Her şeyin başı sağlık… Peki, sağlığın başı ne?
Biliyorum, bir yazıya başlarken önce kısa bir giriş yapılır. Ardından girişte sunulan konu yazının devamında detaylandırılır. Ve sonuçta da bütün yazının demek istediği şey her ne ise bir kez daha tekrarlanır.
Peki, ben niye girişi daha en baştan, başlıktan yapıyorum o halde?
Niye hiç vakit kaybetmeden bütün yazı boyunca söylemek istediğim şeye balıklama atlıyorum?
Çünkü sağlık beklemez.
Çünkü pek çok şeyi erteleyebilirsiniz ama konu sağlıksa erteleyemezsiniz.
Ya da diyelim ki ertelediniz, işte o zaman sağlık onu ertelemekle kazandığınızı sandığınız vaktin çok daha fazlasını gelir sizden söke söke alır.
Şimdi bunları okurken aklınızdan geçen şu muhtemelen: “Eee, bunları biliyoruz. Bildiğimiz şeyleri bize niye anlatıyorsun?”
Haşa! Size bir şey anlatmak ne haddime?
Ben sadece soruyorum size. Taa en başta, başlıkta yaptığım gibi…
Her şeyin başı sağlık… Peki, sağlığın başı ne?
Daha açık anlatmam gerekirse: Düşünün mesela, bir hastanede hemşiresiniz ve karşınıza bir çocuk geliyor. Kaşlar, saçlar dökülmüş. Bir deri, bir kemik kalmış. İçinizden diyorsunuz ki “Yazık, daha çocuk bu… 12, bilemedin 13 yaşında… Çok yazık…” Sonra onun kemoterapi koltuğuna zorlukla oturuşuna şahit oluyorsunuz. Artık iyice incelmiş damarlarından damar yolu açmaya çalışıyorsunuz. Defalarca deneme ve bu denemeler yüzünden uzunca bir süre geçmeyecek morluklar sonucunda nihayet damar yolunu açıyorsunuz. Kemoterapi ilacını ona vermeyi başardığınızda da sohbete başlıyorsunuz. Önce bir çocukla konuşur gibi… Ama sonra çocuğun kurduğu cümleler, kullandığı kelimeler sizi şaşırtmaya başlıyor. Çocukla “sen” diye konuşurken “siz”e geçme ihtiyacı hissettirecek kadar beklenmedik bir sohbet başlıyor. Ve sonunda merakınıza yenik düşerek soruyorsunuz. “Pardon ama yaşınız kaç?” Ve çocuk cevap veriyor: “32.”
İşte o zaman anlarsınız değil mi mesela neden sigara içmemeli? Ya da neden mesela bedeninizde bir değişiklik, bir terslik gözlemlediğinizde ertelememeli? Ya da neden olabildiğince sağlıklı beslenmeli? Neden hayatınızda harekete, egzersize biraz yer vermeli?..
Ya da mesela, doktorsunuz. Hem de en tanınmışından, en ünlüsünden, en güvenilirinden bir doktor. Yıllarını bu işe vermiş, saçlarını bu işte ağartmış bir doktor! Sıradaki hastayı bekleyen bir doktor… Ve odanızın kapısı açılıyor. İçeri giren gencecik kadına diyeceksiniz ki “Üzgünüm… Artık çok geç…” Ya da daha vicdanlıysanız, “Biraz geç kalmışız ama elimizden geleni yapacağız.” Sonra o kadın gidecek ve onun ardından sıradaki hasta girecek. Hani geçen seneden beri tedavi gören ve ekranınızda adını okumasanız artık tanıyamayacağınız kadar değişmiş bir hasta… Onunla da konuşacaksınız. Belki ümit vadeden belki de hiçbir şey vadetmeyen şeyler söyleyeceksiniz. Ve her bir hastanın çektiği acıya, yaşadığı sıkıntıya her gün ama her gün birebir şahit olacaksınız.
İşte o zaman anlarsınız değil mi mesela neden sigara içmemeli? Ya da neden mesela bedeninizde bir değişiklik gözlemlediğinizde ertelememeli? Ya da neden olabildiğince sağlıklı beslenmeli? Neden hayatınızda harekete, egzersize biraz yer vermeli?..
Şimdi hepiniz yine söyleniyorsunuz değil mi? “Eee, tabii! Bunun nesini soruyorsun?” diyorsunuz değil mi?
Size ilginç bir şey söyleyim o halde.
Hiç de sandığınız gibi olmuyor, biliyor musunuz?
Hayatlarını şifa dağıtmaya adamış bu insanlar bile ilk fırsatta kapının oraya çıkıp bir sigara yakıyor.
Yahut bir kat merdiven çıkmaktansa asansör beklemeyi tercih ediyor. İki adımlık yolu yürümektense arabasına binmeyi tercih ediyor.
Ya da tüm gününü abur cubur yiyerek veyahut hiçbir şey yemeden geçiştiriyor.
vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb. vb.
Örnekleri çoğaltabiliriz. Ama gerek var mı?
Sanki yok…
Çünkü belki de ilk defa aynı taraftayız. Belki de ilk defa “Ee, ne diyorsun?” demiyorsunuz.
Madem şimdi aynı saftayız, o halde bir kez daha soruyorum:
Her şeyin başı sağlık… Peki, sağlığın başı ne?
Kendinizi sevmek tabii ki de… Kendinize değer vermek…
Evet, bilirsiniz neler yapmanız gerektiğini. Neler yemeniz gerektiğini… Ne kadar su içmeniz, ne kadar hareket etmeniz gerektiğini…
Ama bilmek yetmez. Daha doğrusu sadece bunları bilmek yetmez.
Her şeyden önce kendi değerinizi bilmeniz gerekir. Kendinizi sevmeniz gerekir. Kendinize iyi bakmanız gerektiğini anlamanız gerekir. Dahası bunu istemeniz ve bunun için çaba harcamanız gerekir.
Peki sonra?
Sonrası iyilik, güzellik diyeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
Sonrası diğer yazıda…
Güliz Sütçü Ph.D. Dr. (8.10.2019)