Sesimi Duyan Varmı?

Sesimi Duyan Varmı?

Benim güzel memleketimin güzel insanlarının bunca dertleri ve problemleri varken, bizler nelerle uğraştığımızı anlatmak, sizler izlerken, en az benim kadar sizleri de üzdüğüme bütün mukaddesatımla inanmaktayım. Bazı televizyon programları, toplum meselelerini irdelenmekte. Mesela kayıp genç kızların akıbetlerini araştırmakta bazı inançlı program yapımcıları. Anne ve Babalar çocuklarını aramakta. Kaybolan çocuklar için verilen Meclis araştırması önergesine neden iktidar partisi olumsuz oylarla ret eder? Siz anlıyor musunuz? Birileri bu konuları gündemde tutsun diye haykırasım gelmekte.

Ne kadar gariptir ki, kadınların giyim kuşamının, erkekler tarafından tanzim edilmeye çalışılması ne kadar abes değil mi?  Kadınlar, erkeklerin giysileri için kural ve kaide koymazken, erkekler işgüzarlığı için nereden güç almakta, anlamakta güçlük çekmekteyim. Şeriat isteyen bir siyasi oluşumun, iktidara dikte ettirdiği bazı konulara, yönetenlerin boyun eğmelerine isyan etmekteyim. Yıllardır sırf iktidarda kalabilme adına ‘Başörtüsü’ nü bahane ederek ‘benim bacımın baş örtüsünü elleyemezsiniz’ diyerek oy toplayanlar daha sonra gündemde kalabilme adına, aynı eksende dönmelerini kabul etmek mümkün değil. Bir nesli yok etme pahasına yapılan bu senaryo sonucunda, bir ülke yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Erkeklerin tek hedefi kadınları zapta almak, bu ilahi bir komedya. Bunu anlamak mümkün görülmemekte.

Altmış santimlik bir bez için siyaset yapılmakta. Hiçbir akıllı adamda gerçekten bu konuların kadınlar tarafından irdelenmesi gerekir diye bir söz söylememekte olduğunu sizde hayretler içinde izlemektesiniz. Bütün bu senaryoların kimler tarafından hazırlandığını hep merak etmişimdir.  Mutlaka bir akıl gurubu, Cumhur’a ‘Şu konuda bir fikir ortaya atınız’ diye bir telkinde bulunduğunu düşünmekteyim.

Amerikan Başkanının da fikir ve danışma gurubu, başkana konuşacağı veya beyanat vereceği konuları, ülke stratejileri üzerinden aksettirir. Başkan verilen bu konuda topluma hitap eder. Ancak ülkemde kaç yüz cemaat, tarikattekke ve zaviye olduğunu bilmemekle birlikte, ülkemin Cumhuru hangisine göbekten bağlı ise, o cemaatin sözleri, ülkenin gündemini oluşturduğuna eminim.

Aklıma dinin kadınlar üzerinde en fazla hâkim olduğu Afganistan gelmekte. Taliban etkisi hala Afganistan da hâkim olduğunu unutmamakta yarar vardır.

Türkiye, Afganistan olmaz diye sakın varsayımlarda bulunmayın. Orada da tarikat, tekkeler ve aşiretler ülkeye hâkim olduğundan buyana, kadınlar BURKA’larından kurtulamadığı bir acı gerçektir.

Daha yakın bir ülke olan İran’da ise mollalar bütün ülkede hâkim olduğunu ve bilhassa Kadınlara hükmeden kaideleri yaşama uygulamaya çalışmaları, ülkede halk isyanına sebep olmakta.  Bir ülke gösterin bana, bilim ve teknolojide dünya lideri olsun ve de halkın büyük çoğunluğu Müslüman olsun? Bir tek ülke ismi verin?  Geri kalmış ülkeleri listeleyin ve de bu ülkenin dini inançlarını yanlarına yazın.

Bu ülkelerin büyük çoğunluğunda yönetimde bulunan insanların ezici çoğunluğu erkeklerden oluşur.  Bir başka erkeklerin yönettiği bir dünyada yaşamaktayız. Kadınları da erkekler yönlendirmekte.

Türkiye ye bir örnek teşkil eder mi? Bilmem, ancak gidiş yönü beni endişelendirmekte.  Hep aklıma Tahran’da ki taksi şoförünün bana söylediği sözleri gelir aklıma. ‘’Atatürk’ün Rıza Şah Pehlevi’ye söylediği rivayet olunan ’sen onların başından örtüyü almazsan, onlar senin başını alır’ cümlesine nasıl yavaş yavaş yaklaştığımızı görmekteyim ve endişelerim artmakta.

Hiçbir insan bu ülkede bir başka insanı tahakküm altında tutamaz, yani sınıf farkı yaratamaz veya yaratmaması gerekir. Kadınların kılık kıyafeti mecliste neyse bütün ülkede de aynı olması gerekir. İbadet yapılan yerlere gideceksen, o mabedin kural neyse ona uyarsın. Devletin kurumlarında çalışacaksan o kurumun içi, Meclisten farklı olmaması gerekir, çünkü; yasama organının ortaya koyduğu kuralları uygulayacak ilk yer MECLİS tir.

Yoksa her birey aklına gelen her kıyafetle devlet dairesinde çalışmaya kalkarsa, işte o zaman işin içinden çıkılmaz. Böylelikle hiçbir sistemi devlet kontrol altına alamaz. Zaten yobazların istediği ortam budur, çünkü bu kaosu Ticaniler çok sever, zaten Menemende Kubilay’ın şehit edilmesi de, böyle bir kaos yaratılması ile oluşmadı mı?

Bir ekran programında, bir annenin kayıp kızı konusunda feryadını dinledim. Din simsarları 300’e yakın kız çocuklarını, bir şekilde toplayıp Çanakkale de bir otelde, dini bilinç altı eğitimi ile ‘Allah’ın Elçisiyiz’ deyimi ile kandırıp ne amaçla orada tuttukları bilinmemekte.

İşte nerede devlet, yani Çanakkale Valisi konudan haberdar mı? Yoksa iktidarın küçük ortaklarının bir eylem planı mıdır? Bilinmez.

Hani ‘Devlet, çocuklara 18 yaşına kadar sahip çıkar’ Anayasa da hüküm altına alınmıştı?

Ama Anayasa’yı dinleyen var mı?  Sesimi duyan Var mı?

Bugün çok kritik durumlarla karşı karşıya olduğumuz aşikâr, bizi duyan var mı diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Yazar Metin Atamer, Ankara, 17 Şubat 2024

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir