Mevlana’ya kulak verin ve bir an önce Tokat’ı ve eşsiz güzelliklerini keşfedin…
– Geçen yıl 6-8 Mayıs’ta Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Bilimsel Araştırma Topluluğu TOGÜMEDX ismini verdikleri öğrenci kongrelerine beni de davet ettiler. Sevinçle kabul ettim ama her bakımdan insana zorluklar yaşatan İstanbul Havalimanı aşırı yağmurlu ve rüzgârlı bir günde bana pişmanlık hissettirmedi değil. Neyse bir şekilde Tokat’a vardık. Her dakika Tokat’ın ve güzel ülkemizin başka bir değeri ile karşılaştım. Çok güzel; bilim ve duygu yüklü bir hafta sonu geçirdim.
– Havaalanından eski Tokat’ta yer alan otelimize, yine karşılama ekibi, kongre başkanı Tuğrul Konanç ve Semra Yerlikaya, Selin Ümür refakatinde Yazmacılar Hanı’na geçtik. Şehirde modern oteller olmasına rağmen fevkalade başarıyla restore edilerek hizmete açılan bu eşsiz mekânın seçilmesi çok hoşumuza gitti. Sadece, yedi yüz yıllık tarihi olan bu handa bir gece geçirmek için bile Tokat’a gelinir, o derece etkileyici yani.
-Birçok özgün dükkânın yer aldığı Kültür Sokağı’nda bulunuyor. Örneğin bunlardan biri çini sanatçısı ve eğitmeni Ömür Özfalay’ın mekânı. Her biri sanat eseri çinilerini hayranlıkla izlerken Ömür Hanım’dan çiniciliğin İznik ve Kütahya’dan önce Tokat’ta geliştiğini öğrenmek ilginçti. Osman Paşa Konağı, Evliya Çelebi Meslek Lisesi’nin Butik Uygulama Oteli de eski şehir sınırları içinde yer alan, mutfağı çok güçlü, harika bir başka konaklama seçeneği, aklınızda olsun.
–Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan Tokat’ın geçmişi doğal olarak çok eskilere dayanıyor. Roma İmparatoru Sezar’ın “Geldim, Gördüm, Yendim” sözünü buradaki bir zaferinden sonra söylediği biliniyor. Geçtiğimiz yıl Doç. Dr. Murat Serdar’ın anlatımı ile 900 yıllık tarihe tanıklık etmiş cami, medrese, hamam, kale surlarına hayran kalmıştık. Anadolu’da herhalde Efes’tekinden sonra en eski umumi tuvaleti “Sık Dişini Helası” bir başka enteresan yapı.
– 800 yıllık Taşhan meşhur Tokat Yazmacılarının yoğunlukta olduğu, büyük avlusu çay bahçesi yapılarak değerlendirilmiş. İnsana huzur veren bir yapı; orada eski bir değerimizi içtik, Oralet. Özlemişiz doğrusu. Handaki dükkanlarda Tokat’a özgü, “Hey onbeşli onbeşli, Tokat yolları taşlı” türküsünden hatırlayacağınız “Onbeşliler Tesbihi” gibi, ürünler satılıyor. Turistik bölgelerde gördüğümüz, çok sıradanlaşmış, taklit bir sürü eşyanın satıldığı kalitesiz yerler değil bunlar.
– Erbaa Tokat’n bir ilçesi, dolmalık asma yaprağı meşhurdur. Tokat’ta adım başında boy boy kaplarda yaprakların sergilendiği dükkanlar var. Yaprağın endüstriyel olmayan, el yapımı olanları makbul. Zile pekmezi bir başka özgün ürün. Bize hediye verilen Niksar çeyiz sandığının içi bir diğer hazine ile doluydu; organik halis ceviz! Şimdiye kadar yediğim en leziz cevizlerdendi diyebilirim.
– Yiyecek içecek dediğimizde Tokat Kebabına selam çakmamak olmaz. Patlıcan, kuzu eti, sarımsak, patates, biber, domates, yufka ekmeği ana malzemeleri bu kebabın. Şişlerin en üstünde kuyruk yağı var ve dik asılan şişler özel ocaklarda yandaki ateş ile pişerken eriyen yağ da şişe dizilmiş sebzeler üzerinde aşağı inerek, bütün malzemeye ayrı bir lezzet katıyor. Hayatım boyunca yediğim yemekler içinde ilk beşe rahat girer.
– “Tokat’a gitmek gerek, çünkü Tokat’ta insan ve iklim mutedil” demiş Hz. Mevlâna, ne güzel söylemiş. Tokat’ı geç keşfettik ama doğasıyla, insanıyla ve itiraf etmeliyim ki mutfağıyla kalbimizi fethetti. Bu yazıyı okuyan sizler bizim gibi geç kalmayın, Mevlana’ya kulak verin ve bir an önce Tokat’ı ve eşsiz güzelliklerini keşfedin.
Geçen yıl 6-8 Mayıs’ta Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Bilimsel Araştırma Topluluğu TOGÜMEDX ismini verdikleri öğrenci kongrelerine beni de davet ettiler. Sevinçle kabul ettim ama her bakımdan insana zorluklar yaşatan İstanbul Havalimanı aşırı yağmurlu ve rüzgârlı bir günde bana pişmanlık hissettirmedi değil. Neyse bir şekilde Tokat’a vardık. Her zaman olduğu gibi bir görevlinin elinde kağıtla beni karşılayacağını düşünürken bir anda karşımda ellerinde çiçekleriyle pırıl pırıl öğretim üyesi ve öğrencileri görünce doğrusu çok şaşırdım. Onlarca etkinliğe katıldım, ama hiç böyle ince bir hareket görmedim. İşte o karşılanma seremonisinden itibaren her dakika Tokat’ın ve güzel ülkemizin başka bir değeri ile karşılaştım. O kadar güzel; bilim ve duygu yüklü bir hafta sonu geçirdim ki bu yıl kongreye eşim Prof. Dr. Ayşen Bulut ile birlikte katıldık, yine aynı sıcaklıkla karşılandık, unutulmaz bir zaman geçirdik.
700 yıllık Yazmacılar Hanı’nda bir gece geçirmek için bile Tokat’a gidilir
Havaalanından eski Tokat’ta yer alan otelimize, yine karşılama ekibi, kongre başkanı Tuğrul Konanç ve Semra Yerlikaya, Selin Ümür refakatinde Yazmacılar Hanı’na geçtik. Şehirde modern oteller olmasına rağmen fevkalade başarıyla restore edilerek hizmete açılan bu eşsiz mekânın seçilmesi çok hoşumuza gitti. Sadece, yedi yüz yıllık tarihi olan bu handa bir gece geçirmek için bile Tokat’a gelinir, o derece etkileyici yani. Otel, gündüz saatlerinde araçların sokulmadığı, birçok özgün dükkânın yer aldığı Kültür Sokağı’nda bulunuyor. Örneğin bunlardan biri çini sanatçısı ve eğitmeni Ömür Özfalay’ın mekânı. Her biri sanat eseri çinilerini hayranlıkla izlerken Ömür Hanım’dan çiniciliğin İznik ve Kütahya’dan önce Tokat’ta geliştiğini öğrenmek ilginçti.
Osman Paşa Konağı, Evliya Çelebi Meslek Lisesi’nin Butik Uygulama Oteli de eski şehir sınırları içinde yer alan, mutfağı çok güçlü, harika bir başka konaklama seçeneği, aklınızda olsun.
900 adımda 900 yıllık Tokat’ın tarihini yaşamak
Kültür Sokağı eski şehrin ortasında. Buradan başlayarak Tokat’ın “900 Adımda 900 Yıllık Tarih”ini yaşıyorsunuz. Tokat 1075’te Türk yurdu oluyor ve o tarihten sonra bir daha işgal yüzü görmüyor.
Amasya gibi Yeşilırmak şehirden geçiyor, ama oradaki gibi yalı evleri yok.
Kalesi sarp ve yüksek kayalar üzerinde, rivayete göre kaleye bir kere çıkan yedi yıl Tokat’tan ayrılamazmış; gözü dışarıda olan tıp öğrencilerinden hiçbiri bu güzel kaleye çıkmamıştı.
Efes’tekinden sonra en eski umumi tuvalet “sık dişini helası” Tokat’ta
Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan şehrin geçmişi doğal olarak çok eskilere dayanıyor. Roma İmparatoru Sezar’ın “Geldim, Gördüm, Yendim” sözünü buradaki bir zaferinden sonra söylediği biliniyor. Geçtiğimiz yıl Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Serdar’ın anlatımı ile 900 yıllık tarihe tanıklık etmiş cami, medrese, hamam, kale surlarına hayran kalmıştık. Özellikle eski camilere baktıkça “Niçin yeni camileri yaparken eskilerin estetiğinden yararlanılmıyor” diye düşünmedik değil. Anadolu’da herhalde Efes’tekinden sonra en eski umumi tuvaleti “Sık Dişini Helası” bir başka enteresan yapı.
“Onbeşliler Tesbihi” gibi ürünleri satın alabilirsiniz…
Eski şehirde kalınca görmeniz gereken yerlere de yürüme mesafesinde oluyorsunuz. Örneğin 800 yıllık Taşhan meşhur Tokat Yazmacılarının yoğunlukta olduğu, büyük avlusu çay bahçesi yapılarak değerlendirilmiş. İnsana huzur veren bir yapı; orada eski bir değerimizi içtik, Oralet. Özlemişiz doğrusu. Handaki dükkanlarda Tokat’a özgü, “Hey onbeşli onbeşli, Tokat yolları taşlı” türküsünden hatırlayacağınız “Onbeşliler Tesbihi” gibi, ürünler satılıyor. Turistik bölgelerde gördüğümüz, çok sıradanlaşmış, taklit bir sürü eşyanın satıldığı kalitesiz yerler değil bunlar.
Dolmalık Asma Yaprağı, Zile Pekmezi ve Niksar Çeyiz Sandığı
Erbaa Tokat’n bir ilçesi, dolmalık asma yaprağı meşhurdur bilirsiniz. Tokat’ta adım başında boy boy kaplarda yaprakların sergilendiği dükkanlar var. Yaprağın endüstriyel olmayan, el yapımı olanları makbul. Zile pekmezi bir başka özgün ürün. Bize hediye verilen Niksar çeyiz sandığının içi bir diğer hazine ile doluydu; organik halis ceviz! Şimdiye kadar yediğim en leziz cevizlerdendi diyebilirim.
Tokat, 150’den fazla değişik yemeği ile zengin bir mutfağa sahip
Yiyecek içecek dediğimizde Tokat Kebabına selam çakmamak olmaz. Patlıcan, kuzu eti, sarımsak, patates, biber, domates, yufka ekmeği ana malzemeleri bu kebabın. Şişlerin en üstünde kuyruk yağı var ve dik asılan şişler özel ocaklarda yandaki ateş ile pişerken eriyen yağ da, şişe dizilmiş sebzeler üzerinde aşağı inerek, bütün malzemeye ayrı bir lezzet katıyor. Hayatım boyunca yediğim yemekler içinde ilk beşe rahat girer. Kebabın yanında servis edilen soğuk ayran aşı gibi meze türü yiyecekler güzel ama kebabın gölgesinde kalıyor. Tokat, ünlü gastronomi uzmanlarından oluşan bir jürinin değerlendirmesine göre 150’den fazla değişik yemeği ile ülkemizdeki en renkli mutfağa sahip ilimiz.
Örneğin ev sahiplerimizden öğretim üyesi Dr. Süheyla Uzun’un özel olarak yaptığı, kesme şeker büyüklüğünde, küçücük etli yaprak dolmasından rahatlıkla bir oturuşta bir tencere yiyebilirim. Keza Dr. Halil Yakar’ın sabah sıcak sıcak getirdiği nohut unlu cevizli kurabiye ve yağlı denen bir çeşit açma damak çatlatan lezzetlere örnekti. Size benden tavsiye; sırf Tokat’ın yöresel lezzetleri için de buraya gelmeye değer. Bölgedeki şehirlerden Amasya ve Kastamonu’da da gayet özgün ve güzel yemekler vardır; bu değerlerimizi de gurme turlarıyla değerlendirmek lazım.
Tıp Fakültesi’nde müfredata yapay zekâ ve dijital sağlık teknolojileri dersi konulacak
Geçtiğimiz yıl Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Namık Özkan ve bu yıl da yeni Dekan Prof. Dr. Raşit Kılıç baştan sona tüm misafirlerle bizzat ilgilendiler, bütün oturumlara bizzat katıldılar. Dekanlar sıklıkla açılış konuşmalarından sonra öğrenci kongrelerine pek ilgi göstermedikleri için bu durum bizi şaşırttı. Hatta Raşit Bey konuşmaları dinlemekle yetinmedi, önümüzdeki dönemde tıp fakültesinin geleceğini güncel gelişmelere göre şekillendirmek için derhal girişimlerde bulundu. Örneğin müfredata yapay zekâ ve dijital sağlık teknolojileri ile ilgili ders koymak için çalışma başlattı.
Öğrencilerin bitmeyen hevesleri ve enerjileri, hepimizi çok etkiledi
Kongre Başkanları Resulhan Karabağ ve Tuğrul Konanç başta olmak üzere düzenleme komitesi üyeleri, öğretim üyeleri, öğrenciler her iki kongrede de misafirler için adeta pervane oldular. Geçen yıl kongrenin ana teması “Ustadan Çırağa” bu yıl “Geçmişten Geleceğe Tıp” idi. Özenle seçilmiş, birbirinden değerli konuşmacıların yanı sıra, öğrencilerin bitmeyen öğrenme hevesi, enerjileri hepimizi çok etkiledi. Ne kadar güzel bir program ortaya koyarsanız koyun böyle etkinliklerde katılımcıların heyecanı çok önemli oluyor. Birbiriyle konuşan, ilgisiz öğrenciler en iyi hatibin bile moralini bozuyor. Tersine sabahtan akşama hep aynı ciddiyetle, 400 kişilik dolu salonda, oturumlara katılan, çıt çıkarmadan izleyen, fuaye ortamında pekiştirici ve geliştirici sorularıyla ilgisini belli eden dinleyiciler konuşmacıları motive ediyor. Kongrede bizim gibi öğretim üyelerinin konuşmalarıyla birlikte öğrencilerin birbirinden güzel proje sunumları da vardı.
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi diğer fakültelere göre daha şanslı
Tokat yaşam kalitesi itibariyle özellikle çocukları yetişme çağında olan genç akademisyenler için büyük şehirlerin karmaşasından uzak iyi bir seçenek olarak gözüküyor. 600 yataklı bir eğitim hastanesine sahip olması tıp fakültesi için avantaj. Tıp fakültesi bazı bölümlerdeki eksikliklerini kısa sürede tamamladıkça ve üniversitenin diğer fakülte ve bölümleriyle işbirliğini yoğunlaştırdıkça daha da gelişecek ve adını duyuracaktır. Doğrusu değişen tıp ve sağlık anlayışını iyi kavrayabilir, yenilikçi yaklaşımlar yapabilirlerse Tokat Gaziosmanpaşa Üniversite Tıp Fakültesi gibi örneklerin büyük şehirlerdeki adı çok duyulmuş fakültelere göre gelecekte çok daha şanslı olduklarını düşünüyorum. Özellikle burada motive öğrenci kitlesinin önemini tekrar vurgulamak isterim.
“Tokat’a gitmek gerek, çünkü Tokat’ta insan ve iklim mutedil” demiş Hz. Mevlâna, ne güzel söylemiş. Tokat’ı geç keşfettik ama doğasıyla, insanıyla ve itiraf etmeliyim ki mutfağıyla kalbimizi fethetti. Bu yazıyı okuyan sizler bizim gibi geç kalmayın, Mevlana’ya kulak verin ve bir an önce Tokat’ı ve eşsiz güzelliklerini keşfedin.
Yazar Prof. Dr. Melih Bulut, İstanbul, 13 Temmuz 2024