ILO Türkiye Ofisince Yürütülen Programlar ve Projeleri

Mülteci Krizi Karşısında ILO’nun Çalışmaları (12 Temmuz 2019 tarihi itibariyle)

Suriye Mülteci Krizi, eşi benzeri görülmemiş sayıda insanı yerinden etmesi nedeniyle, uluslararası toplumun dikkatini çekmektedir.

Devam Eden Projeler

ILO, bu strateji kapsamında, 2017 yılından beri yedi proje yürütmüştür, bunların dördü halen devam etmektedir. Projelerin ikisi Suriye Krizine Müdahale için AB Bölgesel Güven Fonu, ikisi de ABD Dışişleri Bakanlığı Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu tarafından finanse edilmektedir.

Tamamlanan Projeler

Çocuk İşçiliği (12 Temmuz 2019 tarihi itibariyle)

Türkiye’de Mevsimlik Fındık Tarımında En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi

Projenin amacı Türkiye’de mevsimlik fındık tarımında en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin sona erdirilmesine katkıda bulunmaktır. Türkiye’nin Karadeniz bölgesindeki proje, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve ILO tarafından ortaklaşa yürütülmektedir.

Eylemin arka planı ve içeriği

Türkiye, 1992 yılında Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı’na (IPEC) katılan ilk altı ülkeden biri olmuştur. 1992 yılında Türkiye Hükümeti ile ILO arasında bir Mutabakat Zaptı (MoU) imzalanmıştır. Buna dayanarak sağlanan ILO-IPEC program desteği, ulusal politika ve hedeflerle uyumlu olarak Türk Hükümeti ile ortaklaşa oluşturulmuştur. O zamandan beri, Türkiye çocuk işçiliği vakalarını azaltmada oldukça etkili olmuş ve çocuk haklarında önemli ilerleme kaydetmiştir.

Bu bağlamda, 2015 yılına kadar en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin sona erdirilmesini hedefleyen Ulusal Zamana Bağlı Politika ve Program Çerçevesi (TBPPF), 2005 yılında ILO’ nun desteği ile oluşturulmuştur.

Türk Hükümeti’nin sahiplenmesi, ILO’nun destekleyici rolü ve TBPPF ışığında atılan adımlarla, Türkiye’de IPEC’in aşamalı olarak 2008 yılında yürürlükten kaldırılmasından sonra da ilerleme sürdürülmüştür. TBPPF mevsimlik tarım işçiliği, kayıt dışı kent ekonomisi, kırsal çocuk işçiliği ve sokak çalışmasını öncelikli müdahale alanları olarak tanımlamaktadır. Çocuk işçiliği azalsa da, mevsimlik tarım işçiliğinde hala bir sorundur. Yoğun çalışma dönemlerinde çocuklar düzenli olarak okula devam edememekte, derslerden geri kalmakta ve okula döndükleri zaman bunu telafi edememektedir. Bu nedenlerle ve bu tür işlerde çalışan çocuklar çok küçük olduğundan, bu sektör öncelikli olarak kabul edilmiştir.

Mevsimlik tarım işçiliği doğası itibarıyla aileleri her türlü tehlikeye maruz bırakmakta, bundan en çok etkilenenler de çocuklar olmaktadır. Ekonomik ve sosyal nedenlerle, yetişkin mevsimlik işçilerin çocukları genellikle ebeveynlerine bir yerden başka bir yere eşlik etmektedir. Sonuç olarak, ebeveynleri ve diğer yetişkinlerin yanında olan çocuklar, ailelerinin geçimini sağlamak için yaşlarına uygun olmayan işlerde çalışmaktadır.

Çocuklar, yetişkinler için bile insana yakışır kabul edilemeyecek çalışma koşullarında zorlu bedensel işleri yapmaktadır. Çoğunlukla temel altyapının eksik olduğu ve asgari standartların çok altında koşullardaki geçici yerleşim bölgelerinde yaşamaktalardır.

Bu çerçevede ve Zamana Bağlı Politika ve Program Çerçevesinin temel hedefine uygun olarak, ILO ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB) “Ordu’da Mevsimlik Fındık Tarımında En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi” adlı projeyi ortaklaşa başlatmıştır.

Avrupa Çikolata, Bisküvi ve Şekerleme Sanayi Kuruluşu (CAOBISCO) ve Hollanda Krallığı tarafından ortaklaşa finanse edilen proje, ILO Türkiye Ofisi’nin çocuk işçiliğine karşı eylemde bulunan ilk kamu-özel sektör ortaklığı projesidir.

Proje 2013 yılında Ordu ilinin Merkez ve Perşembe ilçelerinde başlatılmıştır. Başarılı bir proje döneminin ardından, proje bölgesi 2014 yılında Ordu’nun Fatsa ve Ünye ilçelerine genişletilmiştir. Ordu’ya ek olarak Sakarya, Düzce ve Şanlıurfa illerini kapsayan ikinci aşama (2015-2017) ile proje uzatılmıştır. 2018-2020 dönemi için, gelişmiş politikaların etkin şekilde uygulanmasını desteklemek amacıyla daha kapsamlı politika savunuculuğu ve farkındalık yaratmayı sağlamak için Aşama III başlatılmıştır.

Gelişim Hedefi

Bu projenin genel hedefi, TBPPF, Ulusal İstihdam Stratejisi (2014-2023) ile oluşturulan Hükümet Stratejisi ve Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Ulusal Programı (2017-2023) doğrultusunda mevsimlik tarımda en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin sona erdirilmesine katkıda bulunmaktır. Proje, çocuk işçiliğiyle mücadele ve kurumsal sosyal sorumluluğun teşvik edilmesinde kamu kurumları, yerel yönetimler ve yerel STK’ların kapasitelerinin artırılması yoluyla Ordu, Düzce ve Sakarya illerinde mevsimlik fındık tarımında çocukların işlerden çekilmesi ve/veya çalışmasının önlenmesi ve ulusal düzeyde sürdürülebilir bir politika belirleme ve uygulama sürecine katkıda bulunurken izleme modelleri ve kamu/özel ortaklıkları (PPP) dahil ortaklıklar oluşturmayı amaçlamaktadır.

Çıktılar

Proje üç çıktıya odaklanmaktadır:

Çıktı 1. Kapasite Geliştirme: Mevsimlik fındık tarımında en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi faaliyetlerinin planlanması, yönetilmesi, koordine edilmesi, izlenmesi ve uygulanmasında ulusal ve yerel kurumların kapasitelerinin geliştirilmesi

Çıktı 2. Doğrudan Müdahale: Yönlendirme ve koruma hizmetleriyle (risk altındaki veya fiilen çalışan) mevsimlik fındık tarımında çocuk işçiliğine açık olan çocukların çekilmesi veya önlenmesi

Çıktı 3. Farkındalık Yaratma: Savunuculuk, toplumsal farkındalık ve politika diyaloğunun artırılması için ulusal ve yerel paydaşlar, hasat sürecinin tüm aktörleri, halk ve medyada mevsimlik tarımda çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi konusunda farkındalık yaratılması.

Sürdürülebilirlik

Proje, başlangıcından beri ulusal sahiplenmenin bir strateji olarak entegre edilmesi için ulusal çerçeveye uyarlanmakta, ulusal kurumlarla bağlantı kurmakta ve yerel ağlar ve sosyal gruplarla koordineli olarak çalışmaktadır. Temel yaklaşım, aşağıdakileri yapmak suretiyle sürdürülebilirliğe katkıda bulunmaktadır:

  • Uygulamaya kilit paydaşları dâhil etmek, böylece kalkınma potansiyelini artırmak;
  • Hükümeti tüm planlama ve uygulama sürecine kilit ortak olarak dahil etmek, çok sektörlü bir yaklaşım benimsemek;
  • Doğrudan kısa vadeli performans iyileştirme yerine uzun vadeli, kendi kaynaklarına dayanan kapasite geliştirmeye yönelik bir politika belirleme/program yaklaşımına doğrudan yönlendiren süreç odaklı bir uygulama yaklaşımını takip etmek;
  • Yerel yönetişim yeteneklerini, demokratik kurumları güçlendirmek, hukukun üstünlüğünü uygulama kapasitesini artırmak.

Sürdürülebilirliğe yönelik ulusal politika belgelerine dâhil edilen gerekli önlemlerle sahip çözüm için bir model göstererek mevsimlik tarımda en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin sona erdirilmesine ilişkin yerel ve ulusal sahiplenme ve taahhütlere katkıda bulunmuştur. III. Aşama mevsimlik tarımda çocuk işçiliğinin sona erdirilmesine ilişkin müdahalelerin sürdürülebilirliğini sağlamak için stratejik müdahale modeline devam edecek ve ulusal politikaların etkin şekilde uygulanmasına odaklanacaktır.

Sosyal Diyalog (12 Temmuz 2019 tarihi itibariyle)

Çalışma Hayatında Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesine Teknik Destek Projesi

Türkiye’de uzun yıllara dayalı bir sosyal diyalog geçmişi vardır ve sendikalar özellikle 1950’ lerden bu yana endüstriyel ilişkilerde önemli rol oynamaktadır.

Tüm ülkede ülke çapında sosyal diyalog mekanizmalarının varlığına rağmen, özellikle düşük seviyelerde olmak üzere bu mekanizmalar verimli bir şekilde çalışmamaktadır. Temel nedenler, belirli yasal düzenlemeler, sosyal ortaklar arasında işbirliği kültürü eksikliği ve kapasite kısıtlamaları olarak listelenebilir.

Bu bağlamda, “Çalışma Hayatında Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesine Teknik Destek Projesi” Türkiye’de daha iyi işleyen bir sosyal diyalog yapısına yönelik çabalara değer katacaktır. Projenin özel hedeflerine gelince, bütünlükçü bir yaklaşımla sosyal ortakların, ilgili kamu kurumlarının kapasitelerinin artırılması ve her düzeyde sosyal diyalog konusunda farkındalık yaratılmasının öncelikler olduğu vurgulanabilir.Böylelikle, proje bünyesinde;

  • Başlıca sendika konfederasyonları başlangıç döneminde ziyaret edilmiştir.
  • Binden fazla memur, hâkim, polis memuru ve sosyal ortak temsilcisi proje süresince Sosyal Diyalog alanındaki kritik konular hakkında eğitilecektir.
  • Binlerce öğrenci, sendikalı ve sendikasız işçi, işveren, akademisyen onlarca çalıştay, seminer, ulusal ve uluslararası toplantılar aracılığıyla doğrudan bilgilendirilecektir.
  • ILO’nun bazı sosyal diyalogla ilgili materyalinin çevirisi yapılacaktır.
  • Sosyal diyalog açısından insana yakışır işyerlerinin belirlenmesine yönelik belgelendirme mekanizmaları tasarlanacaktır.
  • Türkiye’deki mevcut üçlü sosyal diyalog mekanizmalarının işleyişiyle ilgili bir haritalandırma çalışması gerçekleştirilecektir.
  • Sendikalaşma özgürlüğüne halel getirmeye yönelik ayrımcılık verilerini toplamak için mevcut Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) veri tabanının iyileştirilmesi ve düzenli raporlaması (Bir araştırma/ihtiyaç analizi ve veri toplama için ÇSGB’nin BT altyapısının etkinleştirilmesi) gerçekleştirilecektir.
  • Sosyal diyalog, örgütlenme özgürlüğü, toplu iş sözleşmesi hakkı ile ilgili bir durum ve boşluk analizi yapılacak ve bir eylem planı oluşturulacaktır.
  • ILO 87, 98 ve 144 No’lu Sözleşme ve Tavsiye Kararlarının Uygulanmasına ilişkin Uzmanlar Komitesi kararları hakkında bir rapor ve ayrıca AB üye devletlerinde iş sözleşmelerinin genişletilmesiyle ilgili uygulamalar hakkında bir çalışma hazırlanacaktır.
  • Sosyal diyalog göstergelerinin tanımlanması ve duyurulması gerçekleştirilecektir.
  • Projenin öncelikleri, mesajları, çıktıları ve sonuçları proje boyunca yoğun medya ilişkileri ile birlikte kamu spotları, aktif sosyal medya politika ve uygulamaları, proje internet sitesi, basılı ve e-temelli materyaller, posta listeleri yoluyla yayılacaktır.

2,5 milyon EUR’luk teknik destek ve 1 milyon EUR’luk hibe bileşenine sahip ve 24 ay sürecek olan Çalışma Hayatında Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesi projesi Ağustos 2016’dan bu yana ILO Türkiye Ofisi tarafından yürütülmektedir. Bu projenin yararlanıcısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sözleşme Makamı Merkezi Finans ve İhale Birimi’dir. Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir.

Proje İnternet Siteleri:

İş Güvenliği ve Sağlığı (12 Temmuz 2019 tarihi itibariyle) 

Uluslararası Çalışma Standartlarına Uyulması Yoluyla Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliğinin Geliştirilmesi

301 maden işçisinin öldüğü 13 Mayıs 2014 tarihinde Türkiye’deki maden felaketinin ardından, ILO, Türk Hükümeti ve sosyal ortaklar, başta madencilik ve inşaat olmak üzere, Türkiye’de İSG’nin iyileştirilmesi için olası yaklaşımlar konusunda istişarelerde bulunmuştur. Bu istişareler, 16-17 Ekim 2014 tarihlerinde ILO işbirliğiyle Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB) tarafından düzenlenen Ulusal Üçlü Toplantı kapsamında da sürdürülmüş ve ilgili uluslararası çalışma standartları ve ILO’nun denetim organları tarafından yapılan yorumlar doğrultusunda üçlü istişarelerde İSG’nin iyileştirilmesini kolaylaştırmak için ILO’nun teknik destek sağlayacağı konusunda bir anlaşmayla sonuçlanmıştır. Bu çerçevede ILO, Ocak 2015 itibarıyla ILO Türkiye Ofisi vasıtasıyla İSG’ye ilişkin bir teknik destek projesi başlatmış, yürütülmesi için Baş Teknik Danışman ve Ulusal Program Görevlisi atamıştır.

 Bu proje, Türkiye’deki İSG koşullarını iyileştirmek için gerekli çabalar üzerine pratik bir yol haritası oluşturmayı ve 22 Aralık 2014’te kabul edilen İSG’ye ilişkin Üçüncü Ulusal Politika ve Eylem Planı’nın gerektiği gibi göz önünde bulundurulmasıyla bu konuda yapılan uluslararası taahhütlere daha iyi uyulmasını sağlamayı amaçlamıştır. Sürdürülebilir değişimi sağlamak için, bu proje kapsamında yapılan çalışmalar ayrıca ILO Sözleşmeleri ile uyumlu ulusal İSG sistemini güçlendirmek için kapsamlı bir teknik işbirliği projesinin oluşturulmasını, iş teftişi yoluyla uygulama mekanizmasının iyileştirilmesini ve Türkiye’de önleyici sağlık ve güvenlik, işyeri uyum kültürünün ana akımlaştırılmasını da içermektedir.

İlk projenin sona ermesinin ardından, ILO Türkiye Ofisi tarafından, başta 187 No’lu Sözleşme’nin yanı sıra 155 No’lu Sözleşmelere uyumlu İSG yönetimine ilişkin olanlar olmak üzere 2015 yılında başlatılan çalışmaların takibine odaklanan başka bir RBSA destekli proje gerçekleştirilmiştir. Yeni onaylanmış 167 ve 176 No’lu ILO Sözleşmelerinin yanı sıra 81, 155, 161 No’lu ILO Sözleşmelerinin göz önünde bulundurularak, ulusal ortakların İSG hak, görev ve sorumlulukları hakkındaki ulusal standartları kullanmalarına ilişkin bilgi ve kapasitelerinin artırılması için çabalar sürdürülmüştür.

Gerekçe

Geçtiğimiz on yıl boyunca Türkiye, ulusal İSG sisteminde reform sürecine girmiş; diğer belgelerin yanı sıra 2005 yılında Türkiye tarafından onaylanan ILO’nun 155 No’lu İş Sağlığı ve Güvenliği Sözleşmesi’nde (1981) yer alan önleme ve risk değerlendirmeye yönelik ulusal ve işletme düzeyinde gereklere ilişkin uluslararası ve bölgesel standartlarla uyumlu hale getirmiştir. Türkiye ayrıca 2005 yılında 161 No’lu İş Sağlığı Hizmetleri Sözleşmesi’ni (1985) de onaylamış ve 1951’den bu yana 81 No’lu İş Teftişi Sözleşmesi’ne (1945) taraf olmuştur. En son, 2014 yılında Türkiye, 187 No’lu İş Sağlığı ve Güvenliği Geliştirme Çerçeve Sözleşmesi’ni (2006) onaylamıştır. Bu reform süreci, ulusal İSG mevzuatının yeniden şekillendirilmesini kapsamış ve tek başına uygulanan İSG Kanunu’nun (20 Haziran 2012 tarih ve 6331 sayılı) kabul edilmesini de içermiştir. Genel olarak tüm sektörler için geçerli olan bu Kanun, önleme ve risk değerlendirmeye büyük önem atfetmekte ve tüm çalışanlar için ulusal İSG koşullarının sürekli iyileştirilmesini amaçlamaktadır. Kabul edilmesinden bu yana, bir dizi ilgili İSG düzenlemesi revize edilmiş veya güncellenmiştir.

Özellikle 2014 yılında Soma’da 301 madencinin öldüğü yeraltı maden yangını da dahil işyeri kazaları, Türkiye’de gözlerin iş sağlığı ve güvenliğine çevrilmesine neden olmuştur. Başta madencilik ve inşaat sektörleri olmak üzere İSG’nin iyileştirilmesine yönelik ulusal çabaları artırma ihtiyacına yeni bir ivme kazandırmıştır. Bu çabaların bir parçası olarak Türkiye, 23 Mart 2015 tarihinde, 167 No’lu İnşaat İşlerinde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi (1988) ve 176 No’lu Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi’ni (1995) onaylamıştır.

Çıktılar

Teknik destek (gerçekleştirilen ve başlatılan faaliyetler)

  • 28 Nisan 2015 tarihinde Dünya İSG Günü’nün başta madencilik ve inşaat sektörleri olmak üzere Türkiye’de önleyici sağlık ve güvenlik kültürünün nasıl oluşturulabile-ceğini görüşecek Ulusal İSG Konseyi üyeleri ve davetli uzmanlarla ile kutlanması.
  • 197 No’lu İş Sağlığı ve Güvenliği Geliştirme Çerçeve Tavsiyesi (2006) ile uyumlu olarak, Türkiye’deki mevcut ulusal İSG sistemini İSG’ye ilişkin bir Ulusal Profil’ de haritalayarak İSG’yi iyileştirmeye yönelik yenilenen çabalarla ilgili ilerleme için kıyaslama ölçütü oluşturulması.
  • Türkiye’deki araştırma kurumlarından TEPAV’ a “Türkiye’de Madencilik Sektöründe Sözleşmesel Düzenlemeler: Gerçekleşme Biçimleri, Boyutları, Nedenleri, Yasal Nedenleri ve İSG Üzerindeki Etkisi” hakkında büyük bir çalışmanın yaptırılması. Bu çalışmanın sonucu, Temmuz 2015 başında yapılması planlanan üçlü toplantıda görüşülecek ve Eylül ayı başlarında halka açık bir etkinlikte sunulacaktır.
  • Analiz ve çalışmaların yanı sıra yılsonunda yapılacak müteakip toplantının izleyeceği, iş kazaları ve meslek hastalıklarının kayıt altına alınması ve bildirilmesine ilişkin çalıştayların düzenlenmesi.
  • İşçilerin haklarını ve bunları kullanma imkânlarını daha da geliştirmek için yargı ile diyalog kurulması.
  • Ulusal hukuk ve uygulamanın 167 ve 176 No’lu Sözleşmelere uygunluğuna ilişkin çalışmalar yaptırılması.
  • Sunulan ulusal ve uluslararası rehberlik bağlamında gerçekleştirilecek eylemlerin önceliklendirilmesi konusunda ulusal üçlü ortaklarla diyalog yürütülmesi. Şimdiye kadar belirlenen hedef alanlar, iş teftişi ve işçilerin eğitimi.
  • Teknik İşbirliği proje teklifinin hazırlanması: “Başta madencilik ve inşaat sektörleri olmak üzere Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) ve Çalışma Koşullarının İyileştirilmesi” hakkında AB IPA II projesi İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı (İKG OP) başlığı bağlamında oluşturulan Taslak AB Proje Fişi.

Takip projesinde bu faaliyetler, göstergeler aracılığıyla İSG alanındaki ilerlemeleri izleyerek ilgili araçlarla uyumlu İSG’yi yönetme; ilgili verilerin toplanmasına yönelik ulusal sistemi geliştirme çabalarını destekleme; işverenlerin güvenlik kültürü oluşturmada öncü rolü ile ilgili farkındalığı artırma; iş güvenliği uzmanlarının (İGU’lar) ve işyeri hekimleri (İH’ler) rollerini ve işlevlerini açıklığa kavuşturmak ve İSG kanun ve yönetmeliklerini uygulama konusunda paydaşların işletme düzeyinde kapasitelerinin güçlendirilmesi çalışmalarını içermektedir.

Farkındalık yaratma faaliyetleri, hakim ve hukuk eğitimcilerinin genel olarak ILO standartlarının esası özel olarak ise İSG standartları hakkında eğitileceği Türkiye’de ILO ve UÇS hakkında ileri tarihli bir eğitim kursunun düzenlenmesini teşvik etmek amacı ile yargı ve hukuk eğitimcilerini hedef almaktadır. Diğer özel bir hedef de Suriyeli mültecilerdir. İSG eğitim modülleri, ILO’nun “Suriyeli Mültecilerin ve Ev Sahibi Toplulukların Geçim Koşullarını İyileştirme ve İnsana Yakışır İş Fırsatlarını Artırma” Projesi kapsamında düzenlenen mesleki eğitimler sırasında ILO İSG standartlarına uyumlu olarak mültecilerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde gözden geçirilmiş ve uyarlanmıştır.

Zaman Çizelgesi

 Kaynakça

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi

Güncelleme: 24 Ağustos 2024