Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Okulu Kitap “Önsözü”

Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Okulu Kitap “Önsözü”

REFİK SAYDAM HIFZISSIHHA ENSTİTÜSÜ VE OKULU: DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

ÖNSÖZ

Evrende ve Dünyada yaşayan canlılar arasında kendisini kabul ettiren, bilim ve akılla yaşama yön veren en önemli varlık insandır. İnsan, 200 bin yıllık tarihi süreçte kendisini hep geliştirip değiştirerek, toplumsallaşarak ve devletler kurarak günümüze ulaşmıştır.

Dünya nüfusu 1802 yılında 1 milyar, 1927’de 2 milyar, 1961’de 3 milyar, 1971’de 4 milyar, 1987’de 5 milyar, 1999’da 6 milyar, 2011’de 7 milyar, 2022’de 8 milyar ve 02 Nisan 2024 tarihi itibariyle 8 milyar 100 milyonu geçmiştir. Bilimsel tespitlere göre, insanlık tarihi boyunca dünyamızda 117 milyar insan yaşamış, bunların yaklaşık 109 milyarı hayatını kaybetmiştir. 19. yüzyılın başlarında, dünyada bulunan 60’a yakın ülke sayısı günümüzde, gözlemci ülke statüsünde bulunan Vatikan ve Filistin de dahil olmak üzere 208’e ulaşmıştır. Henüz tanınmayan 6 ülke de eklenince toplam ülke sayısı 214’ü bulmaktadır.

İnsanlık tarihine bakıldığında, özellikle salgın hastalıkların nasıl yayıldığını, salgının kitleleri nasıl tehdit ettiğini ve nasıl bedeller ödettiğini, günümüzde yaşanan Korona virüs (Covid-19) salgını nedeniyle daha da yakından öğrendik. Bu son salgın aynı zamanda, Cumhuriyet döneminde ülkemizde sağlık alanında kurulan ‘Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Okulu’nun önemini ve gerekliliğini bariz olarak ortaya koymuştur.

Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü 1974 yılında benim profesyonel iş yaşamına adım attığım ilk kurum oldu. 1983 yılından 2000 yılına kadar Sağlık Bakanlığı Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı’nda çalıştım. 2000 yılının ikinci yarısından itibaren Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilciliği’nde ve 2005 yılından günümüze kadar sağlık alanında hizmet veren Vakıflar ile Sivil Toplum Kuruluşlarında 50. çalışma yılımı tamamladım.

Bu süreçte ülkemizde ve dünyada sağlık alanında yaşanan gelişmeler ile Türkiye’nin sağlık diplomasisi alanında kendimi sürekli olarak geliştirdim.

Bu nedenledir ki; Osmanlı İmparatorluğu’nun son 100 yılı ve Türkiye Cumhuriyeti’ nin ilk 100. yılında, kısaca 200 yıllık süreçte; Dünyada ve ülkemizde gelişen, değişen ve dönüşen yönetim anlayışlarından, salgın hastalıklarla mücadele ile koruyucu sağlık hizmetlerine kadar birçok konu bu kitabın inceleme alanını oluşturmaktadır.

Acaba, Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlık alanında en önemli kuruluşlarından biri olan ‘Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Okulu’nun toplum nezdindeki yeri ve işlevi neydi? Bu sorunun yanıtı olarak; Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Okulu’nun Dünü, Bugünü ve Geleceği konusunda;

01 Haziran 2022 tarihinde Dünya Sağlık Haberleri (www.healthworldnews.net) web sitesinde başlattığım, 31 Aralık 2023 tarihinde 24. Bölümüyle son bulan yazı dizisiyle kamuoyunu, sağlık alanında hizmet veren kuruluşlar, yöneticiler ve ilgilenenleri bilgilendirerek tarihe not düşmeyi amaçladım.

Bu çerçevede, yazı dizisinin bölümlerine gelen eleştiri, öneri ve katkıları da göz önünde bulundurarak, Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Okulu konusunda karar verici pozisyonda görev yapan Sağlık Bakanlığı eski ve mevcut üst düzey yöneticileri; Tarih sahnesinden ismi ve kurumsal hafızası unutturulan bu kurumun eski yöneticileri ve çalışanlarıyla, bunlar arasından başka kurum ve kuruluşlara geçen, sayıları 80’in üzerinde kişiyle görüşmeler yaparak, Cumhuriyetimizin 100. yılına adanmak üzere bu kitabı hazırladım.

Burada doğal bir olgu ve insanlar tarafından oluşturulan bir yapıyı karşılaştırarak bir örnek vermek isterim. Doğal yapıya örnek Kraliçe Arı. Kraliçe arı kovandaki tüm arıların anası olduğu için bir arı kolonisindeki en önemli arıdır. Ailesinin devamlılığını sağlayan ve koloniyi yöneten en önemli üye olma ayrıcalığını taşır. Ayrıca, kovanı beslemek ve korumak için çok çalışırken işçi arıları sakin ve uysal tutmaya yardımcı olan kraliçe feromonları üretir. Onun varlığı kovandaki diğer arılar arasında düzenin korunmasına da yardımcı olur. Kraliçe Arı, kovanı taşıma veya genişletme zamanı geldiğinde sürüye liderlik etmekten sorumludur. Bu özellikleri onu her arı kolonisinin önemli bir parçası haline getirir ve o olmadan koloni de olmaz!

Bence, Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Okulu’nun kuruluş amacı ve ülkemizin verdiği kurtuluş savaşı sonrası sağlık alanındaki ulusal ve uluslararası başarıları; aynı kraliçe arının görev alanı ve yaşama amacı gibi kapsayıcı, hayati ve sürdürülebilir olmuştur. Eğer, Kraliçe arı yoksa… Kraliçe arı ölmüşse… Refik Saydam Hıfzıssıhha Başkanlığı da 2011 yılında değiştirilip dönüştürülmüşse… hep birlikte düşünelim… Umut ülkemiz sağlık sisteminde geleceğe bakmaktır ve umutla bir kraliçe arı bir yeni Hıfzıssıhha yaratmaktır…

Ayrıca, Hıfzıssıhha konusunda karar veren, kararları uygulayan yöneticiler, konuyla ilgili bilim insanları, çalışanlar ile Hıfzıssıhha kuruluşuna dış göz olarak bakan ve tarafsız bir anlayışla anılarını kaleme alan 30 kişiye de şükranlarımı sunuyorum.

“Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Okulu: Dünü, Bugünü ve Geleceği” kitabının yazılması ve yayınlanmasına katkı verenlere, tarihe çok önemli bir not düşülmesine olanak sağlayan tüm kişi ve kuruluşlara en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Bekir Metin, Ankara, 30 Nisan 2024

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir