Hükümetin yeni nüfus politikaları: ‘Kadınlar anne ve eş rolüne indirgeniyor’

Hükümetin yeni nüfus politikaları: ‘Kadınlar anne ve eş rolüne indirgeniyor’

AKP hükümetinin nüfusun yaşlandığını öne sürerek doğumları artırma amaçlı yeni politikaları, sivil toplum kuruluşlarında endişelere yol açıyor. Yaygın kanının aksine Türkiye’nin genç ve üretken nüfusunda alarma geçirecek azalma yok.

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) ile Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı (SSYV) 15 Şubat 2025’te Ankara’da ‘Nüfus Politikaları ve Üreme Hakları Çalıştayı’ düzenledi.

Diken’in de katıldığı bir günlük çalıştayın sonuç bildirgesi yayınlandı. Bildirgede ülkemiz nüfusundaki değişimlerden endişe edilmesini gerektirecek bilimsel kanıtların olmadığı belirtildi.

Nüfusu artırmak için değil, yaşlanan toplumun sorunlarına hazırlanmanın daha hakça ve akılcı olacağı söylendi.

Bildiride aile planlamasını da kapsayan cinsel ve üreme sağlığı hizmetlerinin bir insan, kadın ve sağlık hakkı olduğu vurgulandı. Genç ve kalabalık değil, nitelikli ve sağlıklı nüfusun hedeflenmesi gerektiği belirtildi.

Önerilen uygulamaların, kadınların birey olarak haklarını tanımayan, onları sadece ‘anne’ ve ‘eş’ rolüne indirgemeye çalışan politikalar olduğuna dikkat çeken kuruluşlar, başta eğitim, istihdam, sağlık hizmetlerine erişim ve üreme hakları olmak üzere pek çok alanda kadınların toplumsal yaşama katılımının sınırlandırılacağını söyledi.

UNFPA: Teşvikler doğumları artırmıyor, kadın haklarını geriletiyor

Hükümet 2007’den beri nüfus artışındaki gerilemeye dikkat çekiyor ve ‘en az üç çocuk’ çağrısı yapıyor. Bu politikasını desteklemek için kamuda aile planlaması yöntemlerine erişim son derece güçleştirildi. Hatta neredeyse olanaksız hale getirildi. İsteğe bağlı kürtaj yapan devlet hastanesi kalmadı. Bakanlıktaki ‘kadın’ın adı çıkarıldı, ‘aile’ kaldı. Evlilik ve doğumları özendirecek bazı sosyal yardımlar tanımlandı. 2025 de Aile Yılı ilan edildi.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) 2023 Nüfus Raporuna göre birçok ülkede daha büyük aileleri teşvik etmek amacıyla kadınlara ve eşlerine mali teşviklerle ödüller sunulduğunda doğurganlık oranları etkilenmiyor. Bu politikalar doğurganlığı etkilemediği gibi kadın haklarına da zarar veriyor.

Türkiye’de de yaklaşık 18 yıldır uygulanan benzer politikalar, sonuç vermiyor. 2001’de toplam doğurganlık hızımız 2,38 iken bugün 1,51’e düştü. Evlenme yaşı yükseldi, boşanma oranlarıysa arttı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2001’den bu yana doğurganlık hızının arttığı bir yıl yok.

Genç, üretken nüfus oranı 2050’de bile yüzde 65 olacak

Türkiye nüfusu 85 milyon 664 bin 944. Aslında nüfusun artış hızı azalsa da sayısal olarak toplam nüfus artmaya devam ettiği sürece 2050’ye kadar sorun yaratması beklenmiyor. Çünkü büyük bir genç yaş grubu var. Bu grup doğal olarak doğurganlığını devam ettiriyor.

Nüfusun (Suriye ve diğer göçmenleri de hesaba katmadan) 2050’ye kadar sürekli artarak 100 milyon civarında durağanlaşması bekleniyor. Türkiye’nin 65 yaş üstü nüfusunun 2030’da yüzde 11, 2050’de yüzde 17 olacağı hesaplanıyor.

Öte yandan genç ve üretken nüfusun (15-64 yaş) toplam nüfusa oranında kaygı uyandıran bir düşme yok. 2000’de bu grup toplam nüfusun yüzde 64’ünü oluşturuyordu. 2030’da yüzde 68, 2050’deyse yüzde 65’ini oluşturacak.

Toplumsal cinsiyet ayrımcılığını artırabilir

1965’ten bu yana bir insan hakkı olarak büyük emeklerle yürütülen ve ülkemiz için son derece önemli olan mevcut nüfus politikasına aykırı uygulamaların ciddi kaygılara yol açtığı söylenen bildiride bunun sebepleri şöyle açıklandı:

  1. Doğumların teşvik edilmesi sonucunda kadın ve çocukların, ailelerin ve toplumun sağlığı zarar görebilir.
  2. İstemediği halde gebe kalan ve riskli gebeliği olan kadınların sağlıksız koşullarda düşük yapma eğilimleri ve bunun sonucunda anne ölümleri artabilir.
  3. Kadın haklarının temel bir ilkesi olan kadının üreme ve cinsel yaşamıyla ilgili karar verme bağımsızlığı zarar görebilir.
  4. Kadının özgürlüğü, toplumsal yaşama katılımı, çalışma hürriyeti engellenebilir ve kadının toplum içindeki statüsünde gerilemeler görülebilir.
  5. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı daha da artar ve böylece zaten erkek egemen olan toplumumuzda kalıcı zararlar ortaya çıkabilir.
  6. İşsizlik, eğitimsizlik, yoksulluk gibi sosyal sorunlar daha da artabilir.
  7. Kalabalık nüfus, çevre sorunlarının artmasına, ülkenin doğal kaynaklarının tüketilmesine ve iç göçleri artırarak hızlı ve plansız kentleşmeye yol açabilir.

