İnovasyon Merkezleri

İnovasyon Merkezleri

Bu hafta durağımızda inovasyon merkezleri var

İnovasyon ekosistemimizin eksikleri olsa da çalışkan, özverili girişimcilerimize kucak açan, onları mentorlarla geliştiren, yatırımcılar ile buluşturarak başarıya taşıyan böylesi değerli kurumlarımızın varlığıyla geleceğe güvenle bakıyoruz.

İnovasyon dünyasının kendine ait bir jargonu var. Startup, teknokent, teknoloji transfer ofisi, scaleup, pivot etmek gibi. Kuluçka merkezi de onlardan biri. Startup, inovasyona dayanan bir iş yaparak üssel hızda büyüyen girişim demek; kuluçka merkezi de girişimlere hızlı büyümeleri için olanak sağlayan, ortam yaratan kurum. Sizlere tanıtacağım iki yapı kuluçka aşamasından teknoloji merkezi olma aşamasına geçmiş durumda.

İstanbul Boğaziçi Kandilli Health

Esas adı “Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi”. Ülkemizin yüz akı bir kurum. Yaşam Bilimleri dediğimiz alanlar için bir derin teknoloji üssü ki gelecek burada. Müdürü Prof. Dr. Rana Sanyal, kendisi ilerleyen haftalarda köşemize konuk olacak. Teknoloji Transfer Ofisi Genel Müdürü olarak Volkan Özgüz görev yapıyor. Biz size sunduğumuz bilgileri bu kurumun ortaya çıkmasında çok emeği olan yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. Cengizhan Öztürk’ten aldık. Cengizhan sağlıkla inovasyonla ilgilenen herkesin tanıdığı, tıp doktoru olup kariyerine biyomedikal mühendisi olarak devam etmiş ve çok işler başarmış bir uzman.

Kurum devlet (Bilhassa İstanbul Kalkınma Ajansı-İSTKA), Avrupa Birliği fonları, özel sektör katkısı ve hayırseverlerin bağışları ile yapılanmış, yürütülüyor. İstanbul Sağlık Endüstri Kümelenmesi (İSEK) merkezin önemli bir paydaşı. İSEK bünyesinde çoğunluğu tıbbi cihaz ve ilaç olan 200 firma, 22 üniversitenin araştırma merkezi, 14 STK ve 2 kamu kurumu bulunduran bir yapı.

Benzerleri Ankara ve Samsun’da da var. Sanayi Üniversite işbirliğinin güzel bir örneği olan İSEK ile yürütücüsü olduğu teknopark merkezle yoğun işbirliği içerisinde. Bu büyük bir güç. Tıbbi cihaz, malzeme, ilaç sektörü ile iç içe olunca burada serpilen startuplar kolayca hayallerini ürüne dönüşebilecek ve satışa sunabilecekler. Kısa süre önce açılmasına rağmen şimdiden gelecekte adını çok duyacağımız girişimlere ev sahipliği yapıyorlar.

Niçin derin teknoloji üssü? Merkezde 3 milyon büyütme yapabilen elektron mikroskopu var örneğin! Normal ışık mikroskobunun 1000-2000 kat büyüttüğünü düşünürseniz gücü daha iyi anlayabilirsiniz. Böylece milimetrenin milyonda biri demek olan nanometri düzeyinde görüntüleme yapabiliyor ki bu atomik boyutlar demek. Üstelik çok gelişmiş cihaz bunu tablo gibi, renkli yapıyor.

Hızlandırma programından sadece startuplar değil, olgun firmalar da yararlanabiliyor. 50 yıllık geçmişe sahip, ortopedik ürünler üreten firma ilgilileri bu eğitimlerden sonra ihracat hacimlerini ciddi biçimde arttırmışlar.

Merkezde birçok bilimsel çalışmaya olanak veren üstün standartlarda kuru ve ıslak laboratuvarlar, temiz odalar araştırmacıları bekliyor. En ufak ayrıntının dahi düşünülüp, en iyi malzeme ve altyapı ile donatılmış merkezi bu konularla ilgili herkesin kendi gözüyle mutlaka görmesi lazım. Beni en çok etkileyen bölümlerden biri Deney Hayvanları Görüntüleme Merkezi oldu. Biliyorsunuz ilaç veya cihazları insanda kullanmaya başlamadan önce mutlaka hayvanlarda deniyoruz.

Bu işin hayvan hakları boyutu haklı olarak tartışılmakta ama henüz organoidler gibi yeniliklerin bu konuda ne kadar yeterli olacağını bilemediğimiz için hala hayvan deneylerine bel bağlamaya devam ediyoruz. Burada görevli veteriner, veteriner teknikeri, nükleer fizikçiler hayvanların en iyi şartlarda barınması, yaşaması ve araştırıcıların kolay çalışması için ellerinden geleni yapıyorlar. Merkezde 7 Tesla MR ve tomografi var. Ayrıca MR ve CT’ye PET takılabiliyor ve böylece PET-MR, PET-CT haline gelebiliyor. Düşünebiliyor musunuz bunlar araştırıcılar için ne kadar muhteşem bir imkân.

Merkezde yoğun eğitim programları yapılıyor. Yenilikçi bir fikri, hayali olan kişiler bir değerlendirme sonrası ön kuluçka aşamasına alınıyor. Burada birçok konuda eğitimlerle beraber fikirlerini geliştirip şirketleşme aşamasına gelen, prototip ortaya koyan başarılı girişimciler kuluçka evresine geçiyor. Ürününü ortaya çıkarmış, ilk satışını yaparak fatura kesmiş girişimlerin hızlandırma programı ile süratle büyümesi, yurtiçi ve yurtdışında pazara girmesi sağlanıyor.

 Hızlandırma programından sadece startuplar değil, olgun firmalar da yararlanabiliyor. 50 yıllık geçmişe sahip, ortopedik ürünler üreten firma ilgilileri bu eğitimlerden sonra ihracat hacimlerini ciddi biçimde arttırmışlar. Çünkü eğiticiler onları dış pazarlar konusunda fevkalade ayrıntılı bilgilerle donatmışlar. Örneğin hangi ülkede hangi el hareketinin yapılmaması gerektiğine kadar detaylı bir eğitim gerçekleştirmişler.

Merkezin desteği eğitimler, laboratuvar imkanları ile sınırlı değil. Firmalara Almanya’daki MEDİCA, Dubai’deki Arab Health gibi çok önemli yurtdışı fuarlara katılıp satış yapmaları için olanak sağlanıyor. Merkezdeki girişimler hakkında bilgi alarak yatırım yapmak isteyen yatırımcılar veya benim gibi konuyla ilgilenenler için oluşturdukları dijital showroom’a da bayıldım, startuplar hakkında enfes görseller eşliğinde özet ama doyurucu bilgileri edinebiliyorsunuz.

Burada ilk fotoğrafta yer alan ve Medipreneurs kurucusu Dr. Şevval Karadağ ile beni mükemmel şekilde ağırlayan merkez ilgililerinden Volkan Özgül, Özden Kassap, Güneş Yavuz, Tuğçe Arda ve Özge Akkaş’a da çok teşekkür etmek istiyorum. İşlerini çok seven ve girişimcilere ellerinden gelenin her zaman daha fazlasını vermek isteyen bu arkadaşlarımı yürekten kutluyorum.

 Acıbadem Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Merkezi

Acıbadem hastanelerinin sahibi Mehmet Ali Aydınlar özel hastanecilikten kazandıklarıyla keyif çatacağı yerde önemli bir üniversite kurdu, ciddiyetle işin başında durarak yakın çalışma arkadaşlarıyla beraber hızla övünç veren bir bilim ortamı yarattılar. Acıbadem Üniversitesi ve Kuluçka Merkezine her gidişimde güzel duygular yaşıyorum; artık kuluçka merkezinden teknoloji geliştirme merkezi (TEKMER) aşamasına geçtiklerini öğrenmekten ayrıca mutluluk duydum.

Merkez Müdürü Eda Tanoğlu ve girişimcilik uzmanı Neslihan Yılmaz’dan aldığım bilgilere göre merkez bünyesinde geçen yazımızda yer verdiğimiz Albert Health, Hevi Aİ gibi başarılı yapay zeka girişimlerinin yanı sıra yaşlılık konusundaki ilk girişimlerden, yaşlı dostu Fatma Akgün’ün Mutlu Yaş Al; epidural kateterizasyonu ve anesteziyi kolaylaştırıcı cihaz geliştiren Medipic; bası yaralarını önlemeye yönelik teknoloji geliştiren Lunas Teknoloji; disleksi, atipik otizm, dikkat eksikliği ve zihinsel yetersizlik gibi durumları iyileştirmeyi amaçlayan HMS Health Mobile Software; enfeksiyon hastalıklarının teşhisini her bakımdan kolaylaştırmayı hedefleyen Bio-T Biyoteknoloji Çözümleri ve Üretim A.Ş gibi startuplar var.

Acıbadem TEKMER sağlık odaklı, yani özellikle sağlıkla ilgili startupları barındıran bir merkez. Böylece aynı mekânda bulunan sağlık girişimcileri karşılaştıkları sorunları birbirleriyle kolayca tartışabiliyor, bilgi ve birikimlerinden yararlanabiliyorlar. Örneğin şirketlerinin günlük yönetimi veya bürokrasiyle ilgili deneyimlerinden ders çıkarabiliyor, regülasyonlara adaptasyonda yardımlaşabiliyorlar.

ODTÜ, İTÜ Teknokent gibi bu alanın devleri haline gelmiş yapılarda da bu tür sağlık odaklı kümelenmelerin çok yarar sağlayacağını öngörüyorum. Çünkü insan ve insan sağlığı bütün, böyle bir çalışma ortamı startuplara sağlıktaki sorunlara parça parça çözüm üretmek yerine birlikte daha kapsamlı ve bütünsel çözümler geliştirmek yönünde de bir bakış açısı verecektir.

Merkezin İSEK ve birçok kurum ile işbirliği doğru bir yaklaşım, bu ağır krizler çağında işbirliği yapmadan ayakta kalamayız. Hele Siemens gibi bir dünya şirketi ile yürütülen ortak çalışmalar çok değerli, birçok güzel gelişmeyi beraberinde getirecektir.

Böyle çok büyük, çok uluslu firmaların bu merkezlerde yer alan inovatif girişimleri daha yakından tanıması ile Türkiye’ye bakışları da değişecek; tek taraflı hep biz kazanalım mantığından kazan kazan mantığına geçmeleri için bu işbirliği tetikleyici olabilecektir. Sağlığa dayalı geleceğin ekonomisinde söz sahibi olacağı şimdiden belli olan Türkiye’nin ve inovatif Türk gençlerinin potansiyelini erken fark edenler ve onlara yatırım yapanlar sonuçta kazançlı çıkacaklar.

Çok uluslu firmaların bu merkezlerde yer alan inovatif girişimleri daha yakından tanıması ile Türkiye’ye bakışları da değişecek; tek taraflı hep biz kazanalım mantığından kazan kazan mantığına geçmeleri için bu işbirliği tetikleyici olabilecektir.

Acıbadem TEKMER’de dikkat çeken birimlerden birisi de Biyotasarım Merkezi. Merkezin sorumlusu endüstriyel tasarımcı Erdi Dirilen’le tanıştığınız anda işini çok sevdiğini anlıyor ve adeta bu işi yapmak için doğduğunu düşünüyorsunuz. Ağız ve diş sağlığı teknisyeni olarak iş hayatına başlaması onun için avantaj olmuş. Yanılmayın burada cihaz tasarlamıyorlar, tıbbi tedavi ve bakım süreçlerindeki verimliliği arttırmak için kendi deyimleriyle, “Klinik inovasyon” yapıyorlar, hastanelerde günlük pratikte karşılaşılan katmanlı sorunları çözüyorlar. Bunu size en iyi yapışık ikizlerin ayrılması ameliyatına katkılarıyla anlatabilirim.

Bir çocuk cerrahı olarak bu ameliyatın çok zor olduğunu belirtmem lazım, çünkü bebekler yapışık olduğu için bütün anatomi, damarlar, hayati organlar, dokular bildiğiniz ve alıştığınızdan farklıdır. Operasyonu planlayabilmeniz için radyolojik görüntüler iki boyutlu olduğundan size yeterince fikir vermez. Birçok uzmanlık dalından birçok hekim ameliyata gireceği için önceden iyi planlama başarı için ön koşuldur. İşte burada Erdi gibi uzmanların marifetleri devreye girer ve yapılan modeller size çok yardımcı olur, tüm ekip ameliyatta neyi nasıl, ne zaman yapacağına önceden hazırlanır ve sonuçta başarıyla ameliyatı gerçekleştirirsiniz.

Pek çok sağlık çalışanı gibi Eda Tanoğlu, Neslihan Yılmaz, Cansu Akın Levi, Seda Çakır, Şeyma Nur Yavuz, Yüsra Yüksel, Erdi Dirilen, Sinan Cebeci ve fotoğrafta yer almayan toplamda on kişilik Acıbadem TEKMER ekibi de işini bilen, hevesle yapan, güler yüzlü, girişimciye hep yardımcı olmaya odaklı uzmanlardan oluşuyor. Bu nedenle oradan başarılı girişimler çıkıyor. Acıbadem Üniversitesi yetkililerini ekosisteme böyle harika bir kurum kazandırdıkları için kutluyorum. İnovasyon ekosistemimizin eksikleri olsa da çalışkan, özverili girişimcilerimize kucak açan, onları mentorlarla geliştiren, yatırımcılar ile buluşturarak başarıya taşıyan böylesi değerli kurumlarımızın varlığıyla geleceğe güvenle bakıyoruz.

Kaynak:

Prof. Dr. Melih Bulut, Ankara, 7 Şubat 2023

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir