Üniversite sınavı: Son mu, başlangıç mı?

Üniversite sınavı: Son mu, başlangıç mı?

Prof. Dr. Melih Bulut

Yıllar süren üniversiteye hazırlık eğitiminin sonunda gençlerin hayatta neye nasıl hazırlanmaları gerekiyor? Prof. Dr. Melih Bulut, yıllar süren deneyiminden yola çıkarak gençlerin dünyaya bakışını değiştirmek için bazı tavsiyelerde bulunuyor.

Sevgili Gençler, Sevgili Gençlerin Değerli Aileleri,

Öncelikle geçmiş olsun. Upuzun bir maratonun sonunda sınav süreci, şimdilik, sona erdi. İstediğiniz bir bölüme girdiyseniz çok mutlusunuz, giremediyseniz mutsuz. Hayatının epey ileri yıllarında, emekli bir çocuk cerrahisi profesörü ve hastane yöneticisi olarak her durumda işinizin hem kolay hem de zor olduğu kanısındayım. İşiniz kolay, bilgiye ulaşmak çok kolay; okulunuzda öğretilemeyenleri dijital dünyada bulabilirsiniz. İşiniz zor, dünyanın krizler ve dönüşüm dönemine denk geldiniz; eski kurumlarda, eski zihniyet etkisinde yeniye hazırlanmaya çalışacaksınız. Malum yaşlılar fırsat bulunca hemen gençlere nasihat vermeye başlar; ben de fırsattan yararlanarak bu yazımda özellikle gençlere bazı “Nasihatler” vereceğim.

Eşimle yaz aylarımızı Saros Körfezinde bir köyde geçiriyoruz. Geçtiğimiz günlerde torunlarımıza börek yapmak için İstanbul’dan getirdiğimiz yufkanın küflenmiş olduğunu gördük. Ben doğruca üç harfli süpermarkete koştum ve paketlenmiş yufka aldım. Üstünde yufka yazıyor ama yufka demeye bin şahit ister. Üstelik kat kat sıkıca paketlemişler. Her neyse cerrahideki ustalığımı kullanarak adeta ameliyat yapar gibi yufkaları açtım ve malzemelerin yarısını kurtarabildik de böreği salimen pişirdik.

Yufkaları açarken gösterdiğim özen örneğini özellikle sizlerle paylaşmak istedim; çünkü bir meslek edinince onun size sağladığı deneyimi, birikimi hayatınızın çeşitli alanlarında kullanabiliyorsunuz. Burada bir ders daha var. Eşim “Eminim markanın sorumluları bu şekilde paketlenmiş bir yufka ile hiç börek pişirmemişlerdir” dedi! Yani her zaman yaptığınız işin neye yaradığını ve ürünlerinizin nasıl kullanıldığını bilmek önemli. Her halükarda sevdiğiniz mesleği yapın ve o mesleği her yönüyle çok iyi öğrenin; yaptığınız işin ustası olun. Unutmayın bir işte uzmanlaşmak yani meslek sahibi olabilmek için en az 10.000 saat emek vermeniz gerekiyor.

Politik Yol’daki eski yazılarımda içinden geçmekte olduğumuz krizlerden, devrim niteliğindeki dönüşümlerden ayrıntılı olarak söz ettim. Hemen şimdi onlara bir göz atmanızı tavsiye ederim. Öncelikle bu dönemin sizin eğitim ve çalışma hayatınıza denk gelmesi bir bakıma şans; çünkü dünyaya gelmiş geçmiş 110 milyar insan arasında böyle özel bir zamana tanıklık ediyor ve onu şekillendiriyorsunuz.

Evet, farkında olsanız da olmasanız da yeniçağı siz şekillendiriyorsunuz veya şekillendireceksiniz. O nedenle bir taraftan mesleğinizde iyi olmaya çalışırken; bir taraftan da yeniçağın kurumlarını, değerlerini, sistemlerini hayata geçireceksiniz. Örneğin Türkiye’nin sağlık sorunlarını aşmada geçmiş başarıları ortada. Ama bugün sistem tıkandı ve bütünsel bir bakışla yeni bir sağlık sistemi kurmak gerekli. Bugünden tezi yok tıp kazanan arkadaşlarımızın içinde hizmet verecekleri sistem hakkında düşünmeye ve tartışmaya başlamaları gerek. Eğer siz düşünmez, konuşmaz, üretmez iseniz sizin yerine başkaları bunu memnuniyetle yapacak ve size kendi sistemleri, değerlerini dayatacaklardır.

Hangi bölümü kazanmış olursanız olun dijital teknolojilere ilgi gösterin. Sadece mühendisler, tıpçılar, sağlıkçılar değil; özellikle sosyal bilimlerdeki arkadaşlarım yapay zekâ konusuna özel önem vermeli. Artık yapay zekânın etkilemediği, yoğun biçimde kullanılmadığı sektör kalmadı. Bunun için yazılımcı, kodlamacı, yapay zekâcı olmanız gerekmiyor ama esaslarını, felsefesini, nasıl geliştirildiğini bilin. Bilin ki yapay zekâcılar sizi, en azından, aldatmasın. Yapay zekâ ve dijital teknolojileri öğrenmek çok kolay, gün geçmiyor ki ücretsiz kurslar, eğitim programları yayınlanmasın; siz isteyin yeter. Yapay zekâ çok gelişmiş bir teknoloji; o nedenle de tehlikeli, kötüye kullanımını önlemek için her zaman denetlenmesi gerek; bu yüzden de onu iyi bilmek zorundasınız.

Bütün kurumlar, süreçler hızla dijitalleşiyor; mesleğinizde ustalaşmak için dijital önder olmak gerekiyor. Sosyal medyayı özellikle mesleki eğitim, kendini geliştirme ve ilişki ağınızı büyütmek için etkin kullanmanız lazım. Alanınızın önde gelen kişilerini yakından izleyin ve onlarla sosyal medya aracılığı ile etkileşime geçin. Temel mesleğiniz üzerine dijital katkılar size her zaman avantaj sağlayacaktır. Örneğin sağlık yönetimi mezunlarının iş bulma problemi var ama sosyal medya yöneticisi veya veri madencisi olarak kendini geliştirmiş olanlar kolayca sağlık kurumlarında istihdam ediliyorlar.

Bütün kurumlar, süreçler hızla dijitalleşiyor; mesleğinizde ustalaşmak için dijital önder olmak gerekiyor. Sosyal medyayı özellikle mesleki eğitim, kendini geliştirme ve ilişki ağınızı büyütmek için etkin kullanmanız lazım.

Eskiden insanlar tek bir meslek sahibi olup tek bir işten emekli oluyorlardı; artık o devir kapandı. Sizler belki de dört meslek ve yirminin üzerinde iş değiştireceksiniz. Ya da hayallerinize ancak böyle bir iş hayatınız olursa ulaşabileceksiniz. Aksi takdirde tek bir işte durağan bir hayat süreceksiniz, adeta çürüyüp gideceksiniz. Diğer taraftan iyi para kazanmak için mutlaka üniversite bitirmek gerekmiyor. Bill Gates iyi bir örnek değil ama bugün Türkiye’de ve tüm dünyada üniversiteli beyaz yakalıdan çok tamirciye, gerçek ustalara ihtiyaç var.

Bir önceki yazımızda vurguladığımız gibi, sağlık krizi, ekonomik kriz, iklim krizi, mülteci ve sığınmacı krizinin tetiklediği yönetim krizi tüm devletleri, kurumları, aileleri, bireyleri derinden etkiliyor. Diğer taraftan yıkıcı teknolojiler çağındayız. Özellikle dijital teknolojiler eski teknolojilere dayalı ürünleri hızla saf dışı bırakıyor.

Bilimdeki ilerlemeler, oluşturulan etkin ekosistemler vasıtasıyla kolayca teknolojiye dönüşüp günlük hayatımıza giriveriyor. Böyle bir ortamda değer katan yenilikçilik demek olan inovasyon yaşam biçiminiz haline gelmeli. Ne yapıyorum, neden yapıyorum, nasıl daha iyi yapabilirim sorularını devamlı sorduğunuzda iş hayatınızda hatta özel hayatınızda ne kadar olumlu değişiklikler gerçekleştirebileceğinizi göreceksiniz. İlla herkesin inovasyon ile bir ürün geliştirmesi gerekmiyor; ama süreç inovasyonuna, her işte, çok ihtiyacımız var. Bunu da o işi yıllardır yapan biz eskiler değil; yeni ve taze beyinler olarak sizler kotarabilirsiniz.

Hangi bölümü kazanmış olursanız olun; hangi ülkede üniversite okursanız okuyun mesleğiniz krizdedir; bir dönüşüm içerisindedir. Belki siz daha okuldan ayrılmadan edindiğiniz bilgiler eskiyip anlamını yitirecektir; çünkü bilimsel bilginin her yıl, her saat, her dakika katlanarak arttığı, değiştiği bir dönemdeyiz. O nedenle kitabı defteri hiçbir zaman kapatmayın; sürekli işinizle ilgili okuyun. Yetmez; dünyayı yakından izleyin.

Bugün kelebek etkisi fevkalade belirgindir ve dünyanın öbür ucundaki küçücük bir olay dahi burada bizi etkilemektedir. Ülke ve dünya meseleleri ile yakından ilgilenin ve onlar hakkında düşünün, sözünüzü söyleyin.

Bugün kelebek etkisi fevkalade belirgindir ve dünyanın öbür ucundaki küçücük bir olay dahi burada bizi etkilemektedir. Ülke ve dünya meseleleri ile yakından ilgilenin ve onlar hakkında düşünün, sözünüzü söyleyin; bu arada başkalarını da, size çok ters gelse de, can kulağıyla dinleyin. Fırsat buldukça farklı düşüncedeki insanlarla medeni biçimde tartışın; kendinizi ve karşınızdakini zenginleştirin. Unutmayın gelecek, kurumlarıyla, değerleriyle, sistemleriyle belirsiz ve onu sizler bütün bu tartışmaların sonunda kuracaksınız.

Son yıllarda her bölümden, Türkiye’nin her yerinden çok fazla sayıda üniversiteli gençle beraber oldum. Endişelerinizi, kaygılarınızı, sorunlarınızı çok iyi biliyorum. Bunların pek çoğunu sizin kişisel gayretleriniz ile çözmeniz mümkün değil. Ancak kendinizi yeniçağa ayak uyduracak şekilde geliştirirseniz etkilerini aza indirebilirsiniz.

Bu konuda üniversitedeki kulüp çalışmalarının sizlerin gelişimine çok katkı yaptığını yıllar içerisinde çok net biçimde gördüğümü ifade etmeliyim. Bu çalışmalar sayesinde farklı disiplinlerle ilişki kurabiliyor, ilişki ağınızı büyütebiliyorsunuz. Bu kulüpler aracılığı ile projelere katılın. Mutlaka bilimsel etkinlikler düzenleyin. Türkiye’de pek çok yanlış olabilir ama gençler söz konusu olduğunda herkes verici. En meşgul akademisyen veya CEO dahi gençlerle böyle etkinliklerde birlikte olup konuşma yapmaya hayır demiyor. Sizler proje geliştirme için hevesli olduğunuzda hocalarınız daha motive oluyor. Bu fırsattan alabildiğine yararlanın.

Üniversitelerin bizim zamanımızdaki havası yok, adeta lise gibiler. Örneğin bizim “Ağabeylerimiz, Ablalarımız” vardı; bize mükemmel şekilde koçluk yaparlardı. Bu yazıyı okuyan yaşlı genç tüm arkadaşlarım koçluk yapın, koçluk alın; göreceksiniz hem mutlu olacaksınız hem de işinizde daha başarılı olacaksınız. İlgi duyduğunuz disiplinlerden bilim insanlarından rol modelleriniz olsun, onları yakından takip edin; siz de akranlarınıza veya sizden yaşça küçüklere rol modeli olun.

21. yüzyıl yetkinlikleri diye bir kavram var. Bu yetkinliklere sahip olmadan bu çağda hayatı başarmak kolay gözükmüyor. Bunlar arasında benim en çok önemsediklerim merak, iyilik ve yaratıcılık. Üniversiteli oldunuz ama içinizdeki meraklı çocuğu hiçbir zaman öldürmeyin. Ancak sürekli bir sorgulama hâli ile işinizde veya özel hayatınızda başarıyı yakalayabilirsiniz.

Yaratıcılık önemli ama mutlaka iyilikle bezenmiş olması lazım. Yapay zekâ gibi yeni teknolojiler aynı nükleer enerji gibi kanserin tedavisinde insanların iyiliği için veya bomba olarak onları yok etmek için de kullanılabilir. Çiçek, böcekle ilgili sosyal sorumluluk projeleri de bir şeydir ama sizin desteğinize çok daha fazla ihtiyaç duyabilecek kesimler olabileceğini unutmayın. Bazı üniversitelerde bu projeleri yapmadan mezun olunamıyordu; bunları sizlerin yaygınlaştırması lazım. Yaptığınız iyilikler size misliyle geri döner; sizi o kadar geliştirir ki…

Sadece 21.yüzyılda değil, her zaman başarılı ve mutlu olmanızı sağlayacak iletişim, yönetim ve eğitim becerilerinizi geliştirmelisiniz. İnsanlarla iyi iletişim kurmak Allah vergisi bir yetenek değildir, kolayca öğrenilebilir. Keza liderlik ve yönetim becerileri sadece üniversite mezunları için değil herkes için bir gereklilik. İşbirliği günümüzün kilit kavramı, çünkü mevcut devasa sorunların, ağır krizlerin üstesinden multidisipliner çalışma, işbirliği, bütünsel yaklaşım olmadan gelebilmek olanaksız.

Hangi işi yaparsanız yapın, ev insanlığı dahil, siz ve çevreniz her zaman bir eğitim faaliyeti içinde olacaksınız; o nedenle eğitim becerilerinizi de geliştirmeniz şart. Bütün bunlar üniversitenizin eğitim programında yer almayabilir ama biraz araştırdığınızda kolayca online ücretsiz kurslara, muazzam bilgilere ulaşabileceğinizi göreceksiniz. Youtube ve dijital dünyada imkanlar neredeyse sınırsız.

Türkiye ve dünyanın olumsuz koşullarında motivasyonumuzu nasıl sağlayacağız diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Bu memlekette başkalarından destek beklemeyin, iç motivasyonunuzu yüksek tutun. İçinizden gelen sese daha çok kulak verin, mahalle baskısına boyun eğmeyin. Para, akademik başarı bunlar geçici motivasyon araçlarıdır, en önemlisi sevdiğiniz işi iyi yapmaktır. Etrafınızda olabildiğince negatif enerjili, sürekli yapamazsın, edemezsin diyen insan bulundurmayın. Size olumlu titreşimler, enerji veren ortamlarda bulunun ve ileride de çalıştığınız ortamı böyle yapmaya gayret edin. Ortamı iyi yönde değiştirdiğinizde insanların da iyi yönde değişeceğini göreceksiniz.

Artık dünya küresel bir köy, Türkiye’de bunun bir parçası. Biliyorum, ülkenin olumsuz koşulları nedeniyle zaten gözünüz dışarıda; ancak yurtdışına yerleşmekten daha farklı olarak, dünya vatandaşı olmayı hedefleyip, uluslararasılaşmalısınız.

Artık dünya küresel bir köy, Türkiye’de bunun bir parçası. Biliyorum, ülkenin olumsuz koşulları nedeniyle zaten gözünüz dışarıda; ancak yurtdışına yerleşmekten daha farklı olarak, dünya vatandaşı olmayı hedefleyip, uluslararasılaşmalısınız. Bunun için maddi koşullarınız uygun olmasa da şartları zorlayınız ve öğrenciyken yurtdışına gidiniz. Bizler de yurtdışına eğitim için giderken çok iyi şartlara sahip değildik doğrusu. Tabii bunun ön şartı en az bir yabancı dili çok iyi derecede bilmektir. Bu konuya her zaman özel önem verin, zaman ve kaynak ayırın.

Gelecekle ilgili hayal kurun. Türkiye’nin ve dünyanın ağır kriz şartlarına aldırmadan, iyimserliğinizi muhafaza ederek sınırsız hayaller kurun ve bunları tuttuğunuz bir günlüğe yazın. 3, 6, 12 aylık ve 5 yıllık planlar yapın, bunlara sadık kalmaya gayret edin. Göreceksiniz o zaman olumsuzluklar sizi daha az etkileyecek ve daha verimli bir insan olacaksınız.

Sağlığınıza dikkat edin. COVİD-19 salgını zaten devam ediyor ayrıca her gün yeni bir virüs, yeni bir halk sağlığı sorunu ortaya çıkıyor. Eğer nükleer bir felaket olmaz, insanlık aklını başına toplarsa sizler en az 85 yaşınızı, hatta birçoğunuz 100 yaşınızı göreceksiniz. Yaşlılığa şimdiden hazırlanmalısınız. Şişmanlık, sigara, alkol kullanımı, hareketsizlik gibi bedeninizi yıpratacak ve ileride size ve yakınlarınıza büyük yük getirecek alışkanlıklardan bir an önce kurtulun.

Ağır depresyon ve intihar gençlerde ender olmayarak görülür, ruh sağlığınızda sorun hissettiğinizde uzman desteği almaktan çekinmeyin. Keza her çeşit kaza gençler için önemli bir ölüm nedenidir, her türlü aktivitede tedbiri elden bırakmayın; arkadaş baskısına hayır demeyi öğrenin.

Diyeceksiniz ki hem seçtiğimiz meslekte iyi olmak için çok çalışacağız, hem yeni dünyaya, dijital teknolojilere adapte olmak için gayret edeceğiz, lisan öğreneceğiz, yurtdışına gideceğiz, kendimizi her konuda geliştireceğiz; pekiyi bütün bunlara nasıl vakit bulacağız? Cevabı basit, zamanınızı iyi yöneteceksiniz, bunun yollarını öğreneceksiniz. İsterseniz, her şeyi yapabilirsiniz.

Üstelik ülke olarak pek çok konuda geriden geliyoruz; sizin artan rekabet şartlarında başka milletlerden gençleri yakalayabilmeniz için daha da çok çalışmanız gerekecek! Bunun en kolay yolu size zaman kaybettiren kişi ve durumlardan mümkün olduğunca uzak durmaktır. Eğlence, ders çalışma, kulüp etkinliği her ne olursa olsun zevkle, heyecanla yapın. Zorla yaptığınız her iş, her şey ağır gelecek, çoğu kez geç bitecek ve size zaman kaybettirecektir.

Evet, artık her gün kriz yaşıyoruz, sorunlar azımsanacak gibi değil. Diğer taraftan bu krizler muazzam fırsatlar doğuruyor, her yönüyle yepyeni bir dünya kuruluyor. Yapılan araştırmalar iyimserliğin de kötümserliğin de bulaşıcı olduğunu gösteriyor. Hayat sizin, gelecek sizin; iyimserlikle geleceği kurmak ve hayatınızı başarmak için hangi üniversiteyi kazanmış ya da kazanmamış olursanız olun şimdi, hemen harekete geçin. Ne rehavete, ne de karamsarlığa kapılmayın; bilhassa dijital dünyanın getirdiği olanakları iyi kullanarak her yönden kendinizi geliştirmeye başlayarak yarınlara hazırlanın. Unutmayın, sonuçta esas amaç mutlu olmaktır. Sizi mutlu etmeyecek mesleki, akademik, finansal, sosyal başarıların pek bir anlamı yoktur; hayatınızda ısrarla mutluluğun peşinden koşun.

Yazar Prof. Dr. Melih Bulut, İstanbul, 21 Ağustos 2022

Not: Bu haber Politikyol.com web sitesinde de 21 Ağustos 2022 tarihinde yayınlanmıştır.

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir