İnadına Cumhuriyet, İnadına Kutlama…
Cumhuriyet’in 100. Yılı Serisi…
Bilmiyorum kuyruk acın ne? Neden düşmansın Cumhuriyete? Atatürk’e düşman olmanı anlayabiliyorum, zira düşman işbirlikçisi, cemaat-tarikat müridi dedene fırsat vermemiş, cahil halkı kandırıp, kendi çıkarları için kullansınlar diye. Dikilmiş karşılarına “çekilin yolumuzdan” demiş. Haklısın, yok öyle bir dünya, dün de yoktu, bugün de yok, hiç kusura bakma ama, yarın da olmayacak. Belki bir süre ülke düşmanı odakların desteğiyle devam eder bu saltanat günleriniz ama eninde sonunda bu topraklar sizi tükürür atar bünyesinden. Arap kültürüne, Arap adetlerine, Arap diline, Arap işgaline boğmaya çalıştığınız bu topraklar elbette kendi asil kanında bulacak çıkış yolunu, önünde sonunda.
Kutlamayın Cumhuriyetin kuruluşunu, hem de 100. Yılını. Kutlar bu vatanın gerçek sahipleri, gerçek irfan sahibi Türk insanı. Cumhuriyet kutlamalarına hep bir bahane buldunuz, kimi zaman kulağınız ağrıdı, kimi zaman başınız döndü, kimi zaman o oldu, kimi zaman bu oldu… Yalnız bu seferki çok komik oldu. Gazze’de Filistinlilere yapılan zulüm kutlamaları iptal etmenin bahanesi yapıldı ya, en kötüsü de bu oldu. Güzel kardeşim, o Gazze’de olanlar emperyalizmin işi vardırdığı noktanın zirvesi, sen bunu Emperyalizme karşı kazanılmış tarihin en büyük mücadelesini kutlamayarak yapıyorsun en büyük emperyalizm şakşakçılığını. Kusura bakma ama, cehaletinizin, ideolojisizliğinizin, vizyonsuzluğunuzun bu kadar tavan yapması ancak sizin gibilere yakışırdı, bunu da bir kere daha teyit etmiş olduk.
İdeoloji olmayıp, amaç yerli-yabancı işbirlikçilerle beraber ülkeyi yağmalamak, ona buna peşkeş çekmek, varlığı, parayı, elindekini, geleceği hepsini paylaşmak, sömürmek olunca işte aynada göreceğin surat bu; işbirlikçi hain dedenin suratı. Hayrını gör. Torunlarının yüzüne bakmaya utanacağın o suratla çık bakalım insan içine. Taa ki, o yüzüne ağız dolusu tükürülene kadar…
Neyse, sana olan sinirim, sana olan öfkem benim o tertemiz Cumhuriyeti kutlamama engel değil. İnadına kutluyorum, inadına kutlayacağım, herkese de kutlaması için ön-ayak olup, teşvik edeceğim. Evimde kutlayacağım, işyerimde kutlayacağım, tanıdıklarımla, tanımadıklarımla, benim gibi düşündüğünü bildiklerimle, benimle aynı Cumhuriyet ülküsünde birleşmişlerle kutlayacağım. Başladım bile, haftalardır kutluyorum. Evimin her camında bayrak, yakamda canım Atatürk, işyerimde balonlar, yer kırmızı, gök beyaz…
Son bir aydır iki kez gittim Anıtkabir’e. Saygımızı sunduk, önünde eğildik, bir kez daha ilkelerinin yılmaz bekçileri olacağımıza söz verdik. Biliyor musun, o Anıtkabir’e girmek için saatlerce bekleniyor, kuyruk hiç azalmıyor hafta içi, hafta sonu, sabahtan akşama. Her şehirden, her yaştan, her görüşten milyonlar akıyor o ölümsüz Ata’nın huzuruna. Ne yapsan silemezsin bu sevgiyi, bu milletin yüreğinden.
Dün işyerimizde kutladık Cumhuriyet’i, coşkuyla. En güzel kıyafetlerimizle, bize bu günleri armağan eden o büyük insan ve arkadaşlarının huzurunda saygı duruşunda bulunup, İstiklal Marşı’mızı söyledik. Siz yaptırmasanız da bir yüzüncü yıl marşı, biz marşlar söyleyip, vals yaptık, tango yaptık, zeybek oynadık. Tıpkı o mavi gözlü önderimiz gibi. Coşkuyla dolduk ve birlikte bir söz verdik, bu coşkuyu çocuklarımıza, torunlarımıza, onların da torunlarına taşımalarına ilham olmaya. Söz verdik, kanımızdan olanlarla Cumhuriyet’in iki yüzüncü, beş yüzüncü, bininci yılını kutlamaya.
Sana inat…
Cumhuriyet Kutlu Olsun. Nice Yüzyıllara…
Yazar Dr. Önder C. Sezgin, 29 Ekim 2023