Evrendeki en ölümcül dans! Kuş ölür sen uçuşu hatırla…
Evrendeki en ölümcül dans olarak nitelenen S2 yıldızının Sagittarius kara deliği etrafındaki yörüngesi beni bu pazar bambaşka yerlere götürdü.
S2 yıldızı kara deliğe her yaklaştığında kütlesi den bir kısmını yitirip yoluna devam ediyor. Yörüngesi de çok ilginç. Newton’un kütle çekim yasasına göre elipsoid şekilde değil. Tam tersine her seferinde başka bir yörünge ile kara deliğe yaklaşıyor.
Bu tam da Einstein’in görelilik ilkesi uyarınca ilerliyor. Bir manada düzensiz, kestirilemez, kaos ile uyumlu bir hareket.
Ayrıca her seferinde kara deliğe yaklaşması bilinen formunun yok olması ile sonuçlanacak bir noktaya doğru ilerlemesi manasına geliyor. S2 ‘nin ölümcül dansı.
“Yaşam, kendi kendini, ölüm olarak isteyendir. Ölüm de yaşam olarak yaşanmış ve bitmiş, bitmiş olan.
İstenmiş, gerçekleştirilmiştir,
Ve tükenmiş olan…” S2’ nin dansını ne güzel anlatmış “Oruç Aruoba” .
Öyleyse,
Hedeflerin, nesnelerin, birilerinin, hiç fark etmez kısaca bir şeylerin etrafında üstelik düzenli gibi görünen fakat düzensiz ve eksilerek devam eden hayatımız.
Oysa yaşam bizim kararlarımıza aldırmaz. Öyle şeyler çıkarır ki karşımıza, uçup gider o kararlar.
Hedefler.
Yaşam da budur belki. Yaşadıkların.
Yaşamaya karar verdiklerin ya da yaşamak istediklerin değil, yaşadıkların…
Dansımız bu galiba.
Dans edersek ne mutlu galiba.
Esas olan süreç galiba.
Füruğ Ferruhzad’ın dediği gibi.:
Kuş Ölür Sen Uçuşu Hatırla.
O zaman şiiri de sadece bir mısra ile değil bütünüyle alalım ki Füruğ Ferruhzad’ın da yad edelim.
Kim vurduya gitti aşkımız, faili meçhul değilse nefsi müdafaadır…
Ellerimizdeki kelepçenin anahtarı sende
Kavgamızın tek seyircisi bu şehir
Tutunduğumuz tek dal içimizdeki isyandır.
Söyle sevgilim sen söyle
Akan kanımızın hesabını kime soracağız?
Kim toplayacak gözyaşlarımızı
Kim koyacak sevgiyi içimize.
Gittik gittik gittik
Acılara gittik
Keşkelere gittik
Ben sana sen bana gittik.
Sonra öğrendik ki dünya yuvarlak, kaldık
Sen bağıra bağıra ağlardın ben susardım
Sen duvarları yumruklardın
Duvarlarında ellerinin izleri kan içinde.
Ben içime içime oyardım kendimi
Sen çimenlere yatıp uyuyakalırdın
Ben banklara tünemiş uykusuz
Sen ot içerdin duman kusardın geceye.
Ben tek sigaralık ciğerimle öksürüklerde
Sen aşka inanmazdın sen inanmazdın
Ben maviye inanırdım
Boynumdaki yorgun damarların mavisine.
Beyaz dalgaları omuzlayan deniz mavisine
Denizin bittiği yerde başlayan göğün mavisine inanırdım
Bi de ensemde ki dövmeye inanırdım
Yazar: Uzm. Ecz. H. Kürşat Parlatan, Ankara, 21 Ağustos 2023