Türk Eczacıları Birliği 2019 Yılında; Sağlık, İlaç ve Eczacılık Alanında Neler Yapıldığını Değerlendirdi
10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü olması nedeniyle Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti bu günü ve “Sağlık, İlaç ve Eczacılık Alanında” 2019 Yılında gerçekleşen çalışmalarını değerlendirdi.
Türk Eczacıları Birliği (TEB), 2 Şubat 1956 tarihinde kurulmuş olup merkezi Ankara’dadır. 54 Eczacı Odasıyla yaklaşık 30 bin Eczacıya hizmet veren TEB, ilaç ve eczacılık alanındaki hizmetini sürdürmektedir. Türkiye’nin gelişmesi için çaba gösteren, edindiği bilgi ve birikimi uluslararası platformda paylaşmayı önemseyen TEB, Uluslararası Eczacılık Federasyonu, Avrupa Halk Sağlığı Birliği ile Avrupa Eczacılık Forumu’nun üyesi, Avrupa Birliği Eczacılık Grubu’nun da gözlemci üyesidir.
TEB Merkez Heyeti adına Birlik Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak; 10 Ocak’ın Dünya Çalışan Gazeteciler Günü olması nedeniyle; “TEB ve meslektaşlarım ve şahsım adına sizlere verdiğiniz tüm emekler için teşekkür ediyor, gününüzü en içten dileklerimle kutluyorum” dedi.
Ecz. Erdoğan Çolak sözlerine devamla; 2019 yılına baktığımızda pek çok açıdan zorlu bir yıl geride bıraktık. Geçen yıl 474 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Emine Bulut’un “Ölmek istemiyorum!” çığlığı, kızının “Anne, lütfen ölme!” feryadı hâlâ kulaklarımızda.
Yine Türkiye’de son 7 yılda en az 419 çocuk, çalışırken öldü. Çocuk ve işçi kelimelerinin yan yana gelmesini dahi kabul etmememiz gerekirken; okul sıralarında olması gereken çocuklarımız iş cinayetlerinde can verdi. 2019 yılında 1500’ün üzerinde işçi çalışırken yaşamını yitirdi.
Türkiye’mizin sınır komşularına bakıldığında; özellikle Ortadoğu coğrafyasında uzun süredir silahlı çatışmalar ve savaşlar devam ediyor. İnsanların zorla yerlerinden edilmelerine, sağlıksızlığa, büyük çaplı bir mülteci krizine yol açtığını artık herkes biliyor.
2019 yılında hayvanlar acımasızca katledildi, doğa sömürülmeye devam edildi. Avustralya’ da 2019 Eylül ayından beri yangınlar devam ediyor. Doğayı kaybediyoruz, hayvanları kaybediyoruz, daha da önemlisi insanlığımızı kaybediyoruz. Avustralya alevler içinde, öte yandan Kuzey Kutbu eriyor. İklimi değil, çevreye bakışımızı değiştirmeliyiz! İklim krizi sonuçları bir an evvel tartışmaya açılmalı, iklim değişikliği ile mücadele için küresel eylem planları bir an evvel uygulamaya konulmalıdır.
İklim aktivisti 16 yaşındaki Greta, Eylül ayında Birleşmiş Milletler Zirvesi’nde “Nasıl cüret edersiniz?” diye Dünya liderlerinden hesap sorarken biz neler mi yaşadık:
- Kaz Dağları’nda yaşanan kıyımı konuştuk,
- Termik santrallerin bacalarına filtre takılmasını tartışmaya açtık ve
- 12 bin yıllık gölü define aramak için yok ettik.
Kayıtsızlığın küresel bir sorun haline geldiği, çatışma kültürünün hâkim olduğu bir çağda yaşıyoruz ne yazık ki. Öldürülen kadınlar, Akdeniz kıyısına vuran mülteciler, oyun oynayamadan çalışmak zorunda kalan çocuklar, yangınlarda kaybettiğimiz ağaçlar ve hayvanlar hepimizin sorumluluğunda. Unutmayalım ki: “Suçlayacak kimse bulunamadığında herkes suçlu demektir.”
Ne yazık ki 2019 yılında da sağlıkta şiddeti konuştuk. Yine eczacılara, hekimlere, sağlık çalışanlarına maruz bırakıldıkları şiddet dolayısıyla, içimiz parçalanarak “geçmiş olsun”, “başın sağ olsun” demek zorunda bırakıldık. Yine yetkilileri göreve çağırdık. Yine sağlıkla şiddetle mücadele için çağrılar yaptık.
2019 senesi, Türk Eczacıları Birliği için önemli kilometre taşlarına ev sahipliği yaptı. Şu anda içinde bulunduğumuz (Ankara Mustafa Kemal Mahallesi) yeni hizmet binamıza taşındık. “Eczanem Nerede” mobil uygulamasını, ücretsiz bir şekilde halkımızın kullanımına sunduk. Eczanem Nerede ile Türkiye’nin her yerinde, bulunduğunuz konuma en yakın eczanelere, nöbetçi eczanelere tek tıkla ulaşılmaktadır. Öte yandan ilaçta yerelleşme çalışmalarımıza hız verdik. Ve iştiraklerimizle yaptığımız çalışmalar sonucunda ürün gamımızı genişletmeye yönelik adımlar attık.
Türk Eczacıları Birliği olarak, 23-25 Ekim 2019 tarihleri arasında Uluslararası Eczacılık Federasyonu Avrupa Bölge Konferansına ev sahipliği yaptı. 50’den fazla ülkeden katılımcının yer aldığı Konferans’ta, birbirinden kıymetli on iki farklı oturumda eczacılığın ve halk sağlığının geleceği adına önemli adımlar atıldı. Konferans’ın sonunda ise Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri Ankara Taahhüdü’ nü imzaladık.
Sağlığa ayrılan 2020 yılı bütçesi bir önceki yıla göre artırıldı. Bütçeden sağlığa ve ilaca artırılan payın artması olumlu bir gelişme olmakla birlikte, sağlığa ayrılan bütçenin hiçbir zaman yeterli olmayacağı hatırlatıldı.
2019 yılına dair aşağıdaki açıklamalar da bizim sağlık bütçesinin artması yönündeki savımızı kanıtlar niteliktedir.
Türkiye, OECD ülkeleri arasında, kişi başı ilaç harcamalarında bu senede sonuncu oldu. (OECD kişi başı ilaç tüketimi 554 dolar, Türkiye’de ise 75 dolar)
OECD ülkeleri arasında, milli gelire oranla en az sağlık harcaması 4,2’lik oranla Türkiye oldu ve cepten yapılan sağlık harcamaları yüzde 19,4 oranında arttı. Kişi başı hekime müracaat sayısı, geçen yıla oranla yüzde 8,9’dan yüzde 9,5’e yükseldi.
İlaçta 3.7 milyar değerinde yerelleşme gerçekleştirildi. İlaç pazarı, 2018 yılına oranla değer bazında % 31 büyüdü. 2019’un ilk dokuz ayında 293.238.000 adet reçete yazıldı.
En çok ağrı kesiciler, gastrointestinal kanal ve metabolizma rahatsızlıklarında kullanılan ilaçlar satıldı.
Bebek ölümlerinde OECD ülke ortalaması binde 3,8 iken, Türkiye ortalaması binde 9,2’dir. Temiz su, sağlık, beslenme gibi gereksinimlerden uzak yaşayan mevsimlik tarım işçilerinde anne ölüm riski 10 kat, bebek ölüm riski ise 5 kat fazla.
Antibiyotik kullanım oranı, son yıllarda Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü kampanyalar ve çalışmalar sonucu düşmüş olsa da OECD ülkelerine kıyasla yeterli seviyede değildir. (Her bin kişiden 35,3’ü antibiyotik kullanmaktadır.)
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2017 yılında Türkiye’de toplam kızamık vaka sayısı 69 iken 2019 yılının ilk 6 ayında bu sayı 2. 666’ya ulaşmıştır.
Ülkemizde aşı reddi son 6 yılda tam 129 kat artış gösterdi.
Sağlık alanında finansal kaynaklı tasarruflar yapılmamalıdır. Ülke gerçeklerine uygun, ilaca erişim koşullarını gözeten, sağlık politikalarında sosyal anlayışı göz önünde bulunduran perspektifte olmalıdır. Bunun yanı sıra koruyucu-önleyici sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve sağlık harcamalarının büyük oranda kamusal nitelik taşıması son derece elzem konulardır.
TEB olarak mesleğimizi, meslektaşlarımızı, mesleğimizin geleceğini savunmakla yükümlüyüz. Ancak mesleğimiz, geleceğimiz, ülkemiz adına endişeliyiz. Sağlık Bakanlığımız tarafından yapılan sağlık insan gücü tahminlerine göre; 2030 yılında ülkemizin şimdiden 7.000 Eczacı fazlası bulunmaktadır. Ancak, buna rağmen 2003 yılında 8 olan Fczacılık Fakültesi sayısı bugün 51’i bulmuştur.
Eczacı akademisyeni olmayan, öğretim elemanı kadroları eksik, altyapısı yetersiz, fiziki ve sosyal imkânları kısıtlı, bilimsel çalışma yapmaya uygun ortamı olmayan eczacılık fakülteleri bu ülkenin acı gerçeğidir.
Eczacılık fakültelerinin kontenjanlarının acilen düşürülmesi ve Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda, YÖK tarafından 100 bin olarak belirlenen eczacılık başarı sırasının 60 bine çekilmesi taleplerimizin başında yer almaktadır.
Her zaman dile getirdiğimiz gibi ilaç gibi stratejik bir üründe ülkemizin dışa bağımlı olmasının doğru olmadığına inanıyoruz. Güçlü ve etkin bir ilaç sanayisine sahip olmak adına tüm paydaşların katılımıyla hayata geçirilecek ulusal ilaç politikaları, şüphesiz halk sağlığına ve ekonomimize olumlu yönde katkı sağlayacaktır.
Türk Eczacıları Birliği olarak yerli ilaç üretiminin önemli bir paydaşı ve sacayağı olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyor; konuya ilişkin sağlık otoritesinin alacağı tavrın arkasında olduğumuzu, yapılacak iş birliklerine hazır olduğumuzu vurguluyoruz.
Türk Eczacıları Birliği olarak eczane ekonomilerinin iyileştirilmesi ve sürdürülebilir olması ele aldığımız konuların başında geliyor. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki son yıllarda eczacılarımız ciddi anlamda bir ekonomik daralmayla karşı karşıya. Eczacılarımızın ekonomik sorunların uzağında ilaç ve sağlık hizmeti vermesini önemsiyoruz. Ve bu konudaki taleplerimi bir kez daha tekrarlıyoruz:
- Eczacı kâr oranları yükseltilmelidir.
- İkinci ve yardımcı eczacı çalıştıran eczanelere, nitelikli personel istihdamı noktasında maddi destek sağlanmalıdır.
- Eczane dışına çıkarılan ürünler, eczanelere geri dönmeli ve ilacın uzmanı olan eczacılar tarafından halka sunulmalıdır.
- Avrupa ülkelerindeki pek çok örnekte rastlayabileceğimiz gibi tansiyon, şeker ölçümü, sigara bıraktırma gibi eczane temelli ekstra hizmetler ve bu hizmetler doğrultusunda sunulan danışmanlık hizmetleri için eczacıya sabit bir ücret ödenmelidir.
- Görüyoruz ki ilaç dışı ürünlerin yanı sıra ilaçlar dahi internetten satılıyor. Bununla ilgili var olan yasal boşluğun bir an evvel giderilmesi gerekmektedir. Ve cezai yaptırımların artırılmalıdır ve ilaç dışı ürünler tek temin noktası eczaneler olmalıdır.
Türk Eczacıları Birliği ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında belirli periyotlarla ilaç alım protokolleri ve protokol revizyonları yapılıyor. 2020 yılın da bizim Protokol yılımız. Sahadaki meslektaşlarımızın daha iyi ilaç ve eczacılık hizmeti verebilmesi adına imzalanacak Protokol ile ekonomik düzenlemelerin hayata geçirilmesi için beklentileri dile getirildi.
Ayrıca, basın mensupları aracılığıyla 2020 yılı içerisinde de ailelere çağrıda bulundu:
Bilim dışı açıklamalara itibar etmeyin, aşı karşıtı propagandaları ciddiye almayın, bilimsel temeli olmayan gerekçelerle çocuğunuzu riske atmayın ve geç olmadan çocuğunuzun aşılarını yaptırın. Aşı yaptırmak; kol ağrısı, hafif ateş gibi hızla geçecek yan etkiler dışında çocuğunuza zarar vermez. Aşıyla önlenebilecek hastalıkların; çocuğunuzun, ailenizin ve toplumun geleceğini karartmasına izin vermeyin.
Bir sağlık meslek örgütü olarak yeni yıldan en büyük beklentimiz sağlıklı bir toplum. Halk sağlığını önceleyen anlayışla çalışmalarımızı sürdürecek, daha sağlıklı yarınlar için sorumluluk almaya devam edeceğiz.
Kaynakça:
Yazılı ve Görsel Basın
Türk Eczacıları Birliği Web Sitesi (www.teb.org.tr)