Koronavirüs (Covid-19) salgını yolculuğuna hız kesmeden devam ediyor…
Dünyada, 21 milyon 830 bin vaka sayısı ve 773 bin yaşamını kaybeden insan sayısıyla koronavirüs (Covid-19) salgını durmaksızın yayılmaya devam ediyor. Dünya’daki neredeyse tüm ülkeler bu salgınla mücadelede yorgun düştüler.
Korona virüsle ilgili tüm tahminler asılsız çıktı. Bilim insanlarının sözü dinlenmedi. Siyasi otoriteler aldıkları tedbirlerle soruna tam çare olamadılar. Ekonomilerin durmaması, çarkların dönmesi için alınan önemli tedbirler uygulanamadı. Sadece ülkemizde değil neredeyse tüm dünyada basında söz sahibi kişi ve kuruluşlar aynı şeyleri tekrara düştü. Kendini yetkili mevkide gören kişiler, kendi bildiklerini söylemekten bilim insanları ve konusunda uzman insanları paylaşımlarına kulak asmadılar.
Kısacası, Ocak 2020’den Ağustos’un ortasına geçen yedi buçuk ayda tüm hesaplar altüst oldu. Kaybedenlerin toplumdaki oranı arttı. Tabii ki kazananlar da var… Kaosu fırsata çevirenler de az değil… Bilimin, tecrübenin, tarihsel süreçte elde edilen başarılı yöntemlerin uygulanması ile sorunların daha kolay aşılacağına, aklın ve alanlarında birikimli insan ve yönetimlerin alacakları kararlar da bu alanda mücadele de yol gösterici olacaktır.
Türkiye ve Dünya’da vakaların göründüğü ilk günden günümüze gelinen noktayı daha iyi anlayabilmemiz için rakamlara bakmak ve alınan tüm tedbirlere rağmen salgının neden durdurulamadığına kafa yormak ve düşünmek gerekmektedir.
Ülkemizde özellikle korona virüsle mücadelenin en ön saflarında yer alan başka hekimlerimiz olmak üzere sağlık personelinin verdiği amansız mücadelede moral ve motivasyona ihtiyaçları oldukları da ortadadır. Bu süreçte, Türk Tabipler Birliğinin 14 Ağustos 2020 tarihinde yaptığı açıklamaya göre 27 hekim 53 sağlık çalışanının yaşamını kaybettiği ifade edilmiştir.
Tüm dünyanın korona virüsle mücadele de kullanılacak aşıyı beklediği de ayrı bir konudur. Dünya Sağlık Örgütü’nün çeşitli tarihlerde yaptığı açıklamalarda; 170’e yakın şirket ve kuruluşun aşı çalışmalarını sürdürdüğünü bunlar arasında 10 büyük kuruluşun dördüncü faz denilen insan üzerinde denemelerin başladığı aşamaya gelindiğini ortaya koymaktadır. İşin ilginç tarafı bilim insanlarının aşı konusunda gelinen noktayı ifade etmemelerinin yanı sıra, siyasi otoritelerin (Devlet Başkanları, Başbakanlar vb) açıklamalarda bulunmalarıdır.
Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinden günümüze gelinen nokta;
- Türkiye’de toplam vaka sayısı : 249 bin 309
- Türkiye’de yaşamını yitirenlerin sayısı : 5 bin 974
- Hastalığa yakalanıp iyileşenlerin sayısı: 230 bin 969
- Türkiye’de yapılan toplam test sayısı : 5 milyon 725 bin 242
Dünyada, 17 Ağustos 2020 tarihi itibariyle Covid-19 salgınında son durum
- Dünya’da toplam vaka sayısı : 21 milyon 837 bin 88
- Dünya’da yaşamını yitirenlerin sayısı : 773 bin 198
- Hastalığa yakalanıp iyileşenlerin sayısı: 14 milyon 568 bin 746
- Aktif toplam vaka sayısı : 6 milyon 495 bin 144
Dünya sıralamasında ilk 10 ülkede son durum nedir?
Ülkeler Vaka sayısı Ölümler
A. B. D. 5.566.632 173.128
Brezilya 3.340.197 107.879
Hindistan 2.651.290 51.079
Rusya 927.745 15.740
Güney Afrika 587.345 11.839
Peru 535.946 26.281
Meksika 522.162 56.757
Kolombiya 468.332 15.097
Şili 385.946 10.452
İspanya 358.843 28.617
Türkiye verdiği başarılı mücadele sonucu Dünya sıralamasında 18. sırada yer almaktadır.
Dünya’daki vaka ve ölüm oranlarına bakıldığında Amerika kıtasında bulunan altı ülkede toplam vaka sayısının ve toplam ölüm oranının neredeyse yarısının (yüzde 50’sinin) bu kıtada olduğu görülür.
Bunun sebepleri arasında çok önemli tarihsel süreç yatmaktadır. Küresel salgın hastalıkları tarihi incelendiğinde görüleceği üzere ilk salgınlar Asya kıtasında (Mezopotamya uygarlıklarında) başlamış sonra Avrupa, Afrika ve daha sonra da Amerika kıtasına yayılmıştır. Amerika kıtasının 1942 yılında keşfi, sonra ağırlıklı olarak Avrupa kıtasından insanların bu kıtaya göçü ile başlayan kaynaşma süreci, bulaşıcı hastalıklar konusunda hiç bağışıklık kazanmamış Amerika kıtası uygarlıklarına yayılması çok önemli yıkımlara neden olmuştur. Bağışıklığı olmayan Latin Amerika uygarlıkları (Mayalar, Aztekler vb. yerli halk) ile Kuzeyde ABD, Kanada, Meksika gibi ülkelerde yaşayan yerliler (Kızılderili vb) hiç bağışıklıkları olmadığı için Avrupa’dan Amerika kıtasına taşınan veba vb salgın hastalılarla mücadele edememişlerdir.
ABD Kaliforniya Üniversitesi Coğrafya ve Fizyoloji Profesörü Jared DIAMOND; “Tüfek, Mikrop ve Çelik: İnsan Topluluklarının Yazgıları” adlı kitabında;
“İnsan toplulukları arasındaki güç ve teknoloji farkının çevresel faktörlerden kaynaklı olduğunu çeşitli güçlendirilmiş olumlu geri bildirimlere dayandırarak savunuyor. Kültürel veya genetik farklılıkların Avrasyalıları avantajlı kıldığını (örneğin, yazılı dil veya bölgesel hastalıklara karşı Avrasyalıların direncindeki gelişim), ve fakat bu avantajların Avrasyalıların gen yapılarından dolayı değil, coğrafyanın toplumlar ve kültürler üzerindeki etkisinden dolayı ortaya çıktığını iddia ediyor.”
Bu nedenle, Amerika kıtasındaki insanların salgın hastalıklarla geç tanışmaları bugün ortaya çıkan salgın hastalıkların halen bu kıtada hızla yayıldığının bir kanıtı olarak gösterilebilir…
Hazırlayan Bekir Metin, Ankara, 17 Ağustos 2020