İzmir Selleri ve Bir Ağaçlandırma Seferberliğinin Hikâyesi

İzmir Selleri ve Bir Ağaçlandırma Seferberliğinin Hikâyesi

İzmir Selleri ve Bir Ağaçlandırma Seferberliğinin Hikâyesi

İzmir şehri tarih boyunca depremler ve yangınlardan çok çekmiştir ama yaşanmış sel felaketleri de oldukça fazladır. Etrafının ormansız yüksek tepeler ile çevrili olması, körfeze akan çok sayıda derenin tarih boyunca yataklarının değiştirilmesi veya yok edilmesi, körfez kıyılarının neredeyse deniz seviyesinde dolgu alanları ile çevrelenmesi, çarpık kentleşme bunda en önemli etkenlerdir. Bunların yanında özellikle son yıllarda belirginleşen küresel iklim değişikliğinin olumsuz sonuçları da aşırı yağışlar, dolu ve fırtınalar ile kendini göstermekte, alınan önlemlere rağmen neredeyse her yıl kentsel alanda su baskınları ve sellere neden olmaktadır.

İzmir’de tarihte yaşanan sel baskınlarından en önemlisi 24-25 ve 26 Ekim 1930 tarihlerinde yaşanan “tufan” diye de adlandırılandır. Selden en çok zarar gören yerlerden biri de Bornova ilçesi olmuştur. 3 gün boyunca durmaksızın yağan yağmur neticesinde İzmir’in her yeri selden etkilendiği gibi 100 civarında ölüm vakası yaşanmıştır. Bu afet sırasında özellikle yukarı semtlerden sel suları ile gelen taş, toprak ve çamurlar Konak’taki Memleket Hastanesinin önünde ve Karantina semtinde büyük hasar yaratmış, evler sular altında kalmıştır. (Resim 1, 2) Gece yarısına kadar devam eden bu tufan İzmir’i baştanbaşa bir sel deryasına çeviriyor. Sellerin şiddetli cereyanlarına kapılan at ve arabalar denize sürükleniyor. En çok hasara uğrayan mıntıkalardan biri olan Devlet Hastanesi önünden sellerin sürüklediği kayalar ve kumlar altında kalmış otomobiller ve bir iki insan cesedi ile tramvay arabalarını kurtarmak için uğraş veriyor belediye ekipleri. (Kent Yaşam- Işık Teoman, İzmir Tufan içinde yazısı)

   

Resim 1. İzmir Memleket Hastanesi                                                       Resim 2. Sular Altında Kalan Evler

Bu felaketten 65 yıl sonra 1995 yılının 3 Kasım Cuma günü çiçeği burnunda bir Şube Müdürü olarak İzmir İl Sağlık Müdürlüğü adına o tarihlerde afetlerden sorumlu olan Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü tarafından düzenlenen bir toplantıya katılmıştım. Acil Yardım ve Kurtarma Hizmetlerinden sorumlu Şube Müdürü olarak katıldığım bu toplantıda Vali Yardımcısının Başkanlığında ilimizdeki afet hazırlıkları gözden geçiriliyordu. Körfez manzaralı binadaki toplantıda genel olarak hep depremler, çadır kurulacak yerler, deprem sonrası kurtarma çalışmaları konuşuldu. Camdan batıdan tam karşımızdaki Karaburun tarafından kara bulutların ufku kapattığını görünce biraz da konunun değişmesi için “Sayın Valim hep depremleri konuştuk, İzmir’de aşırı yağmurlarda su baskınları da yaşanıyor, bu konuda ne tür hazırlıklarımız var acaba?” diye bir soru ortaya attım. Vali Yardımcısı ve toplantıya katılanların pek de hoşuna gitmemişti bu soru ama mecburen bir şeyler konuşuldu. Ege Ordusunu temsilen gelen rütbesini hatırlayamadığım subay, anfibi araçları olduğundan falan bahsetti fakat özellikle diğer kurumların bu konuda hiçbir hazırlığının olmadığını hatta akıllarına bile gelmediğini anladım. Toplantıdan sonra Karşıyaka’da ki evime gittim. O gece şiddeti gittikçe artan bir yağmur başladı. Yağmurun şiddetinden göz gözü görmüyor, beni de uyku tutmuyordu. 112 Ambulans hizmetlerinden sorumlu Şube Müdürü olduğum için el telsizim vardı ve açıp dinlemeye başladım. O sırada telsizden canhıraş bir anons duyuldu. “Merkez.. ambulans gitti.. ambulansı sel suları aldı götürdü..” diye. Sonraki yıllarda yıkıldığı için şimdi eski yerinde olmayan Karşıyaka Devlet Hastanesi önündeki Kanada yapımı Chevy-Van modeli koskoca 112 ambulansı hastane bahçesine dolan sel sularına kapılıp gözden kaybolmuştu. (Resim 3,4) Ben o an suyun gücünü ve yaklaşan felaketi anlayıp hızla giyinip evden çıktım. Kendi özel arabamı çalıştırıp sokaktan ayrılırken dikiz aynasından sokağımızdaki arabaların yüzmeye başladığı görüyordum.

 

Resim 3. Karşıyaka Devlet Hastanesi                                                Resim 4. Chevy-Van Model 112 Ambulansı

O gece ve ertesi gün şehrin özellikle Karşıyaka ve Çiğli ilçelerinde sular altında kalan yollar, evler, sele kapılıp denize sürüklenen araçlar ile uğraşmıştık. Karşıyaka Devlet Hastanesinin bodrum ve zemin katları sular altında kaldığı için hastanedeki hastaları itfaiyenin de yardımı ile pencerelerden kurtardığımızı ve diğer hastanelere ambulanslar ile naklettiğimizi, dere taşkınları ve sellerden zarar gören semtlerde Sağlık Ocaklarını 24 saat çalıştırarak sağlık hizmeti verdiğimizi, ambulanslarda hasta muayenesi yapıp, ilaç dağıttığımızı dün gibi hatırlıyorum. Sonrada aldığımız bilgiler sonucu yaklaşık 4 saat süren ve metrekareye 100 kg. dan fazla yağmurun düştüğü bu afet neticesinde 63 kişi hayatını kaybetmiş, dere yataklarına yakın 322 ev yıkılmış 1000 civarında ev sular altında kalmış ve yaklaşık 50 milyon TL maddi hasar meydana gelmişti. (Resim 5,6)

 

Resim 5. Karşıyaka Sahili                                                                    Resim 6. Ambulansta muayene

Bu afetten yaklaşık 15-20 gün sonra İzmir Valiliğinde 3-4 Kasım 1995 Sel Felaketi ile ilgili bir toplantı yapılacağı bilgisi geldi. İl

Resim 7. İzmir Valisi Kemal Nehrozoğlu
Resim 8. Orm. Yük. Müh. Kemal Aşk

Sağlık Müdürlüğü’nden 2 Şube Müdürü toplantıya katıldık. Toplantı o tarihlerdeki İzmir Valisi Kemal Nehrozoğlu’nun başkanlığında yapılıyordu ve bütün resmi kurum temsilcileri, İzmir Belediyesinin ilgili üst düzey yetkilileri toplantıya katılıyordu. Toplantıda sel felaketi ile ilgili bilgiler paylaşıldı, açıklamalar yapıldı ve en son sözü Vali aldı ve bizlere dönerek “Arkadaşlar bu elim olayın bir daha yaşanmaması için neler yapmalıyız? Önerileriniz nedir? “diye sordu. Bir süre kimseden ses çıkmayınca ben tüm cesaretimi toplayarak arkalardan elimi kaldırarak söz aldım ve önce kendimi tanıttım, babamın emekli Orman Yüksek Mühendisi olduğunu, bana bu tür afetleri önlemek için tepelerde ağaçlandırma ve teraslama çalışmaları yapılması gerektiğini anlattığını ve Tokat örneğini vererek sınıf arkadaşı olan Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü eski Genel Müdürü vererek Kemal Aşk’ın 1955-1959 yılları arasında bu çalışmaları yaparak “Tokat’ı Selden Kurtaran Adam” adam olarak anıldığını anlattım. Vali Kemal Nehrozoğlu, burada sözümü keserek “ben Tokat’ da Vali olarak görev yaparken bu çalışmaları anlatmışlardı” dedi ve bana dönerek “Doktor bey babanız hayatta mı?” diye sordu. Evet diye cevap verince babamın arkadaşının ismini ve hayatta olup olmadığını öğrendi. Hemen Belediye İZSU yetkililerine “Doktor Beyden Kemal Beyin telefonunu alın, buraya davet edin hatta uygunsa danışman olarak faydalanın” diye talimat verdi. (Resim 7,8)

Resim 9. Kemal Aşk ve Erozyon Çalışmaları

Bu olaydan sonra Orm. Yük Müh. Kemal Aşk, İzmir’e davet edildi, İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU’da önce danışman daha sonra Yönetim Kurulu Üyesi olarak uzun yıllar görev yaptı. 1955’te Orman Bakanlığı Erozyonla Mücadele ve Mera Islahı Tatbikatı Grup Müdürü olarak Tokat’ta görevlendirilen Kemal Aşk, ‘yağmuru düştüğü yerde tutmak gerekir’ diyerek, Tokat’ın çevresindeki dağları ağaçlandırdı. Derelerde ıslah çalışmaları yaptı ve yaptığı çalışmaların sonucunda Tokat’ta sel baskınları sona erdi. Aynı şekilde İzmir’i sellerden kurtarmak için görevlendirilen Kemal Aşk’ın hazırladığı proje ile Valilik, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Orman Bakanlığı, ege Ordu Komutanlığı ve Ege Orman Vakfı bir araya geldi. Kenti kuşatan sırtlara, halkın da katkısıyla 2 milyon fidan dikildi. Dereler ıslah edildi, sel sularını durduracak duvar, taş kordon çekildi, bentler yapıldı. Yağmur sularının kontrolsüz akışı önlendi. Yine Ege Orman Vakfının öncülüğünde İZSU ve Karşıyaka Belediyesi, Onur ve Yamanlar mahallelerinin üst kısımlarını ağaçlandırmak için “yeşil kuşak” projesi başlatıldı.

Resim 10. İzmir’de Ağaçlandırma Alanları

Kentin kuzeyindeki tepelerde “İzmir Dostluk Ormanı” kurmak üzere kampanya yürütüldü. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2004-2009 yılları arasında 68 kilometre uzunluğunda yağmur suyu kanalı döşendi. Bostanlı Deresi havzasının ardından Poligon ve Laka derelerinin havzalarında taşkın ve erozyona karşı taş duvarlı seki teraslar, taş kordon, taş duvarlı tel çit ve çeşitli hendekler yapılarak yağışlı dönemlerde herhangi bir sıkıntının yaşanmaması sağlandı. Poligon Deresi havzasına 111 bin, Laka Deresi havzasına ise 43 bin fidan dikildi. Ağustos 2009’a kadar, 32 dereden toplam 16 bin ton atık çıkarıldı. Bu özverili çalışmalardan sonra uzunca bir süre şiddetli yağışlara rağmen İzmir’de büyük çaplı su baskınları ve seller görülmedi. Kendisi de Orman Mühendisi olan Ege Orman Vakfının uzun yıllar Genel Müdürlüğünü yapan Metin Gençol’da bu çalışmalara büyük destek verdi. (Resim 9,10)

Bu çalışmalar 2008 yılına kadar Orman Bakanlığı, Belediye ve diğer gönüllü kuruluşlar ile büyük bir uyum içerisinde devam etti. O tarihte ağaçlandırma yapılan Bayraklı sırtlarındaki alan için, Sağlık Bakanlığı’nın “Sağlık Kampusü” projesi hazırlandığı, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın da buna ön izin verdiği bilgisi öğrenildi. Bunun üzerine İZSU Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Aşk, Atatürk Ormanı’ndan başlayarak Eğridere Köyü’ne kadar toplam 365 hektarlık alanın, daha önce mera olduğunu, ağaçlandırılmak üzere Orman Bakanlığı’na devredildiğini, Bakanlığa bağlı Ağaçlandırma Genel Müdürlüğü’yle protokol yaptıklarını ve fidan dikme çalışmalarına başladıklarını belirterek, yaklaşık 100 hektarlık alanın ağaçlandırıldığını, saha içi yolların yapıldığını belirterek Çevre ve Orman Bakanlığı İzmir Orman Bölge Müdürlüğü’nün verdiği iznin yürütmesinin durdurulması ve iptali için İzmir 2. İdare Mahkemesi’nde dava açtıklarını açıkladı. Fakat bu itirazlardan bir sonuç çıkmayarak Bayraklı Şehir Hastanesi 2011’de Hükûmetin seçim vaatlerinden biri olarak duyuruldu. Hastanenin temeli 12 Mart 2014’te atıldı. 20 Ekim 2016’da Hastanenin proje finansman anlaşması imzalanarak inşaat çalışmalarına başlandı. (Resim 11, 12)

   

Resim 11. Bayraklı Şehir Hastanesi İnşaat Alanı                             Resim 12. İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi

Ne yazık ki Orm. Yük. Müh. Kemal Aşk’ın ömrü Karşıyaka, Bayraklı bölgesinde yaptıkları erozyon önleme ve ağaçlandırma çalışmalarının sonucunu görmeye yetmedi ve 2013 yılında vefat etti. 2016 yılında İzmir Bornova Laka Erozyon Kontrolü ve Ağaçlandırma sahasında adının yaşatılması için yapılan “Kemal Aşk Hatıra Ormanı” na törenle ailesi, sevenleri ve yetkililerin katılımı ile fidanlar dikilerek yaptığı çalışmalar ölümsüzleştirildi.

O tarihten sonra İzmir’in tepelerindeki yapılaşmalar aynı hızla devam etti ve 2021 yılının 1 Şubat gecesi şiddetli yağmur sonrası İzmir yine sellere teslim oldu. Metrekareye 126 kilogram yağış düşen kentin bütün dereleri taştı, birçok su kanalı ve alt geçit tıkandı. Caddeler adeta göle dönüştü. Otomobiller sular altında kaldı, sürüklendi. 673 ev ve iş yerinde su bakını oluştu, 23 mahsur kalma vakası yaşandı. Tarım alanları da sular altında kaldı, birçok ekili tarlada zarar oluştu. Yüzlerce küçükbaş hayvan telef oldu. Su baskınları sırasında 2 kişi de hayatını kaybetti. (Resim 13,14)

   

Resim 13. İzmir Karşıyaka Girne Kavşağı                                      Resim 14. Sular Altında Kalan Araçlar

Sonuç olarak, kentsel alanda su baskınları ve seller hızlı büyüyen, çarpık kentleşen ve çevresinde su tutucu ormanlık alanlar, erozyon önleyici düzenlemeler olmayan birçok şehrin ortak sorunu. Burada anlatıldığı gibi yaşanılmış deneyimler, bilgi ve tecrübe eşliğinde yapılacak uzun soluklu çalışmaların önemi büyük. Hükümetlerin ve kenti yönetenlerin, küresel iklim değişikliğinin dünyamızdaki ve büyük insan topluluklarının yaşadıkları kentler üzerindeki gelecekte yaratacakları olumsuz etkilerini göz önüne alarak, bilgi ve tecrübe eşliğinde şimdiden risk azaltıcı önlemler almalarında yarar var. Aksi takdirde aynı depremler sonucu yaşanılan zararlar gibi su baskınları ve sellerin olumsuz sonuçlarını da gelecekte yaşamaya devam edeceğiz.

Bu vesile ile rahmetli babam Orm. Yük. Müh. Abdullah Sofuoğlu ve onun değerli arkadaşı Orm. Yük. Müh. Kemal Aşk’ın aziz hatıralarında ülkemizin ağaçlandırılması için fedakârca çalışan tüm ormancılara bir kez daha şükranlarımı ifade etmek istiyorum.

Yazar Dr. M. Turhan SOFUOĞLU, Acil Afet Ambulans Hekimleri Der. Bşk. 01 Mart 2021

Köşe yazarımız Dr. Turhan Sofuoğlu’nun rahmetli babası Orm. Yük. Müh. Abdullah Sofuoğlu çalıştığı dönemde erozyonla mücadele, ormanlar kurma, sel felaketlerinden korunma ve fidan dikme çalışmalarında çok önemli hizmetlerde bulunmuştur. Kendisini rahmet ve saygıyla anıyoruz… Editör.

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir