Ne mutlu bizlere!
Ne mutlu bizlere!
Bazen olur da uykularınız kaçar.
Öyle ki beyninizde, zihninizi kemiren düşüncelerden arınabilmek için yollar arar onlardan birini bulursunuz.
O yolar sizi uyutmaz sızdırır.
Sizi ayakta tutan, hayatta kalmanızı sağlayan, sizi siz yapan fakat diğer pencereden de sizi sorgulayan, kemiren, uykusuz, huzursuz eden beyninizi susturmak her zaman o kadar kolay değildir.
Birkaç saatlik bir kandırmaca, bir oyun ile yatıştırır, kandırırsınız. O ise en münasebetsiz zamanda tam da onu kandırmaya çalıştığınız ana geri döner. Şişeden çıkmış bir cin gibi nerede kalmıştık der ve yastığınızın yanı başında gözlerinizi açtığınızda tam karşınızda dikilir.
Sen sızmışsın, oysa “o” hiç uyumamış.
Sen sızmışsın ama, onu da uyuttum sanmışsın ama o sadece bir süre uzaklaşmış.
Yetmez gibi baş ucunda seni beklemiş.
Elbette dinlenmiş ve onunla didişmeye hazırsındır.
Elbette enerjini toplamışsındır, boğuşmaya başlayamaya hazırsındır.
Ne yazık ki o didişme, seni başka savaşlarından alıkoyacak ve maalesef yaşama dair başka hazlardan, güzelliklerden, yaşama sevincinden uzaklaştıracaktır.
Ondan uzaklaşmaya, düşünceleri dağıtmaya çalışırsın.
Bir sigara işe yarar mı acaba?
Kitap mı okumalı?
Eskilerin aptal kutusu dediği televizyona mı gömülmeli?
Yoksa şu sosyal medya denilen yeni uyuşturucuya mı takılmalı?
İşte tam bunlar aklından geçerken,
Bir şey olur.
O şey daha güneş doğmadan gelecek günün ışığını, sıcaklığını hissettiriverir sana.
Bir hikâye, bir dost eli gibi uzanıverir bir yerden.
“Takdir edilmiyorsan sakın üzülme, bu sadece yanlış yerde ve yanlış insanların arasında olduğun anlamına gelir. Değerini bilen, seni anlayan ve fikirlerine önem veren kişiler varsa doğru yerdesin demektir, asla kimsenin değerini anlayamadığı bir yerde gereğinden fazla zaman geçirme.”
O dost eli değer hayatınızın o anına. Adeta sudan kafanızı çıkarcasına derin bir nefes alırsınız. Tüm güzellikleri, en berrak haliyle ve pırıl pırıl yeniden görürsünüz, hissedersiniz.
Şifa olur.
Ne mutlu;
Kıymet bilenlerin, sessiz sakin size değer verenlerin arasında yaşayabilenlere.
Ne mutlu bunu yaşatan özel günlere ve böyle güzel bayram günlerine.
Ne mutlu, kıymet bildikleri, arayacakları ve değer verdikleri olanlara.
Ne mutlu bizlere!
Yazar Kürşat Parlatan, Ankara, 30.4.2022