Web ve İnternet’te Değişim ve Gelişim…

Web ve İnternet’te Değişim ve Gelişim…

Web ve İnternet’te Değişim ve Gelişim…

Dünya son yıllarda hızlı bir değişim içerisinde. Bunun altında yatan en büyük nedenlerden biri iletişim teknolojilerinin gelişmesi. En önemli gelişme ise şüphesiz, internet…

Ev tipi bilgisayarların hayatımıza girdiği 1980’lerden, internetin yaygın olarak kullanılmaya başlandığı 1990’lı yıllara ve bugüne kadar, internet ve ilgili teknolojilerde pek çok gelişme ve değişim gerçekleşti.

1990’lı yıllarda internet ile tanışan dönemin kullanıcıları, bugün geçmişe dönüp baktıklarında 56 k modemler ile internete girmenin ne kadar zor olduğunu hatırlayacaklardır.

Sadece bizlere sunulan içeriklerin olduğu, kullanıcıların herhangi bir katkı sağlayamadığı yani tek yönlü iletişim kurulabilen bir dünyadan, bugün hayatımızın vazgeçilmez bir parçası ve sınırları olmayan, karşılıklı bitmek bilmez bir etkileşim halinde olduğumuz bir dünya düzenine geçtik.

Sadece ülkemizde değil dünya genelinde bireysel internet kullanıcılarının artması sonucunda, internetin ana yapısı yıllar içinde farklı kullanıcıları ve farklı cihazları barındıracak şekilde yeniden tasarlandı, değiştirildi ve dönüştürüldü.

İnternetteki gelişmelerin sonucu olarak, World Wide Web yani hepimizin bildiği web teknolojileri de yıllar içerisinde yeniden yapılandırıldı.

İnternet kullanan çoğu kullanıcının duyduğu web 1.0, web 2.0, web 3.0, web 4.0 tanımları aslında tam da bu gelişimin

dönemlerini ifade etmektedir.

Peki, bu dönemlerin özellikleri nelerdir;

WEB 1.0 (1990 – 2000)

WEB 1.0 “Salt Okunur Web” veya “Devasa Bir Ansiklopedi” dönemi olarak da tanımlanabilir. Bu dönemde hem içerik üreticileri hem de içeriğe erişim hakkı olan kısıtlı bir kitle bulunmaktaydı.

1989’da Tim Berners-Lee tarafından icat edilen ve kullanıma sunulan web, kısıtlı bir kitlenin içerik üretebildiği ve nispeten çoğunlukta kalan kullanıcıların ise sadece kendilerine sunulan içerikleri okuyabildikleri ve katkı sağlayamadıkları bir dönem olarak nitelendirilebilir.

Dünyanın ilk internet sitesine (http://info.cern.ch/hypertext/WWW/TheProject.html) erişmek ve bilgilenmek okuyucuları etkileyecek ve derin düşüncelere dalmasını sağlayacaktır.

WEB 2.0 (2000 – 2010)

Web 2.0, “Sosyal Web” veya “UGC (Kullanıcı Tarafından Oluşturulan İçerik” dönemi olarak da ifade edilebilir. WEB 1.0’dan en büyük farkı artık kısıtlı kitlelerin değil büyük kitlelerin içerik üretmesidir. WEB 2.0’da kullanıcıların içerik üretimine katılımı ve paylaşımların olduğu, sosyal etkileşim kurabildikleri bir dönemdir. 2004 yılında mobil cihazların da hayatımıza girmesiyle bu dönem etkisini daha da güçlü göstermiştir.

Facebook, Twitter, Instagram, Pinterest ve Youtube gibi sosyal medya mecralarının yanı sıra, Wikipedia gibi web siteleri bu dönemde hayatımıza girmiştir. Kullanıcılar tercih ettikleri platformlarda yine tercih ettikleri içerikleri diledikleri zaman paylaşabilmektedir.

Fakat burada dikkat edilmesi gereken ana konu hem Web 1.0’da hem de Web 2.0’da bir merkezi yapıya ihtiyaç duyulmakta olmasıdır. Web 1.0’da oluşturulan internet sitesini bir sunucuda bulundurmak gerekliydi ve halen öyle. Web 2.0’da ise internet sitesi açmadan yani sosyal medya mecralarını kullanarak fikirlerinizi, düşüncelerini paylaşabilirken yine bir platforma ihtiyaç duyulmaktadır. Yani Facebook, Twitter, Instagram ya da Youtube istediği zaman sizin hesabınızı kapatabilir. Bu da hem Web 1.0 hem de Web 2.0’ın ortak özelliği olan merkeziyetçi bir yapıya ihtiyaç duyulduğu gerçeğini ortaya koymakta. Web 3.0’ın farkı bu noktada ortaya çıkmakta, merkeziyetiz bilgi paylaşım alanı yaratılmaktadır.

WEB 3.0 (2010 – 2020)

Web 3.0 tanımı aslında ilk olarak, Web 1.0’ın kurucusu Tim Berners-Lee tarafından kullanılmıştır, Tim Berners-Lee’nin “Semantik Web” olarak adlandırdığı ve hayal ettiği bu dönemde, merkeziyetçi yapıların ortadan kalktığı ve kişilerin direk olarak ve yine interneti kullanarak birbirileriyle bağlantı kurabildiği bir dönem olarak ifade edilebilir.

Merkeziyetiz yapı ifadesi son yıllarda kripto paralar ile birlikte kullanılsa da Web 3.0’da aynı yaklaşımla kurgulanmaktadır. Web 3.0, kullanıcıların, Google, Facebook ve Twitter gibi teknoloji devlerinin büyük, yol gösterici ellerinden uzaklaşması anlamında gelmekte.

Merkeziyetçi yapının geliştirdiği App (Application yani uygulamalar) yerini Dapp (Decentralized Applications yani merkeziyetiz uygulamalara bırakmaya başlamıştır)

Son birkaç yılda daha çok gündeme gelen merkezi olmayan teknolojiler- De-Fi (Merkeziyetiz Finans), Blockchain (Blok zinciri), NFT’ler (Değiştirilemez Token), AI (Yapay zekâ) ve ML (Makine Öğrenmesi), Metaverse (Sanal evren), veri merkezsizleşmesine ve şeffaf, güvenli bir internete doğru bir hareket anlamına gelecektir. Paradan bilgiye, tüm alışverişler teknoloji şirketlerine, bankalara veya başka herhangi bir aracıya ihtiyaç duymadan gerçekleştirilir.

Merkezden uzaklaşmış, “Dağıtılmış Defter” olarak da bilinen bir kayıt sisteminde, tüm veri ve işlemler depolanır ve bu defter dünyanın her yerine (bireylerin bilgisayarlarına) dağıtılarak güvence altına alınır. Bu yöntem ile tutulan veriler, hükümetlerin gücüyle ya da baskısı ile değiştirilemez. Dünyaya yayılmanın etkisiyle yüksek “sansür direnci” bulunan bu ağlar, olası bir sansüre karşı dayanıklılığı da beraberinde getiriyor.

Web 3.0 yani merkeziyetiz internetin avantajları olduğu kadar riskleri de bulunmakta, her ne kadar merkezi yapı gücü ve kontrolü bir şirkete ya da hükümete bırakırken, aynı zamanda kötü niyetli yaklaşımlara da yaptırım gücü getirerek, adaletsizliği bir nevi engelleyebilmekte ya da kötü niyeti cezalandırabilmektedir.

WEB 4.0 (2020 – 2030)

Web 4.0 yerel disklerin kullanılmadığı tamamıyla sanallaştırma üzerine kurulu web teknolojisidir. Daha Web 3.0 tam anlamıyla uygulanıp kullanılmaya başlanmadan ve biz kullanıcılar Web 3.0 kavramını benimseyemeden, Web 4.0 hakkında çeşitli çalışmalar yapılmaya başlandı bile Web 4.0 teknolojisinde yapay zeka ve “Zenginleştirilmiş Gerçekçilik” (Augmented Reality) teknolojisi ön plana çıkmaktadır.

Bununla birlikte kişisel verilerin depolanmasında Bulut Uygulamalarının kullanımının artırılması, fiziksel disklerin kullanım problemlerinin ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Örneğin “Sanallaştırma” üzerine kurulu EyeOS gibi online işletim sistemleri günümüzde kullanılmaya başlandı. Bu teknolojileri verimli bir şekilde kullanmak için yüksek hızda internet hızda internet bağlantısının olması gerekmektedir.

Saniyede 100 Gigabit bağlantı hızı ve bağlantı aralığının olduğu web mimarisinin olması gerektiği öngörülmektedir. Ayrıca web üzrinde G.ho.st, Glide, YouOS, Goowy, DesktopTwo ve Google Docs & Spreads gibi WebOS uygulamalar kullanılmaktadır.

Bu uygulamaların getirdiği özelliklerle kullanıcıların bilgisayarlarına program kurmaya gerek kalmadan bulut üzerindeki programları kullanabilmeleridir.

Kişisel olarak web tarayıcısı üzerinden işletim sisteminden mp4 oynacılar, mesaj servisleri, ofis programları, html derleyiciler, dosya yönetimleri, takvim ve ajanda uygulamaları, resim düzenleme, email programları gibi uygulamalar kullanılabilmektedir.

WebOS gibi online işletim sistemlerinde çoklu işlem yapılabilmektedir. Dolayısıyla kullanıcılar Web 4.0 ile birlikte bilgisayarlara yüklenen programlara ihtiyaç duymadan web üzerinde kurulu olan işletim sistemindeki programları kullanır hale gelecektir.

Kullanıcılar olarak burada diğer teknolojik gelişmelerde olduğu gibi körü körüne bağlanmak ya da karşı durmak yerine, bu gelişmeleri akıl süzgecimizden geçirerek sağlıklı bir yaklaşım geliştirmeliyiz.

Ve son olarak internet hizmeti için de merkeziyetsiz bir yapı olmadan, acaba tüm bu kavramlar istenildiği noktaya gelmekten hep bir adım geride mi kalacak?

Bir sonraki yazımız De-Fi yani Merkeziyetsiz Finans hakkında olacaktır.

Yazar Yavuz Balcı, Ankara, 15 Kasım 2022

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir