DSÖ Yeni Raporu, çevredeki değişikliklerin “Tek Sağlık” üzerindeki etkisini vurguluyor.

DSÖ Yeni Raporu, çevredeki değişikliklerin “Tek Sağlık” üzerindeki etkisini vurguluyor.

DSÖ Avrupa Bölgesi yeni bir rapor hazırladı. Rapor, sağlık açısından, özellikle hayvanlar aracılığı ile geçen hastalıklara (hayvanların hastalık için bir “araç” olduğuna) odaklanarak çevrenin rolünü araştırıyor ve bulaşıcı olmayan bazı hastalıkları da kapsayacak şekilde genişliyor. Hayvansal kaynaklı gıdaları kontamine edebilecek kimyasallar ve ısırık gibi hayvanlarla temastan kaynaklanan yaralanmalar da önemli bir yer tutuyor.

Tek Sağlık, insan-hayvan-çevre sağlığı arayüzünde eylem ve politikaları tasarlamaya ve uygulamaya yönelik bütüncül, disiplinler arası bir yaklaşımdır. Ancak, bu üçlüde çevrenin rolü genellikle göz ardı edilmiştir. Tek Sağlık geleneksel olarak zoonozlar ve antimikrobiyal dirençli patojenlerin ve güvenli olmayan gıdaların neden olduğu hastalıklar gibi bulaşıcı hastalıklara odaklanmıştır.

DSÖ Avrupa Çevre ve Sağlık Merkezi tarafından koordine edilen “Tek Sağlıkta çevrenin rolüne ilişkin bir sağlık perspektifibaşlıklı yeni rapor, DSÖ’nün diğer Tek Sağlık ortaklarıyla birlikte geliştirmekte olduğu küresel ve bölgesel eylem planlarına dayanmaktadır. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH, eski adıyla OIE), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) bu konuda ortak hareket etmektedir.

Rapor, Tek Sağlık’ta çevrenin rolünü üç başlıkta açıklıyor:

  • Çevre, besinlerin ve canlı organizmaların biriktiği ve taşındığı bir rezervuar görevi görür. Bu, organik ve inorganik kalıntılar, kimyasallar ve metaller ile birlikte bakteri türleri ve antimikrobiyal direnç genleri gibi hastalık etkenlerini içerir.
  • Çevre, insan sağlığı için gerekli olanlar da dahil olmak üzere insanlara sayısız ekosistem hizmeti sağlayan kimyasal ve ekolojik süreçlerin alt tabakasıdır. Hastalık bağlamında, çevresel süreçler kimyasalları biyolojik olarak kullanılabilir (vücut tarafından emilebilen) ve biyolojik olarak biriken (örneğin kontamine gıda yoluyla zamanla biriken) biçimlere dönüştürür. Evrimsel süreçler, insanları enfekte edebilecek veya antimikrobiyal dirençli mikropları ve genleri çoğaltabilecek yeni patojenler yaratabilir.
  • Çevre, hayvanlar ve insanlar üzerinde olumlu veya olumsuz sağlık etkilerine neden olan bir sağlık aracısıdır.

Çevredeki değişiklikler

Arazi kullanımı değişikliği, biyolojik çeşitliliğin azalması, iklim değişikliği ve çevre kirliliği gibi çevreye yönelik antropojenik stresörler, hayvan kaynaklı hastalıklara neden olur veya bunları şiddetlendirir.

  • Arazi kullanımı değişikliği, insanların doğal alanlar ve vahşi yaşamla temasını artıran ekosistem parçalanmasına neden olur. Habitat bozulması – örneğin tarım, kentleşme ve ormansızlaşma yoluyla – insanlara adapte olan ve onlarla daha yakın temas halinde yaşayan türlerin çoğalmasına neden olur. Artan çevresel stres, vahşi yaşamın bağışıklığını bozar, patojenlerin çevreye yayılmasına ve insanlar dâhil diğer bireylerin ve türlerin enfeksiyonuna neden olur.
  • Biyoçeşitliliğin azalması, yaygınlıktaki artışlar ve zoonotik hastalık riskindeki artışla güçlü bir şekilde bağlantılıdır ve genellikle insanlarda patojen yayılımını ve enfeksiyon oranlarını azaltan seyreltme etkisini tehlikeye atar. Küresel olarak, arazi kullanımı değişikliği, yaban hayatı avcılığı ve ticareti, aynı zamanda zoonotik patojenlerin insanlara bulaşmasının temel itici güçleri olan biyoçeşitlilik kaybının başlıca nedenleridir.
  • İklim değişikliği ve artan sıcaklıklar, zoonotik konakların ve vektörlerin yayılmasına yol açarak vektör kaynaklı hastalıklara maruz kalan insan nüfusunu artırıyor. Artan sıcaklıklar, hem patojenlerin hem de vektörlerin üreme hızını daha da artırır. Gıda kaynaklı enfeksiyonlar da artan sıcaklıklarla çoğalır.
  • Kirlilik, çevrede ve ayrıca hayvanların yağ dokularında birikir ve gıdaları insanların kirleticilere maruz kalmasının ana kaynağı haline getirir ve kanser gibi bazı bulaşıcı olmayan hastalıklara neden olur. Çevrede uzun süre antibiyotik birikimi, yeni dirençli patojenler yaratan organizmalar içinde gen alışverişini ve mutasyonları teşvik eder. Son olarak, kırsal kesimde ve yerleşim alanlarında insanlarla yaban hayatı teması yaralanmalara, saldırılara ve ısırıklara neden olabilir.
  • Rapor, ileriye dönük bazı önerilerle sona ermektedir. DSÖ – hem küresel olarak hem de DSÖ Avrupa Bölgesi içinde – ekosistemin korunması, iklim değişikliği eylemi ve kimyasalların tehlikeli etkilerini ele alan çok sayıda strateji ve belgeye sahiptir.

Bu bağlamda, doğal yaşam alanlarını, biyoçeşitliliği ve temiz çevreleri restore etme çabaları, insan sağlığını korumaya yönelik acil konular olarak bu stratejilere dâhil edilebilir. Çevresel genomik yöntemler kullanılarak çevredeki patojenlerin ve antimikrobiyal direnç genlerinin gözetimi, vahşi yaşamda artan gözetimin yanı sıra gerçekleşebilir. Son olarak, sınırlar ve disiplinler arasında işbirliğini teşvik etmek için ekolojistler, çevre bilimciler ve evrimsel biyologlar Tek Sağlık masasında daha belirgin bir rol kazanmalıdır.

Benzer şekilde, endüstriyel, tarımsal, kentsel planlama, gıda güvenliği ve mühendislik sektörlerinde bilinçlendirme ve kapasite geliştirme, çevrenin, hayvanların ve insanların sağlığını daha iyi koruyan uygulamaları teşvik edebilir.

Kaynak:

DSÖ Avrupa Bölge Ofisi, Kopenhag, 3.7.2022

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir