Nasıl bir Türkiye, nasıl bir dünya, nasıl bir aday?

Nasıl bir Türkiye, nasıl bir dünya, nasıl bir aday?

Yaşamdaşlık temelinde ve bilimde, ekonomide, hukukta, hayatın her alanında bağlantısal bütünsellik prensibiyle kuracağımız yeni Türkiye ve yeni medeniyetin insanımızın ve insanlığın önünü açacağına yürekten inanıyorum.

Türkiye 2023’te önemli bir seçime hazırlanıyor. Dünyadaki tüm dengeleri geniş biçimde etkileme potansiyeline sahip bu seçim siyasetle ilgili ilgisiz herkes tarafından yakından izleniyor. Mevcut iktidar ve adayı, zihniyeti belli. Zihniyeti ve adayıyla bu iktidarı beğenmeyen ve onu aşmak isteyen muhalif diyebileceğimiz unsurların odaklandığı nokta ise maalesef nasıl bir Türkiye ve dünya hayal edildiği değil; Tayyip Erdoğan’ı hangi siyasi figürün alt edebileceği.

Büyük ölçüde bu nedenle muhalefet kısır tartışma ve çekişmeler içinde sıkışıyor; bir an önce bu iktidardan kurtulmak isteyen geniş halk kesimlerinin enerjisini soğutuyor. Mevcut adayların hepsi için kendi partilerinden bile yeterince destek görmeme riski bulunuyor. Soğukkanlı ve geniş perspektifli bir dünya analizi yaparak Türkiye’nin gelecekteki temel rol ve rollerini irdelediğimde benim adayım Prof. Dr. Türker Kılıç oluyor.

Öncelikle bu düşüncemi ne Türker Bey’e ne de en yakınlarıma açmış değilim, reaksiyonlarının ne olacağını bilmiyorum. Tabii en istemediğim hocanın bana darılmasıdır. Ama bu vatan millet, hatta insanlık meselesi; o yüzden ona istemeyerek de olsa en ufak bir zarar gelmesini, benim bu düşüncelerim nedeniyle yıpratılmasını, ailesinin ve kendisinin huzursuz edilmesini istemem. Her Türk vatandaşının böyle bir hakkı olmasına rağmen bu saptamayı yapma ihtiyacı hissetmem Türkiye’de eski siyasi alışkanlıklardan bir an önce kurtulmamız gerektiğini de ortaya koyuyor.

Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Doğu veya batı, insan odaklı kurduğumuz medeniyetler, androposen çağı çatırdıyor. Ekonomik Kriz, İklim Krizi, Göçler ve Sığınmacı Krizi, COVİD-19’un tetiklediği Sağlık Krizi istisnasız tüm toplumları, bireyleri derinden sarsıyor. Mahşerin Dört Atlısı olarak tanımladığım bu krizlerin yarattığı Yönetim Krizi ise kurum, devlet, yapı ayırt etmeden herkesi perişan ediyor.

Acımasız iç ve dış savaşlar birçok ülkeyi vuruyor, hepimiz nükleer savaş tehdidini her gün hissediyoruz. Eskinin çözüm yöntemlerinin, değer sistemlerinin çalışmadığı yıkıcı bir çağdayız; yani çok sert, hızlı bir dönüşüm dönemindeyiz. İnsanlık olarak Tarım ve Sanayi Devrimini geride bırakırken Bilim Devrimi gerçekleştirerek yeni bir medeniyet inşa ediyoruz. Bununla beraber yeni bir Türkiye inşa etmek gerektiği konusunda da hemen hepimiz hemfikiriz.

Yeni medeniyetimizin odağında insan değil yaşamın kendisi olacak. İşte tam bu yüzden adayım Türker Kılıç diyorum; çünkü Yaşamdaşlık kavramını dünyaya ve bize hediye eden o. Ancak yaşamdaşlığı bağlantısal bütünsellikle harmanlayarak ekonomiden hukuka, tarımdan sanayiye, bilimden sağlığa, tüm alanlarda geçmişin hatalarını tekrar etmeyen ve bilimin ışığında ağır krizlerin üstesinden kolayca gelebilen siyasi sistemler ve kurumlar yaratabiliriz.

İnsanı önceleyen ekonomik, hukuki, toplumsal yapılanmalar ve kurumsallaşmalar en başta bireyi, “ben” i, kimlikleri öne çıkararak ötekileştirmenin derinleşmesine ve yaygınlaşmasına neden oldu. Her yerde olduğu gibi ülkemizde de mevcut ataerkil otoriter zihniyet, inançlı insanları türlü şekillerde ikna ederek devlet ve kamu yönetiminde aşırı otoriter ve merkeziyetçi, farklılıkları zenginlik yerine zayıflık sayan, ötekine adeta düşman bir hüviyet kazandı.

Neandertaller gibi insansılara, birçok kavme vatan olmuş, çeşitlilikte eşsiz Anadolu topraklarının bu yanlışa direnmesi ve bu zihniyeti tasfiye etmek istemesi çok doğal; yeter ki uygun aday ortaya çıksın.

Füzyon, yeni gen teknolojileri gibi bilimdeki gelişmelerin hızla teknolojiye dönüşerek günlük hayatımıza girdiği, yapay zekanın insanı alabildiğine etkileyeceğini konuştuğumuz bir zamanı Bilim Devrimi çağı olarak adlandırmam yanlış olmaz. Belli ki yaşadığımız yakıcı krizlerin üstesinden bilimle, inovasyonla geleceğiz.

Önümüzdeki dönemde Türkiye’yi içine girdiği fevkalade sıkıntılı ortamdan çıkaracak kişinin yabancı danışmanların yönlendirmesiyle hareket etmeyen; bilimsel metodolojiyi özümseyerek hayatın her alanında kullanabilen ve bilim ve teknolojiyi üreten, inovatif bir kişi olması gerekir. Türker Kılıç Dünya Sanat ve Bilim Akademisinin üyesidir, sadece bilim felsefesi yapmakla yetinmeyen, hayatının her anını bilime adamış, genç öğrencilere bilimi sevdirmek için binlercesine konuşmuş, buluş yapmış ve yaptırmış bir kişidir.

Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi dekanı olarak tıp eğitimini standartların çok ötesine taşımış, koyduğu felsefe, sanat gibi derslerle öğrencilerini bütünsel bir anlayışla yetiştirmiştir. Lise öğrencilerine yönelik başlattığı BİSEP yarışmaları bir şölendir ve araştırmacı hekimliğe verdiği önem herkesçe bilinir.

Türkiye’yi mevcut iktidardan devralacak yeni yönetimin önünde içeriden ve dışarıdan kaynaklanan devasa sorunlar olacak. Bunun için toplumun eski iktidara oy vermiş, hatta fanatik unsurlarının bile bir şekilde kazanılmış ve ikna edilmiş olması lazım.

Biliminsanlarının toplumsal sorumluluğundan bahsedince herhalde Türker hocayı ilk sıralara koymak gerekir. Çünkü beyin cerrahisi gibi tıbbın en zor dallarından birini, ekip çalışmasıyla mükemmel şekilde icra ederken topluma katkı sunmaktan da geri kalmamıştır. İstanbul’un Kalbinde Bilim Konuşmaları, Hedef Nobel Konferansları Türkiye’de bilim ortamını çok olumlu biçimde etkilemiş faaliyetlerinden sadece bir kaçıdır.

2023’te idrak edeceğimiz Cumhuriyetimizin 100. Yılı vesilesiyle başlattığı “Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Yüzyılında Nasıl Daha İyi ve Güzel Bir Dünya Yaratabiliriz” konferansları onun vizyonunun sadece tıp alanıyla veya Türkiye ile sınırlı kalmadığının en önemli göstergesidir. Evet büyük bir iddia ile söylüyorum, Yeni Bir Medeniyet İnşası, biz, Türkiye olmadan gerçekleşemez ve Türker Kılıç her durumda bu misyonun en önemli taşıyıcılarından olacaktır. Niçin onu 13. Cumhurbaşkanımız yapmayalım?

Önümüzdeki seçimde 6-7 milyon yeni, genç seçmenin oy kullanacağı söyleniyor. Çok iyi biliyoruz ki şimdiye kadar Altılı Masanın adayı olarak öne çıkan isimler toplumun geniş kesimleri ve özellikle gençler tarafından benimsenmiş değil. Gençlerin Türker hocanın adaylığını büyük bir sevinçle karşılayarak onun kazanması için bütün güçleriyle çalışacaklarına eminim. Youtube’daki videolarının izlenme sayılarına bakın, milyonlar göreceksiniz! Muhalefete seçimi kazandırabilecek olan bu enerjidir.

Ayrıca Türkiye’yi mevcut iktidardan devralacak yeni yönetimin önünde içeriden ve dışarıdan kaynaklanan devasa sorunlar olacak. Bunun için toplumun eski iktidara oy vermiş, hatta fanatik unsurlarının bile bir şekilde kazanılmış ve ikna edilmiş olması lazım. Mevcut siyasi figürlerin bunu sağlayabileceği çok şüphelidir. Herhalde bunu hayatını bilime, insanlığa, iyiliğe ve yaratıcılığa adamış Türker hoca’dan daha iyi kimse yapamaz.

Demokrat ve olgun kişiliği ile Altılı Masa bileşenlerine ve toplumun tüm kesimlerine güven verir, parlamenter sisteme geçiş yapılacaksa da bu dönemi siyasi hırstan uzak ve yumuşak biçimde yürütür. Partisi olması, Mecliste çoğunluğu kontrol etmesi de gerekmez, çünkü önümüzdeki dönemde ağır sorunlarımızı çözmek için çıkaracağımız yasaların büyük bir konsensusla, uzlaşma ile yapılması gerekir.

Türkiye sağlıkta dünyadaki önder ülkelerden. Bilimin her dalında önemli atılımlar gerçekleştiriyor, dünyanın pek çok ülkesinden genci üniversitelerimizde eğitiyoruz. Anadolu’nun kültür zenginliğini detaylandırmaya gerek yok. Önümüzdeki dönemde askeri güce dayalı hegemonyadan ziyade kültür, bilim ve sağlık diplomasisinin çok öne çıkacağı ve Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nın bu diplomasinin doğal taşıyıcısı olacağı aşikâr.

13.Cumhurbaşkanı’mızın dış dünyada itibar görmesi için seçim kazanması yeterli değildir. Türker Kılıç’ın başarılı hekimliğinin yanı sıra uluslararası çapta saygın bir biliminsanı olması, entelektüel birikimi, sanata dönük heyecanı onunla birlikte ülkemizi dış politikada çok ihtiyaç duyacağımız etkin bir yumuşak güç haline getirebilecektir.

Türkiye bir eşikte, dünya bir eşikte. Türkiye’nin bir merkez ülke olarak artık patinaj yapmayı bırakması, bu eşiği atlaması, Yeni Bir Medeniyet İnşası’na azami derecede katkı sağlaması gerekiyor. Krizler ve dönüşüm döneminde yakın çevremizdeki ülkelerden önce Suriye, sonra Ukrayna ve Rusya, şimdi İran’ın savrulması tesadüf değil.

Artık daha fazla eşikte kalamayız ya ileri demokrasiye geçeceğiz ya da tepetaklak olacağız. Yaşamdaşlık temelinde ve bilimde, ekonomide, hukukta, hayatın her alanında bağlantısal bütünsellik prensibiyle kuracağımız yeni Türkiye ve yeni medeniyetin insanımızın ve insanlığın önünü açacağına yürekten inanıyorum. Hayat bize eşsiz bir fırsat sunuyor. Şu anda karar verici durumda olan siyasilerin egolarını bir tarafa bırakarak insanımız ve insanlık için en iyisini yapacaklarını ve Prof. Dr. Türker Kılıç’ı Millet İttifakının ortak 13. Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklayarak tarihi bir görevi yerine getireceklerini düşünüyorum.

Özetle, benim #ADAYIMTÜRKERHOCADIR

Yazar Prof. Dr. Melih Bulut, İstanbul, 19 Aralık 2022

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir