Yangın ve Pandemi!

Yangın ve Pandemi!

İki dünya savaşı sonrasında yeniden şekillenen dünyada Conrad Adenuer ile yükselişe geçen Alman ruhu soğuk savaş sonrasında iki Almanya’nın birleşmesiyle 90 li yıllardan itibaren çok ciddi yükseliştedir.

1.Dünya Savaşı öncesi yarattığı Balkan gerginliği ve Rusya ile olan rekabeti malum  eski bir emperyalist  gücün başka bir faşist kalıntısı olan Avusturya ile fevkalade kibirli Prusya ekolü otomotiv ve enerji sektöründe dünyada uzun süre etkin bir güç olarak 60’lı yıllardan beri  yükselişe geçmiştir. Başta ABD’nin 2000 li yıllarda emek yoğun teknolojilerin endüstri 4.0 konsepti ile artan iş gücü maliyeti ve sosyal güvenlik masraflarını doğu ve güneydoğu Asya ülkelerine ihraç etme stratejisi teknoloji transferini de getirmiş ve artık yeni ekonomik ve finansal güç odakları oluşturmuştur.  Çin ve Almanya hemen akla gelen iki örnektir. Almanya’nın özellikle son 30 yılda tıbbi lojistik destek teknolojilerinde ortadoğu pazarına otomotivden daha çok önem vermiş  oldukları sektörün mensupları tarafından gayet iyi bilinir.

Alman ve Avusturya devletlerinin yani kıta Avrupası’nın eski kutsal Roma-Germen kültürü aktörlerinin, petrol ve akaryakıt sektöründe ne denli söz sahibi olduğu bilinmektedir. Bu konudaki üstünlük iddialarını uzun yıllar ABD ile rekabet bağlamında emisyonu yüksek araç pazarında sergilemişlerdir. Başkan Trump döneminde VW ile yaşanan emisyon krizini bir çoğumuz hatırlayacaktır. Almanya, bir taraftan da eski doğu bloku ülkelerine yaptığı yatırımlarla enerji konusunda Rusya ile rekabet gücünü korumaya çalışırken, YEKA tekelini de toksik diyebileceğimiz şekilde elinde tutmaya çalışmaktadır.

Bu nedenle özellikle son zamanlarda Covid 19 pandemisiyle magazinsel boyutu yönünden komplo teorisyenlerine de malzeme konusu  olan aşı ile ilgili gelişmeleri, ilgili üretici firma ve uyguladığı PİAR yönünden dikkatli takip etmek aklın ve edindiğimiz deneyimlerin ışığı altında bir sonuca ulaşmak gayreti içinde olmak zorunluluğu aşikârdır. Çok zahmetli değil 4 aşamada bu mümkündür;

1. İyi okumak
2. Sorgulamak
3  Analitik düşünmek
4. Senteze ulaşabilmek

Öte yandan “coronaviridea ve zoonotik pandemilerin” geleceğe dair projeksiyonu moleküler biyolojinin tarihini bilmeden mümkün değildir. Görülüyor ki gelecekte geniş insan kitlelerine “immunoterapi” konsepti “kanser aşısı” diye markete sunulacak ve ümit tacirliği halen pratik uygulamada ilgili literatür verilerini olgunlaştırmakta olduğumuz klasik kemoterapilere göre  daha çok kâr getirecek gibi gözükmektedir.

Geriye doğru düşündüğümüzde  2000 li yıllarda ABD ve Kanada da başlayan ve ticari olarak sunumu da yapılan özellikle meme kanserinin sadece bir türüne karşı tümör dokusu etrafındaki / peritümöral çevrede salgılanan kimi büyüme faktörlerini nötralize etmek için  geliştiren “kanser aşısı” diye pazarlanan bazı uygulamalardan temelde çok farklı olmayan ancak mantığı  itibarıyla daha yeni olan mRNA teknolojisi sadece Almanların tekelinde değildir.  Literatürden de kolayca anlaşılabileceği üzere Çin bu bağlamda özellikle, kanser tedavisinde çığır açan “onkolitik viral terapi” konseptinde  geçtiğimiz son  30 yılda yadsınamayacak önem ve çeşitlilikte çok sayıda önemli gelişmeler kat etmiştir. Covid 19 pandemi süreci bu teknolojinin kisa süre içinde ar-ge projelerinin fonlama maliyetinin karşılanması  giderilmesi ve hatta kârlı duruma geçilmesi konusunda Reich için bulunmaz bir fırsat sunmuştur. Wu-han – Kum – Anadolu cografyası ile Reich denetimli AB merkezi Brüksel’e uzanan köprüde olan bitenler Mars gezegeninde su ve canlı hayat formu aramaktan daha kârlı ve dünya siyasetini yönlendirmekte daha etkindir.

Afgan mültecileri

Yitirdiğimiz ve medreseleştirilen üniversitelerimiz ile kendi derdine yanan zavallı ülkemizin bir kaç 10 yıllık geleceği oldukça  karanlık  gözükmektedir. Bu coğrafyada, bir çok güzelliğinin ne uğruna yanmakta olduğunu akıl ve vizyon sahiplerinin gördüğü bu içler acısı halimiz bir insanlık dramı olup, binlerce yıllık Anadolu medeniyetleri serencâmında yeni bir trajik sona doğru hızla yaklaşmaktadır. Ancak, genç ve saldırgan hormon yüklü Afgan mültecileri ülkemize paslayan Prusya-Avusturya ikilisinin,  yaşlanan nüfusları ile refah beklentisi yüksek kalifiye iş gücünü ortadogu ve Afrika’dan ithal ederek, “Reich” hayallerinin küresel egemenlik iddiasında ne kadar başarılı olacağını da ileride göreceğiz. Bu konuyu bir başka yazımızda tartışmayı düşünüyorum.

Yazar Prof. Dr. Mahmut Can Yağmurdur, Ankara, 02 Ağustos 2021

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir