Dünya AIDS Günü

Dünya AIDS Günü

Dünya Sağlık Örgütü tarafından HIV/AIDS farkındalığını artırmak için 1988 yılında 1 Aralık, Dünya AIDS Günü olarak kabul edilmiştir. Hastalık hakkında doğru bilinen yanlışları, ülkemizde ve dünyadaki son durumu, İstanbul Okan Üniversitesi Hastane Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümünden Uzm. Dr. Servet Öztürk anlattı.

Türkiye’ de her yıl 2000 kişi AIDS tanısı almaktadır!

Dünya çapında son 40 yılda yaklaşık 40 milyon insan HIV/AIDS nedeniyle yaşamını yitirdi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine şu an dünyada yaklaşık 39 milyon insan HIV ile enfekte olup bu sayının yaklaşık 25 milyonunu Afrika kıtasındaki hastalar oluşturmaktadır. 2022 yılında yeni vaka sayısı 1.3 milyon olup küresel anlamda enfeksiyon hızında azalma söz konusudur. Ancak ülkemizde her yıl yaklaşık 2000 kişi HIV/AIDS tanısı almaktadır. Ve bu sayı her yıl artma eğilimindedir.

HIV ve AIDS nedir?

İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü olarak tanımlanan HIV bir virüs olup insandan insana cinsel yolla, konta mine olmuş ortak enjektör kullanımı veya enfekte tıbbi gereçlerin bütünlüğü bozulmuş deri ve mukoza teması ile veya anneden bebeğe doğum sırasında bulaşabilmektedir.

HIV virüsü bazen bulaştan sonra ağır bir gribal enfeksiyon kliniği ile kendini gösterebileceği gibi, yıllar boyunca semptomsuz olarak da seyredebilir. HIV bağışıklık sistemimizde spesifik bir hücre grubunun sayı ve fonksiyonunu bozarak hastalığa neden olur.

HIV enfeksiyonu tanısı konulmamış hastalar aylar ve yıllar sonra AIDS olarak adlandırdığımız klinik tabloda karşımıza çıkabilmektedirler. Tanım olarak Edinilmiş Bağışıklık yetmezliği sendromu olarak tanımlanır ve belli bir bağışıklık hücre sayısının azalması, fırsatçı nadir bazı enfeksiyonlar ve kanserler ile birlikte görülebilir.

Artık ölümcül değil!

İlk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde, 1984 yılında bazı kanser türleri ve fırsatçı enfeksiyonların belli bir grup genç hastada görülmesinin ardından HIV enfeksiyonuna bağlı bağışıklık yetersizliği vakaları tespit edilmiştir. Geride kalan yaklaşık 40 yılda HIV/AIDS konusunda birçok tanı tedavi olanakları meydana gelmiş olup hastalık ilk yıllarda olduğu gibi ölümcül bir enfeksiyon hastalığı olmaktan çıkmış düzenli takip ve tedavi gereken kronik bir hastalık haline gelmiştir. Düzenli takip ve tedavi altında olan olguların beklenen yaşam süreleri sağlıklı bireylere oldukça yakındır. Hastalarımız için kalıcı bir tedavi seçeneği olmayıp ömür boyu antiviral tedaviler almaktadırlar.

HIV enfeksiyonunda semptomlar nelerdir?

  1. Koltuk altı, kasık veya boyundaki lenf bezlerinin şişmesi
  2. Gece terlemeleri
  3. Aşırı yorgunluk
  4. Kilo kaybı
  5. Sık sık ateşlenme ve terleme
  6. Deri döküntüleri, mor renkte cilt lezyonları (Kaposi sarkomu)
  7. Ağızda ve vajinal bölgede tekrarlayan mantar enfeksiyonları
  8. İshal
  9. Kas ağrıları
  10. Akciğer enfeksiyonu (uzun süreli öksürük, balgam)
  11. Enfeksiyon ilerlediğinde tüberküloz ve menenjit gibi hastalıklarda gelişebilir.

İnsanları HIV’e yakalanma riskine sokan davranışlar ve koşullar nelerdir?

  • Prezervatifsiz anal veya vajinal seks yapmak
  • Frengi, genital uçuk, bel soğukluğu gibi başka bir cinsel yolla bulaşan enfeksiyona (CYBE) sahip olmak;
  • Cinsel davranış bağlamında zararlı alkol ve uyuşturucu kullanımında bulunmak;
  • Uyuşturucu enjekte ederken kontamine iğneleri, şırıngaları ve diğer enjeksiyon ekipmanlarını ve ilaç solüsyonlarını paylaşmak;
  • Güvenli olmayan enjeksiyonlar, kan nakli ve doku nakli ve steril olmayan kesme veya delmeyi içeren tıbbi prosedürler almak (Dövme/Piercing)
  • Sağlık çalışanları da dâhil olmak üzere kazara iğne batması yaralanmaları.

Kimler risk altında?

  • Çok partnerli bireyler
  • Homoseksüel bireyler
  • Seks İşçileri
  • Damar içi uyuşturucu bağımlıları
  • Korunmasız cinsel ilişkide bulunanlar
  • Cinsel saldırıya uğrayanlar
  • HIV enfeksiyonu olan hastaların cinsel partnerleri
  • Dövme/Piercing uygulamaları
  • Annesi HIV enfeksiyonu olan yeni doğanlar.

Yukarıda bahsedilen risk grubundaki hastaların HIV tanısı açısından tetkik edilmesi önemlidir. Erken tedaviye başlanması hastalığa bağlı fırsatçı enfeksiyon ve kanser oluşumunu engellemektedir. Bulaş yollarından en önemlisi cinsel yol olup kondom kullanımı hayat kurtarıcı olmaktadır.

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir