
Depremden Sonra Yaşam Kurtarma Zinciri…
Afetler sadece bir ülkenin değil, tüm ülkelerin birlikte hareket etmesi, bilgi paylaşması ve birbirine destek olması gereken doğal veya insan kaynaklı olaylardır. Depremler doğal afetler içinde değerlendirilmektedir. Her afette olduğu gibi depremlerde de risk yönetimi ve deprem öncesi hazırlıklar, binaların uygun tekniklerle ve zemin etütlerine uygun bir şekilde inşa edilmesi, eğitimler ve erken uyarı sistemleri depremin vereceği zararları minimuma indirecek son derece önemli çalışmalardır. Depremden sonraki kriz yönetiminin önemli unsurlarından olan arama kurtarma faaliyetlerinin erken başlatılması hayat kurtarıcıdır. Bunun yanında enkazlardan canlı kurtarmak da profesyonel bir ekip işidir. Deprem bölgesine ulaşan arama kurtarma ve sağlık ekipleri birbirleri ile koordineli ve uyum içinde çalışmalıdır. Ülkemizde arama kurtarma faaliyetlerinin yetkili kurumu AFAD olup İçişleri Bakanlığı’na bağlıdır. Bölgedeki sağlık faaliyetlerinin yetkili kurumu ise Sağlık Bakanlığıdır. Yine İçişleri Bakanlığına bağlı 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğü illerde afet durumunda gelen acil çağrıların değerlendirildiği, polis, ambulans, itfaiye ve jandarma gibi acil müdahale ekiplerini olay yerine yönlendiren merkezlerdir. Bunların yanında başta belediyeler olmak üzere, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve diğer Bakanlıkların il teşkilatları Valilik bünyesindeki Kriz Merkezi aracılığı ile kriz anı ve sonrasında yapılan çalışmalara destek verirler. Bunların yanında her afette olduğu deprem sonrası sivil toplum kuruluşlarının gönüllü ekipleri Valilik ve yerel yönetimlerin koordinasyonunda çalışmalara katılırlar.
Bir afet veya acil durumda ilk bilgiler 112 Acil Çağrı Merkezlerine ulaşır. Yine yazılı ve görsel basın yayın kuruluşları ve sosyal medyadan paylaşılan bilgi ve görüntüler değerlendirilerek 112 Acil Çağrı Merkezi üzerinden ilk müdahale ekipleri afet bölgelerine yönlendirilir. Deprem sonrası yıkılan binaların çevresinde öncelikle güvenlik tedbirleri alınması yetkisiz ve bilgisiz kişilerin enkazlara girmesinin önlenmesi gerekir. Kentsel alandaki arama kurtarma faaliyetlerinde ulaşımı kontrol altına almak son derece önemlidir. Depremden etkilenen alanlarda ve kent içerisindeki araç trafiğini kontrol altına almak trafik ekiplerinin öncelikli işi olmalıdır. Bu konuda yerel yönetimlerin karayolu, demiryolu (metro, hafif raylı) ve varsa deniz yolları ile önceden planlamalar ve iyi bir koordinasyonun yapılması gerekir. Geçmişte yaşanan depremlerde (1999 Marmara depremi, son yaşanan İzmir depremi), deprem sonrası bölgeden uzaklaşmak ya da yakınlarına ulaşmak amacıyla çok sayıda aracın trafiğe çıkması neticesi ambulans ve kurtarma ekiplerinin afet bölgesine ulaşmasında güçlükler yaşanmış, bu nedenle enkazlara müdahale de gecikmeler olmuştur. Afet bölgesine ilk ulaşan ekiplerin hızlı bir değerlendirme ile 112 Acil Çağrı Merkezine bölgedeki yaralı sayısı ve hasar durumu hakkında bilgi vermesi sonucu bölgeye sevk edilecek ekip ve araç sayısı, özellikleri belirlenir. Eğer yıkılan veya deprem sonrası yanan bina, doğal gaz kaçağı, su baskını varsa ekipler buna seçilir. Burada önemli bir husus da afet bölgesine yeterince ekibin gönderilmesi konusudur. Arama Kurtarma ve Sağlık ekiplerinin meydana gelen hasar ve muhtemel yaralı sayısına göre bölgede görevlendirilmesi gerekir. Ekip sayısının ihtiyaçtan az olmasının yaratacağı sorunlar kadar fazla olması da sorun yaratır. Bu ekiplerin enkazlarda 24 saat esasıyla yeterli sayıda görevlendirilmesi, yetkisi ve eğitim düzeyi bilinmeyen ekiplere görev verilmemesi konuları bölgede ki AFAD yetkililerinin sorumluluğundadır.
Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE)
Akut dönemde deprem bölgesinde sağlık hizmetlerini veren temel birimler Sağlık Bakanlığı’ na bağlı Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE) ve 112 acil sağlık hizmetleridir. 17 Ağustos 1999 Marmara depremi sonrası bu afetten kendisine sorumluluk çıkaran Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği (KYÖD), Arama-Kurtarma ekibini kurarak Kocaeli Sivil Savunma Müdürlüğü ile işbirliğine girişmiştir. Ekip bünyesindeki tıbbi personelin çokluğu nedeni ile SDC (İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Dairesi)’nin dikkatini çekmiş ve KYÖD’ün bu alandaki çalışmalarını medikal alana yönlendirmişlerdir. Böylece Marmara depremi sonrası gönüllülük esasına göre kurulan arama kurtarma ekibi, sivil toplum örgütleri arasında Avrupa ve Türkiye’de ilk olarak medikal kurtarma unvanı alan ve taşıyan ekip olmuştur. İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Dairesi tarafından İzmit’e getirilen 30 yıllık arama, kurtarma ve medikal uzmanı olan Erntz Krebs’in verdiği eğitimler ile 25 medikal, 30 arama ve kurtarma personelinden oluşan medikal ağırlıklı ekip oluşturulmuştur. KYÖD Arama Kurtarma Ekibinin uluslararası standartlardaki yapılanması, daha sonra T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından model alınmış ve ASOP (Afetlerde Sağlık Organizasyonu Projesi) oluşturularak Türkiye’nin tüm illerinde ve KKTC’de kurulan UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri)‘ne öncülük etmiş, KYÖD ekip üyeleri UMKE personelinin eğitimlerine de katkı sağlamıştır. KYÖD Arama Kurtarma Medikal ekibi 2003 yılındaki Bingöl Depreminde yıkılan yatılı okul binasında ilk defa enkazdan kurtarma çalışmalarına katılmış, Sağlık Bakanlığı 112 ve UMKE ekipleri birlikte 2005 yılında İran’da meydana gelen Bam Depreminde ilk uluslararası faaliyetini yapıp daha sonraki Pakistan depreminde giderek görev yapmışlardır. Daha sonraki yıllarda İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Dairesi tarafından T.C. Sağlık Bakanlığı’na hibe edilen 12 adet Konteyner Medikal Operasyon Üniteleri, İzmir’de eğitimleri verilerek belirlenen illere dağıtılmıştır. Özetle UMKE’nin ülkemizde kuruluşu, yapılanması ve eğitimlerinde KYÖD ve İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Dairesi’nin katkıları büyüktür. Bunu da bizzat yaşamış ve görmüş bir kişi olarak buradan tarihe not düşmek istiyorum.
Afetlerde Sağlık Hizmetleri
1998-2014 yılları arasında İzmir’de Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmetlerinden sorumlu İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığım için 1999 Marmara depreminde ilk günlerden itibaren Sakarya ve Kocaeli illerinde Sağlık Bakanlığı adına önce Ege Bölge sorumlusu daha sonra Bakanlık Koordinatörü olarak görevlendirildim. Bu dönemde o bölgedeki çalışmaların her aşamasında bulundum. Bir devlet yetkilisinin “1999 depreminde, deprem olduktan 2 gün sonra devlet olayın ne olduğunu bile anlayamamıştı. Oysa İzmir’de biz dakikalar sonra depreme müdahale ettik” şeklinde ki açıklamaları gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır. Çünkü biz o tarihlerde devleti temsil ediyorduk ve ben 112 Ege Bölge Koordinatörü olduğum için depremin olduğu sabah yani 17 Ağustos 1999 günü Ege bölgesindeki bana bağlı illerin (İzmir, Manisa, Aydın, Muğla, Denizli, Uşak ve Balıkesir) Sağlık Müdürleri ile iletişime geçip daha önce yaptığımız eğitimler ve aldığımız kararlar doğrultusunda her ilin en az iki ambulans ekibi ve her ambulansta iki ekip olacak şekilde hazırlanması, yanlarında uyku tulumları, tıbbi ekipmanlar ve kendi gıda destekleri ile İzmir’e ulaşmalarını istemiştim. İzmir’de toplanan ambulanslar öğleden sonra iki ayrı konvoy halinde iki farklı güzergâhtan Amatör Telsizcilerden yol durumu hakkında bilgi alarak Kocaeli ve Sakarya illerine hareket etmiş ve aynı günün akşamı bölgede görev yapmaya başlamışlardı.
Bölgeye ulaştığımızda ve ertesi gün çevre illerinden gelen çok sayıda ambulans ekibi hatta yurt dışından gelen arama kurtarma ekiplerinin bölgede çalıştıklarını, çadırların kurulmaya başladığını gördük. Zaten gerek depremin etkilediği bölge (neredeyse Marmara bölgesinin tamamındaki iller) gerekse hasar durumu (ölü sayısı 17 binin üstünde, yıkılan bina sayısı 130 binin üstünde) ile 1999 Marmara depremi İzmir’deki deprem ile karşılaştırılamayacak hatta dünya çapında büyük bir felaket olarak tanımlanan bir afetti. Bölgesi sağlık alt yapısı kullanılamaz hale geldiği için ilk günlerden itibaren hasta ve yaralılar çevre illere, kara yolu kullanılarak ambulanslar ile, hava yolundan askeri helikopterler ile, deniz yolu hatta demiryolları kullanılarak nakledilmişlerdi.
Daha sonra bu bölgedeki çalışmalarımız ve deneyimlerimiz nedeniyle Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen eğitimlerde de eğitici olarak görev aldım. Ayrıca Genel Müdürlüğün onayı, Dış İlişkileri Dairesi Başkanlığının destekleri ile yurt dışında Almanya’da Afet Akademisi ve Japonya’da 1995 Kobe Depremi sonrası yapılanlarla ilgili çok sayıda eğitime katıldım. Bu eğitimlere farklı illerden sağlık yöneticileri de katıldı. Bu bilgiler ışığında Sağlık Bakanlığı mevzuatlarında ve eğitimlerinde değişiklikler yapıldı. Afetlere hazırlık amacıyla gerek 112 gerekse UMKE eğitimlerinin uluslararası standartlara uygun bir şekilde yapılması için ciddi çalışmalar, eğitimler ve tatbikatlar yapıldı, hatta Sağlık Bakanlığına ait Urla Karantina adası, Uluslararası Acil Afet Eğitim ve Simülasyon Merkezi (URLASİM) olarak 112 ambulans ekipleri ve UMKE personelinin eğitimleri için tahsis edildi. Bu amaçla eğitim maketleri, ekipmanlar alındı, eğiticiler yetiştirildi. Ada da oluşturulan enkaz alanlarında gerek yurtiçi gerekse yurtdışından gelen sağlık personellerine uygulamalı eğitimler verildi. Yine hastanelerin afet hazırlıklarının standartlaştırması için Hastane Afet Planları (HAP) mevzuatı hazırlandı ve yılda en az 2 kez tatbikat yapmaları zorunlu hale getirildi. Bu eğitimler ve tatbikatlara Sağlık Bakanlığı’nın koordinasyonunda halen devam edilmektedir. UMKE personellerine, enkazda arama kurtarma yapan ekiplere medikal destek vermek yanında, afet bölgesinde sağlık hizmetleri, olay yeri yönetimi, tıbbi müdahale eğitimleri, triyaj, taşıma teknikleri, haberleşme, dağ/karda kurtarma, su kurtarma, havadan hasta tahliyesi ve KBRN konularında verilen eğitimler, Urla Eğitim Merkezi yanında farklı illerde oluşturulan eğitim merkezlerinde verilemeye devam edilmektedir. Bu ekiplerin içinde uzman hekimlerden, hemşire ve tıp tekniker ve teknisyenlerine kadar çok farklı disiplinlerde sağlık personelleri bulunmaktadır. Deprem sonrası enkaz alanlarında bunların yanında 112 acil sağlık (ambulans) ekipleri de görev yapmaktadır. 112 ambulans ekipleri enkaz alanına en yakın güvenli alanda bekleyerek enkazdan kurtarılan depremzedelerin en yakın sağlık kuruluşları ve hastanelere nakil işlemlerinden sorumludurlar. Eğer enkaz alanları yakınlarında veya çadır kentlerde Tıbbi Uç Nokta denilen sağlık çadırları kurulur ise UMKE ve 112 ambulans ekipleri bu alanlarda da görev yaparlar.
Arama Kurtarma Faaliyetleri
Deprem sonucu yıkılmış yapılarda enkaz altında canlı ve ölü arama ve kurtarma çalışmalarının genel olarak 5 aşaması bulunmaktadır.
1. Aşama: Çökme alanının değerlendirilmesi, bilgi toplama ve araştırılması,
2.Aşama: Enkaz yüzeyindeki tüm depremzedelerin mümkün olduğunca çabuk ve güvenli bir şekilde uzaklaştırılması ve enkaz alanının çevresine güvenli hale getirilmesi,
3. Aşama: Depremzedelerin ses, dinleme ve görüntülü cihazlar ve arama köpekleri ile erişilebilir boşluklarda aranması ve kurtarılması,
4. Aşama: Daha zor yerlerdeki depremzedeleri tespit etmek ve kurtarmak için belirlenmiş molozların kaldırılarak arama ve kurtarma faaliyetlerine devam edilmesi,
5.Aşama: Canlı ve ölü depremzedelerin enkazdan çıkarılması sonrası genel enkaz kaldırma çalışmalarıdır.
Yıkılmış yapıların karmaşıklığı, enkaz içi boşlukların dar olması, yapı üzerinde yeni çökmelerin meydana gelmesi ve arama ve kurtarma personeli üzerinde tehdit oluşturması arama ve kurtarma çalışmalarını kısıtlayan önemli unsurlardandır.
Kentsel arama ve kurtarma çalışmalarında molozların altında sıkışan depremzedeleri canlı olarak kurtarmada en önemli ve değerli unsurlardan biriside depremin oluşumundan sonraki geçen zaman dilimidir. Daha önceki meydana gelen afet olaylarından elde edilen veriler ve deneyimler ölümlerin %50’den fazlasının afetin oluşumunu takip eden ilk birkaç saat içinde meydana geldiğini göstermektedir. Bu nedenle depremzedelerin canlı olarak kurtarılma şansını arttırmak için arama ve kurtarma operasyonları olay meydana geldikten kısa bir süre içerinde gerçekleşmelidir.
Deprem bölgesinde birden fazla enkaz alanı varsa, her bir enkaz alanı için yeterince arama kurtarma ekibi, medikal kurtarma ekibi, ambulans ekibi, emniyet görevlisi ve iş makinası görevlendirilmelidir. Her enkazın bir genel sorumlusu ayrıca arama kurtarma, medikal, iletişim ve lojistik sorumluları olmalıdır. Arama Kurtarma ekipleri enkaza sorumlunun bilgisi dâhilinde sıra ve süreli olarak girerler. Her enkazda enkazın büyüklüğüne göre kaç ekibin görev yapacağı enkaz sorumlusu tarafından belirlenir. Enkazlarda görev yapacak gönüllü arama kurtarma ekiplerinin daha önceden bu konuda yetkilendirilmiş olması gerekir. Deprem sonrası, kentsel veya kırsal alanlarda bina yıkımı olduğu takdirde Önce bu konuda özel eğitimli arama kurtarma ekipleri sesle, dinleme ve görüntülü cihazlar veya köpekli arama yöntemleri ile enkaz altında canlı ararlar. Bu arada yıkılan enkazı bilen ve ailesinden kişilerden evin konumu, eşyalar ve kişi hakkında detaylı bilgiler alınır. Aramalar buna göre yoğunlaştırılır. Bu arada arama kurtarma ekip üyelerinin de enkaz altında kalmaması için enkaz desteklenir. Eğer enkaz altındaki canlı kişi ile cep telefonu ile bağlantı kurulmuşsa, görüşme bu konuda özel eğitimli bir görevli tarafından yapılmalıdır. Canlı kişi ile fiziksel temas sağlandığında hayati fonksiyonlarını desteklemek için bu konuda eğitim almış sağlık personellerinden oluşan Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE) enkaza girer ve oksijen, sıvı desteği sağlar. Aktif kanaması varsa daha yaralı çıkarılmadan turnike uygulanır. Daha sonra canlı kişi oluşturulan tünelden bir zarar görmeden dışarı çıkarılır, afetzede travma tahtası ve boyunluk ile sabitlendikten sonra vücut ısısının koruması için termal battaniye ile örtme işlemleri yapılır. En yakın sağlık çadırı veya doğrudan ambulansa alınarak, ambulans ekibinin tıbbi desteği altında yaralının durumuna uygun bir hastaneye nakli gerçekleştirilir. Hastane acil servisinde genel muayeneden geçirilen hasta/yaralıya gerekli tüm tetkikler yapılarak durumuna uygun servise yatışı veya gerekli operasyonlar yapılır.
Sonuç olarak bütün bu işlemler birbirini tamamlayan tam bir ekip çalışmasıdır. Yaşam kurtarmak için iyi bir planlama, özel eğitim ve koordinasyon gereklidir. Canlı kurtarma ve yaşatma sadece arama kurtarma ekibinin veya UMKE ekibinin değil enkazda, ambulansta ve hastanede çalışan tüm ekiplerin ortak bir çalışması sonucunda gelen bir başarıdır. Canlı kişi ile ilk teması sağlayan 112 acil çağrı merkezindeki görevliden, sahadaki arama ve kurtarma ekip üyeleri, medikal kurtarma ekipleri, ambulans görevlileri ve hastanedeki sağlık ekiplerine kadar herkesin bu başarıda payı vardır. En önemlisi de, deprem bölgesinde görev yapan tüm ekiplerin (kamu kurumları, yerel yönetimler ve gönüllüler) birbirleri ile koordinasyon içinde, kişi ve kuruluş ayrımı gözetmeksizin birbirleri ile yarışarak değil bir vücudun organları, bir zincirin halkaları gibi uyum içinde çalışmalarıdır.
Hepinize Afetsiz Günler Dileklerimle…
Dr. Turhan Sofuoğlu, Acil Afet Ambulans Hekimleri Derneği Başkanı, İzmir, 8 Kasım 2020