Yassı!

Yassı!

Bir çok tabirin ne anlama geldiğini biliriz de, nereden çıktığını bilmeyiz. Hani bir hikâye vardır askerde söylenir, banko nöbeti. Bir zaman bir askeri birlikte komutan binanın önüne tahtadan oturmak için banko yaptırmış. Onu bir de güzel boyattırmış. Hani kimse gelip boyalı bankoya oturmasın diye bir de nöbetçi diktirmiş önüne. Ertesi günü boya kurumadığından o gece de nöbet yazılmış bankonun önüne. Derken konu unutulmuş, fakat nöbet çizelgesinden o yerin adı silinmediğinden ‘Banko Nöbeti’ aylarca sürmüş gitmiş. Sonra fark edilmiş ama o güne kadar banko nöbeti neden tutulduğunu kimse sorgu sual etmemiş.

Birçok deyim vardır söylediğimiz, ama nereden çıktığını hiç araştırmayız. Fakat bu deyimlerin kullanıldığı yerler ilginçtir. Bir deyimi ele alalım, ‘DEFE Koymak ‘Biz bunu ‘TEFE Koymak‘ olarak algılamış olduğumuz bir deyim. Hani derler ya ‘böyle giderse alem bizi DEFE koyar, alay eder’. Biz bunu bir başka kelime ile söyleriz. ‘Böyle giderse alem bizi TEFE koyar, alay eder’. Bu cümledeki TEF kelimesi bu anlatımda olmaz.

Tut Kelin Perçeminden’ deriz de perçemin ne olduğunu bilmeyiz.

Güç bir durumda çözümün zor olduğunu anlatmak için kullanılır. Fakat PERÇEM nedir, bunu bilmeyiz. Perçem genelde kadınların baştaki saçın alın üzerine indirilmesi olarak tarif edilebilir. Kimileri bu saça ‘Kâkül’ diye tarif ederler. Kâkül ve Perçem aynı saç düşümünü tarif eder. Tabirde anlatılan ‘Tut Kelin Perçeminden‘ deyiminde,  kelde perçem ne arar ki tutarsı‘ anlamı algılanır.

Mal Bulmuş Mağribi Gibi‘ Bu deyimde anlatılan büyük bir zenginliğe kavuşmuşçasına büyük sevinç ve coşku ile’ anlamına gelir. Lakin cümledeki MAĞRİB ne olduğunu pek bilmeyiz.  Hani bazı insanlar vardır, hayata bir evlilik yüzüğü ile başlar ve daha sonra oradan buradan gelenlerle varlıkları da yürü ya kulum der. Birde çocukların sünnetinde gelenleri katınca, Harun kadar zenginlik peydahlanır. Bu cümlede MAĞRİBİ kelimesinin anlamını bilmekte yarar var. Aslında bilinir de demem bir de benden okuyun. Arap alfabesi yazımı için Küfi yazı türünden etkilenmiş, Mağrip Afrika da geliştirilmiş ve daha sonra İspanya’da, özellikle Endülüs’te ve günümüzde Fas ve Cezayir’ de kullanılan yazıya verilen addır. Uzatılarak yazılan Arapça harflerin resimsel dizilişidir, bir başka deyişle.

Hani derler ya ‘Anasından Doğduğuna Pişman Etmek’ deyimi, konuşma dilimizde vardır. Bu deyimin benzerleri, başka lisanlarda da bulunmakta. İngilizce‘de benzer bir deyim vardır. ‘Öyle Pişman Edeceğim ki, Annesine Doğurduğu İçin Lanet Okuyacak’ derler.

Bir başka deyimde ‘Allem Etmek Kallem Etmek’ deriz ve bunu istediğini elde etmek için her türlü hile ve kurnazlığa başvurmak anlamına getiririz. Ancak Allem ne anlama geldiğini veya Kallem’ in ne anlamda söylendiğini bilmeyiz.  Allem kelimesi Türkçe’ de tek başına bir anlama gelmeyen, ancak cümle içinde bir işi istediği duruma getirmek için başvurulan kurnazlık anlamında kullanılmaktadır. Allem ve Kallem tek başına mana ifade etmemekte.

Bir deyim vardır, hepiniz bilirsiniz, doğru konuşmayan insanlarla ilgili. Kelimeyi kullanmak istemiyorum ama YALAN söyleyen insanlarla ilgili bir deyimi söyleriz. ‘Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Yanar’ deriz de doğruyu mu söyleriz? Bence küçük bir hata var bu cümlede. YATSI günün en son namaz saati olarak biliriz. Fakat cümledeki kelime YATSI değildir. Mumların üstüne geçirilen açık iki yapraklı halkalar vardır. Bu halka muma takılır. Mum yanıp bu halkaya yaklaşırken, halkanın iki kanadı kapanmaya başlar ve sonucunda kanatlar kapanır, mum söner. Bu halkanın ismi YASSI’ dır. Mum YASSI’ ya kadar yanar ve sonucunda söner. Mumun sönme saatini belirleyen bu halkaya değindirilen deyim ise ‘YALANCININ MUMU YASSIYA KADAR YANAR’ deriz.

İktidar ve Muhalefet partilerinin oy kaynağı memurlar ve işçilerdir. Her seçim öncesinde her iki tarafa bol keseden vaatler verirler. Hangisine sahip çıktıklarını kimse bilmez. Birçoğu da maddi vaatlerdir. 3600 ek gösterge derler, sonra unuturlar, bir sonraki seçimde yeniden hatırlarlar. Sonrasında bir daha unuturlar. Zavallı memur ve işçi kardeşlerim, her söze kanar, her vaadi bir hedef zannederler. Heyhat ben nevâib-i eyyâmı inlerim gibi beklentiler, düşler sona erer, çünkü hazine tam takır, kuru bakır. Kimi koysanız direksiyon başına, kamyonu düzeltmek mümkün olmaz. Benim saf ve temiz halkım inanmaya devam ettiği müddetçe idare edenler, yalan söylemeye devam ederler. Doğal gaz bulmak, petrol bulmak gibi, hatta efsanede anlatılan DAEDALUS ve oğlu İKARUS gibi kanatlanıp uzaya çıkıp, güneşe yaklaşarak eriyen kanatlarımızla düşmemiz engellenemez olmasını, halka başarı olarak yedirilmesini ancak YASSI ya kadar anlatırsınız. Mum yanar yassı kapanır, yalancının mumu yassı ya gelince söner diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Yazar Metin Atamer, Ankara, 31 Ağu. 2023

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir