DSÖ bu hafta Aşıya erişimi olmayan 20 ülkeye Aşı sağlandı…
DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, Cenevre’de, 5 Mart 2021 tarihinde video konferans yöntemiyle düzenlenen bir basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
DSÖ eşgüdümünde kurulan COVAX Oluşumu (190 ülke) için önemli bir haftaydı (1-6 Mart 2021). COVAX toplamda, 20 ülkeye 20 milyondan fazla doz aşı sağladı. Önümüzdeki hafta (8-12 Mart 2021), COVAX oluşumu içerisinde yer alan 31 ülkeye 14,4 milyon doz aşı dağıtımını gerçekleştirecek.
COVAX aracılığıyla dağıtılan aşıların hacmi hala nispeten küçüktür. Şimdi ana önceliklerimizden biri, COVAX’ın bu girişimi tüm ülkelerde pandemiyi sona erdirme azim ve hırsını artırmaktır.
Bu, üretimi artırmak için acil eylem anlamına gelir. Önümüzdeki hafta (8-12 Mart 2021), DSÖ ve COVAX Ortaklarımız, üretimdeki darboğazları belirlemek ve bunları nasıl çözeceklerini tartışmak için hükümetlerden ve sektörden ortaklarla bir araya gelecektir.
Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus’un konuşması;
Günaydın, iyi günler ve iyi akşamlar.
Bildiğiniz gibi, Gana ve Fildişi Sahili’nde başlayan ilk aşılar ile bu, COVAX için önemli bir hafta oldu.
Bu iki ülkeye ek olarak, COVAX şimdi Angola, Kamboçya, Kolombiya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Gambiya, Hindistan, Kenya, Lesotho, Malawi, Mali, Moldova, Nijerya, Filipinler, Ruanda, Senegal, Sudan ve Uganda ve Kore Cumhuriyeti’ne aşı sağlamıştır.
COVAX toplamda, 20 ülkeye 20 milyondan fazla doz aşı sağlamıştır. Önümüzdeki hafta, COVAX 31 ülkeye 14,4 milyon doz aşı verecektir. Bu da toplam ülke sayısını 51’e çıkarıyor.
Bu haftanın başlarında COVAX, COVAX Oluşumuna katılan ülkelerin çoğunu kapsayan ilk tahsis belgesini yayınladı.
Bu ilerlemeyi cesaretlendiriyor, ancak COVAX aracılığıyla dağıtılan aşı dozlarının hacmi hala nispeten küçüktür.
Tahsislerin ilk turu, COVAX yoluyla aşı alan ülke nüfusunun yüzde 2 ila 3’ünü kapsıyor, hatta diğer ülkeler önümüzdeki birkaç ay içinde tüm nüfuslarını aşılama konusunda hızlı ilerleme kaydedecektir.
Şimdi ana önceliklerimizden biri, COVAX’ın tüm ülkelere pandemiyi sona erdirme konusundaki desteğini artırmaktır. Bu, üretimi artırmak için acil eylem anlamına gelir.
Şu anda ihracat yasaklarından cam, plastik ve tıpa gibi hammadde kıtlığına kadar üretim hızının ve hacminin artmasının önünde birçok engelle karşı karşıyayız.
DSÖ dört yaklaşım üzerinde çalışmaktadır:
İlk ve en kısa vadeli yaklaşım, aşı üreten şirketleri, şişeleme ve dolum ile yoğun üretim kapasitesi fazla olan diğer şirketlerle birleştirmektir. Bu, üretimi hızlandırmaya ve hacimleri artırmaya yardımcı olabilir. Örneğin, Johnson & Johnson ve Merck İlaç arasındaki bu hafta duyurulan anlaşmanın bir kısmı Merck’in J&J aşısı için dolum ve yoğun şişeleme (bulk olabilir) sağlamasıdır. Bunun gibi daha fazla ortaklığa ihtiyacımız var ve dünyanın tüm bölgelerinde buna ihtiyacımız var. DSÖ, bu süreci, boşlukları belirleyerek ve aşı üreticileri ile kapasitesi olan şirketler arasında bir “eşleştirme” hizmeti sağlayarak destekleyebilir.
İkinci yaklaşım, bir aşının patentlerine sahip olan bir şirketten onları üretebilecek başka bir şirkete gönüllü lisanslama yoluyla ikili teknoloji transferidir. Bu yaklaşımın iyi bir örneği, aşısı için teknolojiyi Kore Cumhuriyeti’ndeki SKBio’ya ve COVAX için AstraZeneca aşıları üreten Hindistan Serum Enstitüsü’ne aktaran AstraZeneca’dır. Bu yaklaşımın temel dezavantajı şeffaflık eksikliğidir.
Üçüncü yaklaşım koordineli teknoloji transferidir. Bu, üniversitelerin ve imalatçıların, DSÖ tarafından koordine edilen küresel bir mekanizma aracılığıyla diğer şirketlere aşılarını lisanslamasını içerecektir; bu, aynı zamanda, alıcı şirketlerdeki personelin eğitimini kolaylaştıracak ve altyapı yatırımlarını koordine edecektir. Bu, daha fazla şeffaflık ve bölgesel sağlık güvenliğine katkıda bulunan daha tutarlı bir küresel yaklaşım sağlar. Ve bu, yalnızca bu pandemi için değil, gelecekteki pandemiler için ve potansiyel olarak rutin bağışıklama programları için aşı üretimi için üretim kapasitesini artıracak bir mekanizmadır.
Aslında, WHO bunu daha önce yaptı. 2000’lerin ortalarında H5N1 influenza’nın yayılmasının ardından, DSÖ, salgın grip aşılarının üretimi için 14 ülkeye teknoloji transferini destekleyerek küresel kapasiteyi 700 milyon dozdan fazla artırdı.
Ve dördüncüsü, aşı üretim kapasitesine sahip birçok ülke, TRIPS anlaşmasında öngörüldüğü gibi fikri mülkiyet haklarından feragat ederek kendi aşılarını üretmeye başlayabilir. Bu hükümler acil durumlarda kullanılmak üzere mevcuttur. Şimdi onları kullanmanın zamanı değilse, o zaman ne zaman? Bu benzeri görülmemiş bir zamandır ve DSÖ, bu hükmü tetikleme ve patent haklarından feragat etme zamanının olduğuna inanmaktadır.
Güney Afrika ve Hindistan’a Dünya Ticaret Örgütü’ne bu benzeri görülmemiş pandeminin sonuna kadar COVID-19 için tıbbi ürünler üzerindeki patentlerden feragat etme önerileri için teşekkür ederiz.
Önümüzdeki hafta (8-12 Mart 2021) DSÖ ve COVAX ortaklarımız, üretimdeki darboğazları belirlemek ve bunları nasıl çözeceklerini tartışmak için hükümetlerden ve sektörden ortaklarla bir araya gelecektir.
Teknoloji transferi potansiyeli hakkında daha fazla konuşmak gerekirse, bugün İlaç Patent Havuzu Vakfı Başkanı Dr. Marie-Paule Kieny’ nin de katılması beni çok mutlu ediyor.
Marie-Paule, DSÖ’ne yabancı değil. 2017 yılına kadar DSÖ Sağlık Sistemleri ve İnovasyon Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Şu anda Paris’teki Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırma Enstitüsü olan Inserm’de Araştırma Direktörü olarak görev yapmaktadır.
Marie-Paule, sizi DSÖ’nde yeniden ağırlamaktan her zaman mutluluk duyarım dedi ve konuşması için söz verdi. (Konuşması sonrası) Teşekkürler Marie-Paule ve devam eden desteğiniz ve işbirliğiniz için çok teşekkür ederim. Merci
Kaynak:
DSÖ Genel Direktörünün basın toplantısı, Cenevre, 5 Mart 2021