DSÖ Genel Direktörü’nün 74. DSÖ Avrupa Bölge Komite Toplantısı Konuşması

DSÖ Genel Direktörü’nün 74. DSÖ Avrupa Bölge Komite Toplantısı Konuşması

DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, 29-31 Ekim 2024 tarihleri arasında yapılan 74. DSÖ Avrupa Bölge Komite Toplantısı’nda 29 Ekim 2024 tarihinde konuştu.

Sayın Avrupa Bölge Komite Toplantısı Başkanı, Dr. Rafila

Görevden ayrılan Başkan Dr. Azham Giniyat,

Sayın Jiparisa Rısbekova,

Avrupa Komisyonu Sağlık ve Gıda Güvenliğinden Sorumlu Stella Kyriakides,

DSÖ Avrupa Bölge Ofisi Direktörü Dr. Hans Kluge,

Gençlik temsilcisi ve DSÖ Gençlik Konseyi üyesi Katja Čič,

Sayın Bakanlar ve Heyet Başkanları,

Ekselansları, değerli meslektaşlarım ve dostlarım,

Günaydın, bonjour, guten tag, privet ve goddag.

Aslında Swag Evi’ne teşekkür ederek başlamak istiyorum. İyi olmamak sorun değil. Birçok kişinin ruh sağlığı nedeniyle yaşadığı acı ve ızdırabı tamamen anlıyorum ve onları takdir ediyor ve mükemmel performansları için teşekkür ediyorum; bu bize salgının zirvesindeki tüm acıları hatırlattı. Ruh sağlığı hepimiz için önemli bir konudur.

Sadece performansınız için değil, aynı zamanda bugün verdiğiniz önemli mesaj için de Swag Evi’ne teşekkür ederim. Ayrıca sizi bir sonraki Dünya Sağlık Asamblemiz davet etme fırsatını da değerlendiriyorum, çünkü bu tüm dikkatimizi hak eden önemli bir mesaj.

Tekrar sizlerle birlikte olmak ve Kopenhag’a geri dönmek benim için büyük bir onur.

Bildiğiniz gibi, Danimarka benim hayatımda ve kariyerimde özel bir öneme sahiptir. 1988’de burada eğitim gördüm ve hayatımda ilk kez sağlık sigortam oldu, çok etkilenmiştim çünkü girişten çıkışa kadar ücretsizdi. Hiçbir şey ödemezsiniz. Bu deneyim beni birçok yönden şekillendirdi, özellikle evrensel sağlık kapsamına olan güçlü inancım açısından.

Dolayısıyla Danimarka’ya bana bıraktığı miras ve hem DSÖ Avrupa Bölge Ofisi’ne hem de bu Bölge Komitesi toplantısına ev sahipliği yapmadaki misafirperverliği için teşekkür ediyorum.

Bölge Direktörünü hem yıllık raporu hem de Ülke Etki Raporu için kutluyorum. Bu raporlar, bölgenin geçtiğimiz yıl ve son beş yılda dört önemli girişim kapsamındaki çalışmalarının kapsamlı bir resmini çiziyor: Ruh Sağlığı Koalisyonu, Dijital Sağlıkla Güçlendirme, Avrupa Bağışıklama Gündemi 2030 ve Davranışsal ve kültürel içgörüleri de içeren Daha Sağlıklı Davranışlar.

Bu hafta inceleyeceğiniz raporlarda ve ilerleme raporlarında ilerlemeye dair pek çok cesaret verici işaret var.

Gurur duyacağınız birçok başarınız var: Ermenistan’da HPV aşısı kullanımı artıyor;

Azerbaycan’ın sıtmadan kurtulması beni mutlu ediyor, çünkü ben bir sıtma uzmanıyım ve emekli olduğumda memleketime (Etiyopya) geri döneceğim;

Belarus’ta Hepatit B neredeyse ortadan kalktı; Letonya’da ilaçlara ödenen katkı payları düşürüldü;

Litvanya’da alkol tüketimi azaldı ve alkol kaynaklı kanser ve karaciğer sirozu vakaları azaldı;

Slovenya’da tütün kullanımının azalması;

Slovakya’da tüberküloz tedavisinde başarı oranı %85’tir;

Türkiye’nin düzenleyici sistemi 3. olgunluk seviyesine ulaşıyor;

Ve bundan birkaç ay önce Arnavutluk, Bosna-Hersek, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Sırbistan tütün dumanından korunma konusunda bir bildirge üzerinde anlaştılar.

Bunlar sadece birkaç önemli nokta; daha birçok şey var, saymakla bitmez.

Ayrıca birçok Üye Devletin, kanser taramalarını, grip aşılamasını ve yalnızca anne sütüyle beslenmeyi artırmak ve tütün, alkol ve şekerli içecek tüketimini azaltmak için davranışsal ve kültürel anlayışları kullanma biçiminden de büyük memnuniyet duyuyorum.

Elbette bunca başarıya rağmen pek çok zorlukla da karşı karşıyasınız. Bu zorluklar Bölge Müdürü raporlarına ve bu haftaki ajandanıza da yansıyor:

Yaşlanan nüfus;

Bulaşıcı olmayan hastalıklardan, özellikle tütün, alkol ve sağlıksız beslenmeden kaynaklanan yüksek erken ölüm oranları;

İlaç dirençli tüberkülozun yüksek yükü;

Sağlık hizmetlerine erişimde ve sağlık hizmetlerinin karşılanabilirliğinde büyük eşitsizlikler;

Sağlık personeli yetersizliği;

Antimikrobiyal direncin istikrarlı yürüyüşü;

İklim değişikliğinin artan sağlık etkileri;

Çatışma, mülteci krizi ve salgın hastalıklar, pandemiler ve diğer sağlık acil durumlarının sürekli tehdidi.

Bu kadar çok tehdide karşı mücadele, tüm ülkelerde güçlü sağlık sistemlerine bağlıdır.

Bölge, çok çeşitli sağlık sistemlerine ev sahipliği yapmaktadır. Bazıları diğerlerinden daha olgundur ve farklı zorluklarla karşı karşıyasınız.

Ama amaç aynı: İnsanların ihtiyaç duyduğu temel sağlık hizmetlerine, onları maddi sıkıntıya sokmadan, eşit bir şekilde erişimlerini sağlamak.

Bu nedenle, 15 yıldan uzun bir süre önce Tallinn Sözleşmesi’nde belirlenen vizyonu temel alan, sekiz öncelikli eylem alanını içeren Dayanıklı ve Sürdürülebilir Sağlık Sistemleri Çerçevesini memnuniyetle karşılıyorum. Tüm Üye Devletleri Çerçeveyi benimsemeye ve uygulamaya yönelik derhal harekete geçmeye çağırıyorum.

Elbette toplumların sağlık ihtiyaçları, karşı karşıya kaldıkları tehditler ve bu tehditlere karşı koymak için mevcut araçlar sürekli değişiyor ve biz de onlarla birlikte gelişmek zorundayız.

Yenilik, halk sağlığı alanında her zaman ilerlemenin motoru olmuştur ve bu durum yalnızca yeni teknolojilerin kullanımında değil, aynı zamanda sağlık politikasında, sağlık hizmeti sunumunda, sağlık finansmanında, sağlık personeli eğitiminde ve daha birçok alanda da böyledir.

Bu nedenle, toplum sağlığı için inovasyonun gücünden yararlanmaya yönelik yeni bir strateji geliştirme önerisini memnuniyetle karşılıyorum ve bu sürecin sonucunu görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

Hem toplumların günlük sağlık ihtiyaçlarını karşılamak hem de sağlık acil durumlarına yanıt vermek için güçlü, dayanıklı ve yenilikçi sağlık sistemleri hayati öneme sahiptir.

İsrail ve Ukrayna’da devam eden çatışmalardan, Ermenistan’daki mülteci krizine, geçen yıl Türkiye’de yaşanan depremlerden, aşırı hava olaylarına ve megatoksin yayılmasına kadar Avrupa Bölgesi her türden acil durumla karşı karşıya.

Ve COVID-19 salgını bize, en ileri tıbbi bakıma sahip bazı yüksek gelirli ülkelerin bile hazırlıksız yakalandığını ve bunaldığını gösterdi.

Bu nedenle, bu hafta ele alacağınız Sağlık acil durumlarına hazırlık, müdahale ve dayanıklılık için yeni bölgesel strateji ve eylem planını ve Acil Tıbbi Ekipler için bölgesel eylem planını memnuniyetle karşılıyorum.

Bildiğiniz üzere, bu yılki Dünya Sağlık Asamblesi’nde Üye Devletler sağlık acil durumlarına hazırlık, önleme ve müdahaleyi güçlendirme yönünde önemli adımlar attılar.

Uluslararası Sağlık Tüzüğü’nde bir dizi değişikliğin kabul edilmesi ve DSÖ Pandemi Anlaşması müzakerelerinin gelecek yıl yapılacak Asamble’den önce veya daha erken tamamlanması konusunda mutabakata varılması önemli başarılardır.

Üye Devletler Pandemi Anlaşması konusunda ilerleme kaydetmiş olsalar da en önemli sorunların bir kısmı hâlâ çözümsüz kalmaktadır.

Tüm Üye Devletleri, bölge içinde ve dışında birbirlerini dinlemeye, ortak zemin aramaya ve mümkünse bu yılın sonuna kadar güçlü bir anlaşmaya varmaya devam etmeye çağırıyorum ve bunun mümkün olduğuna inanıyorum çünkü bekleyen sorunlar yönetilebilir. Geriye kalan tüm tartışmalı sorunlar için bir orta yol var. Bunu yapmak sizin ortak çıkarınıza. Tekrar ediyorum, belgeyi ayrıntılı olarak gördüm, bu yıl sonuçlandırmak mümkün.

Her acil durumu engelleyemeyiz ama istersek her an durdurabileceğimiz bazı acil durumlar vardır: Çatışma yoluyla kendi yarattığımız acil durumlar.

Ukrayna’da iki yıldan fazla süren çatışma ve İsrail’de bir yıldan fazla süren çatışma, işgal altındaki Filistin toprakları ve şimdi de Lübnan bize bir kez daha savaşın hiçbir şeyi çözmediğini gösteriyor. Ne Ukrayna halkı için ne Rusya Federasyonu halkı için, ne de İsrail halkı için.

Dün İsrail Knesset’inin UNRWA’nın İsrail ve işgal altındaki Filistin topraklarında faaliyet göstermesini yasaklayan oyu son derece rahatsız edici. En çok ihtiyaç duyulan zamanda Gazze’de faaliyet gösterebilen zaten oldukça yetersiz donanımlı insani müdahaleyi daha da kötüleştiriyor.

Ayrıca İsrail’in yükümlülük ve sorumluluklarına da aykırıdır. Bu yasa tasarıları İsrail’i daha güvenli hale getirmeyecek- sadece Filistinlilerin acısını derinleştirecek.

BM’nin UNRWA kuruluşu, Filistin halkı için yeri doldurulamaz bir can simididir ve son yetmiş yıldır böyledir.

İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki savaşlarını sona erdirmesi çağrısında bulunmaya devam ediyorum, Gazze’de tutulan tüm rehinelerin serbest bırakılması çağrısında bulunmaya devam ediyorum ve Rusya Federasyonu’nun Ukrayna ile savaşını sona erdirmesi çağrısında bulunuyorum.

İsrail, Gazze, Lübnan, Ukrayna ve Rusya Federasyonu halklarının ihtiyacı olan şey daha fazla savaş değil; ateşkes, siyasi çözüm ve barış. Ve bu mümkün.

En iyi ilaç barıştır. Bunu birçok kez söyledim. Ben bir savaş çocuğuyum. Çocukluğumdan beri gördüğüm tek şey yıkım, yıkım, yıkım. Ama nihayetinde çözüm barış ve politik bir çözümdür.

Tekrar ediyorum, en iyi ilaç barıştır.

Ekselansları, değerli meslektaşlarım ve dostlarım,

Bu hafta tartışacağınız öncelikler, Üye Devletlerin bu yılki Dünya Sağlık Asamblesi’nde kabul ettiği 14. Genel Çalışma Programı ile oldukça uyumludur.

GPW14 geçmişten alınan dersleri, günümüzün gerçeklerini ve geleceğe yönelik özlemlerimizi bir araya getiriyor.

Tüm ülkelerdeki tüm insanların sağlığını ve refahını teşvik etmek, sağlamak ve korumak ve önümüzdeki dört yıl içinde 40 milyon hayat kurtarmak gibi net bir misyona dayanmaktadır.

GPW14’ün uygulanmasını desteklemek amacıyla, çalışmalarımızı yürütmek için ihtiyaç duyduğumuz sürdürülebilir ve öngörülebilir kaynakları harekete geçirmeyi amaçlayan ilk DSÖ Yatırım Turunu başlattık.

Elbette, Üye Devletlerin DSÖ’ye emanet ettikleri kaynaklardan güçlü bir yatırım getirisi beklediklerini çok iyi anlıyoruz ve öyle de yapmalılar.

Yedi yıldan uzun bir süre önce başlattığımız dönüşüm yolculuğumuzu, DSÖ’yü daha etkili, verimli, şeffaf, hesap verebilir ve sonuç odaklı hale getirmek için sürdürmeye kararlıyız.

Şu anda temel önceliklerimizden biri, Üye Devletlere daha öngörülebilir, daha istikrarlı ve daha kişiye özel destek sağlamak amacıyla ülke ofislerimizi güçlendirmektir.

Üye devlet ihtiyaçlarını karşılamak üzere DSÖ ülke temsilcilerinin yetkilerinin daha fazla devredilmesi, ülke ofislerindeki kapasitelerinin ve pozisyonlarının artırılması yoluyla güçlendirilmelerinden memnuniyet duyuyorum.

Ekselansları, değerli meslektaşlarım ve dostlarım,

Sizden üç ricam olacak:

Öncelikle, tüm Üye Devletleri, Pandemi Anlaşması için müzakerelere aktif olarak katılmaya ve bunu yıl sonuna kadar tamamlamaya çağırıyorum.

İkinci olarak, tüm Üye Devletleri 14. Genel Çalışma Programını uygulamaya davet ediyorum.

Üçüncüsü, Şansölye Scholz’un liderliğinde Berlin’de düzenlenen Dünya Sağlık Zirvesi’nde aldığınız cömert destek için teşekkür ederken, tüm Üye Devletleri ve ortakları DSÖ Yatırım Turu’na katılmaya çağırıyorum.

Avrupa’daki tüm halklar için sağlığın teşviki, sağlanması ve korunmasına olan bağlılığınız için bir kez daha hepinize teşekkür ederim.

Teşekkür ederim. Merci beaucoup. Çok nemli. Spasiba. Tak skal du have.

Gayri resmî tercüme ve konuşmayı deşifre DSÖ Türkiye Eski Temsilcisi Bekir Metin, 30 Ekim 2024

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir