Tıp Mesleğinin Durumu
Toplumsal hastalığımız olan eğitilemezlik sonucunda tıp mesleğinin geldiği noktaya dair bazı tespitlerim;
- Kültürel geleneğin sadece sözel aktarım üzerine kurulması
- Edebi kültürün nesirden daha çok nazım üzerine kurgulanmış olması
- Belagatın (Arapçayı iyi konuşmak demektir/belî yani tasdik kökünden gelir) gramer ve retorikten üstün tutulması
- Tev’il dediğimiz kavramın eğitim ve öğretimde hermenotik dediğimiz yönteme evrilememesi (bunun muhtelif nedenleri uzun bir kültürel sorunsaldır)
- Özgün bir filolojik gelenek oluşturulamaması
- Şifahane ve medrese geleneğinin kutsanması ve bunun da özellikle kimi siyasal çevrelerce bilerek israr edilmesi
- Ancak Cumhuriyetimiz ile sistematize edilerek devrimlerin ayrılmaz parçası olan bilgi üretmeye yönelik 1935 üniversite reformunun 1982 yılındaki kimi düzenlemeler ile başlayarak son 30 yılda gittikçe siyasallaşmış olması.
- 1980 sonrası dünyadaki kimi siyasal gelişmelere paralel olarak bilhassa kapitalizmin Greko Latin kültürlerde bile üniversite yapılanmalarına agresif müdahalesi
- Bunun sonucunda özel sektör ve devlet üniversiteleri arasındaki simbiyotik ilişkinin artması
- Üniversite geleneğine aykırı olarak Wissema tarafından 80’ lerin başında formüle edilen sistemle bilgi üretmeye yönelik yapılanmanın bilhassa ülkemizde Humboldt tarzı üniversite diyerek aforoz edilmesi
- Bunun sonucunda üniversitelerde siyasallaşmanın hızlanması
- Eğitimin öğrenmenin devamlılığından ziyade “bilginin paraya dönüşmesine” odaklanması
- Bu durumdan özellikle ilk etkilenen kurumların tıp fakülteleri olması
- Siyasetin baskısıyla artan tabela üniversiteleri ile eğitim kalitesinin iyice düşmesi
- Kutsanmış şifahane ve medrese geleneğinin kültürel arka planında halkın hekime sadece iyileştirebildiği ölçüde saygı duyabileceğinin göz ardı edilmesi
- Toplumsal beklentinin bu yönde olmasının siyasal erk tarafından politik kaygılar ile populizme kurban edilmesi
- Zaten doğru dürüst tıp teknolojileri üretemeyen üniversitelerde, salt iyi bir uygulayıcı olmanın bilimsellik olarak addedilmesi
- Bilimsel metodolojinin özümsenmemesi (bu konuyu tarihsel kökeni ile ayrıca tartışmak zorunludur)
Sonuç: Hem bir bilim hem zanaat hem de san’at olan tıp mesleğinin bütün bunların sonucunda en çok etkilenmesi kaçınılmaz olmuştur. Yaşanan sorunlar son 50 yılın birikiminin sonucu olup son 20 yılda sağlıkta dönüşüm politikasıyla da derinleşmiştir. Adeta jurnalciliğin siyasal rant uğruna teşvik edilmesi ise üzücüdür. Kimi meslektaşlarımızın da makam ve mevki uğruna siyasete canla başla hizmeti ise bu mesleğin onurunu yerle bir etmiştir.
Yazar Prof. Dr. Mahmut Can Yağmurdur, Ankara, 11 Temmuz 2022
TAGS GüncelHaber