Tarihte İz Bırakanlar…
Tarihte birçok devlet Akdeniz’i çevreleyen coğrafyada kurulmuş olduğunu biliriz. Bu devletler, İmparatorluklar da tesis etmiştir. Bu dönemlerde yaşayan Krallar, İmparatorların bazılarını, dönemlerinde ortaya koydukları olaylarla hatırlarız. Mesela tarihte MÖ 1790 yıllarında Sümer Krallarından en önemlisi HAMMURABİ ve onun tarihe bıraktı en önemli iz ise ortaya koyduğu kanunlardır. Bu kanunlar daha çok ceza kanunu üzerinde yoğunlaştığını, tabletlerden anlamaktayız. Biz bu kanunları Hammurabi kanunları olarak biliriz.
Ünlü Hitit Kralı II Şuppiluliuma zamanında krallık, imparatorluk haline dönüşmüş olduğunu bilmekteyiz. Kayıtlı yazıtlarda ilk ülke yasası MÖ 1340 yıllarında Hitit kralı tarafından yazdırılmış. Yine tarihte bu ünlü kral tarafından komşu ülkelerle yazılı antlaşmalar tabletlerde kayıt altına alınmış olduğunu biliyoruz.
Bu dönemlere rastlayan zamanlarda Mısır da çok tanrılı bir dönemden Akhenaton yada IV Amenhotep adlı firavun zamanında tek tanrılı bir din dönemine geçiş yapıldığını biliyoruz. Dinin adına ATEN dini olarak bilinmektedir. Bu dönem rahiplerin hiç te hoşuna gitmemiş. Çünkü rahiplerin dinden kaynaklanan gücü ellerinden gitmeye başlayınca, Firavunun gücü hedef haline gelmişti. Bunun yitirilmesi için ellerinden geleni yaptıklarına inanmaktayım. Akhenaton ülkenin baş şehrini TEB’den yeni inşa ettirdiği Tel El Amarna’ya taşımıştı. Buda bardağı taşıran son damla oldu. Bilinen şudur ki Akhenaton çok genç yaşta ölmüştür.
Burada rahiplerin mutlaka bir parmağı olduğunu düşünmekteyim. Akhenaton öldükten sonra yerine kısa bir süre kraliçe Nefertiti görev yapmış, Akhenaton’un bıraktığı yerden dinde reformu devam ettirdiği bilinir. Ancak bu dönemde salgın hastalıktan ölenlerin çok olduğu bir dönemdir. Mısır’da Nefertiti vefat edince, Firavun olarak 10 yaşında Tutankhamon başa gelir. 18 yaşında ölünceye kadar Mısırda Firavun olarak görev yapar. Amon rahipleri, Pagan yaşamları geri gelince çok mutlu olurlar. Tutankhamon’a, rahipler tarafından şölenler yapılır. Din ile uğraşan bu rahiplerin isteği yerine gelince, Tutankhamon ülkede sevilen bir firavun haline gelir. Mısır Tutankhamon zamanında sınırlarında çok sakin bir dönem yaşarlar. Hatta Mısır’ın Kuzey komşusu Hitit Kralı II Şuppiluliuma ile yapılan anlaşma da aynı dönemlere rast geldiğini biliyoruz.
Yine Akdeniz coğrafyasında Roma İmparatorluğu döneminde, bir imparatorluk hüküm sürer, tarih okuyanlar bilir. Jül Sezar olarak bildiğimiz bu imparator, tarihe birçok konuda iz bırakmıştır. En önemlisi Roma Devleti, İmparatorluğa dönüşmesinin yanında Sezar, hayatı boyunca Diktatör olarak anılmasının ilan edilmesi ile tanınır. Senato da, Cumhuriyeti savunan yakını Brutus tarafından MÖ 15 Mart 0044 de öldürülmesi olayında, Sezar’ın tepki olarak söylediği, tevatür ’Sende Mi Brutus?’ sözünü hatırlarız.
Yine Roma İmparatorluğunda bir başka karakter vardır, Hazreti İSA’ nın havarilerinin Roma da cirit atıp, Hıristiyanlığı yayma süreci içinde İmparator olarak tahta çıkan Nero Claudius Ceasar Augustus Germanicus, MS 54 ile 68 yılları arasında İmparator olarak Roma’ da görev yapar. Görev yaptığı süreç içinde Hıristiyanlarla mücadele etmiş, onları Arena da Gladyatörlere kırdırmaya çalıştığını biliyoruz. Tarihte doğru olarak bilinen bazı gerçekler ve yanlış olarak bilinen bazı tevatürler vardır.
Hele İmparator Nero hakkında doğru bilinmeyen birkaç ayrıntılar bulunmaktadır. Nero, İmparator olarak 55 ve 60 lı yıllarda şüphe üzerine dost olarak yanında bulunan birçok dostunun öldürülmesine emir vermiştir. İmparatorluğun birçok köşesinde meydana gelen isyanları, çok kanlı bastırdığı da, bir tarihsel gerçektir. Hatta kendi annesinde ölüm emrini vermiş bir imparatordur. Nero’nun LİR çaldığı söylenir, ancak Haziran 64’ de büyük Roma yangınının Nero tarafından çıkartıldığı efsanesi doğru değildir. LİR yerine ARP çaldığının bilgisi mevcuttur. Hatta Roma’nın yanışını seyrederken LİR çaldığı tevatürünün de doğru olmadığı bilinir. Roma yangını başladığı zaman Nero, Roma da olmadığını, tarih kitapları yazmakta. Söndürülmesi için Roma’ya döndüğünü yazar kayıtlar. Nero 68’ de Senato’nun içerden kaynaması ve Senatoda kendisine karşı duran güçlerin kuvvet kazanması sonucunda, Roma’nın varoşlarına kaçar ve burada kılıçla intihar ettiğini yazar, tarih kitapları.
Tarihin içinde bir kısa tur attığımızda ülkeleri yönetenlerin nelerle anıldığını gözler önüne getirdiğimizde, birçok konunun İmparator veya Devlet Başkanları ile özdeşleştiğini görmekteyiz. Gelecek bir tarihte, bu gün Türkiye’yi yöneten Saray idaresini ne ile anacaklarını düşünmekteyim. Kriz yönetiminde, iki maskeyi dağıtamayan, aşı temin edemeyen, orman yangını mücadelesini koordine edemeyen ve acze düşen bir yönetimi tarif ederken, hangi ifadeleri kullanacaklarını merak etmekteyim, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
Yazar Metin Atamer, Ankara, 7 Ağustos 2021