İmar Affına Anayasa Yasağı-Deprem Faciası
Eğitimdir ilk çaresi
Hep depremden korunmanın,
Öğrenmeli yollarını
Deprem ile yaşamanın.
**
Dayanıklı olmalı ki,
Depreme karşı her bina,
Yıkılıp zarar vermesin
İçindeki canlılara.
**
Zemin sağlam olmalı ki,
Yıkılmamalı binalar,
Demir, tuğla, kum, çimento
Yapılmalı tüm hesaplar.
**
Mühendis ve jeologdur
Bu işlerin baş uzmanı,
Danışılmalı onlara
İşi sağlama almalı.
**
Bütün bunlara karşılık
Yıkılsa yine binalar,
Hazır olmalı o anda
Ekip ve de makinalar.
**
Bitti sanma görevini
Daha depremzedeler var,
Haydi son bir gayret daha
Sarılmalı tüm yaralar.
Atila Çakıroğlu ne güzel de anlatmış deprem öncesini, yıkım anını ve sonrasını.
Ulusça Bağrımız Yandı
Ulus olarak bağrımız yandı, ağız tadımız kaçtı bu son depremle.
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş, Osmaniye, Şanlıurfa, Kilis, Adana, Diyarbakır, Adıyaman, Hatay, Malatya ve Gaziantep’te meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki büyük deprem nice ocakları söndürdü.
‘Asrın felaketi’ olarak nitelenen deprem sonucu yaşamını yitirenlerin sayısı 21 Şubat itibarıyla 42 bini aşarken ve enkaz kaldırma çalışmaları ilerledikçe bu sayının artacağı tahmin edilirken, 84 bin 726 binanın yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit edildiği açıklandı.
Bir yandan el birliği ile yaraları sarma çabaları sürerken, diğer yandan yıkıma neden olan sorumluları yakalama çalışmaları devam ediyor.
Ancak soru şu: Kimi tutuklayıp kimden hesap soracaksın?
1-İnşaata uygun olmadığı için yasaklanan bölgeyi imara açanı mı?
2-Üç kattan fazla inşaat izni verilmeyen bölgelere 6-10-16 kat inşaat izni veren Belediye Meclisleri ve Şehircilik Başkanlığını mı?
3-Yaptığı binayı hiç denetlemeyen sadece kazancını düşünen müteahhidi mi?
4-C35-C40 beton göndereceğim diye sözleşme imzalayıp da C25-C30 beton gönderen hazır betoncuyu mu?
5-Gelen hazır betonu tekniğine uygun dökmeyen, korumayan şantiye elemanlarını mı?
6-Demiri ve betonu denetlemeyen şantiye mühendislerini mi?
7-) Denetim yetkisi sadece kendinde olup da hiçbir şeyi denetlemeyen Yapı Denetim Firmalarını mı?
İmar Affına Anayasal Yasak
Ya bu felaketlerin önünü açan imar afları.
“İmar affı” ilk defa 1984 yılında uygulanmış olmasına rağmen, Mimarlık Dergisi’nde Binali Tercan imzasıyla yayımlanan makaleye göre, 1948 yılından bu yana Türkiye’de 20’den fazla imar affı içerikli yasanın çıkarıldığı görülüyor.
En son 2018 yılında çıkarılan imar affında Türkiye çapında 3 milyon 152 bin 94 yapı kayıt belgesi verildi. Depremin etkilediği 10 ilde imar affı kapsamında verilen yapı kayıt belgesi sayısı tam 294 bin 166 oldu.
Görünen o ki; bizde bu siyaset anlayışı olduğu ve vatandaşın bu müjdelere prim verdiği sürece imar aflarının sonu gelmeyecek. Tabi diğer afların da…
Deneyimli politikacı Murat Karayalçın bir televizyon programında ‘Anayasaya konulacak bir maddeyle imar affının yasaklanması gerektiğini’ söylüyordu.
Ekonomim Gazetesi yazarı Alaattin Aktaş da depremlerle ilgili yazısında aynı konuya yer vermiş. ‘İmar Affının Meclis çoğunluğuna bırakılmaması gerektiğini’ vurgulayan Aktaş, şu ifadeleri kullanıyor:
‘O yüzden, yapılması gereken, özellikle imar affına ilişkin düzenlemeye gidilemeyeceği hükmünü Anayasa’ya eklemek. Başka türlü kurtulamayız. Vatandaş baskı oluşturur, siyasetçi oy kaygısıyla buna olanak tanır.
Sonuçta dün imar affı isteyenler bugün diri diri gömülür!
Çare, bu afları kesinlikle gündemden çıkarmaktan ve bu çerçevede oluşan suçları da öyle üç beş müteahhitle sınırlı kalmayacak şekilde tüm imza sahiplerini kapsayacak şekilde genişletmekten geçer.”
Son Sözüm ve Özlemim
Yazımı bitirmeden önce son söz olarak, depremzedelerin yaralarının sarılması ve hasara uğrayan şehirlerimizin yeniden canlı hale getirilmesi konusundaki görüşümü ve özlemimi dile getirmek istiyorum:
‘Fiziki yıkım çok büyük, acı çok derin, psikolojik çöküntü had safhada, maddi mağduriyetin yükü çok ağır.
Böylesi devasa sorunların çözümünde iktidarıyla, muhalefetiyle, halkıyla sıkı bir iş ve güç birliğine ihtiyaç var.
Türk milletini tümüyle yaraları sarma çalışmasına sevk etmek ve Türkiye’yi yeniden ayağa kaldırmak için; öncelikle Cumhurbaşkanının sert söylemlerini yumuşatması, ayrım gözetmeksizin (muhalefetin elinde bulunan belediyeler başta olmak üzere) herkese elini uzatması, Cumhurbaşkanlığı gibi yüce bir makamın şemsiyesi altında toparlayıcı bir rol üstlenmesi gerekmektedir. Böyle bir yaklaşım karşısında muhalefetin de mevcut tavrını değiştireceğine inanıyorum.’
Gazeteci Yazar Remzi Dilan, Ankara, 22 Şubat 2023, İletişim: remzidilan_48@hotmail.com