
“Dijital Tekeller, Tehditler ve Arayışlar” Medya Konferansı Ankara’da yapıldı.
Gazeteciler Cemiyeti tarafından Medya Dayanışma Grubu paydaşlarıyla 16 Mayıs 2025 Cuma günü Ankara’da düzenlenen “Dijital Tekeller, Tehditler ve Arayışlar” medya konferansı, Türkiye Barolar Birliği Litai Konukevi’nde başladı.
Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen Medya için Demokrasi, Demokrasi için Medya ve 9. Köy projeleri kapsamında, Medya Dayanışma Grubu paydaşlarıyla düzenlenen “Dijital Tekeller, Tehditler ve Arayışlar” medya konferansı, Türkiye Barolar Birliği Litai Konukevi’nde başladı.
Alanlarında uzman gazeteci, akademisyen ve STK temsilcilerinin konuşmacı olarak yer aldığı konferansa iletişim fakültesi öğrencileri, öğretim üyeleri, hukukçular ve gazeteciler de izleyici olarak katıldı.
Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili Ayhan Aydemir‘in selamlama konuşmasıyla başlayan etkinliğin açılış konuşmalarını Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin adına Genel Sekreter Kenan Şener, gazeteci Ünsal Ünlü ve AB Delegasyonu Sivil Toplum ve Medya Koordinatörü Alessandro Angius yaptı.
Başkan Vekili Ayhan Aydemir, dijital çağın sunduğu olanakları ve getirdiği zorlukları birlikte tartışmak, çözüm yolları aramak ve ortak bir bilinç geliştirmek amacıyla bir araya geldiklerini söyledi. Aydemir, “Bu konferans, yalnızca medya sektörünün değil, aynı zamanda demokrasimizin, toplumsal bütünlüğümüzün ve bireysel haklarımızın geleceği açısından da büyük önem taşıyor” dedi.
“Tekelleşmeden en çok etkilenen alanlardan biri yerel medya”
Dijitalleşmenin gazetecilik mesleğini dönüştürdüğünü vurgulayan Aydemir, “Erişim hızlandı, kaynaklar çeşitlendi, bilgi paylaşımı kolaylaştı. Ancak bu gelişmenin bir de karanlık yüzü var. Az sayıda küresel şirketin elinde toplanan veri, içerik ve algoritmalar, sadece medya ekonomisini değil, haberin niteliğini, erişimini ve güvenilirliğini de tehdit eder hale geldi.
Bugün artık dijital platformlar sadece haberin yayınlandığı mecralar değil; aynı zamanda neyin haber olacağına, kimin görünür olacağına, hangi içeriğin yaygınlaşacağına karar veren yeni aktörler konumunda. Bu durum, medya çoğulculuğunu, ifade özgürlüğünü ve kamu yararını önceleyen gazeteciliği ciddi şekilde zorluyor.
Yerel medya organlarımız ise bu tekelleşmeden en çok etkilenen alanlardan biri. Kaynaklara erişimde yaşanan adaletsizlikler, reklam pastasının daralması ve dijital okuryazarlık eksikliği gibi sorunlar, yerel gazeteciliği giderek daha kırılgan hale getiriyor” sözlerini aktardı.
Bu tablo karşısında pes etmek yerine, çözüm arayışlarını çoğaltmak gerektiğini söyleyen Aydemir, konferansın bu arayışın bir parçası olduğunu vurgulayarak demokratik toplumların yaşaması için özgür, bağımsız ve çoğulcu bir medyanın ne kadar hayati olduğunu vurgulayarak “Bu hedefe ulaşmak için birlikte düşünmeli, birlikte üretmeli ve birlikte mücadele etmeliyiz” sözlerini aktardı.
“Basın örgütleri olarak yasa hazırlık süreçlerine müdahil olmalıyız”

Ardından Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin‘i temsilen söz alan Genel Sekreter Kenan Şener, dijital tekellerin olumsuzlukları karşısında neler yapılabileceğine ilişkin bir yol haritası belirlemek için bir arada olmanın önemine dikkat çekti.
Şener, dijital mecralardaki tekelleşmenin yarattığı tehdide karşı ortak mücadelenin önemini vurgulayarak, “Meslek örgütlerinin ve alanın uzmanlarıyla bir araya gelerek bu çalışmayı organize ettik ve el birliğiyle dijital alanla ilgili yol haritamızı belirliyoruz” dedi.
Yeni medya ile büyüyen dezenformasyonun küresel çapta bir problem olduğunu söyleyen Şener, “Ürettiğimiz bilginin bir regülasyona ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Yasa hazırlık süreçlerine basın örgütleri olarak müdahale etmemiz gerekiyor. Her alanda farklı kesimlerle bir araya gelmeliyiz” mesajı verdi.
Kenan Şener’in ardından kürsüye çıkan Gazeteci Ünsal Ünlü, dijital imkanların gelişmesiyle birlikte güç tanımının da değiştiğini ve özellikle iktidar sahiplerinin bu imkanlara hâkim olduğunu söyledi. Ünlü, konferansın başlığına atıf yaparak medyadaki tehdidin sansür, arayışın ise özgürlük olduğunu vurguladı.
Haberin iyiliğinin günümüzde rekabette işe yaramadığını, izleyicinin de artık gerçeğin değil popülaritenin peşinde olduğunu belirtti.
Dijital imkanların gücün değişimine fırsat verdiğini anlatan Ünsal Ünlü, bu değişen ve ulaşılabilir imkanlarla 15 metrekarelik odasından, 4-5 bin euroluk bir yatırımla dünyanın her yerinden 169 bin izleyiciye ulaşabilir olduğunu söyledi.
Medyada tekelin değişebilme ihtimali üzerine konuşan Ünsal Ünlü, kendisinin de başlangıçta kullandığı mecra olan Twitter’ın Trump iktidarına ters düşünce nasıl el değiştirebildiğini hatırlattı. Dijital dünyanın siyasete yön verdiğini de belirterek, sürekli değişim içinde olan dijital dünyanın finansal desteği kaybetmemek adına siyasi iktidarla ters düşmek istemeyeceğinin de altını çizdi.

Son olarak AB Delegasyonu Sivil Toplum ve Medya Koordinatörü Alessandro Angius ise medya özgürlüğü ve çoğulculuğunu tehlikeye sokan dijital tehditlere karşı Avrupa Birliği’nin de çalışma yürüttüğünü belirterek, çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Dijital inovasyonun tehditler ile birlikte fırsatlar da içerdiğine dikkati çeken Angius, işbirliğinin ve özellikle dijitale doğan genç nesilleri sürece dahil etmenin önemine vurgu yaptı.
“Sosyal medya, gazeteciliği ve demokrasiyi kurtarabilir mi?”
Açılış konuşmalarının ardından ilk başlık, “Sosyal medya, gazeteciliği ve demokrasiyi kurtarabilir mi?” oldu. Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Gürcanlı‘nın sorularını yanıtlayan Doç. Dr. Can Ertuna, sosyal medyanın ilk çıktığında özgürlük vadettiğini, şu an ise tam aksine sömürülmüş bir mecra olduğunu söyledi. Ertuna, “Beş büyük şirket bir şekilde pazar payının tamamını ele geçirdi. Türkiye’de gazeteciliği kurtardığı sanılan en büyük platform Youtube, bu şirketlere ait.
Büyük teknoloji şirketlerinin de çözüm olarak önerdiği şey topu izleyiciye-okuyucuya atmak. Öncelikle regülasyon, algoritmaların şeffaflaşması, o algoritmalar üzerinde kullanıcıların, basın kuruluşlarının söz sahibi olması, hakimiyet kurabilmesi gerekiyor” sözlerini aktardı.
Geçen yılki konferansta bir paragrafla işaret edilen tehdidin bu yılki konferansın başlığı olma sürecine dikkat çeken Can Ertuna, teknoloji şirketlerinin karşısında örgütlü olmak dışında bir seçeneğin olmadığını belirtti. Ertuna, “Teknoloji şirketleri büyük yayın organları ile telif üzerinden pazarlık masasına oturuyor. Bağımsız ve nitelikli habercileri göz ardı etseler ve emek sömürüsü yapmayı sürdürseler de Türkiye gibi görece küçük pazarlarda kaybedilecek bir avantajın dünya piyasasına yansıması olabileceğinin de bilincindeler” dedi.
Bu nedenle silikon vadisinde pişmekte olan ve kullanıma sürülecek yeni teknolojilere karşı da hazırlıklı olunması ve önlemler geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Aydın: Patronlara karşı kavgayı birlikte sürdürmeliyiz

Konferansın konuklarından Gazeteci Şule Aydın konvansiyonel medyada bir süredir yapılan 24 saatlik yayınlarda aslında hiçbir şey söylenmediğini belirterek konuşmasına başladı.
Aydın, YouTube’da yaptığı programda asıl amacın bir yılda yaşanabilecek olayları bir haftada yaşayan bir ülkede bazı şeyleri kayda geçirmek ihtiyacı olduğunu söyledi. Kullandığı mizahi dilin de politikadan uzaklaşan kitleleri yakalamaya yönelik olduğunu anlattı.
Yeni kurulan onlar TV’nin izleyici rakamlarının işin doğası gereği zamanla düşeceğini düşündüğünü belirten Aydın, her yeni mecranın kendi patronuyla ortaya çıktığının altını çizerek, “Bu patronlara karşı mücadelenin tek yolu, kavgayı birlikte sürdürmek” dedi. Oturumun moderatörlüğünü Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Özlem Akarsu Çelik üstlendi.
Dijital Mecralar, Tekeller ve Telif Hakları

Ardından “Dijital Mecralar, Tekeller ve Telif Hakları” başlıklı panel yapıldı. Moderatörlüğünü Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı Kemal Aktaş’ın yaptığı panelde konuşan TBMM Dijital Mecralar Komisyonu ve CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, Türkiye’nin uzun süredir yasa yapım sürecinde olduğunu söyleyerek “Meclis’te konuyu bilmesi gerekenler yerine başka yerde başkalarınca hazırlanmış metinler teklif olarak gündeme getiriliyor. Buna karşı dijital tekellere karşı arayışları kapsayacak şekilde sizlerle, uzmanlarla bir metin hazırlığı yapmalıyız. O nedenle şimdiden bir tavır alınması gerekiyor ve bunun için sizlerle bir Komisyon ekibi oluşturarak, bu yasa metni hazırlığını Meclis’e taşıyabiliriz” dedi.
Güçlütürk: Küresel şirketler sadece gazetecilerin değil, telifli içerik üreten herkesin sorunu hale gelmiştir
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Osman Gazi Güçlütürk, önemli olanın yasa yapılması değil, sorunları çözebilecek mekanizmalar getirilmesi olduğunu söyledi. Güçlütürk, “Her türlü şekilde yasal metin hazırlanabilecektir ama önemli olan uygulanabilir olması. Telif aslında ifadeyi koruma amaçlıdır, ne yazık ki emeği korumayı öngörmez. Ancak emeği korumak için de telif belirlenmesi tartışması yaşanmaktadır. Telif konuştuğumuzda aslında rekabet, veri düzenlemelerini de konuşmalıyız. Bu başlıkların hepsi iç içe geçmektedir. Gündemimizdeki küresel şirketler ise, sadece gazeteciler değil telifli içerik üreten herkesin sorunu hale gelmiştir” sözlerini aktardı.
Türkiye’nin bulunduğu pozisyonda Avrupa Birliği’nin regülasyonunu tümüyle uygulamanın mümkün olmayacağını söyleyen Güçlütürk, Türkiye’nin bunu uygulayabilecek ekonomi-politik güce sahip olmadığını söyledi.
Demirören Medya Editoryal Koordinatörü Deniz Ayas, küresel şirketlerin yaptıkları algoritma değişikliklerinin tüm medya kuruluşlarını olumsuz etkilediğini söyledi. Ayaş, “Türkiye’de Gazete Duvar örneğinde medya kuruluşlarının etkilenmesinin sebebi, Google’ın hiçbir şekilde açıklama yapmadan Keşfet kategorisindeki algoritmasını değiştirmesinden kaynaklı. Meclis’te dahi bunun neden, nasıl değiştirildiğini açıklama zahmetine girmediler. Dolayısıyla bizler de bu algoritma değişikliğinden etkilendik ama görece büyük kuruluşlar olduğumuz için daha az etkilendik” sözlerini aktardı.
Gazeteciler Cemiyeti’nin Medya Dayanışma Grubu paydaşlarıyla Türkiye Barolar Birliği Litai Konukevi’nde düzenlediği “Dijital Tekeller, Tehditler ve Arayışlar” medya konferansının öğleden sonraki oturumunda akademisyenler ve gazeteciler dijital mecralardaki sorun ve çözüm yollarını tartıştı.
Gazeteciler Cemiyeti’nin Medya için Demokrasi, Demokrasi için Medya ve 9. Köy Projeleri kapsamında, Medya Dayanışma Grubu paydaşlarıyla yaptığı “Dijital Tekeller, Tehditler ve Arayışlar” medya konferansı yoğun katılımla sona erdi. Konferansın öğleden sonraki oturumunda Gazeteci Gökçen Çamlıyurt’un moderasyonunu üstlendiği “Dijital Mecrada Sorunlar ve Mücadele Yöntemleri” panelinde avukatlar Gökhan Tekşen ve Meliha Selvi ile Artı Gerçek Genel Yayın Yönetmeni Ali Duran Topuz konuk oldu.
“Bilginin statüsü rejimi değişiyor”
Gazeteciliği mümkün kılan temel dayanakların kalmadığını ifade ederek konuşmasına başlayan Ali Duran Topuz, bilginin statü rejiminin değiştiğine işaret etti.
Topuz, “Bilginin örgütlenmesi, kullanılması, saklanması konusundaki rejim artık yok oldu değişti. Enformasyonu en iyi, en hızlı sunan kurumlar daha önce iyi olarak kabul ediliyordu bu anlayış da değişti. Devletlerin hemen hemen hiçbiri kamuoyunu doğru yönlendirecek bilginin yararlı olduğuna inanmayan bir yöne evriliyor. Gazeteciler artık enformasyona en hızlı ulaşıp, en hızlı yayan kişiler değil. Örneğin bakanlıklar veya kamu kurumları gazetecilerden önce kendi internet sitelerine haberi koyuyor. Bilginin statüsü rejimi değişiyor. Hızlı enformasyonun yarattığı şey gazetecilikteki hız unsurunu terse çevirdi. Artık hızlı değil yavaş hareket etmek makul hale geldi. Bu faaliyetleri sürdürmek için fona ihtiyaç var. Şu an Türkiye dahil pek çok ülkede bilgi bombardımanı toplumun iktidar stratejisine uyumunu ve rızasını elde etmek üzere iyi doğru, sağlıklı düşünmeye uygun bilgiye değil, bunun tam tersini sağlayacak şekilde kullanılıyor. İyi yayıncılara destek ve prim verilmiyor. Sürdürülebilir kaynaklara ihtiyaç var” dedi.
Dijital tekellerle mücadelede Rekabet Kurumu
Dijital medya tekelleriyle mücadele konusunda yasal mevzuat onuşunda bilgiler veren Av. Gökhan Tekşen de “Dijital devlerin dayattığı algoritmalar gazeteciliği boğuyor. Bu dijital medya tekelleriyle mücadele için gazeteciler ve haber siteleri Rekabet Kurumu’na başvurarak hem soruşturma hem de tazminat yollarını denemeli. Basın meslek örgütleri başta olmak üzere doğrudan zarar gören siteler rekabet kurullarındaki unsurları kullanarak soruşturma açmalı. Dijital mecralarda tekelleşmeyle nasıl mücadele edilir? Rekabet hukuku bir yöntem ama kısa vadede çözüm sağlayabilir, ikincisi kanuni düzenleme-regülasyona ihtiyaç var. Kamu tüzel kişiliği yetkinliğine sahip örgütlenmenin önemli olduğunu düşünüyorum” sözlerine yer verdi.
“Tek iktidar her yerde tekeller yarattı”
Dijital tekellerle mücadelede yapılması gerekenleri sıralayan Av. Meliha Selvi de basında tekelleşmenin sonuçlarını hatırlatarak siyasetten hukuk ve medyaya sıçrayan tekelleşmeye değindi. Selvi, “Basında tekelleşmenin sonuçları, düşük ücretler ve güvencesizlik, bağımsız çalışmanın zorlaşması ve basın özgürlüğü tehdidi. Ülkedeki tek el, tek iktidar her yerde tekeller yarattı. Gazeteciler ve vatandaş yıllardır bunun mağduriyetini yaşıyor. Basın tekelleşti, iktidar tekelleşti, yargı da tekelleşiyor. Tekel tekel yaratıyor, siyaset kendi tekelinden çıkmak için tekelin karşına kendi tekelini yaratma çabasıyla girdi. Gazetecilerin cemiyetleri, dernekleri var, örgütlenmeye sahipler. Buraların üyeleri var, bu sayıları korumak istiyoruz. Birleşmekten başka yolumuz yok. Sendika gazetecilerin birleşebileceği bir yer. Gazetecilerin birlikte söz söyleyebileceği bir mecraya ihtiyacı var” dedi.
“Algoritma değişikliğinin dijital mecralara yansıması”

Gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu’nun modere ettiği “Google İktidar Yanlısı mı, İktidar Karşıtı mı?” başlıklı söyleşide konuşan Gazeteci Eray Özer de yaptığı sunumda Google Search’ün algoritma değişikliği nedeniyle T24’ün erişiminin sıfırlandığı süreci anlattı. Özer, Google’ın haber üreticilerine karşı, haber erişimini tüm dünyada engellese bile ziyaretçi ve gelir düşüşü yaşamayacağı tehdidini kullandığını anlattı.
Google başta olmak üzere teknoloji şirketlerinin büyük medya şirketleri ile anlaşma yoluna gitmeye başladığını anlatan Özer, anlaşma sağlanan medya şirketlerinin 2’si hariç tamamının İngilizce yayıncılık yapan yayın organları olduğu söyledi.
AB’nin dijital medya yasal düzenlemesi
DİSK-Basın İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu’nun modere ettiği “Dijital Medya Tekelleşmesi ve Önlemler” söyleşisinde ise konuk CNN Türk’ten Arzu Çakır Morin oldu. AB tarafından dijital medya için yapılan yasal düzenlemeler hakkında ayrıntılı bilgiler paylaşan Arzu Çakır Morin, çıkan yasanın ilk uygulayıcısının Fransa olduğunu ve Le Monde’un yüksek abone sayıları ile yasal uygulamaların amiral gemiliğini yaptığını anlattı.
Fransa’da düşen habercilik kalitesine karşın halkın gösterdiği tepkinin önemli olduğunu anlatan Morin, söz konusu yasanın ortaya çıkmasında medya örgütlerinin ve aktörlerinin büyük etki ve katkısı olduğunu anlattı. Bugün ülkemizde ve bu konferansta yapılan tartışmaların çok benzerinin 2 yıl önce Fransa’da başladığına dikkat çeken Morin, dijital yayıncılığa karşı direnmenin sonlanıp sürece bir düzenleme getirme ihtiyacının kabullenilmesi ile bugünkü yasal düzenlemeye ulaşıldığını belirtti.
Dijitalleşme sürecinde yerel basın nelerle karşılaştı?

Moderatörlüğünü Gazeteci Erhan Karadağ’ın yaptığı Yerel Medya Paneli’nde Mardin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Çelik, Çanakkale Gazeteciler Cemiyeti Onursal Başkanı İsmet Akıncı, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, Ordu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erdoğan Erişen yerel basının dijital tekellerin algoritmaları karşısında yaşadığı sorunları aktardı.
Gappi: “Google analizlerine bakmadan güne başlayamıyoruz”
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi cemiyet bünyesinde kurdukları haber sitesi ve gazetede yaşadıklarını aktardı. Dijitalleşme sürecine ilişkin konuşan Gappi, İzmir Gazeteciler Cemiyeti yayın organı 9 Eylül üzerinden tespitlerini paylaştı: “Çok güzel, basılı bir gazete yapmanıza rağmen dijitalleşme olmazsa olmaz. Basın İlan Kurumu, yerel yönetimler ve özel sektör yerel basının maddi anlamda besleyen kanallar. Ekonomik durumdan dolayı özel sektör reklamlarını azalttı, tasarruf gerekçesiyle yerel yönetimler de ilanlarını. Basın İlan Kurumu desteğiyle gazetede çalışanlar 23’e yükseldi. Fakat süreç içerisinde farklı mevzuatlar karşımıza çıkarıldı. Tık sayısı ve trafik şartları ortaya getirildi. Google analizlerine bakmadan güne başlayamıyoruz.”
İzmir’de 9 gazetenin olduğunu ifade eden Gappi, “Gazete patronları da bu durumdan muzdarip. Geleneksel basından gelen meslektaşlarımız dijital ortama adapte olmakta zorlandı. Doğrudan giriş ve tık sayıları endekslenen bir başarı şartı ortaya kondu. Ve bir süre sonra bizlerin bilmediği bu dil internet haber sitelerini yazılımcıların eline bıraktı” dedi. Google ile irtibata geçmeye çalıştıklarını ifade eden Gappi, “Site trafiğini artırmak için Google’a reklam ödemesi yapmak durumunda kaldık” dedi.
Çelik örnek bir dayanışma için çağrıda bulundu
Mardin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Çelik, Gazeteciler Cemiyeti’nin farklı bölgelerde yürüttüğü telif ve basın kiti destekleri için teşekkür ederek terörün şiddetlendiği dönemde Mardin’de yaşadıkları sorunları şu şekilde anlattı:
“Helikopter uçtuğu zaman olay çıkan bölgeyi, patlayan silahın sesine göre merminin askerlerden mi teröristlerden mı çıktığını anlayabiliyoruz. Çünkü güneydoğuda yaşıyorsan haberin sorumluluğu daha farklı. Aşiret kavgası çıktığında aşiret üyeleri, terör haberi yazdığımızda terörist olduğunu tahmin ettiğimiz kişiler bizi arıyordu. Mardin Gündem gazetesini açtığımız günlerde ise denetlemeler gerekçe gösterilerek 2007 yılında Basın İlan Kurumu ağır bir ceza kesti. 1 seneye yakın bu durumun sıkıntısını hissettik. Basılı gazetede de 5 bin baskı isteniyor, halbuki Mardin’de ulusal gazeteler 500 satmıyor.”
Kent basınında dijitalleşme sürecini anlatan Çelik, “Çoğu arkadaşımız tıklanma hedeflerine ulaşamayacaklarını ifade ederek gazetelerini kapattı. Sistem içerisinde her kuruma eşit yaklaşılması gerektiğini savunan Çelik, “Muhalif söylemler nedeniyle gazetelerin çeşitli yaftalarla kapatılması olağanlaştırıldı. Bunun için tek çözüm adaletli bir yaklaşım. Bunun yanında Gazeteci Arzu Çakır Morin’in anlattığı Fransa’daki dayanışma, bizler için de örnek olmalı. Bunun adımını atan Gazeteciler Cemiyeti’ne teşekkür ederim” dedi.
Akıncı, ilan ve reklam sorununa değindi
Çanakkale Gazeteciler Cemiyeti Onursal Başkanı İsmet Akıncı yapılan çalıştay ve konferansın faydasına değinerek başladığı konuşmasında şunları kaydetti:
“Dijitalleşme sürecine herhangi bir bilgilendirme yapılmadan geçildi. Bu etkinlik ile dijitalleşmenin ne olduğu farklı bakışlarla görme olanağım oldu. Çalışan genç arkadaşlarımız da maalesef bu konuda yeterli bilgiye sahip değil. Bu da üzerinde düşünülmesi gereken bir durum.”
“Gazetecinin gazeteciliği bırakması çok kötü bir durum” diyen Akıncı kentte dijitalleşme sürecinde kapanan gazetelerin olduğunu kaydetti. Sadece Basın İlan Kurumu’nun ilan gelirleriyle yerel gazetelerin yaşayamayacağını belirten Akıncı, küçük kentlerde reklam ve ilan verecek kuruluşların da az olduğunu söyledi.
Erişen: Dijitalleşme doğru anlatılmadı
“Dijitalleşmeden sonra yerel basın kalmadı” diyen Ordu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erdoğan Erişen kentte 6 gazetenin kapandığını söyledi. Erişen, resmi ilan almak için getirilen şartların yerel basın için yerine getirilmesinin zor olduğunu ifade etti. Giderlere yönelik yaşadıkları sorunları aktaran Erişen, “Ciddi bir gazete enflasyonu vardı. Dijitale geçmek yerel basın için aynı zamanda bir fırsattı. Dijitalleşme doğru anlatılmadı bazı gazetelere. Bazı gazeteler birleşti. Örneğin kentte 9 gazete birleşerek 3 gazete oluşturdu. Bu da mevcut sorunlara çözüm değil sadece bir pansuman oldu. 3 aylık BİK raporunda 26 yerel gazetenin kapatıldığını öğrendik. Yeniden başvuru sayısı ise hiç yok. Var olan şirketlerin yeni gazeteler açmak için başvuru yaptıklarını gördük. Günümüzde medyadaki tekelleşmenin en bariz örneği olarak da bunu gösterebiliriz. Ordu’da 7 haber sitesiyle başlamıştık, daha sonra 3’e düşürdük bu sayıyı. Çalışan gazetecilerin işsiz kalmaması ve bir şekilde finanse edilebilmeleri için bunu yapmak zorundaydık. Yapılması gereken çok iş var ama teknik sorunları çözmeden diğer sorunlara gelemiyoruz. Asıl sorunumuz gazete enflasyonuydu. Dijitale geçiş bizim için bir fırsattı. Doğru bir şekilde anlatılmadığı için çoğu kentte dijitalleşme gerçekleştirilemedi. Kentler arasında adaletsizlikler mevcut. Ordu Türkiye’nin en az nüfuslu illerinden biri. Biz de 8 personel çalıştırmak zorundayken, Bursa ve Antalya gibi illerde de 8 personel çalıştırma zorunluluğu var. Bu dengesizliğin çözülmesi gerekir.”
Basın İlan Kurumu’nun yerel basının yaşadığı dijitalleşme sorununda tek sorumlu olarak gösterilmesinin yanlış söyleyen Gappi konunun sadece kazanç olmadığını ifade etti. “Yerel basında güçlü kurumlar azalıyor” diyen Gappi, yerelden genele üst bir basın meslek örgütü çatısında dayanışma içerisinde olunmasını kaydetti. Çelik, “Yerel gazeteler sadece haber değil kentin hafızasını kayıt altına alma işlevini üstleniyor” diyerek yerel meslek örgütlerinin gazeteciler tarafından kurulması gerektiğini vurguladı. Akıncı, ulusal gazetelerin resmi tiraj verilerinden daha az sattığını belirterek dijitalleşme sürecinin yerel basın olduğu kadar ulusal basına da etkisini aktardı.
Basın İlan Kurumu’nun yerel basının yaşadığı dijitalleşme sorununda tek sorumlu olmadığını söyleyen Gappi konunun sadece kazanç olmadığını ifade etti. “Yerel basında güçlü kurumlar azalıyor” diyen Gappi, yerelden genele üst bir basın meslek örgütü çatısında dayanışma içerisinde olunmasını kaydetti. Çelik, “Yerel gazeteler sadece haber değil kentin hafızasını kayıt altına alma işlevini üstleniyor” diyerek yerel meslek örgütlerinin gazeteciler tarafından kurulması gerektiğini vurguladı. Akıncı, ulusal gazetelerin resmi tiraj verilerinden daha az sattığını belirterek dijitalleşme sürecinin yerel basın olduğu kadar ulusal basına da etkisini aktardı.
Dijitalleşmenin yerel ve ulusal basına etkileri için 15 Mayıs 2025’te düzenlenen iki çalıştayın sonuç bildirgesini konuşan TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, ÇGD Genel Başkanı Kıvanç El, DİSK Basın-İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu ve Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici iki gün boyunca ele alınan konu başlıklarını irdeledi.
Kıvanç El çalıştaydaki farklı fikirlere işaret etti
Kıvanç El, “Tahayyül ettiğimizden çok daha fazlası ortaya çıktı. Aylarca süren çalışmalardan, fikri tartışmalarından daha farklı öneriler çıktığını gördük. Bu bizi oldukça memnun ederken doğru bir şey yaptığımızı da görmüş olduk. Eklemek istediğim nokta ise haberi çok daha fazla konuşmamız gerektiğidir. Bu bizi haberin değerine ve geleceğine dair çok şey sunacaktır” sözlerini kullandı.
Faruk Bildirici: Ya var olacağız ya yok olacağız
Bildirici, dijitalleşme sürecinde bireysel mücadelenin tek başına yeterli olmayacağını savunarak örgütlü ve sistemli bir mücadele yürütülmesi gerektiğini söyledi. “Tarihte ilk defa basın çalışanları ve patronların birleştiği bir sorun oldu” diyen Bildirici, bağımsız medya platformlarıyla büyük medya kuruluşlarının algoritmaların yarattığı tıklanma sayılarının düşüşüne karşı dijital tekellere karşı birleşebileceğini ifade etti. Dijitalleşmede rol oynayan tekellere karşı mücadele yürütülmesi gerektiğini kaydeden Bildirici, “Onların kuralları çerçevesinde oynamayı kabul edersek hep kaybederiz. Bu yüzden yapay zekâ da dahil olmak üzere dijital tekellere karşı bir duruş için hemen harekete geçmeliyiz. Ya var olacağız ya yok olacağız. İnsanların her zaman haber alma ihtiyacı sürecek. Fakat bunun birilerinin kontrolü altında mı olacağı büyük soru işareti. Deklarasyonda arayışlar ve yönelimler kısmında ise haber dilinin, haberciliğin geçen yüzyıldan kalan adetler yerine güncel bir şekle evrilmesi önem taşıyor. Bu işin temeli okur. Basın kuruluşları okurlarıyla olan ilgisini tekrar sağlamalı. Bu noktada Fransa’daki bazı yerel gazetelerin tirajının 800 bini bulması Türkiye’de tirajın düşmesindeki neden üzerine düşündürüyor” dedi.
Türkiye’de STK’lerin görevlerini de sendikaların üstlendiğini kaydeden DİSK Basın-İŞ Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, tutuklu gazetecilerden dijitalleşme sürecine dair geniş bir yelpazede mücadele yürüttüklerini ifade etti. Dedeoğlu, 500’e yakın meslek örgütleri olduğunu söyleyerek öne çıkan örgütlerin bir araya gelmesini ve birlikte mücadele etmesi gerektiğini savundu. Farklı meslek örgütlerine iletilecek Yerel Medya Deklarasyonu’nun sadece tarihe not düşmek anlamını taşımadığını belirten Dedeoğlu, deklarasyon maddelerinin tüm paydaşlar tarafından dikkatle takip edilmesi gerektiğini savundu.
TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “Dijital dünyanın, mesleğimizi yerine getirme pratiğini değiştirdiğini gördük. Güvencesiz bir basın çalışanı veya kurumun, Google gibi güçlerle mücadele etmesi çok daha zor. Gazetecilerin standartları iyileştirilmeden mücadele edilebilecek alan da daralır. “Kendi şartlarını iyileştirmek için mücadele vermeye çalışan gazeteci Google veya yapay zeka ile nasıl mücadele edecek?” tartışması da çalışmalarımızda ortaklaştığımız bir sorun oldu” sözlerini kullandı.
Yerel Medya Deklarasyonu
Gazetecilik ve Özlük Hakları
- İletişim Fakültelerindeki gazetecilik eğitimi dijitalleşme de göz önünde bulundurularak güncellenmeli. İletişim fakültelerine gerekli altyapı desteği sağlanmalı. Yeni gazeteciler çağa uygun uygulamalarla donatılmalı.
- Gazeteciler, gazete sahipleri, iletişim fakülteleri gazeteciliğin mesleki birliği ve meslek kanunu tartışmaya açmalı.
- Yaygın ve yerel medya kuruluşlarında İletişim Fakültesi mezunlarına öncelik vermesi teşvik edilmeli. İletişim Fakültesi öğrencilerinin bulundukları illerdeki yerel medyada staj görebilmelerini sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalı. Gazete ve basın kuruluşları ile iletişim fakültelerinin iş birliği protokollerle güçlendirilmeli. Protokollerin uygulanıp uygulanmadığı denetlenmeli.
- İletişim fakültesi sayısı ve kontenjanları mevcut ihtiyaçlara göre düzenlenerek azaltılmalı, eğitim kalitesi yükseltilerek öğrencilerin medyada yapacakları stajların ücretleri üniversiteler ve kamu tarafından sağlanmalı.
- Gazetecilik mesleği asgari ücret tuzağına düşürülmemeli, serbest gazeteciliğe yönelik telif programları arttırılmalı ve yaygınlaştırılmalı.
- Gazeteciliğe yönelik mevzuat, devletin medya üzerinde kontrol aracı olmaktan çıkarılmalı, gazeteciyi ve haberi koruyacak düzenlemeler oluşturulmalı.
- Gazetecilik meslek örgütleri, yerel gazetecilere haklarının bilincinde olmalarını ve mobbing de dahil olmak üzere tüm hak ihlallerine karşı mücadele edebilmelerini sağlayacak ve farkındalık yaratacak hukuki destek vermeli.
- Kamuya ait medya kuruluşlarında çalışanlara uygulanan statü farkı (memur-özel statülü personel) ortadan kaldırılmalı.
Yerel Medyanın Teknik Sorunları ve Beklentileri
- Uydu ücretlerinde yerel medyaya pozitif ayrımcılık yapılmalı. Daha düşük reklam gelirlerine sahip yerel kanallara, reklam geliri yüksek ulusal çaptaki televizyonlardan daha uygun tarife uygulanmalı.
- Yerel televizyon kanalları ile yaygın kanallar arasında RTÜK cezaları konusunda da farklı bir tarife geçerli olmalı
- Haber sitesi domain alımı vergiye tabi olmalı. Medya kuruluşlarının imtiyaz sahipliğinde de niteliksel şartlar aranmalı.
- Basın İlan Kurumu’nun yerel medya organları açısından yerine getirilmesi çok zor olan kuralları gözden geçirilmeli, koşullar hafifletilmeli.
- BİK yönetmelikleri, yerel medya kuruluşlarının koşulları da göz önüne alarak oluşturulmalı. Bu çerçevede haber yeterliliği konusunda nicelik değil nitelik teşvik edilmeli.
- Basın İlan Kurumu’nun ziyaretçi algoritması ve resmi ilan-reklam dağıtımı ile ödenen bedelleri şeffaf olmalı.
- Basın İlan Kurumu’nun, yerel düzeyde yayın yapan gazetelere ve internet haber sitelerine zorunlu kıldığı asgari çalışan sayısı gözden geçirilmeli.
- Yerel medyayı ve yerel gazetecileri, yerel kamu görevlileri ve siyasilerin baskısından koruyacak mekanizmalar geliştirilmeli.
- Meslek örgütleri, yerel ve yaygın medya arasındaki iş birliği imkanlarını arttıracak organizasyonlar, etkinlikler düzenlemeli.
- Yerelde medya organlarının yerini kamu ve belediyelerin kurduğu özel birimlerin almasının tehlikesine vurgu yapılmalı, kamu kuruluşları ve belediyeler ile yerel medya arasındaki iş birliği ve teşvikler artırılarak tarafsız ve bağımsız medyanın önü açılmalı.
- Basın kartı sahipliği konusunda kazanılmış haklar güvence altına alınmalı, basın kartı verilmesi konusunda keyfi uygulamalara son verilmeli. Basın kartı verilmesi konusunda gazeteciler ve meslek örgütlerinin görüşü alınmalı.
Dijital Medyaya Geçişte Yaşanan Sıkıntılar
- Yerel gazetecilik, web sitesi trafiğini olumsuz etkileyen sosyal ağlar, servis sağlayıcıları ve arama motorlarının algoritmaları ile haberlerin niteliğini olumsuz etkileyen SEO haberciliğine karşı mücadelede desteklenmeli.
- Gazeteciliğin sosyal ağlar, servis sağlayıcıları ve arama motorlarının şeffaf olmayan işleyişi yerine, mesleki etik ilkeler çerçevesinde yapılabilmesi için gerekli ekonomik altyapı oluşturulmalı.
- Gazetecilik mesleğine zarar veren “Yurttaş gazeteciliği”, “Dijital içerik üreticiliği” ya da “özgün olmayan yapay zeka haberciliği” ile mücadele edebilmek için gazeteciliğin etik değerlerine ilişkin eğitimler arttırılmalı. Gazetecilik mesleğinin diğer bilgilendirme faaliyetleri ile arasındaki farklar belirginleştirilmeli.
- Yerel medyanın dijital mecralardaki hızlı teknolojik gelişmeleri takip edebilmesi ve yeni mecralarda nitelikli haber üretebilmesi için dijital teknolojilere ilişkin eğitimler yoğunlaştırılmalı.
- Fikir işçisi olan gazetecilerin, uluslararası sosyal medya platformlarında “dijital işçisi” haline gelmelerine karşı meslek örgütlerinin öncülüğünde yasal, kurumsal düzenlemeler yapılmalı. Gazeteci örgütleri bu konuda öncülük etmeli.
Gazeteciliğin Etik Sorunları
- Gazetecilik meslek etiği kuralları tüm gazetecilik meslek örgütlerinin katılımıyla kararlaştırılıp ortaklaştırılmalı. Gazetecilik üzerinde siyasi baskı ve hapis tehdidi yaratan düzenlemeler yerine medyanın özdenetim mekanizmaları güçlendirilmeli, mesleki etik ilke ve kurallarının öncelikle gazeteciler tarafından belirlenmesi ve içselleştirilmesi sağlanmalıdır.
- Gazetecilik meslek örgütleri de mesleki etik ilke ve uygulamaların titizlikle uygulanmasına yönelik çaba içinde olmalıdır.
- Serbest ve dijital mecralarda yayın yapan gazetecilerin de sendikalara ve meslek örgütlerine üye olmaları için çaba harcanmalı ve temel gazetecilik ilkelerinin yeni mecralarda uygulanması için görüş alışverişi içinde olunmalıdır.
- Etik kurallar çerçevesinde medya okur yazarlığı konusunda gazetecilik örgütleri daha fazla adım atmalı, bağımsız medya ombudsmanlığı teşvik edilmelidir.
İmzacılar
Dilek Gappi – İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
İsmet Akıncı – Çanakkale Gazeteciler Cemiyeti Onursal Başkanı
Hafize Akıncı – Çanakkale Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Osman Hakan Kiracı – Yozgat Gazeteciler Cemiyeti
Ali Südemen – Aksaray Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Erdoğan Erişen – Ordu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Zeki Dişkaya – Adıyaman Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Vahap Güner – Malatya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Cafer Esendemir – Adana Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Mehmet Çelik – Mardin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Arif Kurt – Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Bekir Bayram Giresin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Halis Olcay – Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Bakanı
Ali Yiğit – Hakkari Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Doç. Dr. Semiray Yücebaş
Prof. Dr. Mesut Yücebaş
Prof. Dr. Erdem Güven
Prof. Dr. Günseli Bayraktutan
Nuraydın Arıkan
Zeynep Gürcanlı – Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi
Sedat Torun – Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Üyesi
Murat Atay – Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Üyesi
Kaynak: Cemre Polat ve Naz Akman, Gazeteciler Cemiyeti, 24 Saat, 16 Mayıs 2025