Gelecek İçin Geçmişi Okumak – Pandemik Notlar…
Sayfaların Arkasında
“Pandemiyle birlikte değişik platformlarda paylaşılan yazılar aracılığıyla tanışıp gelişen güzel dostluklardan biridir bizimkisi. Bu birliktelik ortak yazılar yazmaya, birlikte bilimsel çalışmada rol almaya ve birbirimizin yazdığı her yazının ilk okuru ve eleştirmeni olmaya dek uzar. Yazıların çatısını bilimsel dürüstlük ve yürekten halk sağlığına inanç oluşturur.
Ursula K. Le Guin’in deyimiyle, tekerleği kullanmayan büyük topluluklar olsa da öyküler anlatmayanı hiç olmamıştır. Yirmi birinci yüzyılın pandemisinin içinden geçerken dokunduğumuz konularda aslında kendimizi ifade ederken bir yandan da tarihe not düşmek, kolektif belleğin oluşmasına birinci elden tanıklıklarla katkı sağlamak istedik. Diğer yandan, birçok yazı aslında yöneticilere bir mesajdı, ama duyulmayan, duyulsa bile göz ardı edilen. Pandemi yönetiminin doğrudan sonuçları nedeniyle çoğu zaman ortamın düzeltilebilir, kontrol edilebilir ve salgının etkileri en aza indirilebilir olduğunu bildiğimiz için aynı hatalarda ısrar edilmesi bizlerde zaman zaman düş kırıklığına, çoğu zaman da öfkeye neden olmuştur. İçimizden bir şey yazmanın gelmediği zamanlar az değildir, bu zamanlarda aslında söylenecek her şeyin söylenmiş olduğunu bilsek ve kendi kendimize konuştuğumuz duygusuna kapılsak da yok saymayı ve susmayı sorumluluk duygumuzla bağdaştıramadık.”
“Küresel salgın hepimize büyük halk sağlığı hedeflerine ulaşmak için yaratıcılık ve işbirliğini nasıl uygulayabileceğimizi gösterme fırsatı sunuyor – çiçek hastalığının yok edilmesi ve çocuk felcinden arınmış bir dünya yaratma çabalarında olduğu gibi. Geçmişteki bu çabalara benzer şekilde, başarının anahtarı, aşı milliyetçiliğinden ziyade küresel birliğe odaklanan ortak bağlılıkta yatıyor. Birden fazla ihtiyaç katmanını ele almak için birlikte çalışarak COVID-19’u geride bırakabilir ve yolumuza çıkan bir sonraki küresel sağlık sorununun üstesinden gelmeye daha iyi hazırlanabiliriz.”
Yazarlar Ümit H. Kartoğlu ve Özlem Kayım Yıldız: Collonge-Bellerive ve Sivas, Eylül 2021
ÖNSÖZ – Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol
Bu heyecan verici kitap için önsöz yazmam istenildiğinde, kitabın yazarları olan Ümit Kartoğlu ve Özlem Kayım Yıldız’ı neredeyse yıllardır aynı kurumda çalışıyormuş gibi yakından tanıdığımı hissettim.
Türkiye, dünyadaki pandemi ilanından bir gün önce ve resmi olan ilk vakasını aslında gerçek ilk vakasından çok daha geç olarak açıkladığında, bizi bu salgın sürecinde, stratejik yaklaşım ve bilimsel dürüstlük konusunda çok zorlu bir sürecin beklediğinin farkındaydım.
Pandemi başlamadan önce, Türkiye’de basın tek sesli ve taraflı, bilim insanları ve akademi dağınık ve tıp pratiği ise toplumdan kopuk ve hastane duvarları arasında performans sistemine yani ağırlıklı olarak tedavi edici hekimliğe sıkışmıştı.
Salgın ile ilişkili dünyadaki güncel ve açık bilgiye erişmenin neredeyse tek yolu sosyal medyadaki bilimsel platformlar ve bağımsız az sayıdaki gazeteci idi. Ama sosyal medya bir yandan da adeta bir “dezenformasyon okyanusu” gibiydi. Bu okyanusta şişedeki mesajlar olmaya ve bulmaya çalışırken, yani sosyal medyada tanıdım ikisini de.
Bir fırtınaya yakalanmıştık ve tek sığınacağımız liman gerçeklerdi.
Gerçekleri bulmak ve duymak ise tıpkı o şişedeki mesajlar gibiydi ve ben hem Ümit’in ülke ötesinden erişen sağduyulu sesi ve deneyimleri hem Özlem’in bilimsel dürüstlüğü ve titizliği ile paylaştıklarına sıklıkla sığındım.
Her ikisi de pandemik notlarını, sistematik olarak da gazete ya da dergilerde yazıyorlardı.
Uygarlıkların arşivini hikâye eden Muazzez İlmiye Çığ’ın eserindeki Sümer’li şair Ludingirra’nın “Mademki biliyorsun neden anlatmıyorsun” diyen yüzlerce yıl öteden erişen sesine kulak verip bildiklerimizi anladıklarımızı anlatmakla yükümlüydük.
SONSÖZ – Prof. Dr. Kayıhan Pala
Küreselleşme salgın hastalıkların her zamankinden daha hızlı ve daha fazla yayılım göstermesine yol açmıştır. Daha önce yerel/bölgesel ölçekte sınırlı kalan salgınlar artık kıtalararası bir uçağın uçabileceği kadar kısa sürede çok hızlı bir şekilde küresel hale gelebilmektedir. Geçmişten çok daha sık ve çok daha uzak mesafelere seyahat eden, daha yoğun nüfuslu bölgelerde yaşayan ve vahşi hayvanlarla yiyecek bulma ya da ticari gerekçelerle daha yakın temasa giren insanlar, yeni bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkması ve hızla yayılması ile küresel salgınlara neden olma potansiyeli taşımaktadır.
Yirmi birinci yüzyılda şimdiye kadar bile büyük kitlesel göçler, siyasi istikrarsızlık, çatışma, savaşlar ve doğal afetler gibi birçok insani acil durum yaşandı. Milyonlarca insan yerlerinden edildi, sığınmacı veya göçmen haline geldi ve kendilerini aşırı kalabalık yaşam gibi enfeksiyon risklerini de artıran koşullar içerisinde buldular. Bütün bunların üzerine COVID-19 pandemisi gibi bütün dünyayı yakından ilgilendiren ve gündelik yaşamı bütünüyle değiştiren çok önemli bir halk sağlığı sorunu da eklendi.
Küresel kapitalist sistem bulaşıcı hastalıklar ve salgınlara ilişkin tüm uyarıları göz ardı etti. Dünya COVID-19 pandemisine vahşi kapitalist sistemin egemen olduğu koşullarda ve ülkelerin ezici çoğunluğunda zayıf sağlık sistemleriyle yakalandı. SARS çok büyük bir salgına yol açamadan kolay halledilmişti, ancak COVID-19 neden büyük bir tehdit haline gelebildi? İşte Ümit Kartoğlu ve Özlem Kayım Yıldız “Gelecek için geçmişi okumak: Pandemik notlar” kitabıyla bu soruya geniş bir izdüşümden yanıt arıyorlar. En az hasarla salgının atlatılabilmesi ve gelecek salgınlara karşı hazırlıklı olabilmek amacıyla, COVID-19 pandemisi sırasında ve sonrasında ne yapması gerektiğini bilmeyen herkes için birer sis çanı olarak bilimin ışığında yol gösteriyorlar. Kendilerine teşekkür borçluyuz.
Yazıyı hazırlayan Bekir Metin, Ankara, 23 Kasım 2021
Kitabı PDF olarak indirebilirsiniz.