Kadınların kararları yalnızca kendilerine ait

Bildirgede ayrıca kadınların bedenleri, yaşamları ve gelecekleri üzerindeki kararların yalnızca kendilerine ait olduğunu hatırlatıldı. Devlet politikalarının, bireylerin bu haklarını koruyacak ve gereksinimlerini karşılayacak şekilde düzenlenmesi gerektiği vurgulandı. Bildiride aşağıdaki çağrılar yapıldı:

  • Üreme sağlığı hizmetlerine erişim temel bir insan hakkıdır ve doğum kontrol yöntemleri, güvenli rahim tahliyesi (kürtaj) hizmetleri ve kapsamlı cinsel sağlık eğitimi ücretsiz ve herkes için erişilebilir olmalı.
  • Kadınların bedenleri ve doğurganlıkları üzerindeki baskıcı uygulamalardan derhal vazgeçilmeli.
  • Üreme sağlığı hizmetlerine erişimi engelleyen uygulamalar kaldırılmalı, kadınların sağlık hakları güvence altına alınmalı.
  • Kadınların toplumsal ve siyasi yaşamda karar alma mekanizmasında ve istihdamda daha fazla yer alması teşvik edilmeli, ekonomik bağımsızlıkları desteklenmeli.
  • Kadın ve erkek, evli olan ya da olmayan bütün bireylerin doğum kontrolü yöntemlerine erişim haklarına saygı duyulmalı ve devletin Anayasamızın 41. maddesinde yer alan ‘aile planlamasının öğretimi ve uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alıp teşkilatı kurma’ görevinden asla vazgeçilmemeli.
  • Doğum kontrolü uygulamalarının bir tıbbi gereklilik olduğundan hareketle, gebe kalmalarında risk bulunan kadınlara özenle yaklaşılmalı ve gebelikler arasındaki sürenin en az iki yıl olmasını sağlayıcı hizmetler özendirilmeli.

Sık doğum, istenmeyen gebelik anne ve bebek ölümlerini artırır

  • Sık doğumların, istenmeyen gebeliklerin ve ergenlik dönemindeki evliliklerin anne ve bebek ölümlerini artırdığı göz önüne alınarak aile, kadın ve çocuk sağlığını riske atan politikalardan vazgeçilmeli.
  • Eğitimde ulusal düzeyde cinsiyete dayalı ayırımcılık yaratmayan, gerektiğinde kız çocuklara pozitif ayırımcılığı öngören, cinsiyet eşitliğini dikkate alan eğitim sistemine geçilmeli.
  • Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadele edilmeli, kadınları şiddete karşı daha savunmasız hale getiren ve ekonomik bağımsızlıklarını kısıtlayan politikalar asla yaşama geçirilmemeli.
  • Gençler cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusunda bilinçlendirilmeli, yaşa göre uyarlanmış cinsel sağlık eğitimi okul müfredatına dahil edilmeli.
  • Yoksul, kırsal bölgede yaşayan, göçmen, engelli ve farklı cinsel eğilimleri olan bireyler dahil olmak üzere dezavantajlı grupların ihtiyaçları olduğu zaman ve ihtiyaçları olduğu kadar sağlık hizmetlerine erişimi güvence altına alınmalı.
  • Gelecekte ülkemizdeki çalışan nüfusun (15-64 yaş grubu) azalmayacağı gerçeğinden hareketle, bu yaş grubundakilerin istihdamı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi konularında sosyal politikalar uygulanmalı.

Nüfus politikaları bilimsel gerçeklere göre geliştirilmeli

  • Ülkemiz nüfusunun kaçınılmaz olarak yaşlanacağı gerçeği göz önüne alınarak, yaşlıların üretime katılmaları, aktif yaşlanma ve kronik hastalıkların yönetimi konularında programlar geliştirilmeli ve uygulanmalı.
  • Sağlık çalışanları ülkenin nüfus yapısına uygun olarak planlanmalı, bu cümleden olarak kronik ve yaşlılıkla ilgili uzmanların ve evde bakım elemanlarının yetiştirilmesine ilişkin yaklaşımlara önem verilmeli.
  • Demografik gelişmeler, hastalık örüntüsü, sağlık hizmetlerini kullanım ve sağlık harcamaları konularında sürekli toplumsal cinsiyet eşitsizliğini de gösterebilecek veri toplanmalı ve analizler yapılarak nüfus politikaları bilgiye/kanıta dayalı olarak planlanmalı.

Nüfus Politikaları Kurulu kuruldu: Görevi doğurganlık hızını artırmak

Nüfus Politikaları Kurulu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Resmi Gazete’de yayınlanarak (24 Aralık 2024 tarih ve 172 Sayılı Kararname) kuruldu. Kurulun görevlerinde birisi de doğurganlık hızının nüfusun yenilenme seviyesinin üzerinde tutulması. (Detaylı bilgi için link aşağıdadır)

Kaynak: Mesude Demir, Diken Gazetesi, 5 Mart 2025

Nüfus Politikaları Kurulu kuruldu: Görevi doğurganlık hızını artırmak

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir