Tarihsel Süreçte Halk Hareketi…

Tarihsel Süreçte Halk Hareketi…

Hani tarihi çok sevdiğimden değil, ama merak ettiğimden öğrenmeye çalışmaktayım. Mesela Rusya da Çar’lık dönemi ne zaman başlamış? Rusya da IV. İvan, hani bizim tarif ettiğimiz Korkunç İvan,  Bizans imparatorunun kızı Sophia Palaiologina ile evlenir ve kendini Bizans’ın varisi olarak ilan eder. Rusya’yı da Bizans geleneklerine göre yönetmeye başlar. Kilisenin merkezini Rusya’ya taşıma girişimi, her ne kadar kesin sonuç vermemiş olsa da, Rusya’da Ortodoks kilisesi etkin olmaya başlar. 1547 de Ortodoks kilisesi IV İvan’ı ÇAR ilan eder. Çar’lık işareti de çift başlı kartal olarak kabul edilir. Hani Bizans ta da çift başlı kartal simgesel olarak tanındığı gibi.

Çarlık idaresi IV. İvan zamanında daha da Ortodoks kilisesinin himayesi, güç kazandığını görmekteyiz. Rusça da bir kelime vardır, Grozni, bu kelimenin İnglizce karşılığı ‘Terrible‘ , Türkçe ye çevrilince Korkunç anlamında  bir mana olduğunu biliriz. ‘Ива́н четвёртый ‘ olarak ifade edilen bu deyimin kullanılmasının, aslında ne anlama geldiğini bilmemizde yarar var. Bir insanın Korkunç olabilmesi için mutlaka insanlık dışı bazı hareketler yapması gerek. Korkunç İvan’ın, Rusya da, Novgorod gibi bazı bölgeleri ele geçirdi, bazı bölgelerde ise zayıf kaldığını bilmekteyiz.  Ele geçirdiği yerlerde otorite sağlamak için, çok büyük katliam yaptığından, halk topraklarını terk edip başka yerlere göç ederler. Böylelikle ülkenin gelirlerinde azalma başlayınca, halktan zorla vergi toplamaya başlayan IV. İvan, ülkede tarım topraklarına el koyar.  Halkı topraklarında çalışmaya zorlayan IV. İvan, halka zulm ettiğini tarihçiler söylemekte.

İvan’dan sonra akıl sağlığı biraz bozuk olan I Fyodor, ülke yönetiminin başına gelir. Ancak Fyodor’un kendini yönetecek bir güçte olmadığından, bu dönem, karışık dönem olarak tanımlanır. Fyodor vefatında çocuğu olmadığı için Rurik hanedanlığının sonu olur.  Ancak bu dönemde Moskova Patrikliği ilan edilmesi, bağımsız bir Ortodoks Kilisesinin Rusya’da ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Deli Petro (1672-1725)

Çarlık Rusya’sının genişlemesi, tarihsel süreçte, doğu, kuzey ve batı yönünde sürmüş olduğunu bilmekteyiz. Çarlık yönetimini, ağabeyi V. İvan’la beraber alan Petro, 1696 senesinde ölen V. Ivan‘ın yerine, 17 yaşında tek başına Büyük Petro olarak ülke yönetimini bir gecede ele geçirir. Hani V. İvan genç yaşta eceli ile mi ölmüş, yoksa bir başka olayla mı var, bunu tarih kitapları yazmamakta.

Eva nehrinin Finlandiya körfezi ile buluştuğu bir yerde bulunan bataklığı, Amsterdam veya Venedik gibi bir görünüme çevirmek ‘Deli Petro’nun hayali olur. Bu nedenle tarihçilerin bazıları Deli Petro ve diğerleri ise  Büyük Petro diye anarlar. Bu bataklığı yaşanabilecek bir şehir haline dönüştürmek için, ülke kaynaklarının büyük bir bölümünü kullanır. Bir şehir meydana getirir ve bu şehre St. Peterburg, Petro’nun kalesi anlamındaki, bu günkü ismi verilir.

St. Peterburg, Ermitaj Müzesi

Bu şehirde yaklaşık 8000 mimari eser bulunmaktadır. 221 müze, şehrin çeşitli yerlerindedir. En önemlisi ve görkemlisi Ermitaj  sarayıdır. Eva nehrinin kıyısında yaklaşık 2000 metre uzunluğunda inşa edilen bu sarayın içi, dünyanın her ülkesinden getirilen eserlerle donatılmıştır. Hatta Osmanlı İmparatorluğu tarafından gönderilen çinili minber ve çeşme zıvanası ile bazı seramik eşyalar sergilenmekte. Hatta iyi korunamamış olsa da, bazı Osmanlı halıları da orada sergilenmekte. Ermitaj da sergilenen antik eşyaların 3 milyondan fazla olduğu söylenir.

Bu saraydan başka Neva nehri kıyısında bir başka sarayda da 15 bin adet tablo sergilenmekte olduğunu görürsünüz.

St. Peterburg, Çar Petro tarafından başkent olarak kullanılmış. Bu nedenle hem kışlık hem yazlık birçok saray bu şehirde inşa edilmiş. Hatta bir sarayın iç döşemelerinde elma ağacı kullanılıp, amber eşyalar sergilendiğinden, sarayın içinde amber kokusu her yere sinmiş olduğunu koklarsınız.

Çar II. Nikolay (1868-1918)

Şehrin yapımı ve daha sonrası sürecinde harcanan  servet, ülkenin milli gelirinin büyük bir bölümü  olduğundan, halk açlık ve yoksulluğa itilmiş olduğu bir hakikattir. Senelerce halk bu yoksulluğu çekerken, Saray’a yakın küçük bir azınlıkta zenginlik içinde yaşamlarını, bu şehirde sürdürmeye devam etmişler.  Ordu komutanları ve güçlü insanlar Saray tarafından beslenmiş, yaşamları imrenilecek cinsten olunca, halkın bu eşitsizliğe dayanma gücü kalmamış. Çarlık Rusya yönetimine isyan etmek için bir kıvılcımı halk arar.

Kırılgan bir ekonomisi olan Çarlık rejiminin, ülke sorunları yerine, Saray’a yakın küçük zümrenin sorunları ile uğraşması, çalışan, üreten ve ülke yükünü taşıyan devrimci kesimin harekete geçmesini tetikler.

1917’nin Şubat ayına rastlar. 23 Şubatta şehirde mevcut düzeni protesto eden bir gösteri düzenlenir. Bunu durdurmak için ordu zor kullanır. ‘Kahrolsun istibdat, ekmek ve adalet istiyoruz’ sloganları atılır. Bu gösterilerin büyüyeceği endişesi ile ordu halkın üstüne ateş açar. Bu arada Çar II. Nikolay kardeşi Mihail lehine tahtı bırakmak ister. Ancak Prens Mikail kabul etmez. Böylelikle Monarşi, yani tek adam rejimi Rusya’da sona erdiğini görmekteyiz. 350 yıllık Çarlık rejimi Romanov ailesi ile son bulur.

Sosyal bilimciler tarafından halkın fakirlik ve yoksulluk sınırını zorlamak, bir iktidar için, son derece sakıncalı bir hareket olarak tanımlar. Ülkede fakir halkın yaşam seviyesini hiçe sayarak, Büyük Saraylar, Kışlık saraylar, Yazlık Saraylar, Yüzen Saraylar ve Uçan Saraylar ülke menfaati gözetmeksizin yapılması, insanları isyana sürükler diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Yazar Metin Atamer, Ankara, 5 Eylül 2022 

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir