IMF Türkiye İlişkileri (1961’den Günümüze)

Türkiye IMF’e Ne Zaman Üye Oldu?

IMF, sağlık alanında doğrudan işbirliği yapılmamasına karşın diğer ülkeler açısından olduğu gibi Türkiye ekonomisini etkileyen önemli bir uluslararası örgüt olmuştur. Türkiye, 11 Mart 1947’de yani IMF’nin kurulmasından 1 yıl sonra üyeliğe kabul edilmiştir. 77 yıllık Türkiye-IMF ilişkileri sırasında, IMF ile ilk stand-by kredi anlaşmasını 1 Ocak 1961’de imzaladı. Ayrıca, 1961 – 2024 tarihleri arasında kredi almak için toplam 19 Stand-by anlaşması imzalanmıştır.

19 Stand-By Anlaşması

Türkiye ile IMF arasında bugüne kadar 19 stand-by anlaşması imzalandı. Türkiye’nin IMF ile stand-by yolculuğuna 8 Cumhurbaşkanı ve 37 Hükümet eşlik etti.

Türkiye’nin 2002 – 2013 arasında IMF’ye ödediği 23,5 milyar dolar, 109 ülkenin GSYH’sinden daha fazla. IMF’nin İcra Direktörlüğü pozisyonunu 2013 te Türkiye üstlendi. Bu görevi 2016 yılına kadar devam etti.

Bugüne kadar 49.8 milyar dolarlık anlaşma imzalayan, diğer kalemle 50 milyarı aşan kaynak kullanan Türkiye, Uruguay ve Filipinler ile birlikte en çok anlaşma imzalayan 3 ülkeden biri. Türkiye´nin, IMF ile 72 yıl içinde gerçekleştirdiği stand-by anlaşmaları genelde, bitmesi gereken zamandan önce başarılamadan sona erdi.

İlk Stand-by anlaşması 1 Ocak 1961 (Anlaşma süresi 1 yıl) Türkiye AB ilişkileri de IMF ile IMF ile stand-by düzenlemelerinin başladığı döneme rastlıyor. 1961-1970 yılları arası her yıl IMF ile bir stand-by anlaşması yapıldı. Anlaşmalar genellikle bir yıl dolmadan sona erdi.

Birinci ve ikinci petrol krizi nedeniyle, 1975 yılında 1.8 milyar dolar civarında olan dış ticaret açığı, 1977 yılında 3.4 milyar dolara çıkmış, dolayısıyla Türkiye’nin borç görünümü zayıflamış ve ülkeye kredi kapıları kapanmıştı. 1970’ten, 1978’e kadar IMF’ye sekiz yıllık bir ara verilmiş ve bu süre içinde stand-by anlaşması yapılmamıştır. Ancak 1978 yılından 1980 yılına kadar IMF ile yeniden birer yıllık stand-by anlaşmaları imzalanmıştır.

1979 yılı sonu itibariye ithal ikameci modelin artık işlememeye başlaması ve yaşanan siyasi istikrarsızlık neticesinde ekonomide serbestleşme fikri benimsendi. Buna yönelik olarak 1980 yılında “24 Ocak Kararları” olarak bilinen ekonomide değişim süreci başladı. Türkiye, 18 Haziran 1980 tarihinde ilk kez, IMF ile en uzun stand-by anlaşmasını gerçekleştirdi ve bu anlaşma 17 Haziran 1983’te sona erdi. 1983 yılında yeni bir stand-by düzenlemesine giden Türkiye’nin anlaşması bir yıl sürdü.

1980 yılına gelene kadarki kullanımlar son derecede düşüktür. 1980 yılındaki nispeten büyük destek 24 Ocak 1980 kararları ve ekonominin 70 cent’e muhtaç halden kurtarılması amacına dönüktür. 1994 yılındaki destek tümüyle o yıl yaşanan ve büyük ölçüde kendi hatalarımızdan kaynaklanan krizden kurtulmak için alınmıştır. 1999 sonunda başlayan ve 2008 yılında sonuçlanan kredilerin kullanımı ise 2001 krizine giden gelişmeler, 2001 krizi ve sonrası için kullanılmıştır. 2001 Şubat krizinde IMF ile uzun görüşme ve pazarlıklar yapıldı. IMF´den 19 milyar dolar kredi alındı. Türkiye 1947 yılında üye olduğu IMF ile 1961 yılından itibaren son anlaşmanın yapıldığı 2005 yılına kadar 44 yıl içerisinde 20 adet düzenleme yapmıştır. Anılan düzenlemelerle 19 tane Stand-by anlaşması ve 1 tane de (2000 yılında) Stand-by yenilemesi (ek rezerv kolaylığı) şeklinde gerçekleşmiştir.

Türkiye´nin 2002 yılında IMF´ye 16 milyar 246 milyon SDR (IMF tarafından oluşturulan uluslararası bir ödeme ve rezerv aracı) borç stoku bulunuyordu. Söz konusu borç stoku, 2005 yılında 10 milyar 247 milyon SDR´ye, 2008 yılında 5 milyar 534 milyon SDR´ye, 2010 yılında 3 milyar 654 milyon SDR´ye, 2011 yılında da 1 milyar 874 milyon SDR´ye kadar geriledi. 2012’de ise 19´uncu stand-by´dan kalan borç stoku 562 milyon 109 bin 622 bin SDR´ye indi.

IMF Türkiye Yerleşik Temsilciliği program ilişkisinin sona erdiği 2008 yılından itibaren, IMF ile üyelik ilişkileri doğrultusunda faaliyetlerine devam ediyor. Türkiye, IMF’ye olan borcun bitmesinden sonra yeni bir stand-by anlaşması olmasa bile tüm üye ülkelerin tabi olduğu IV. madde “Konsültasyon Çalışmaları” her yıl yapılıyor.

IMF Reformu

Son yıllarda, IMF içerisindeki kota dağılımının, üye ülkelerin dünya ekonomisi içerisindeki göreli konumlarını yansıtmaktan uzak kalması ve buna paralel olarak da, özellikle gelişmekte olan ekonomilerin Fon içerisindeki temsil güçlerinin yetersiz kalması sebebiyle, 2006 yılında IMF içerisinde adil bir kota mekanizmasının tesis edilmesi ve kota dağılımlarının buna göre yeniden ayarlanmasına yönelik kapsamlı bir çalışma başlatılmıştır.

Bu kapsamda, İcra Direktörleri Kurulu, 5 Kasım 2010 tarihinde yaptığı toplantıda IMF Kota ve Yönetim reform paketine ilişkin değişiklikleri görüşmüş ve kabul etmiş ve IMF Guvernörler Kurulu’nun onayına sunulmuştur. IMF Kota ve Yönetim Reformu’na ilişkin IMF Guvernörler Kurulu Kararı 15 Aralık 2010 tarihinde kabul edilmiştir. Reform paketi, 26 Ocak 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Reform paketinin yürürlüğe girmesiyle:

  • IMF’nin toplam kotaları iki katına çıkarılmış ve
  • Düşük gelirli ülkelerin kota payı korunarak, dinamik yükselen piyasa ekonomileri ve gelişmekte olan ülkelerin kota payı yaklaşık 6 puan artırılmıştır.
  • Ayrıca, paketin yürürlüğe girmesini takip eden ilk İcra Direktörleri seçiminde 2 İcra Direktörlüğü gelişmiş Avrupa ülkelerinden gelişmekte olan ülkelere devredilecektir.

IMF kotalarına ilişkin artışın yürürlüğe girmesi sonrasında, ülkemiz kotası 4.658,6 milyon SDR’ye yükselmiş olup, kotamızın toplam IMF kotaları içerisindeki payı yüzde 0,61’den yüzde 0,98 seviyesine, oy gücü ise yüzde 0,61’den yüzde 0,95 seviyesine ulaşmıştır. Türkiye IMF’de en yüksek kota payına sahip üye sıralamasında 32. sıradan 20. sıraya yükselmiştir.

Kaynakça:

Sağlık Alanında Dış İlişkiler Kitabı (Yazanlar: Bekir METİN, Sevim AYDIN, Ankara, 1997 Baskı, Matbaa: Aydoğdu Ofset)

Maliye ve Hazine Bakanlığı, Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü, Erişim Tarihi: 16.10.2024

Kaynakça:

Uluslararası Para Fonu-IMF Washington Merkez Ofisi

IMF Türkiye

 Not: Uluslararası Para Fonu (IMF) hakkındaki detaylı bilgi (Bekir Metin, Ankara, 16 Ekim 2024)