakmaları daha kolay oluyor.
İkincisi, sigara fiyatlarının artırılmasıdır. Fiyatları yüzde 10 artırınca tüketimi de yüzde 4-8 oranda azaltmış oluyorsunuz.
Diğeri de sigara reklamlarının yasaklanması. Ama dediğim gibi, tüm bunlara rağmen, mühim olan kişileri sigaraya başlatmamak, kişileri sigaradan korumaktır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün en son raporuna göre, Türkiye’de yaklaşık 20 milyon sigara içicisi var. Bunların 13 milyonu erkekler, altı milyonu kadınlar. Ülkemizde tahminlerimize göre her yıl 120 bin insanımızı da kaybediyoruz. Tabii, sigara endüstrisi de boş durmuyor. Aslında, çok uzun yıllardır özellikle de 1964 yılında sigaranın zararlarını kanıtlayan ilk bilimsel çalışma olan rapor yayınlandıktan sonra, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da tütün kullanım oranları önemli ölçüde azaldı. Ama tütün endüstrisinin bu içilmeyen, kalan sigaraları bir yerlere satması gerekti. Bunun için de gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere saldırdılar ve çok fazla reklam yapmaya başladılar. Örneğin, Türkiye’de 1960’lı yıllarda yıllık tütün tüketimi 15 bin ton civarındayken, 1990’lara geldiğimizde 30 yılda 115 bin tona çıktı. Yabancı sigara firmaları Türkiye pazarına girdi. Daha sonra, bizim 1996 yılında çıkan kanunumuzla birlikte plato çizmeye başladı ama bu oranları düşüremedik. Ama 2008 yılında kapalı alanlarda sigara içilmesini yasaklayan kanunla beraber sigara fiyatları da çok artırıldı. Buna bağlı olarak, tütün tüketiminde önemli azalma oldu. 2008 ve 2012 yılları arasında dört yılda, tütün tüketiminde yaklaşık yüzde 13’lük azalma oldu. Bu bir dünya rekoruydu. Tabii sigara firmaları da boş durmadılar. Türkiye’deki bu azalmayı dikkate alarak başka taktikler uygulamaya başladılar.
Daha çok kadın ve genç tüketim grubuna yönelmeye başladılar, sigaraların çeşitliliğini artırdılar. Piyasaya ince ve değişik paketlenmiş daha çok kadınlara yönelik sigaralar sürmeye başladılar. 2012 yılından sonra, özellikle kadınlarda sigara içme oranı artmaya başladı. En son Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yaptığı 2022 sağlık araştırmasına göre, Türkiye’de kadınlarda sigara içme oranı son 10 yılda yüzde 40’a ve özellikle 15-24 yaş aralığında yüzde 90’a kadar çıktığını gördük. Türkiye’de toplam nüfusun sigara içme oranı yüzde 32. Erkeklerde bu oranın yüzde 45’e, kadınlarda ise yüzde 19’a çıktığını yani Türkiye tarihinde kadınlar arasında en yüksek oranı yakaladığımızı gördük.
Elektronik sigaralarla ilgili tartışmada ise, bütün dünyada tütün kullanım oranları giderek düşüyor, yaklaşık yüzde 20’lere düştü. Daha önce de belirttiğim gibi sigara firmaları, bu düşen oranları yeniden yükseltmek, yeni müşteriler bulmak için yeni stratejiler geliştirdiler. Bu vesileyle tütün endüstrisi, “Sigara bırakmaya yardımcı oluyor” çıkışıyla, elektronik sigaraları piyasaya sürdü. Ama bu sadece, tüm dünyada düşen sigara tüketimini artırmak için yaptıkları yeni bir taktikti. Yani ürünü değiştirip, içinde nikotinle beraber sentetik, kimyasal çok sayıda madde bulunan zararlı maddeleri vermeye başladılar. Hatta çocuklar da kullansın düşüncesiyle, çeşitli aromalar katıyorlar, bağımlılık yapıcı özelliklerini artırıyorlar. Bunlar da “geleneksel yanar sigaralara oranla daha az zararlı bir alternatif” olarak tanımlanıyor. Ancak, sağlık olarak taşıdıkları riskler açısından çok fark yok. Ama özetle şunu söyleyebilirim ki, elektronik sigaralar sigarayı bırakmaya yardımcı olmuyor. Çok yeni ürünler olduğu için zararları yeni yeni, yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Daha başka zararları da yakında ortaya çıkacaktır. Bunların mutlaka önlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
“Elektronik Sigaralar Yüksek Derecede Bağımlılık Yapıcı Nikotin İçeriyor”
Elektronik sigara kullanımının ortaokul çocukları seviyesine kadar indiğini üzülerek görüyoruz. Elektronik sigara ile yeni bir bağımlılık türüne mi yol açılmış oldu? Elektronik sigaraların insan sağlığına zararları nelerdir?
Elektronik sigaraların çoğunluğu, yüksek derecede bağımlılık yapıcı olan nikotini zaten içeriyor ve çok küçük yaşlarda çocukların nikotin bağımlısı olmasına neden olup özellikle genç beyinlerde çok olumsuz bir şekilde etki gösteriyor. Diğer bir araştırma bulgusu da elektronik sigara kullanıcılarının doğası gereği, deneysel kullanımda bile, daha sonra geleneksel sigara kullanma olasılıklarının kullanmayanlara göre iki kat daha fazla arttığını gösteriyor. Nikotinin ayrıca, çocuklar, ergenler ve hamile kadınlar üzerinde çok ciddi sağlık riskleri olduğunu görüyoruz. Çocuklar ve ergenlerde nikotin kullanımı, beyin gelişimi üzerinde uzun vadeli sonuçlara yol açan, potansiyel olarak öğrenme ve kaygı bozukluklarına neden olan zararlı etkilere sahip. Hamile kadınlarda ise, çok kötü bir durum olarak fetusun beyin gelişimi üzerinde de benzer sonuçlar doğurabiliyor. Düşünün ki bir çocuk anne karnında, henüz dünyaya gözünü açmamış ama annesi elektronik sigara içtiği için beyin gelişimi bundan etkilenebiliyor. Ayrıca, elektronik sigara buharı çok küçük hatta mikrondan düşük parçacıklar ve hücrelere zarar verici serbest radikaller içeriyor, bu özellikleriyle kullanıcılara zarar verme potansiyeli de yüksek. Pil patlamaları, nikotin sıvısının kaza eseri içilmesi veya elektronik sigara nikotin dozunun yükselmesi sonucu ölümle sonlanabilecek nikotin zehirlenmeleri de diğer sağlık riskleri arasında sayılabilir.
İçeriğinde en sık kullanılan maddeler arasında Diasetil (DA) ve asetilpropionil (AP) var. Diasetil (DA), kakao, kahve, karamel, tereyağı, alkollü içecekler gibi gıda ürünlerinde de bulunan dikarboniller grubundan bir maddedir. Sindirim sistemi yoluyla alındığında zararsız kabul edilmesine karşın, solunarak akciğerlerden alındığında solunum fonksiyonlarını bozucu etkiye sahiptir. DA’nın, akciğerlerin küçük hava yollarında, bronşiyollerde daralma ve tıkanmalarla seyreden, geriye dönüşsüz bir akciğer hastalığı olan patlamış mısır akciğeri hastalığına yol açtığı da bildirilmiştir.
Ayrıca, son çalışmalar, elektronik sigaraların DNA hasarına sebep olabileceğini ve kardiyovasküler hastalıklar üzerinde olumsuz akut etkileri olduğunu gösteriyor. Günlük elektronik sigara kullanımı, artmış miyokard enfarktüsü riski ile ilişkilendiriliyor. Elektronik sigara kullanıcılarının solunum yolu hastalığı geliştirme olasılığı da daha yüksektir. Kullanımları astım ve KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) ile ilişkilidir. İlk çalışmalar ayrıca diyabet riskine katkıda bulunduklarını da gösteriyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde 2019-2020 yıllarında elektronik sigara kullanımıyla ilişkili akciğer hasarı (EVALI) salgını, bu ürünlerle ilişkili tehlikeyi vurgulamaktadır.
Elektronik sigara üretimi yapan firmaların, elektronik sigaraların sigara ve tütüne oranla daha az zararlı olduğu iddiasının dayanağı nedir? Elektronik sigaralarda kullanılan maddeler sağlığı nasıl tehdit ediyor?
Burada asıl tartışılması gereken sağlığa daha mı az daha mı çok zararlı olduğu değil, “Elektronik sigaraların satışını serbest bıraktığımız zaman çocuk ve gençleri bundan nasıl koruyacağız ve çocuk ve gençler arasındaki bu salgını nasıl önleyeceğiz?” sorusu olmalıdır.
Çünkü, bu iş tümüyle pazarlama taktiği. Elektronik sigaralarda kullanılan maddelerin sağlığı nasıl tehdit ettiği konusuna gelince, az önce de belirttiğim son yıllarda yapılan çalışmalar üzerinden gidelim. Bu çalışmalara göre, özellikle elektronik sigaraların kardiyovasküler hastalıklar, astım ve kronik obstruktif akciğer hastalığı üzerinde olumsuz etkileri var.
Ayrıca çok ilginç, yapılan ilk çalışmada elektronik sigaraların diyabet riskini artırdığı, şeker hastalığına sebep olabildiği görülmüş. Bunların içinde sıvı nikotin olduğu için, özellikle çocuklar ve gençler bu sıvı nikotini kazara akciğerlerine çektiğinde ölüme sebep oluyor. ABD’de beş yıllık süre zarfında, altı yaşın altındaki çocuklarda sekiz binden fazla maruziyet tespit edildi ve bu çocukların çoğu bizim EVALI dediğimiz yağlı zatürre hastalığından dolayı hayatını kaybetti. Bizim için daha kötü olan şey ise, elektronik sigara içmeye başlayanlar, aynı zamanda geleneksel sigara da içiyorlar, ikisini beraber kullanıyorlar. Ve bu sebeple, maruz kaldıkları zararlar iki katına çıkıyor.
“Çocukların ve Gençlerin Erişimleri Engellenmeli”
Türkiye’de elektronik sigaranın satışı ve pazarlaması yasak olmasına rağmen kullanımı maalesef çok yaygın. Hatta ortaokul ve lise öğrencilerinin okul tuvaletlerinde içtiğine dair duyumlar var. Bu konuda neler yapılabilir, nasıl mücadele edilebilir? Bununla ilgili yasal değişikliklere ihtiyaç var mı?
Ne yazık ki, Türkiye elektronik sigarayla mücadelede en iyi model olmasına ve ülkemizde elektronik sigaralar yasak olmasına rağmen, ben Ankara’da biliyorum, İstanbul’daki bazı alışveriş merkezlerinde de bazı yerlerde çocuklar bu ürünlere çok kolaylıkla ulaşabiliyor. Bunların mutlaka, T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından çok sıkı denetlenmesi, gerekli önlemlerin de alınarak çocuklara elektronik sigara satışlarının yasaklanması gerekiyor. Bununla ilgili çabaların da artırılması gerekiyor. Mücadelede başarılı olabilmek içinse, çocuk ve gençlerin elektronik sigaralara erişimlerinin hızlı bir şekilde engellenmesi gerekiyor.
Çocuklarla ilgili başka bir sorun ise ebeveynlerin çocuklarının elektronik sigara kullanıp kullanmadığını anlayamıyor oluşu. Üzerlerine sinen bir tütün kokusu ve çantalarında veya üzerlerinde taşınacak paket olmadığı için çocuğun elektronik sigara kullandığına işaret eden bir iz de olmayabiliyor. Kartuşların da çocuklar arasında dolaştığı, o nedenle gözden kaçabildiği söyleniyor. Aileler bu konuda neler yapabilir?
Ebeveynlerin de çok dikkatli olması gerekiyor. Herhangi bir koku aldıklarında daha dikkatli takip etmeleri gerekiyor. Bu noktada yapılabilecek bir başka şey de çocuklarımızla iletişimimizi güçlü tutmak olmalı.
33 Ülke ve Bölgede Yasak
Bildiğimiz kadarıyla elektronik sigara kullanımının yasal veya yasak oluşu ülkeden ülkeye değişiyor. Bu çerçevede, elektronik sigara kullanımında dünyadaki genel durum nasıldır? Türkiye elektronik sigara ile mücadelede hangi noktada yer alıyor? Elektronik sigara ile ilgili Türkiye’deki düzenlemeler neler?
Elektronik sigara kullanımına izin veren ülkeler bunları yavaş yavaş yasaklamaya başladılar. Şu anda 33 ülke ve bölgede yasaklanmış durumda. Bu ülkeler; Arjantin, Bahreyn, Brezilya, Brunei, Darüsselam, Kamboçya, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Mısır, Etiyopya, Gambiya, Hindistan, İran, Irak, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Malezya, Mauritius, Meksika, işgal altındaki Filistin toprakları, Umman, Panama, Katar, Singapur, Sri Lanka, Surinam, Suriye, Tayland, Doğu Timor, Türkiye, Türkmenistan, Uganda, Uruguay ve Venezuela olarak sayılabilir.
Birçok ülkede ise gençler, elektronik sigara kullanımını giderek daha fazla benimsemektedir ve bu eğilim bazı ülkelerin halk sağlığı açısından büyük endişe kaynağıdır. DSÖ Avrupa Bölgesi’ndeki ergenler arasında, çeşitli ulusal anketlerden elde edilen verilere göre, elektronik sigaranın mevcut kullanımında Özbekistan’da 2021’de 13-15 yaş arasında yüzde 0,7’den Monako’da 2019’da 15-16 yaş arasında yüzde 41’e kadar değişen oranlar mevcut. Yetişkinler arasında ise, bu göstergenin izlendiği ülkelerdeki mevcut elektronik sigara kullanımı, Özbekistan’da 2019’da 18-69 yaş aralığında yüzde 0,2’den, Belçika’da 2021’de 15 yaş üstünde yüzde 10’a, kadar değişen oranlardadır denilebilir.
Bana göre, belki de en iyi uygulama Türkiye’nin yaptığı uygulama. Bunların yurt dışından getirilmesi, satışı tümüyle yasaklanmış durumda. Biz de pek çok ülkeye bunları mümkün olduğu kadar yasaklayın şeklinde tavsiyede bulunuyoruz. Türkiye’de olduğu gibi üretimine, satışına izin vermeyin, sınır kapılarında, havalimanlarında denetimleri sıklaştırın, sosyal medya ve internet üzerinden erişimleri önleyin diyoruz.
Fakat sigara firmaları da boş durmuyorlar, uzun yıllardır Türkiye pazarına da girmeye çalışıyorlar. Ama, Türkiye piyasasına girmek için, birkaç sefer saldırmalarına rağmen hem Yeşilay’ın hem de Çocukları Tütün Salgınından Koruma İnisiyatifi’nin yaptığı çalışmalar sonucunda ve tabii Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu konudaki kararlı tutumları sayesinde Türkiye pazarına giremiyorlar. Fakat bunun sonu yok. İlk defa 2018 yılında Yeşilay’ın Uluslararası Halk Sağlığı Sempozyumu’nda bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye’de buna izin vermeyeceklerini ifade etti ancak tekrar Türkiye’de bu ürünleri değişik sebeplerle pazarlamaya çalıştılar. Daha önce de belirttiğim gibi, 2018, 2019 ve 2020’de bir torba kanuna sokulmaya çalışıldı. En sonunda 2023 yılında yine bir torba kanunla bir değişiklik yaparak elektronik sigaraları Türkiye pazarına sokmaya çalıştılar. Ancak hem Yeşilay’ın hem de Çocukları Tütün Salgınından Koruma İnisiyatifi’nin çok kapsamlı çalışmaları, T.C. Sağlık Bakanımızın ve T.C. İçişleri Bakanımızın çok önemli karşı duruşları, Cumhurbaşkanımızın da destekleri sayesinde torba kanununu sokmayı başaramadılar.
16 Bin Çeşit Aroma
Aromatik tat ve koku içeren elektronik sigaraların varlığı çocuk yaştaki kullanıcıların sayısının hızla artmasının nedeni olabilir mi? Peki, en azından bu konuda Dünya Sağlık Örgütü’nün yönlendirmesiyle ülke yönetimleri aromatik elektronik sigara satışına bir kısıtlama getiremezler mi?
Elektronik sigaraların binlerce çeşit aromalarla pazarlanması önemli bir sorun. Bazı pazarlarda yaklaşık 16 bin çeşit aroma bulunuyor. Bu aromaların başlıcaları gençler için çekici olan meyve, tatlı, tuzlu, mentol ve nane aromaları. Aromalar özellikle nane ve mentol gibi serin bir his uyandırıyor, sertliği de maskeleyip çocukların kolayca bunları içlerine çekmesi sağlanıyor. Bunlar nikotinin sertliğini maskeleyerek bir kişinin ilk kez elektronik sigara kullanmasında önemli rol oynuyor. Çocuklar da aromalı ürün kullanınca daha güvenliymiş gibi daha çok tercih ediyorlar. Oysaki, kullanılan bazı aromaların, akciğerlerdeki toksiteyi artırdığı görülüyor. Ülke yönetimleri aromatik elektronik sigara satışına kısıtlama getirebilir ama zaten yasak olan ülkelerde bile bir şekilde kaçak yollardan pazara sokulup çocuklara ve gençlere ulaştırıldığına göre bu pek de mümkün görülmüyor.
“Dumansız Dünya Vakfı Ülkelere Para Veriyor”
Tütün endüstrisinin elektronik ve ısıtılmış sigaraların yasal hâle gelmesi için geliştirdiği “Dumansız Dünya” projesi nedir ve ne gibi tehlikeler barındırıyor? Bu gibi oluşumlarla nasıl mücadele edilebilir?
Tütün endüstrisi de yeni müşteriler arıyor ve yeni müşterileri de genç yaşta elektronik sigaraya alıştırıp, daha sonra da geleneksel sigaraya geçirmeye çalışıyor. Tabii bununla ilgili bir de vakıf kurdular. Vakfın adı da çok garip: “Dumansız Dünya Vakfı”. Dumansız bir dünya kuracağız diye elektronik ve ısıtılmış sigaraları dünyada yaymaya çalışıyorlar. Philip Morris şirketinin kurduğu vakıf, ülkelere elektronik sigaraların yayılması için paralar veriyor. Neyse ki, az önce de bahsettiğim gibi çaba ve gayretler sayesinde, ülkemizde bunu yapamadılar.
Türkiye En İyi Model
Elektronik sigara kullanımının en az olduğu ülkelerin bu konudaki başarılarının sırrı ne olabilir? Size göre, hangi yasal düzenlemeler bu başarının sağlanmasında etkili olmuştur?
Türkiye bu konuda en iyi model, bu durum böyle devam etmeli. Ülkemizde elektronik sigaraların yurt dışından getirilmesi ve satışı tümüyle yasaklanmış durumda. Daha önce de belirttiğim gibi hem Yeşilay’ın hem de Çocukları Tütün Salgınından Koruma İnsiyatifi’nin çok kapsamlı çalışmaları, sayın bakanlarımızın çok önemli karşı duruşları, sayın Cumhurbaşkanımızın destekleri de bu mücadelenin seyrinde etkili olmuştur.
Getirilen yasal düzenlemelere rağmen, elektronik sigaranın kaçak satış ve kullanımının da son zamanlarda çok arttığı söyleniyor. Buna engel olabilmek adına hangi adımlar atılabilir?
Sınır kapılarından kaçak girişlerin engellenmesi, denetlenmesi, kaçak elektronik sigaraların toplanması ve bunlarla ilgili önlemlerin alınması gerekiyor.
Kaynak: Yeşilay, 2 Şubat 2024