Yazı Dizisi 21: Sağlık Bakanlığı’nın “Yeni Hıfzıssıhha Proje” Hamlesi.

Yazı Dizisi 21: Sağlık Bakanlığı’nın “Yeni Hıfzıssıhha Proje” Hamlesi.

21. Sağlık Bakanlığı’nın “Yeni Hıfzıssıhha Proje” Hamlesi. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Yerine, Yeni Aşı Üretim Merkezi Kuruluyor!

27 Mayıs 1928 yılında kurulan Hıfzıssıhha Enstitüsü ve 23 Haziran 1936 yılında faaliyete geçen Hıfzıssıhha Mektebi’nin, 1982’lere kadar koruyucu sağlık hizmetleri alanında Devlet’in gözü gibi baktığı kurumlardan biri olduğu ve 1980 Askeri yönetiminin başa gelmesinden sonra ve daha sonraki yıllarda kurulan Hükümetler, anılan kuruluşun görev, yetki ve sorumlulukları başta olmak üzere, stratejik hedeflerde önemli değişimler yaşamış ve gerekli destek verilmediği, teknolojik gelişmelere ayak uydurulamadığı için Kurumun verdiği hizmetlerin özel sektör aracılığı ile de yapılabileceğine karar verilerek günümüzdeki sonuçlarla karşılaşıldığı bilinmektedir.

Dönemin Sağlı Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın, 2 Kasım 2011 tarih ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı dahil Sağlık Bakanlığı teşkilatında altı Genel Müdürlük ve Daire Başkanlığı’nın da lağvedilerek yerine Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı oluşturulduğu bilinmektedir.

Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’nın kuruluş aşamasındaki görev yetki ve sorumlulukların yerini tutacak ve yeni yapılanma ile daha iyi hizmet üretileceği dönemin yetkililerince ifade edilmiştir.

Ancak aradan geçen 12 yıllık süreçte; Sağlık Bakanlığımızda yaşanan “Sağlıkta Dönüşüm Programı” çerçevesinde yeniden yapılandırmalar ile oluşturulan TÜSEB (Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı) ve TÜSEB bünyesinde yer alan başta Türkiye Aşı Enstitüsü olmak üzere 9 Enstitü ayrıca, 2017 yılında yine Bakanlık bünyesinde yeni bir yapılandırma ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğüne dönüştürülerek istenilen amaca ulaşılmak istenmiştir. 2019 yılı sonlarında Çin’de başlayıp tüm Dünya’ya yayılan Covid-19 salgını ülkemizi de her yönden derinden etkilemiştir.

Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’nın, kuruluşundan itibaren başlatılan aşı üretim çalışmaları sonucu 18 aşı üremi gerçekleştirilmiştir. Bu aşılar Ülkemizin ihtiyacını karşılamakla kalmayıp yurtdışına da ihracat gerçekleştirilmiştir. Covid-19 salgını sırasında, Covid-19 aşısını da ilk üretecek ülkeler arasında olacağı, bilgi ve birikimli insan kaynağına sahip bu yetkin kuruluşun tarihteki yerini alacağı halk ve yöneticilerin genel kanaati arasındadır.

Bu konuda görüşlerine başvurulan eski ve halen görev başında bulunan yöneticiler ve uzmanlar başta olmak üzere, Hıfzıssıhha da geçmiş dönemlerde görev yapmış uzman ve yöneticilerin de kanaati “Hıfzıssıhha Kurumu” nun yerini alan yeni yapılanmaların tam olarak konuya çözüm oluşturamadıkları yönündedir. Ancak, yeni yapılanmalar için başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK gibi kurum ve kuruluşlar, Üniversiteler ile özel sektörün de çalışmalar yaptığı bilinmektedir.

Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Yerine, “Yeni Aşı Üretim Merkezi” kuruluyor!

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, 24 Kasım 2022’de, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı açıklama ile “Hıfzıssıhha Enstitüsü” nün yeniden açılacağını duyurmuş, aşı ve biyoteknik ürünleri üretmek üzere yeniden inşa sürecine girileceğini açıklamıştı (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı). 

Dr. Fahrettin Koca’nın çeşitli tarihlerde yazılı ve görsel basına yaptığı açıklamalarda;

Ankara’nın Esenboğa Havaalanına yakın bölgesinde, eskiden Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığına bağlı Serum Çiftliği arazisi üzerinde, 50 bin metrekarelik bir tesis inşa edileceğini, bu tesisin resmi adının “Hıfzıssıhha-Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi” olacağını, merkezde, aşı ve biyoteknoloji ürünlerinin geliştirilip üretileceği ifade edilmiştir. Sağlık Bakanlığı Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü, “Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi I. Etap Yapım İşi” ihalesi sözleşmesini 16 Şubat 2022 tarihinde imzalamıştır (Aşı Üretimi I. Etap Yapım İşi)

Sağlık Bakanlığı Turkovac’tan sonra yerli aşı ve biyoteknolojik ürünlerin geliştirilmesi için planlanan merkezin yapım işini ihale etmiştir.

Yaklaşık maliyeti 175 milyon 767 bin 857 lira 72 kuruş olarak hesaplanan, “Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi 1. Etap Yapımı” ihalesi Kamu İhale Kanunu’nun 21-b Pazarlık usulüne göre yapıldı.

21-b Pazarlık usulünün verdiği imkanla ihale ilanı yayınlanmadı. Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen şirketler özel olarak davet edildi. 19 Ocak 2022 tarihinde yapıldığı açıklanan ihalede toplam 3 firma teklif sundu.

İhale 149 milyon 800 bin TL’ye YDA İnşaat’a verildi. 16 Şubat 2022 tarihinde imzalanan sözleşmeye göre projenin 25 Şubat 2022’de başlaması 365 gün sürmesi ve 24 Şubat 2023 günü tamamlanması öngörüldü (Sözcü, 03 Mart 2022).

Sağlık Bakanı Dr. Koca: Hıfzıssıhha, yeniden hayat buluyor  

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, 24 Kasım 2022’de, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı açıklama ile “Hıfzıssıhha yeniden hayat buluyor” dedi ve detaylı açıklamalarda bulundu. Ayrıca ‘Aşı’ konulu bir videoyu sosyal medya hesabından paylaştı. Türkiye’nin Koronavirüs aşısı üreten 9. ülke olduğunu ve aşı tarihine dikkat çeken Bakan Dr. Koca, “Hıfzıssıhha, Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi olarak yeniden hayat buluyor” sözleriyle önemli bir haberi duyurdu (Dilan Remzi, Hıfzıssıhha Paylaşımı).

Dr. Fahrettin Koca, Twitter hesabından yaptığı paylaşımla sağlık alanında yeni bir gelişmeyi açıkladı. Yerli aşı Turkovac’ı 22 ayda ürettiklerini belirtti. Türkiye’nin tarihi Hıfzıssıhha Kurumunun yeni bir isim ile yeniden kurulacağının hayat haberini verdi.

Dr. Koca paylaşımına “Covid-19 aşısı üreten 9 ülkeden biriyiz. Bu başarıya yaklaşık 22 ayda ulaştık. Fakat sıfırdan değil: Aşı hikâyemizin arkasında bir tarih var! O tarihi temsil eden kurum olan Hıfzıssıhha, Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi olarak yeniden hayat buluyor” notunu düştü (Stupnik-03.03.2022).

Bakan Dr. Koca konu hakkında yaptığı değerlendirmede, “Bundan sonraki süreçte özellikle başta bölgemiz olmak üzere insanlığın kullanımına sunmak üzere güçlü dünyanın en büyük, bütün ileri teknolojilerin olduğu, sadece inaktif aşı değil, mRNA aşısı, nazal aşı, protein aşısı, adenovirüs aşısı da dâhil olmak üzere bütün aşı teknolojilerinin yer aldığı, hem Ar-Ge’si ile hem de üretimi ile “Hıfzıssıhha-Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi” hizmet verecektir.

TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü açıldı.

Türkiye, sağlıkta stratejik bir atılım yaptı. Sağlık sektöründe hem modern hem entegre bir tesis olma özelliği taşıyan, Ar-Ge çalışmalarının yürütüleceği ve inovatif girişimlere TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi’ nde ev sahipliği yapacak yeni bir altyapı hizmeti verecek olan “TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü” 19 Nisan 2023 tarihinde resmî bir törenle açıldı.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, kampüs bileşenlerinden olan biyoteknoloji merkezinde aşı ve ilaçları hücreden başlayarak üretilebileceğini söyledi. Yine yerleşkede bulunan Ulusal Biyolojik ve Kimyasal Test Merkezi’nden bahseden Bakan Varank, “Milli güvenlik ihtiyaçlarımızın önemli bir kısmını kendimiz karşılayacağız” dedi.

Açılış töreninde bir konuşma yapan Bakan Mustafa Varank şunları söyledi:

Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nde 1998 yılına kadar 18 farklı aşı üretiliyordu. Aşı üretimi 1998 yılında durduruldu ve o tarihten itibaren aşı üretimiyle ilgili faaliyet olmadı. 1998 yılında son aşısını üretmiş bir kurumun sorumluluğunu bize yüklemeye çalışanların aksine biz sağlık sektörünün savunma sanayi gibi stratejik öneme sahip olduğunun gayet farkındayız.

TÜBİTAK’ın burs ve destek programlarıyla 2002’den günümüze aşı ve ilaç alanında 5 binden fazla projeye 10,5 milyar lira kaynak aktardık. İlaç alanında faaliyet gösteren Ar-Ge Merkezi sayısını 41’e çıkardık. Teknopark ve Ar-Ge merkezlerindeki aşı ve ilaç sektörüne yönelik çalışmalar yürüten firmalara bugüne kadar 5,5 milyar liranın üzerinde destek sağladık.

TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü, 3500 metrekare kapalı alan sahip. Medikal Biyoteknoloji Mükemmeliyet Merkezi ile Ulusal Biyolojik ve Kimyasal Test Merkezlerinden oluşuyor. Tüm Türkiye’ye hatta bölgemize hizmet edecek bu önemli yatırımla farklı aşı ve genetik ürünleri, biyoteknolojik ilaç ve aşı adaylarını, hücreden başlayarak üretilebileceğiz.

İnovatif Projeler ile Kanser tedavisinde önemli bir yere sahip hücre tedavi sistemlerini, DNA zincirlerini kesmeye ve yeniden birleştirmeye olanak sağlayan embriyo çalışmalarını hayata geçirebileceğiz. Moleküler biyoloji, kimya ve malzeme biliminin kesiştiği inovatif projeler yürütebileceğiz.

Açılışını yaptığımız Ulusal Biyolojik ve Kimyasal Test Merkezi‘nde de Türkiye’nin milli güvenlik ihtiyaçlarının önemli bir kısmını kendimiz karşılayacağız. Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (KBRN) tehditlere karşı savunma ürünlerinin, uluslararası standartlarda test ve sertifikasyonlarının bu merkezde biz yapacağız.

Öncül Bir Merkez Olacak; En büyük sermayemiz insan kaynağımız. Aşı ve ilaç sektöründe çalışacak yeni araştırmacılarımızı da burada yetiştirmiş olacağız. Kampüsümüzün aşı ve ilaç geliştirme, KBRN araştırmaları gibi kritik konularda dünyada öncül bir merkez olacağından hiç şüphemiz yok.

TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) bünyesinde hayata geçen Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü, aşı ve ilaç alanında çalışacak Medikal Biyoteknoloji Mükemmeliyet Merkezi (MEDİBİYO) ile Ulusal Biyolojik ve Kimyasal Test Merkezi ‘nden (BKTM) oluşuyor.

MEDİBİYO’da İlaç ve Aşı

Tasarım aşamasından üretim süreçlerine kadar aşı ve ilaç geliştirilmesine olanak sağlayan Medikal Biyoteknoloji Mükemmeliyet Merkezi’nde (MEDİBİYO) aşı ve ilaç adaylarının klinik öncesi çalışmaları tamamlanacak. Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak finansmanı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yürüttüğü Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında inşa edilen merkezde, yeni tanı ve tedavi sistemlerin geliştirilmesine yönelik vizyoner projeler üretilecek. Türkiye’de ilaç sektörünün ihtiyaç olan insan gücünü yetiştirecek kapasiteye sahip MEDİBİYO’da özellikle kanser tedavisine yönelik ilaçlar üzerine çalışmalar yürütülecektir (TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü).

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal “Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü”

Aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarını desteklemek amacıyla 19 Nisan 2023 tarihinde Gebze’de açılan TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü’nü, haziran ayı içerisinde ziyaret eden  Üniversite Dekanları, İlaç Firmaları, Covid-19 Platformu Üyeleri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı üyelerine çalışmalar hakkında bilgiyi TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal verdi.

“Kampüste biyoteknolojik ilaçlar anlamında çalışmalar yürütülecek. Kanser türü hastalıklar için kendi orijinal moleküllerimizi üreteceğiz. Gelecekteki savaş unsurlarından bir tanesi biyolojik ajanlar. TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü’nde bir taraftan sivil uygulamalar diğer taraftan da uluslararası tehditlere karşı gerekli altyapı hazırlıkları yapılacak” dedi.

“Kendi orijinal moleküllerimizi geliştirmek istiyoruz”

Kampüsle ilgili bilgilendirmelerde bulunan TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, “Burada ortak altyapı yapılacak. Yani üniversitelerin, sanayinin ortaklaşa kullanabileceği bir altyapı. Gelecekte Covid gibi benzeri tehditlere karşı hazırlıklı olma noktasında burası bizim için önemli. Özellikle iklim değişikliğiyle beraber gelecekte salgın hastalıkla karşılaşabiliriz. Bugün yaşadığımız zorluklar var. Bunlardan bir tanesi insanların en sık karşılaştığı kanser. Bu tür hastalıklar için kendi orijinal moleküllerimizi geliştireceğiz” diye konuştu.

“Kimyasal ilaçlardan daha çok biyoteknolojik ilaçlar anlamında çalışmalar yürütülecek”

Son 20 yılda savunma sanayisinde  Türkiye’nin bağımsızlığını ilan ettiğini söyleyen Başkan Mandal, “Sağlık alanında da başarılı öykülerimiz var ama sistematik olarak bakıldığı zaman hala ilacı ve aşıyı ithal eden bir ülkeyiz. Dolayısıyla Türkiye’nin kendi ilacını, kendi aşısını üretmek hatta bunu ihraç etmek noktasında merkezimizde çalışmalar yapılacak. Kimyasal ilaçlardan daha çok biyoteknolojik ilaçlar anlamında çalışmalar yürütülecek. Dolayısıyla bu merkezden amacımız gelecekteki pandemilere hazırlıklı olmak, kanser gibi zor alanlarda dünya ile birlikte eş zamanlı orijinal molekül çalışmaları gerçekleştirmek ve şu an bizim yurt dışından ithal ettiğimiz ilaç ve aşıları üretmek” şeklinde konuştu.

“Gelecekteki savaş unsurlarından bir tanesi de biyolojik ajanlar”

Konuşmasını sürdüren Başkan Mandal, “Bu merkezde ne yapacağımız kadar nasıl yapacağımızda önemli. Bu merkezde araştırmacılar, firmalar, kamunun ilgili kurumlarıyla çalışmalar yürütülecek. Bir diğer boyutuyla bu kampüs aynı zamanda gelecekteki tehditle için önemli. Bugünkü tehditleri biliyoruz, savaş unsurlarını biliyoruz. Gelecekteki savaş unsurlarından bir tanesi de biyolojik ajanlar. Yani sizin yediğiniz yemekte, içtiğiniz sudan bulaşabilecek biyolojik anlamdaki savaş. Dolayısıyla buradaki araştırma merkezi hem bizim normal hayatımızda salgın, kanser tehdidini hem de ülkelerin kasıtlı biyolojik tehdidi noktasında gerekli olan kimyasal, biyolojik, nükleer tehditlere karşı hazırlık yapacak. TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü, bir taraftan sivil uygulamalar diğer taraftan da uluslararası tehditlere karşı gerekli altyapı ve hazırlıkların yapılacağı bir yer” ifadelerini kullandı (İHA, Özgür Kocaeli).

Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’nın Eksikliği…

Sonuç olarak, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’nın, kuruluş hedef ve amacı doğrultusunda sürdürdüğü hizmetlerin son bulması, bir başka deyişle görev-yetki ve sorumluluklarının kurumlar arasında paylaştırılması, esas ihtiyacımızı ortadan kaldırmadığı gibi sorunların hem ekonomik hem de hizmetler yönünden daha büyük boyutlarda yaşandığını da ortaya koymuştur.

Cumhuriyetin sağlık alanında ortaya konan temel değerlerinden biri olan “Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Mektebi” nin eksikliğinin yerinin doldurulması için sadece Sağlık Bakanlığımız değil diğer kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ile özel sektör kuruluşlarının da çalışma ve çabalarının sürdüğü gözlenmektedir.

Ancak; Hıfzıssıhha Enstitüsü simgesel ve tarihsel ağırlığı olan bir kurumdu. Eğitim ve üretimde ortak çalışma alanı vardı. Enstitü’ de farklı disiplinlerde çalışan çok sayıda bilim insanları vardı. Bağımsız bir Enstitü olarak çalışmalara başlandı. Fransa Paris merkezli Pasteur Enstitüsü; Almanya Berlin merkezli Robert Koch Enstitüsü, İngiltere Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu; Mısır İskenderiye merkezli Yüksek Halk Sağlığı Enstitüsü; Hırvatistan Zagreb merkezli Andrija Štampar Halk Sağlığı Okulu emsali kuruluşlardı (Dedeoğlu, 2011; Küçük, 2018).

Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı kuruluş tarihi olan 1928 yılından 2011 yılına kadar;

1. Hıfzıssıhha; Kurumsal hafıza, bilgi, beceri ve deneyimlerin etkisiyle şekillenmiş ve bu şekillenme ile salgın yönetimi konularında çok etkili olmuş; ayrıca koruyucu sağlık hizmetleri alanında görevleri içerisinde yer alan konularda kurumsal bilginin sürdürülebilirliği sağlanmış, çok yetenekli bilim insanları yetiştirmiş bir kuruluştu.

2. Hıfzıssıhha Kütüphanesi’nin kapatılması ve alanlarında uzman insan kaynaklarının göz ardı edilmesi, bu yetkin bilim insanları ve yöneticilerin emekli olması, işten ayrılması, başka kuruluşlarda görevlendirilmesi ve benzeri nedenlerle işten koparılmaları, kendilerini değersiz hissetmeleri kurumsal hafızanın kaybolmasına, salgınlarla ilişkili bilgi ve deneyimlerin paylaşıldığı rapor, belge ve dokümanların muhafaza edilmemesine, bilimsel çalışmaların bütüncül bir yaklaşımla yerine getirilememesine neden olmuştur. Son Covid-19 salgını yaşadığımız son üç yılda bu kuruluşun ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur.

3. Kurum hafızasının şekillenmesinde önemli öğelerden biri de eski çalışanların anıları ve tecrübeleridir. Kimi bir ömür boyu kimisi çok kısa süreli tüm çalışanların mutlaka kurumun tarihine, birikimine ve hafızasına katacağı önemli değerler bulunmaktadır. Birinden diğerine, bir kuşaktan ötekine aktarılan efsaneler, çöküş ve başarı anlatıları da dahil olmak üzere kurumu tarihsel açıdan hayal etmeye yarayan diğer unsurlardır. Kurum hafızası elbette sadece kurum içi ile sınırlı değildir, ziyaretçilerin, okurların, araştırmacıların ya da yalnızca adını duyanların kuruma ilişkin algıları, düşünceleri de bu süreci besleyen öğeler olarak kurum ve çalışanlarının motivasyonunu belirler, eleştiriler ve övgüler işlerin daha iyi yapılması konusunda yardımcı olur (Artvinli Fatih, 2020).

4. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’nın 2011 yılında değişim ve dönüşüme uğratıldığı tarihlerde 1600’den fazla çalışanı vardı. 2010 yılı itibariyle merkez Ankara’da 949, taşrada faaliyette olan yedi Bölge Hıfzıssıhha Enstitüsü Müdürlüğünde ise 661 (Adana’da 101, Antalya’da 87, Diyarbakır’da 63, Erzurum’da 70, İstanbul’da 100, İzmir’de 143 ve Samsun’da 97) personel görev yapıyordu (Hıfzıssıhha Merkezi Bşk. 2010-14 Hedefleri, Brifing, 2010).

Bir kuruluşun kaybını birçok yeni kurum ve kuruluş ile gidermek, yeni kuruluşların hem insan kaynakları hem de kurumsal hafızaların yeniden oluşmasını beklemek zor, zahmetli ve ekonomik açıdan güç bir iş ve süreç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yazan ve yayına hazırlayan Bekir Metin, Ankara, 25 Ekim 2023  

Dizinin 22. Yazısı:  Refik Saydam Hıfzıssıhha Başkanlığı’nın 83 Yıllık Tarihinde, Yönetenler ve Çalışanlar ne düşünüyorlar?

Kaynak:

Artvinli Fatih, Doç. Dr., Türkiye’de Salgın Yönetimi, Kurumsallaşma ve Kurumsal Hafıza Sorunu, Aralık 2020. S.26-28

Dedeoğlu, Necati, Prof. Dr. “Hıfzıssıhha Okulu: Tarihçesi, Önemi”. Toplum ve Hekim, 6 (2001): 468-469.

Dilan Remzi, Gazeteci Yazar, Sağlık Bakanı Dr. Koca’dan Hıfzıssıhha Paylaşımı: Yeniden Hayat Buluyor, Dünya Sağlık Haberleri web sitesi haberi, Erişim tarihi: 20 Ekim 2023

www.healthworldnews.net/saglik-bakani-kocadan-hifzissihha-paylasimi-yeniden-hayat-buluyor

Küçük, Aziz, Doç. Dr. “Hayırsever Kapitalizmi ve Erken Cumhuriyet Döneminde Sağlık Hizmetlerinin Örgütlenmesi: Rockefeller Vakfının Rolü” Amme İdaresi Dergisi, 2 (2018): 87

Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı 2010 Yılı İlk Altı Aylık Faaliyetleri ve 2010-14 Hedefleri, Yayınlanmamış Brifing (2010).

Sağlık Bakanlığı Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü, “Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi I. Etap Yapım İşi” ihalesi sözleşmesi, 16 Şubat 2022. Erişim tarihi: 24 Ekim 2023

https://sygm.saglik.gov.tr/TR-33027/2022-yili-sozlesmesi-imzalanan-ihaleler.html

 Sağlık Bakanı Dr. Koca: Hıfzıssıhha, yeniden hayat buluyor; Sputnik Türkiye Web sitesi, 3 Mart 2022.

TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü açıldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 19.4.2023. Erişim tarihi: 15 Ekim 2023

www.sanayi.gov.tr/medya/haber/tubitak-asi-ve-ilac-gelistirme-kampusunu-acti

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ın “Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü” hakkında konuşması. İHA, Özgür Kocaeli Gazetesi, 16 Haz 2023

Yeni aşı üretim merkezi ihalesi tanıdık müteahhide gitti; Sözcü Gazetesi, Yusuf Demir haberi, Ekonomi sayfası, 03 Mart 2022.

Not: Buradaki bilgi ve belgeler kaynak kullanılarak alıntı yapılabilir. Yazının tüm hakları konuyu hazırlayan ve yazan Bekir Metin’e aittir. Bu yazı dizisine 01 Haziran 2022 tarihinde başlandı.

Share This
COMMENTS
  • comment-avatar

    Degerli Üstadım, sabırla ve titizlikle ele aldıgınız önemli dosya icin emeklerinize saglık. Cumhuriyetin birbirinden degerli eserlerinin itina ile birbir yok edilisine cogu zaman caresiz seyirci kalındıgı dönemleri yasıyoruz.Bunlar icerisinde bu Kurumun ne kadar yaşamsal bir degeri oldugunu pandemi döneminde birebir gördük. Bu eserler cesaretle ve vatan sevgisi ile gerceklesmiş ve yaşatılmısken bu degerlerin yerinin çimento sevgisi ile doldurulmaya calısılmasını içimiz burkularak izliyoruz. Emeklerinize saglık, saygı ve selamlarımı iletiyorum.

  • Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir