Sorumluluk!

Sorumluluk!

Hepimizin ülke içinde yaşama hak ve hukuku olduğunu biliyoruz da bunların ne olduğu hakkında fazla bir bilgi sahibi olduğumuzu düşünmemekteyim. Yurdum insanının ne hakları var veya vatandaşın hukuken görevlerinin neler olduğunu, bütün bireylerin bildiğine inanmamaktayım. Hatta biraz daha ileriye gidelim, ülkeyi idare edenler bile hukuken sorumluluklarının ne olduğunu, ne yapabileceklerini, toplumda nerede olduklarını bilmediklerine inancım tamdır. İnsanca yaşamak için ülkeme olan kendi sorumluluğum konusunda vatani görevimi iki sene olarak yaptığımı çok iyi hatırlarım. Ülkemin bir vatandaşı olarak memuriyet dönemimde maaş bordromdan kesilen vergilerimle mali yükümlülüğümü yerine getirdiğimi hatırlarım.

Serbest çalışmaya başladığımda her koşulda vergi mükellefi olmamın vecibelerini, aksatmadan yerine getirdiğimi hatırlarım. Hiçbir zaman bu ödemeler gecikmemiş, temerrüde girmemiş olduğumu da bilmekteyim.

Hele kurumsal vergilerde devlete karşı sorumluluğum gereği, zamanında ödendiğinden vatandaşlık görevlerimde bir aksaklık olmadığına inanmaktayım.

Vergi ödenmesi konusunda ev halkı en az benim kadar hassastır. Bu nedenle benim devletime karşı olan vazifelerimde bir aksama olmamakta. Hatta birçok defa Devlete inanıp güvenip yarı yolda kaldığım da oldu.

Bir tarihte Devletim Tasarruf Bonosu adı altında Devlet tahviline benzer bonolar üretti. Ücret Bordrosundan maaş nispetinde kesilip, bu bonolar verilirdi. Her ay alıp bir kenara koyardık. Aldatıldığımızı düşünürdük ama toplumsal dayanışma ile itiraz edebilme ortamı olmadığından, sineye çekerdik. Hatta bu tahviller konusunda cin fikirli birkaç kişi, Bono Bankerliği yapıp düşük fiyatla bu bonoları topladığını gördük.

1980’lerde İnsanlara Hayal Satarak Zengin Olan Banker Kastelli

Bu bankerlerin içinde çok önemli bir sima vardı, Banker Kastelli olarak bilinen Trabzon’lu Cevher Özden. Halkın elindeki bonoları düşük fiyatla alıp bono ticareti yanında, bankaların mevduata verdiği faizden daha fazla gelir teklif ederek, halktan topladığı paralarla İsviçre’ye kaçmıştı. 1982 yılında Tunus’ta yakalanarak Türkiye’ye getirilen Banker Kastelli, 8.5 yıl süren ceza davasından beraat etti. Daha sonra 2008 yılında kendi ofisinde intihar ederek hayatına son vermişti.

Daha sonraları 1990’lı yıllarda bir başka cin akıllı Kenan Şeranoğlu isminde kişi, TİTAN Saadet Zinciri adı altında halkın birikimlerine yüksek faiz vereceğini söyledi. Halk elindeki birikimini bu zincire yatırarak, kıt kanaat geçimini sağlayan yurdum insanı, gelirlerine ek gelir temin etme arayışlarını sürdürdüler. Saadet Zinciri faili, Bankerlik adı altında, 16 bin kişiyi dolandırmaktan hapse girmişti. 2008 senesinde çıkan af kanunu ile serbest kalmıştı.

Yıllar boyunca halkın aldığı ücret, günlük yaşamlarına yetmediğinden, devamlı bir arayış içinde olduklarını görmekteyiz.

Yurdum insanına asgari geçim rakamını telaffuz eden ülkemin yöneticileri, Emekli, Dul ve Yetimlerinde bir insan olduğunu unuttuklarını düşünüyorum. Çünkü asgari geçim rakamı ülkede yaşayan herkes için geçerli olduğunu unutmamak gerekir.

Gelelim ülkemizi tek elden yöneten Beş Tepede oturan Cumhur’a. Cumhur’un 2021 yılı için aylık maaşı  T.L. 88.000.- olduğunu bilmekteyiz. Ancak bu ücret kanımca yetmemekte.

2021 yılında Cumhurbaşkanlığına bütçeden yapılan tahsis 4 milyar 39 milyon lira olarak tahakkuk etmiş. Nede olsa koskoca bir CUMHUR. Bu da yetmeyince örtülü ödenekten ilk 6 ayda 1 milyar 348 milyon lira daha tüketilmiş. Burada örtülü ödenek devreye girmekte, adı üstünde örtülü, nereye harcandığı belirtilmeyen gider. Bu değer de 2022 senesi için % 38 artışa tabi tutulmuş.

Bu rakamlara bakarken yurdum insanının asgari geçim sınırını mukayese etmek istememekle birlikte, Cumhur’un maaşı takıldı aklıma. Bunca milyarlar yetmeyince kendi maaşına, yaklaşık % 20 civarında zam yaparak T.L. 100.850.- ya yükseltmiş. Bu sembolik bir rakam, Cumhur’un maaşı, Cumhurbaşkanlığının bütçesi ve örtülü ödeneğini de katarsanız, toplamda harcanan paranın cesameti karşısında kendimi çok aciz görmekteyim.

Hele bir tarihte bu harcamaların çok abartılı olduğu gündemde konuşulurken, yönetimden bazı piyonlar ‘İtibardan Tasarruf Edilmez’ cümlesini rahatlıkla telaffuz edebildiler. Tahsis edilen 13 adet uçakla hangi itibar tesis edilmekte, düşünemiyorum. Gerçekte uluslararası dünyada Türkiye’nin itibarı 1150 odalı Sarayla mı, Kışlık başka bir sarayla mı, Yazlık ise Okluk koyundaki bir Sarayla mı, 13 adet uçakla mı, 287 adet Mercedes’le mi tesis edilmekte?

Bu kadar harcamadan sonra halka dönüp ‘ Halkımızdan Tasarruf Etmelerini Öneririm‘ deme hakkını kendilerinde bulmaktalar. Halkın itibarını hiç düşünmeyen yönetim, halka verir talkımı, kendi yutar salkımı diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Yazar Metin Atamer, Ankara, 18 Ocak 2022

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir