Nevruz Bayramı

Nevruz Bayramı

21-22-23 Mart!.. Kuzey yarı kürede gece ile gündüzün eşit olduğu 3 gün!.. Ve sonra ki her gün geceden daha uzun olacak, ta Haziran 21’e kadar!.. Hava ısınmaya… Karlar erimeye…  Ağaçlar çiçeklenmeye… Toprak yeşermeye,… Göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlamış…..

Pagan dönemini düşünün!.. Giysisiz insanı düşünün!.. Mağara oyuklarında yaşayan insanları düşünün!.. Neden Mağara da yaşıyorlar? Üstte isterse kar/buz olsun, yerin bir metre altı 18 derecedir de onun için!.. Nasıl Bayram olmasın 21 Mart?” Bütün varlıklar canlanıyor!..  

Mart yağar, Nisan övünür,

Nisan yağar, İnsan övünür.

“Nevruz Bayramı” Türk devlet ve topluluklarında  kutlanılır. Nevruz sözcüğü Farsçadır! Farsçada “Nev=Yeni”,  “Ruz=Gün” demektir. Yani, Nevruz=Yeni Gün” olmaktadır!

Özellikle, Göktürkler bu günü  demirden dağı eritip, Ergenekon’dan çıktıkları gün olarak da kutlamışlardır!..

Evet,  Pagan dönemlerinden günümüze İlk Bahar’ın gelişi hep kutlanmıştır!.. Bu kutlamaya karşı durmaya ne Dini Otorite, ne de Cismani Otoritenin gücü yetebilmiştir!.. Öyleyse, hadi, kutsallaştıralım!.. “Nevruz Bayramı” olsun, “Paskalya Bayramı” olsun,“Pesah=Hamursuz Bayramı” olsun!.. 

İşte, insanlığın tekrar güneşin dik gelmesiyle çılgın gibi kutladığı bu günü kimi zaman Dini Otorite  kutsallaştırarak, kimi zaman Cismani Otorite ve kimi zaman ise Siyasiler amaçları için kullanmış ve kullanmaktadırlar!..

Yeri mi,? Bilmem!.. Ben, ”Her oluşumun varlık sebebinin İnsan=Birey olması lazım geldiğinin fark edilmesini savunuyorum! Açarsam “Her şey insan için olmalı” demek istiyorum!.. 

Tarih; “Devlet, Din, Tarikat, Cemaat, Dernek v.s. gibi  kurumları “Amaç”,  İnsanı “Araç” gören anlayışın, bunu savunanları   katılığa, acımasızlığa, hoşgörüsüzlüğe,  tutuculuğa götürdüğünün” tanığıdır!..

Bu sebeple, “Amaç” ile ”Araçın karıştırılması beni hep korkutmuştur!..

İnsanoğlu biraz tembel galiba? Hazırcı!.. Verileni olduğu gibi kabul etmek istiyor!.. O verileni sorgulamak, onun üzerinde düşünmek istemiyor!..

Sorgulamadan kabul etmek en kötü alışkanlığımız!.. Masallara ve mucizelere bayılıyoruz!..

Hangi Aile’den, Hangi Din’den, Hangi Millet’ten, Hangi Dernek’ten, Hangi Sosyal Sınıf’tan olursanız olun içinde yer aldığımız bütün oluşumların varlık sebebinin yani kuruluş amacının “Aydın ve Kamil İnsana varmak” olduğunu fark edin!..

Evet, her oluşumda amaç “İnsan” ve içinde yer aldığınız oluşum ise “Araç”  olmalıdır”!.. 

Neden?..

“Anahtarınızı döndürünce arabanız çalışacak… Bir düğmeye basınca radyonuz açılacak… İşyerinizde veya evinizde buzdolabınızı açıp, buz gibi su içeceksiniz… Akşam bir düğmeyi çevirince ışıklar yanacak… Televizyonu açacaksınız… Belki bilgisayarınızı da… Ertesi gün yolculuk varsa uçacaksınız…”

İyi bakın bu buluşların arkasında; “Düşünebilmenin enginliğinin ve Evrimin sonsuzluğunun farkına varan, önyargılardan arınmış, kendini ve her türlü inancı sorgulayabilecek kadar özgür ve bağımsız düşünebilen insanlar var!.. Laik Eğitim var!..

Ne olur, içinde yer alacağınız oluşumların varlık sebebi olan “İnsan=Birey” amacının önüne “Şekilselliğin”  geçmesine izin vermeyin, oluşumunuz “Dogmatikleşmesin” ve orada “Rahipler”  oluşmasın!..

Sevgiyle, sağlıkla yaşayın.

Yazar Av. Önder Limoncuoğlu, İzmir, 21 Mart 2021

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir