Dünya Bankası Türkiye İlişkileri ve Projeler
Dünya Bankası Bakış Açısıyla Türkiye
IMF’e göre Türkiye 2023 itibariyle 1.024 milyar dolarlık GSYH’sı ile dünyanın 17’nci büyük ekonomisidir. OECD ve G20 üyesi olan Türkiye, resmi kalkınma yardımları (ODA) bakımından giderek daha fazla önem kazanan bir donör ülkedir.
Türkiye 2006 ve 2017 yılları arasında iddialı reformlar uygulayarak ülkenin üst orta gelir statüsünün daha üst seviyelerine ulaşmasına ve yoksulluğu azaltmasına olanak tanıyan yüksek büyüme oranları elde etti. 2002 ile 2022 yılları arasında ortalama %5,4 olarak gerçekleşen reel gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) artışı, kişi başına düşen gelirin (reel bazda) aynı dönemde iki kattan daha fazla artmasını sağladı. Büyümenin beraberinde yoksulluk da hızlı bir şekilde azaldı; günlük 6,85 ABD$’lık yoksulluk sınırının altında yaşayan insanların oranı olarak hesaplanan yoksulluk oranı 2007 ile 2021 arasında yarıdan fazla azalarak %20’nin üzerindeyken %7,6’ya indi.
Türkiye’nin kaydettiği ilerlemeleri koruyabilmesi ve devam ettirebilmesi için, ekonomik dayanıklılık, yoksulluk, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik gibi önemli zorlukları aşması gerekmektedir. Bunların arasında, COVID sonrası dönemdeki zorlu makroekonomik ortamın ve 2010’ların ortalarından bu yana üretkenlikte gözlenen düşüş eğiliminin öne çıktığı bir tabloda ekonomik büyümeyi canlandırmak kilit önem taşımaktadır. Öte yandan, ekonomik büyüme devam etse de artan eşitsizlikler nedeniyle yoksulluk oranlarındaki düşüş 2016’dan bu yana ivme kaybetmiş durumdadır. Çevre alanında, Türkiye’nin sanayi tabanı ve taşımacılığı büyük ölçüde karbon yoğun proseslere ve fosil yakıtlara dayanmaktadır. Bu durum, Avrupa Birliği’nin yakında uygulamaya girecek olan Sınırı Karbon Düzenleme Mekanizması ışığında hem zorluklar hem de fırsatlar sunmaktadır ve AB’nin Türkiye’nin ihracatı için büyük bir pazar olarak oynadığı rol dikkate alındığında kritik öneme sahip bir husus olarak öne çıkmaktadır. Son olarak, Türkiye’nin kendine özgü coğrafi ve sosyoekonomik koşulları, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı kırılganlığını önemli ölçüde arttırmakta, dolayısıyla kapsamlı uyum önlemlerine duyulan ihtiyacı daha da önemli kılmaktadır.
Türkiye 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremin etkileri ortadan kaldırmak için çalışmalar yapmaktadır. Meydana gelen 7,8 ve 7,5 büyüklüğündeki depremlerin ardından, binlerce artçı sarsıntı ve 20 Şubat 2023’te 6,7 büyüklüğünde bir başka deprem daha gerçekleşmiştir. Resmi istatistiklere göre bu depremler 53.000’den fazla insanın hayatını kaybetmesine, 107.000 kişinin yaralanmasına, 1,9 milyon konutun hasar görmesine veya yıkılmasına ve iki milyonu barınmaya ihtiyaç duyan 3,3 milyon insanın yerinden olmasına yol açmıştır. Türkiye Hükümeti’nin AB, Birleşmiş Milletler (BM) ve Dünya Bankası Grubu’nun desteğiyle yaptığı değerlendirmede, depremlerle ilgili iyileştirme ve yeniden inşa ihtiyaçları yaklaşık 81,5 milyar dolar olarak tahmin edilmiştir. Nüfusun yaklaşık %70’inin birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde yaşadığı düşünüldüğünde risk seviyeleri halen yüksektir.
Mayıs 2023’te gerçekleştirilen seçimlerin ardından yeni göreve getirilen ekonomi ekibi, başta yüksek enflasyon olmak üzere geçmişteki makroekonomik dengesizlikleri ele almaya yönelik kapsamlı bir dizi politikayı uygulamaya koydu. O tarihten bu yana Türkiye makroekonomik stratejilerini normalleştirme yolunda ilerlemektedir. Ülke 2023 yılında %4,5 oranında güçlü bir ekonomik büyüme kaydetti. Ancak bu büyüme hızının 2024 yılında %3,0’a düşmesi, ancak sonraki yıllarda daha güçlü bir şekilde yeniden hızlanması beklenmektedir. Yüksek enflasyon, düşük üretkenlik artışı, düşük işgücüne katılım oranı ve istihdam düzeyleri ile zayıflayan doğrudan yabancı yatırım dahil olmak üzere, potansiyel büyümeyi sekteye uğratan uzun süredir devam eden makro ve yapısal zorluklar, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi hızlandırmaya yardımcı olacak sağlam mali önlemler ve iddialı yapısal reformlar gerektirecektir.
Dünya Bankasının Türkiye ile İlgili Stratejisi
Proje Sayısı | 30 |
Net IBRD Taahhüdü | 11,77 milyar $ |
Kredi | 2,5 milyar $/yıl |
Türkiye Ülke İşbirliği Çerçevesi (CPF) Banka Grubu’nun 2024-28 Mali Yılı dönemi boyunca Türkiye’de daha büyük ölçekte ve daha hızlı bir şekilde etkili çözümler sunmak için geliştirdiği stratejiyi ortaya koymaktadır. Çerçeve, Banka Grubu’nun aşırı yoksulluğu sona erdirme ve paylaşılan refahı destekleme misyonu ve Türkiye Hükümeti’nin 2024-2028 dönemini kapsayan 12’nci Kalkınma Planı ile tamamen uyumludur. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) doğrultusunda kaydedilen ilerlemeyi hızlandırmayı ve yakın geçmişte yaşanan şoklar sonrasındaki iyileştirme ve yeniden inşa çabalarını desteklemeyi amaçlamaktadır. Çerçeve, Banka Grubu’nun en büyük ülke portföylerinden birinde öncelikli ulusal ve küresel zorlukların üstesinden gelmek için programların etkisini nasıl daha da arttırabileceğini ortaya koymaktadır.
Ülke İşbirliği Çerçevesinin üzerinde odaklandığı kilit hususlardan birisi, ülkenin büyüme, yoksulluk ve kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik alanlarında ortaya çıkan temel zorlukları ele alabilmek için özel sermayeyi harekete geçirmesine yardımcı olmaktır.
Ülke İşbirliği Çerçevesinin kapsadığı dönem içerisinde, Banka Grubu üç geniş alanda seçili zorluklar üzerinde odaklanacaktır:
- Yüksek ve sürdürülebilir üretkenlik artışı: Bu alanda, iklim değişikliğine karşı dirençliliği ve gıda güvencesini güçlendirmek için iklime uyumlu tarımın teşvik edilmesi; karbon emisyonlarını azaltmak ve ticaretin rekabet gücünü korumak amacıyla sanayi sektörünün daha yeşil hale getirilmesi; 2023 depremlerinden etkilenen bölgelerde ekonomik toparlanmasının desteklenmesi üzerinde odaklanılacaktır.
- Kapsayıcı hizmetler ve işler: Gelir eşitsizliklerini ve diğer eşitsizlikleri ortadan kaldırmak amacıyla, kadınlar, gençler ve kırılgan gruplar için işlerin iyileştirilmesi; sağlık ve eğitim hizmetlerinin erişilebilirliğindeki ve kalitesinde eşitsizliklerin azaltılması ve belediye altyapısının ve hizmetlerinin dirençliliğinin desteklenmesi üzerinde odaklanılacaktır.
- Doğal afetlere karşı dirençliliğin güçlendirilmesi: Banka Grubu, Türkiye’nin insanlarını ve ekonomisini korumasına yardımcı olmak için afet direncine ve hazırlığına, doğal kaynak yönetimine ve temiz enerjiye geçişe öncelik verecektir.
Ülke İşbirliği Çerçevesi ayrıca üretkenliğin arttırılmasında ve kamu hizmet sunumunun iyileştirilmesinde hayati bir önem taşıyan dijitalleşmeyi hızlandırma ihtiyacını da vurgulamaktadır. Banka Grubu, dijital iş ekosisteminin iyileştirilmesi, depreme ve iklime dirençli kentsel planlamanın desteklenmesi, hibrit eğitim fırsatlarının yaygınlaştırılması ve finansal tabana yaymanın geliştirilmesi dahil olmak üzere dijital teknoloji kullanımını hızlandırmak için birçok alanda çalışmalar yapacaktır.
Toplam tutarı 11,7 milyar doları bulan 30 aktif IBRD operasyonu bulunmaktadır. Portföyde ayrıca bir Küresel Çevre Fonu (GEF) finansmanlı proje ve aralarında Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki Mülteciler için Mali Yardım Programı yoluyla kullandırılan yaklaşık 600 milyon dolarlık vakıf fonunun da yer aldığı altı vakıf fonu destekli proje bulunmaktadır.
Temel Danışmanlık Hizmetleri ve Analitik Çalışmalar (ASA): ASA portföyü, temel ve genişletilmiş danışmanlık hizmetleri ve analitik çalışmalar etrafında stratejik bir şekilde konsolide edilmiştir. Bunlar arasında aşağıdakiler yer almaktadır: Ülke İklim ve Kalkınma Raporu, Program Odaklı Kamu Maliyesi Gözden Geçirmesi, Pandemi Hazırlık ve Müdahale, Ülke Yeşil Büyüme, Nitelikli Öğrenme ve Acil Durum Müdahale Yol Haritası, Türkiye’de Bölgesel Eşitsizliklerin Sürükleyici Etmenlerini Anlamak ve Türkiye için Sürdürülebilir, Verimli ve Güvenli Ulaşım.
Dünya Bankasına Göre Ekonomi
2023 yılında özellikle özel tüketimdeki (reel bazda % 12,8), yatırımlardaki (% 8,9) ve kamu tüketimlerindeki (% 5,2) sağlam artışlar sayesinde Türkiye’nin GSYH’sı % 4,5 oranında arttı. 2023 yılında ihracat % 2,7 küçülürken, ithalatın sağlam bir şekilde % 11,7 artması büyümeyi sürükleyici bir etken oldu. Sektörler bakımından, hizmetler sektörü % 4,78 büyürken, deprem sonrası iyileştirme çalışmalarının bir yansıması olarak inşaat sektörü % 7,8 büyüdü. Düşük seviyedeki işgücüne katılım oranına rağmen, Ocak ayındaki % 9,1’lik işsizlik oranı ile işgücü piyasası dirençliliğini korudu.
2022 yılında 49,1 milyar dolar olan cari açık, özellikle yılın ikinci yarısında olmak üzere 2023 yılında iyileşme kaydederek 45,4 milyar dolar (GSYH’nın yüzde 4,2’si) olarak gerçekleşti. Dövizdeki oynaklığın azalması, liradaki değer kaybının sürmesi, portföy girişlerindeki toparlanma ve Türk varlıklarına ilişkin CDS’lerin önemli ölçüde düşmesi (700 seviyelerinden Mart ayı sonu itibariyle 320 seviyelerine) gibi faktörler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) net rezervlerinde iyileşmeye katkıda bulunmuştur (-5,7 milyar ABD Dolarından 15 Mart itibarıyla +19,6 milyar ABD Dolarına).
Ocak 2023’te % 57,7 olan enflasyon Haziran 2023’te % 38,2’ye gerilemişti. Ancak liradaki değer kaybı, asgari ücretteki önemli artışlar, vergi ayarlamaları ve güçlü talep gibi faktörlerin etkisiyle Mart 2024 itibarıyla % 68,5’e yükseldi. Kredi piyasasındaki kısıtlamaların gevşetilmesine rağmen yüksek enflasyon ve orta derecede güçlü sermaye seviyeleri bankalarda kredi büyümesini sınırladı. Vade uyumsuzluklarıyla karşı karşıya olmasına rağmen, bankacılık sektörü döviz pozisyonunda ve sermaye yapısında iyileşmeler gösterirken takipteki alacakları azalmış ve rasyoları önemli ölçüde iyileşmiştir.
Artan harcamalar ve depreme bağlı yatırım ihtiyaçları nedeniyle 2023 yılındaki genel mali denge kötüleşerek GSYH’nin % -5’inin altına ulaşmış (2022’de -0,8 idi), faiz dışı denge ise GSYH’nin % -3’üne yaklaşmıştır (2022’de % +1,4 idi). Ancak depremle ilgili harcamalar hariç tutulduğunda bütçe açığı nispeten düşüktür. 2023 yılında kamu borcu GSYH’nın yaklaşık % 30’u ile nispeten ılımlı bir seviyede seyretmektedir.
2020 ile 2021 arasında yoksulluk azalmaya devam etmiş ancak eşitsizlik artmıştır; en alt ve en üst ondalık gelir dilimleri büyümeden en fazla faydalanan keşimler olduklarından dolayı, Gini katsayısı 2021’de 46,0’a yükselmiştir. İşgücü gelirlerinde en alt % 10’luk kesim, muhtemelen 2021 yılında TÜFE enflasyonunu aşan asgari ücret artışının etkisiyle, işgücü gelirinde en yüksek reel artışı yaşamıştır (% 26); öte yandan, en üst % 10’luk dilim muhtemelen varlık fiyatlarındaki hızlı artışa bağlı olarak işletme gelirlerindeki reel artışlardan en çok faydalan kesim olmuştur (% 96). Yoksulluktaki azalma büyük ölçüde artan işgücü kazançlarından kaynaklanmıştır.
Önümüzdeki döneme baktığımızda, ekonomik büyümenin, sıkılaşan politikalar ve yavaşlayan küresel büyümenin etkisiyle 2024’te yavaşlayarak % 3,0’a inmesi ve sonraki yıllarda hız kazanması beklenmektedir. Enflasyonun Mayıs 2024’te zirve yaptıktan sonra, sıkı para politikaları sayesinde kademeli olarak düşmesi, cari dengenin ise 2024 yılından itibaren iyileşmeye başlaması beklenmektedir. Mali konsolidasyon çabalarına rağmen, kısmen deprem sonrası iyileştirme ihtiyaçları nedeniyle, genel bütçe açığının 2024 yılında yüksek düzeylerde seyretmesi muhtemeldir.
Yapısal sorunların ele alınması ve büyüme yanlısı reformların uygulanması, orta vadede özel sektör üretkenliğinin ve yatırımlarının arttırılması açısından kritik önem taşımaktadır. Enflasyonun üzerindeki ücret artışlarının etkisiyle yoksulluktaki azalmanın kısa vadede devam etmesi beklenmektedir. Ancak, büyümenin dağılımı değiştirilmediği sürece, eşitsizlik artabilecek ve uzun vadede yoksullukla mücadele çabalarını potansiyel olarak sekteye uğratabilecektir.
Ekonomik tahminler, risklerin dengeli bir şekilde tutulması ile birlikte mevcut politikaların sürdürülmesine bağlıdır. Olumsuzluklar arasında düşük net rezervler, jeopolitik gerilimler, mali kırılganlıklar ve politika normalizasyonuna karşı siyasi baskılar yer almaktadır. Öte yandan, ekonomi yönetiminin artan güvenilirliği daha fazla yatırım çekebilir, kuru istikrara kavuşturabilir ve ekonomideki düzeltmeleri hızlandırabilir.
Dünya Bankası ile Türkiye Arasında Yapılan ve Devam Eden Projeler
Türkiye, 7 Temmuz 1950 tarihinde Dünya Bankası ile imzaladığı anlaşma sonucu “Tahıl Siloları” yapılması ve “Liman Gelişimi” Projeleri gerçekleştirildi.
2023 ve 2024 yılları arasında Dünya Bankası ile Türkiye arasında görüşmeleri son aşamaya getirilen ve uygulamaya konan: “Türkiye’nin Depremden Etkilenen İllerinde Tarım Sektörünün İyileşmesi”; “Türkiye Halk Sağlığı Acil Durumlarına Hazırlık Projesi”; “Doğu Türkiye Orta Koridor Demiryolu Geliştirme Projesi”; “Marmara Denizi’nde Kirliliğin Azaltılması” gibi projelere kaynak sağlanmaktadır.
Türkiye’nin 1950 Yılından Günümüze Dünya Bankası ile Gerçekleştirdiği 400 Proje
Kaynakça:
Dünya Bankası Washington Merkez Ofisi
———————————————-
Dünya Bankası Türkiye Ülke Ofis İletişim Bilgileri
Ankara, Tel: +90 312 4598300
Uğur Mumcu Caddesi, No:88, 2. Kat 06700, Gaziosmanpaşa, Ankara/ Türkiye
Washington, +1 202-473-9277, Europe and Central Asia Region
1818 H Street NW, Washington, DC 20433
Not: Dünya Bankası (WB) hakkındaki detaylı bilgi (Bekir Metin, Ankara, 18 Eylül 2024