Hayattan Dersler, Sağlıklı Nefesler…

Hayattan Dersler, Sağlıklı Nefesler…

Bir yılı daha geride bırakırken 2020’den akılda kalanları önce sıralamak istedim sonra vazgeçtim.

Nasıl olsa haberlerde her şey kronolojik olarak sıralanmış, her yayın kuruluşu kendine göre önemli saydıklarını öne çıkarmış durumda.

Ortak olarak öne çıkarılan ise kadın cinayetleri.

Türkiye’de 2020 yılında 419 kadın erkekler tarafından katledildi. Bu cinayetlerden 4’ü yılın son haftasında işlendi. Ve kadınlar, yılın son gününde ‘yeter’ diyerek sokaklara, meydanlara indi.

Öldürülen kadınlardan akademisyen Dr. Aylin Sözen’in bir kutlamada öğrencilerine hitap ederken verdiği hayat dersi beni çok duygulandırdı. Aylin öğretmenin bu davranışı bana geçmişte bir başka eğitimcinin verdiği hayat dersinin öyküsünü hatırlattı. Öykü şöyle:

48 yıl önceki ilkokul öğretmenini parkta gören bir kişi, utanarak yanına yaklaşıp “Hocam beni tanıdınız mı?’ diye sorar.

Emekli öğretmen, “Hayır tanımadım” diye yanıtlar. Öğretmen ile öğrencisi arasındaki diyalog şöyle devam etti;

-Hocam nasıl tanımazsınız!… Ben ilkokul öğrenciniz M….a. Hocam sınıfımızda bir arkadaşın saati kaybolmuştu. Ben almıştım. Siz de,

– “Herkes kalksın ve ellerini tahtaya dayasın, arama yapacağım” demiştiniz.

Ben utanmış ve çok korkmuştum. Sizin ve arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım diye soğuk terler döküyordum… Sizden bir komut daha geldi.

– “Şimdi herkes gözlerini kapatsın.”

Ortalarda bir yerdeydim. Aranma sırası bana gelmişti. Saati cebimden sessizce almış, devamla, aynı sessizlik içinde son arkadaşa kadar aramayı sürdürmüştünüz.

Sonra bizi yerimize oturtup bana ve hiç kimseye hiç bir şey söylemeden saati sahibine vermiştiniz.

Büyüdükçe içimde büyüttüm bu davranışınızı… Hocam ben şimdi 60 yaşındayım. Düşünüyorum da şu hayattaki en büyük dersi o gün sizden almışım. Her aklıma gelişinde sarsıldım ve her aklıma gelişinde kendimi sizden kalan erdemin koruyucu gölgesinde hissettim.

. Şimdi hatırladınız mı beni?

Yaşlı öğretmen yan yana oturdukları bankta öğrencisine yaslanarak:

– O olayı ertesi gün unutmuştum ben. Şimdi sen anlatınca hatırladım. Sizlere, “gözlerinizi kapatın”, dediğimde ben de gözlerimi kapatmıştım.

O yaştaki her çocuğun düşebileceği yanılgıya düşen öğrencime karşı içimde bir yargı oluşsun istememiştim.

– O sen miydin? Gerçekten bilmiyordum, şimdi öğrendim. Nasılsın?..”

Hayatın Her Saniyesi Değerli

Corona virüsten hastalanıp tedavi görenlerden iyileşenler, çektikleri sıkıntıları anlatarak başkalarının da aynı sıkıntıyı çekmemelerini istiyor. Çekilen o eziyeti özümseyebilmemiz için engellilerle ilgili bir sosyal deneyi aktarmak istiyorum.

’10 dakikalık’ bir filmin yılın en iyi kısa filmi unvanını kazandığı ve sinemada gösterime gireceği açıklandı. Filmi merak edip izlemeye gelen büyük bir kalabalık salonu doldurdu. Ve filmin gösterimi başladı. Ancak, film başlayalı 6 dakika geçmesine rağmen ekranda aynı sahne vardı. Kamera açısı sadece bir odanın tavanını gösteriyordu. 7’inci dakikada da aynı sahnede bir değişiklik olmayınca seyirciler şikâyet etmeye, bazıları ise salonu terk etmeye hazırlığına başladı.

Sekizinci dakikada kamera açısı tavandan yere indi, ‘omirilik felçli ve tam engelli’ olup, yatakta sırtüstü yatan bir çocuk görüldü. Ekranda şu cümle yazılıydı:

Bu engelli çocuğun, hayatının her saatinde gördüğü sahnenin sadece 8 dakikasını size sunduk ve siz bu kadarına bile katlanamadınız. Hayatınızın her saniyesinin değerini bilin ve şükredin.’

Dünyada ve Türkiye’de Aşının Zorlukları

Bakın, 30 yılı önce çocuklara aşı yapmak için köy köy dolaşan tıp doktoru Önder Cem SezginHealth World News/Sağlık Haberleri sitesindeki yazısında, Dünyada ve Türkiye’de aşılama konusunda yaşanacak zorlukları nasıl dile getiriyor:

‘85 Milyonun yaşadığı bir ülkede, bu nüfusun hemen hemen tamamına yapmanız gereken bir aşılama söz konusu. Üstelik tüm Dünya’nın talebine yetişmeye çalışan iki elin parmaklarını geçmeyen firmalar bu işi sırtlanıyor. Düşünün, tüm Dünya’yı kasıp kavuran bu hastalık için milyarlarca insanı aşılamak, üstelik de bu aşıları ikişer doz yapmak gerekiyor. Bırakın bu kadar doz aşı üretmeyi, bu aşıları içine koyacağınız tek kullanımlık cam enjektörlerin, kutularının imalatı/temini, bunların dağıtımı, saklanması, uygulanması, atıkların imhasına kadar bir yığın sürecin çok büyük ölçekte planlanması ve uygulanması gerekiyor. Siz daha ülkenizdeki aşılamayı tamamlamadan, belki de yeniden aşılanması gerekecek insanların ve bu böylece yıllar yıllar boyunca devam edip gidecek. Sistemin büyük bir insan/malzeme/para kaynağı sadece bu işe ayrılmak zorunda kalacak. Hastalığın kendisi ne kadar kaosa yol açıyorsa, def edilmesi de o boyutta bir kaosa yol açacak muhtemelen.’

‘Dilerim ki, yeni yıl aklın, bilimin ve çok çalışmanın sonuçlarını fazlasıyla alacağımız, yaşadığımız bu büyük hüznün yeni bir yaşama ve güzelliklere evrileceği bir yıl olsun.

Hurafelerle, boş inançlarla, boş laflarla, boş umutlarla insanları kandıranların yeryüzünden silineceği, şeffaf, aklı başında, halkına saygı duyan, referansını bilimden alan yönetimlerin yeryüzünü kaplayacağı bir yıl olsun.’

Yeni Yılınız Kutlu Olsun..

Gazeteci Yazar Remzi Dilan, Ankara, 01 Ocak 2020, remzidilan_48@hotmail.com

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir